Demokraside Basýnýn Önemi

Son günlerde sayýn Baþbakanýn basýnla ilgili açýklamalarý ve bazý gazetelerin alýnmamasý yönündeki boykot çaðrýsý basýn özgürlüðü ve demokrasi açýsýndan büyük bir kuþku ve tehlike yaratacak niteliktedir.

Demokrasinin "olmazsa olmaz" koþullarýndan birisi özgür basýndýr.

Günlük yaþantýmýzda þu ya da bu gazeteyi, dergiyi okuyoruz. Beðeniyoruz ya da beðenmiyoruz. Görüþlerine katýlýyoruz ya da katýlmýyoruz. Bunlar demokrasinin gereðidir.

Herkes bizim okuduüumuz gazeteleri/dergileri okumak zorunda deðildir. Demokraside farklý görüþlþerde yayýn organlarýnýn bulunmasý kadar doðal bir durum olamaz.

Beðenelim ya da beðenmeyelim; basýn olmasaydý kamu oyu denetimi denilen "demokratik denetleme mekanzimasý" iþlemezdi. Bir çok yolsuzluðu, hýrsýzlýðý, usulsüzlüðü basýn sayesinde öðreniyoruz. Basýnýn susturulduðunu bir düþünün...

Sayýn Baþbakanýn basýnla ilgili çok hýrçýn açýklamalrýný demokrasi ve özgür basýn açýsýndan tehlikeli bir yol olarak gördüðümü ban katýlan ve katýlmayanlarla paylaþmak istedim.

Saygýlar...

Söylediklerinize katýlmakla beraber
1. Doðan medya grubuna dahil gazetelerin olaylarý çarpýtarak sunduðu,
2. Boykot çaðrýsýný Baþbakan'ýn deðil sivil toplum örgütlerinin yapmasý gerektiði,
konusunda da bir þerh düþmek lazým.

Baþbakan Þaban Diþli veya Gaziantep olayýnda tepki göstermedi. (Gaziantep olayýnda belediye baþkanýna haksýz saldýrý yapýldýðý halde)
Deniz Feneri e.v. davasý hakkýnda yapýlan yayýnlara da ilk baþta bir tepki göstermemiþti.

Ne zaman ki, Hürriyet ve Vatan gazeteleri itirafçý sanýk Firdevsi Ermiþ'in ifadesini çarpýtarak "Paralarý Baþbakana vermiþ" þeklinde manþet yapýnca Baþbakanýn sabrý taþtý.

Baþbakanýn bir iletiþim sorunu var. Doðan Medya Grubu Baþbakan hakkýnda yapýlmýþ bu yalan haberden dolayý gösterdiði tepkiyi "yolsuzluk haberlerini yazýyoruz diye bize tepki gösteriyor" þekline çevirmekte çok maharetli. Oysa baþbakan konularý çarpýtarak haber yaptýklarý için tepki gösteriyor.

Geçen Salý günü Hürriyet'in ilk sayfasýnda Deniz Feneri e.v. ile ilgili olarak "41 milyon euro dolandýrmýþ" baþlýklý bir haber vardý. Ýç sayfalarda haberi okuduðunuzda Deniz Feneri e.v.'nin topladýðý toplam paranýn bu kadar olduðu anlaþýlýyordu.

Yolsuzluðun küçüðü veya büyüðü olmaz, küçüðü de mide bulandýrýcýdýr.
Ama yalanýn da küçüðü veya büyüðü olmaz, küçüðü de mide bulandýrýcýdýr.

Ýç sayfadaki haberde paranýn nasýl kullanýldýðýnýn dökümü yapýlýyor, 8 veya 18 milyon eurosunun (tam hatýrlamýyorum) Deniz Feneri Türkiye'ye gönderildiði, 2 milyon eurosunun nereye gittiðinin belgelenemediði yazýyordu.

"2 milyon euro uçtu", "2 milyon euro nereye gitti?" gibi bir baþlýk atsalar neyse... "41 milyon euro dolandýrmýþ" þeklinde baþlýk.

Ayrýca "Türkiye'deki Deniz Feneri'ne gönderilen para ile iki dernek arasýndaki iliþki ortaya kondu" þeklinde haberler yapýlýyor. Mesela paralarýn bir kýsmý yardým için Kýzýlay'a, Mehmetçik Vakfý'na vs. gönderilseydi, Deniz Feneri e.v.'deki usulsüzlüklere bu dernek ve vakýflar da bulaþmýþ mý olacaktý?

Kaldý ki, Kýzýlay Derneði'nin bazý yöneticileri de geçmiþte yolsuzluk iddialarý yüzünden yargýlanmýþtý.

Türkiye'deki Deniz Feneri'nin gelen bu paralarý usulsüz harcadýðý yolunda herhangi bir delil yok.

