http://static.ideefixe.com/images/68/68002_2.jpg
Sayfa 38 den Alıntı:
-Toplumla, sosyal yaşamla, kültürle igili yönlerimiz ait olmayı ifade eden yönlerimizdir: Annemizin dediğini yapmak, komşularımızı küstürmemek, toplumda saygı duyulacak bir meslek seçerek geçim temin etmek, fedakarlık yapmak gibi şeylerin tümü 'ait olma' gereksinimimizdir..
İstegimiz için oyun oynamak, eğlenmek,istediğimiz için cinsel ilişkide bulunmak, istediğimiz için kampa gitmek, doğayla ilişki kurmak, hayal kurmak, kısacası kendi özümüz, canımız istediği için yaptığımız şeyler işe 'birey olma' gereksinimimizden kaynaklanır.
-Bu dedikleriniz her toplum ve her kişi için geçerli mi?
-Evet, bu söylediklerim evrenseldir; her kültürdeki, her bir insan için geçerlidir.
-Peki ait olma, birey olma dengesi nasıl oluşuyor? Daha doğrusu nasıl oluşmuyor?
-En önemli neden çocuğun içinde yetişdiği aile.
Bir süre sustum. Dediğimi düzeltme gerksinimini duydum.
-Doğru söyledim. En önemlisi çocuğun içinde yetişdiği aileyi biçimleyen kültür. Husserl'in tabiriyle kültürün niyeti'. Örneğin dört yaşındaki çocuk arkadaşlarıyla oynamak için sokağa çıkarken annesi ona, " hırkanı giy. "der.
"Neden çocuğuna 'hırkanı giy' der, anne? Tabii, annelik görevini iyi yapmak istediği için.
Çocuğunun hasta olmasını istemediği için.
Ayrıca, komşularından, kendi annesinden, kayınvalidesinden
SAYFA 39: Öyle görmüştür. Varsayalım ki anne çocuğun hırkaya ihtiyacı olmadığını düşünsün ve çocuğu sokağa hırkasını giymeden bıraksın.
Komşusunun, annesinin, kayınvalidesinin, " ne biçim anne, çocuğunu hırkasız sokağa bırakıyor. "demelerinden çekinebilir.
Ve böylece, anne, bilinçli veye bilinçsiz, kedi işteği ile veya 'başkası neder' korkusuyla çocuğuna, 'hırkanı giy' der.
Böyle söylemek o kültürün, 'insanlar birbirine bağımlı olmalıdır' niyetine uygun düşer.
"Çocuk kendi bedeninden gelen bilgilere dayanarak. 'Anne üşümüyorum .'der"
Söylediğimin ne kadar önemli olduğunu belli etmek için bu noktada biraz durdum ve Arif 'beyin yüzüne baktım. Neden sustuğumu ve kendisine baktığımı anladı.
-Sizi dikkatle dinliyorum Hocam, dedi.
-Çocuk "anne üşümüyorum." dediği noktada, ait olma ve birey olma gelişimi yönünden, kritik bir etkileşim söz konusu. Anne şu seçeneklerden biriyle cevap vere bilir:
-Öyle mi yavrum, peki ozaman hırkanı giymene gerk yok.
Böyle bir tavır içindeki anne çocuğa şunları ifade etmiş olur:
"Sen doğalsın: Sen üşüyüp üşümediğini bilebilecek bir insansın."
"Sen kendi durumun hakkında karar verebilirsin ve ben o karara saygı duyarım. Senin kendi bedeninle ilgili konularda karar verebilme gücün var."
"Sen ve ben konuşarak beraberce sorunları çözebiliriz. Benim söz hakım olduğu gibi senin de kedi sorunlarını çözme söz hakkın var."
Anne, hırkasını giymek istemeyen çocuğa şöyle de diyebilir:
-Dışarısı soğuk, hasta olursun. Hırkanı giymeden seni dışarıya çıkartmam
.
"Böyle bir tavır içindeki anne çocuğuna
şunları ifade etmiş olur:
M.E.Sezen Notu Tavsiye ederim güzel bir kitap