Duruşmada hazır bulunan müvekkilin sorumluluğu
Saygıdeğer Hukukçu arkadaşlarım ;
Başıma gelen aşağıdaki olay ile ilgili olarak yardım ederseniz minnettar kalacağım.Saygılarımla...
Sebepsiz zenginleşme iddiamızla karşı tarafa alacak davası açtık.Dava sebebi ;kat karşılığı inşaat sözleşmesini fesih ettirerek arsasını ve dolayısıyle üzerine bizim yaptığımız binaları alan karşı tarafın (arsa sahibinin) bu nedenle sebepsiz zenginleşmesinin (bizim yaptığımız imalat bedellerinin) alınması dır.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle ortaya çıkan alacağımızı istediğimiz davamızı avukatımız aracılığı ile takip ediyoruz.Çeşitli taleplerimizi avukatımıza iletiyor ve avukatımızın tedbir almasını sağlıyoruz.Dava açılır açılmaz sebepsiz zenginleşmeye konu olan gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir kararı aldırdık.Duruşmalara izlemek ve merak saikiyle katılıyorduk.Fikir beyan etmediğimiz bu duruşmalarda hakim bizi "hazır bulunanlar" olarak ara kararlarda zikretmiyordu.En sonunda karar duruşması günü geldi.Yine merak nedeniyle duruşma salonunda izleyici sıralarına oturduk.Hakim kısa kararını yazmaya başlayınca duruşmada hazır bulunan davacı taraf olarak avukatımızın adını ve herzamankinin tersine biz asillerin de adını yazdı.Kararını da açıkladı.Karşı tarafın sebepsiz zenginleştiği çok cüzi bir meblağın bize ödenmesi kararını verdi.Kısa kararında ise daha önce verdiği ihtiyati tedbir kararının devam edeceğine dair karar vermedi.Bu meblağ bizi tatmin eden ve objektif olarak ve belgeli olarak harcadığımız paranın karşılığı değil idi.Yani kararı temyiz edeceğiz.Benim sormak istediğim konu şu :
HMUK 112 Md. gereği dava sonucunda hakim aksine karar vermediği zaman ihtiyati tedbir ortadan kalkıyor.Biz bunu bilmiyorduk.Bilseydik duruşmada talep ederdik.Kaldı ki bu amaçla , hak ve hukukumuzu korumak amacıyla avukatımıza vekalet verdik.Avukatımız da karar duruşmasında tedbirin devamı yönünde bir talepte bulunmadı.Ayrıca duruşma öncesinde israrlı vurgulamalarımıza rağmen,bize "dava kesinleşmeden ihtiyati tedbir kalkmaz" diye beyanda bulundu.Bu son durumda ;
1.Borçlu elindeki gayrimenkulleri dava kesinleşinceye kadar satar ve alacağımız karşılıksız kalırsa sorumlu biz miyiz ? Duruşma salonunda bulunup da tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamını asiller olarak talep etmediğimiz için... Çünkü biz asiller bir tüzel kişiliğin temsilcileriyiz.Borçlunun mal kaçırması halinde, şahsi zararımız olduğu kadar temsil ettiğimiz toplum da büyük zarar görecek.
2.Bu durumda mahkemenin hükmettiği cüzi miktara karşılık gelen malın ihtiyaten haczi (?) dışında yapacağımız bir şey var mı ? SAYGILARIMLA
Başıma gelen aşağıdaki olay ile ilgili olarak yardım ederseniz minnettar kalacağım.Saygılarımla...
Sebepsiz zenginleşme iddiamızla karşı tarafa alacak davası açtık.Dava sebebi ;kat karşılığı inşaat sözleşmesini fesih ettirerek arsasını ve dolayısıyle üzerine bizim yaptığımız binaları alan karşı tarafın (arsa sahibinin) bu nedenle sebepsiz zenginleşmesinin (bizim yaptığımız imalat bedellerinin) alınması dır.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle ortaya çıkan alacağımızı istediğimiz davamızı avukatımız aracılığı ile takip ediyoruz.Çeşitli taleplerimizi avukatımıza iletiyor ve avukatımızın tedbir almasını sağlıyoruz.Dava açılır açılmaz sebepsiz zenginleşmeye konu olan gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir kararı aldırdık.Duruşmalara izlemek ve merak saikiyle katılıyorduk.Fikir beyan etmediğimiz bu duruşmalarda hakim bizi "hazır bulunanlar" olarak ara kararlarda zikretmiyordu.En sonunda karar duruşması günü geldi.Yine merak nedeniyle duruşma salonunda izleyici sıralarına oturduk.Hakim kısa kararını yazmaya başlayınca duruşmada hazır bulunan davacı taraf olarak avukatımızın adını ve herzamankinin tersine biz asillerin de adını yazdı.Kararını da açıkladı.Karşı tarafın sebepsiz zenginleştiği çok cüzi bir meblağın bize ödenmesi kararını verdi.Kısa kararında ise daha önce verdiği ihtiyati tedbir kararının devam edeceğine dair karar vermedi.Bu meblağ bizi tatmin eden ve objektif olarak ve belgeli olarak harcadığımız paranın karşılığı değil idi.Yani kararı temyiz edeceğiz.Benim sormak istediğim konu şu :
HMUK 112 Md. gereği dava sonucunda hakim aksine karar vermediği zaman ihtiyati tedbir ortadan kalkıyor.Biz bunu bilmiyorduk.Bilseydik duruşmada talep ederdik.Kaldı ki bu amaçla , hak ve hukukumuzu korumak amacıyla avukatımıza vekalet verdik.Avukatımız da karar duruşmasında tedbirin devamı yönünde bir talepte bulunmadı.Ayrıca duruşma öncesinde israrlı vurgulamalarımıza rağmen,bize "dava kesinleşmeden ihtiyati tedbir kalkmaz" diye beyanda bulundu.Bu son durumda ;
1.Borçlu elindeki gayrimenkulleri dava kesinleşinceye kadar satar ve alacağımız karşılıksız kalırsa sorumlu biz miyiz ? Duruşma salonunda bulunup da tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamını asiller olarak talep etmediğimiz için... Çünkü biz asiller bir tüzel kişiliğin temsilcileriyiz.Borçlunun mal kaçırması halinde, şahsi zararımız olduğu kadar temsil ettiğimiz toplum da büyük zarar görecek.
2.Bu durumda mahkemenin hükmettiği cüzi miktara karşılık gelen malın ihtiyaten haczi (?) dışında yapacağımız bir şey var mı ? SAYGILARIMLA