Star Ana haberde Türkiye'nin en güvenilir (!?) gazetecisi Uður Dündar haberi verirken "Deniz Feneri yöneticileri toplam 10 yýl bilmemkaç ay hapis cezasýna çarptýrýldý" diyor. Her sanýða verilen cezayý toplayýp sansasyon yaratmaya ne gerek var? Önemli olan suçlu bulunup bulunmamalarý. Suçlu olduktan sonra bir kiþi ha 1 yýl, ha 100 yýl ceza almýþ, bu neyi deðiþtirecek?

Hatýrlarsanýz Cem Uzan da bir takým usulsüz iþlerine karþý yürütülen soruþturmalarýn kendi þahsýna karþý yürütüldüðünü iddia ediyor, bundan dolayý kendinde Baþbakana hakaret etme hakký buluyordu.

Baþbakanýn bu öfkesi nedeniyle Doðan grubunun usulsüz, kanunsuz iþlerine karþý yürütülecek soruþturmalara gölge düþmesinden endiþe ediyorum.

Üstadým size katýlýyorum. Biat kültürü ile demokratik yaþam arasýndaki uçurum buradadýr.

Sayýn sdt23 öncelikle þunu belirtmeliyimki demokrasinin olduðu ve demokrasinin istendiði hiç bir yerde basýn gibi önemli bir olgu susturulmaya çalýþýlmamalýdýr.Aydýn Doðan'ýn medyadaki önemli bir paya sahip olmasý yanlýþtýr kiþisel görüþüm basýnýn bir kaç kiþnin tekelinde olmasý deðil hür olamsýdýr tamamýyla.Bende þunu belirtmek isterimki Anayasanýn 15. maddesinin 2. fýkrasýna göre (Deðiþik: 7.5.2004-5170/2 md.)Birinci fýkrada belirlenen durumlarda da, savaþ hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dýþýnda, kiþinin yaþama hakkýna, maddî ve manevî varlýðýnýn bütünlüðüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düþünce ve kanaatlerini açýklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayý suçlanamaz; suç ve cezalar geçmiþe yürütülemez; suçluluðu mahkeme kararý ile saptanýncaya kadar kimse suçlu sayýlamaz.''demektedir.Peki baþbakan yanlsýý gazeteler Ergenekon soruþturmasýyla içeri alýnanlar terörist damgasý mahkemeden önece yapýþtýrýrken susan baþbakanýn;diðer gazetelerin Yolsuzluk damgasý yapýþtýrdýðýnda mahkeme karaý beklemeliyiz demesi ironik bir durum deðilmidir.Olaylarý çarptýranýn sadece doðan medya gurubuda olmadýðý açýktýr.
Saygýlar...

Bugün çýkan bir yazýda konu dengeli olarak ele alýnmýþ. Bundan sonrasý alýntýdýr:

Önce kavganýn adýný doðru koyalým. Bu basýn özgürlüðü mücadelesi deðil, imar rantý ve rafineri izni kavgasýdýr.
Bu, medya gücüyle büyüyerek gelmiþ bir grubun parçalý koalisyonlar döneminde saðladýðý ayrýcalýklarý kaybetmesine tepki göstermesinin sonucu yaratýlmýþ bir gerilimdir.
Bu medya þapkasýyla, iþadamý þapkasýnýn bir arada taþýnmasýnýn yarattýðý bir sonuçtur.
Bunlarýn hepsi doðrudur.
Ama bir ülkenin baþbakanýnýn kalkýp bir medya grubuna boykot çaðrýsý yapmasý yanlýþtýr. Demokrasi, çokseslilik ve basýn özgürlüðüyle baðdaþmaz, baðdaþamaz.
Evet, Türkiye'de medya-ticaret iliþkilerinin kirliliði bugün güveni yerlerde sürünen bir medya imajý ortaya çýkmasýna neden olmuþtur.
Siyaset zaman zaman medyanýn bu açgözlülüðünden yararlanarak iktidar olmuþ veya iktidarýný sürdürmüþ, bu arada medya da ticari rekabette haksýz bir pozisyon elde ederek büyümüþ, zenginleþmiþtir.
Bu kabul edilemez bir tablodur.
Herkesin yerini ve haddini bileceði bir tablo yaratmak kaçýnýlmazdýr.
Yüzde 47'lik iktidarý dikta ile suçlayanlar, pazardaki hakimiyetlerini, reklam verenler üzerindeki baskýlarýný ve kamuoyu oluþturmadaki tekel durumlarýný yeniden gözden geçirmek durumundadýr.Kamuoyu oluþturmada önceliðin kamunun çýkarýnda mý, grubun çýkarýnda mý yattýðý konusunda okuru ikna etmek zorundadýrlar.
Eðer dev bir medya grubunun patronu, bir haberin doðruluðunu denetlemek için bir belediye baþkanýný bizzat aramak durumunda kalýyorsa, o grupta iþler çýðýrýndan çýkmýþtýr demektir.
Bunu yýllar önce de yazdým, patronaj medya gücünü kendi çýkarlarý için kullanmayý bir hak görürse, bu tepeden aþaðýya doðru yayýlýr.
Bu güç kullanma, dersini verme arzusu bir gün bir kýyý kasabasýnda bir gün Gaziantep'te karþýnýza çýkabilir.
Ayný þekilde siyasi iktidarlar da aleyhlerinde çýkan her haberin, her yorumun ekonomik bir kazancýn engellenmesi nedeniyle olduðu inancýndan vazgeçmelidir.
Medyada çoksesliliði, rekabet ortamýný boykot çaðrýlarý yaparak gerçekleþtiremez.
AB hedefi güden bir ülkenin baþbakaný, medyanýn kendisine yönelik oyunlarý, siyaseti yönetme çabalarý varsa, bunlarý afiþe edebilir.
Ancak parti teþkilatýna medya özgürlüðünü kýsýtlayýcý bir talimat veremez. Biz gazeteciler olarak ne kadar kýzarsak kýzalým, rekabetimiz ne kadar acýmasýz ve þiddetli olursa olsun, bize yapýlan kurumsal veya kiþisel haksýzlýklarýn boyutu ne olursa olsun, mesleðimize yönelik böyle bir tehdidin karþýsýnda dururuz.

