657 sayılı Kanunun 48. maddesinin A/5 bendinde yer alan hüküm şu şekildedir:
"(Değişik: 10/1/1991 - 3697/1 md.) Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere,ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak."
Belirtilen bu şuçlardan birisi dolaysıyla ceza alan kişiler memur olamamaktadır.
Ancak, bu sınırlama ilanihaye değildir. Konuya ilişkin olarak 5352 sayılı Adli Sicil Kanununda, 2006 yılında, düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemenin gerekçesi, Kanunun plan ve bütçe komisyounundaki görüşmeleri sırasında şu şekilde ifade edilmiştir.
"Madde 34- Maddeyle, 5352 sayılı Kanuna 13/A maddesi eklenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesindeki düzenlemeye göre, belli bir suçtan mahkumiyete bağlı süresiz hak yoksunluğundan söz edilemez. İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsıldığı için suçlu kişi, özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır. Ancak, bu hak yoksunlukları süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, 53 üncü maddede suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması yönünde düzenleme yapılmıştır. Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesine ilişkin düzenleme yapılmamıştır.
Ancak, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun Geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur."
5560 sayılı Kanun ile 5352 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 13/A maddesi şu şekildedir:
"Yasaklanmış hakların geri verilmesi"
MADDE 13/A- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması,
gerekir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.”
Açıklama
657 sayılı Kanunun 48/A-5 bendinde yer alan suçları işleyen veya belirtilen süreler ile hapis cezası alan kişilerin yeniden memur olabilmesi 13/A belirtilen sürelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Kamu kurum ve kuruluşları yöneticilerinin 5560 sayılı Kanuna göre işlem tesis etmesi gerekmektedir.
Kaynak:
https://www.oltuluyuz.net/news.php?readmore=153)
Ceza Hukuku Genel Hükümler, s.663; Yargıtay bir kararında bu hususları açık bir
sekilde ortaya koymustur: “…Kanunumuzun sistemine göre bu yasaklılık süresiz olduğu
hallerde, toplumun suçludan, asıl cezanın getirilmesinden sonra da korunması amacı ile
uygulanır. Ancak, asli ceza yerine getirildikten sonra, hükümlü hakkında uygulanacak feri
veya mütemmim cezanın ömür boyu devam etmesi, cezadan beklenen amaç ile bağdasmaz.
Bir baska anlatımla, fer’i veya mütemmim cezanın uygulanmasındaki amaç artık tahakkuk
etmis olabilir. Fer’i veya mütemmim cezanın yerine getirilmesi sırasında hükümlünün
toplum için gösterdiği tehlike hali kalkmıs, sözü edilen cezanın kendisinden bekleneni
gerçeklestirmis, hükümlü iyi halde yasamayı sürekli hale getirmis olabilir. Hükümlü,
toplum hayatına uyum sağlamıs, dürüst ve namuslu olmayı, yasam biçimi haline getirmis
olduğu hallerde yasaklanmıs olan haklarını yinede kullanamaması, bu cezayı adil bir ceza
olmaktan çıkarır…” [Yargıtay 10.CD, 20.10.1992, 1992/11586–10436
Kanunundan, isterse özel bir kanundan kaynaklansın, ‘memnu hakların iadesi’ yoluyla,
gerek bir mahkûmiyetin sonucu ve gerekse ceza seklinde hükmedilen her nevi
ehliyetsizliklerin bertaraf edilmesine yasal bir engel yoktur…” (Yargıtay, CGK,
17.11.1986, 1986/410–523).D, 26.10.2001, 2001/3256–3895)
TEBLİĞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:
KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ DAİMİ KADROLARINA İLK DEFA
İŞÇİ OLARAK ALINACAKLAR İÇİN YAPILACAK MERKEZİ SINAVA
GİRECEKLER İLE EĞİTİM DÜZEYLERİ İTİBARIYLA MERKEZİ
SINAV DIŞINDA KALANLAR VE BUNLARIN İŞE
YERLEŞTİRİLMELERİNE İLİŞKİN USUL VE
ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Eğitim Düzeyleri İtibarıyla Kur’aya Tabi Olanlar
Boş kadroların yetkili Kurum il/şube müdürlüklerine bildirilmesi ve ilanı
MADDE 16 - (1) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından, 17 nci maddede belirtilenlerin istihdam edilecekleri daimi işçi kadrolarına ilişkin işgücü istemleri, 11 inci maddende belirtildiği şekilde Kurum il/şube müdürlüğüne bildirilir ve Kurum il/şube müdürlüğünce yayınlanır.
(2) Doktor ve diş hekimi talepleri için sınav şartı aranmaz, talepler bu madde çerçevesinde ilan edilir ve açık iş sayısından fazla müracaat olması halinde, başvuranlar arasında noter huzurunda yapılacak kur’a ile asil ve yedekler belirlenir.
(3) Kurum tarafından işgücü talebinde aranılan şartlara uygun olarak gönderilen iş arayan sayısı, daha önce alınmak üzere duyurulmuş olan işçi sayısından az ve/veya bu sayı kadar ise, gönderilenler işgücü talebinin merkezi sınav kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın herhangi bir kur’a, sözlü sınav/mülakata tabi tutulmaksızın işe alınırlar.