sayýn sdt23 ;

Alýntý yaptýðýnýz yazýlarýn kaynaðýný gösteriniz ki ihlal olmasýn. Son ileti ergun babahan ýn yazýsýdýr.

Ben yorum yapmayacaðým.

Sayýn Evren,
Alýntý konusunda daha dikkatli olacaðým.

Basýn özgürlüðü deyince Hýncal Uluç'un Çalýk grubu'nun Sabah'ý hakkýnda yazdýklarý ve Nazlý Ilýcak'ýn yazýlarýnýn 1 haftadýr Sabah'ta yayýnlanmamasýnýn üzerinde de durmak lazým.

Sabah gazetesi Çalýk grubuna geçtikten sonra bu forumdaki çok kiþi tarafýndan eleþtirildi. Bu kiþilerin Sabah'ta belki de tek sevdikleri isim Hýncal Uluç bugünkü "Peþin hükümler ve gerçekler" yazýsýnda yeni patron Ahmet Çalýk ile Sabah'ta çalýþanlarýn yaptýðý toplantý hakkýnda yazmýþ:

http://www.sabah.com.tr/haber,CBD4AF...5F6FCE363.html

"Aslýnda çok uzun, çok ayrýntýlý anlatýldý. Dikkatle dinledik ve kafamýza takýlan her þeyi sorduk...

Sonunda açýkça ortaya çýktý ki, Çalýk Holding ve Ahmet Çalýk'ýn hiçbir kiþi ya da kuruma herhangi bir diyet borcu yoktur.. Ne kurulup geliþirken, ne de Sabah/atv'yi satýn alýrken..

Bir þey daha öðrendik, keyifle, gururla.. Ahmet Çalýk'ýn vizyonu, bu ülkenin en büyük medya kuruluþlarýndan biri olmanýn ötesindedir. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden, Balkan ülkelerine basýlan ve daðýlan bir Sabah..
Tüm bunlarýn altýnýn çok net çizilmesi, biz Sabah'ý hazýrlayanlar için çok önemliydi.

Daha sonra Sabah'ýn genel karakteri konuþuldu.

Mehmet Barlas, Sabah'ýn kuruluþ çizgisinin doðruluðunu anlattý. Merkezde bir halk gazetesi olarak kalmamýz gerektiðini söyledi.

Hasan Bülent Kahraman harikaydý.. "Gazete alan insan, sorunlarýna sahip olunmasýný ister. Bu da yayýný ister istemez muhalif yapar.. Ama geçmiþin çaðdýþý kalan muhalefeti deðil bu.. Sabah sisteme muhalefet etmeli.. Trafiðe mesela.. Eðitim, Saðlýk sistemlerine mesela.."

Geçmiþin kötü örnekleri olarak kalan Zafer, Ulus gibi siyasal partilerin organý izlenimi verecek bir gazeteye de herkes þiddetle muhalefet etti.

Gazetenin "Köþe yazýlarýnda özgür, haberlerinde tarafsýz olmasý" ilkesi tartýþýlmadý bile..

Þimdi Sabah'la ilgili tüm düþünce ve kararlarýnýzý bir yana býrakýn.. Bu özetlediklerimin ýþýðýnda gazeteyi bir hafta izleyin. Neyi yapýp, neyi yapamadýðýmýzý da bize iletin.

Bu Sabah hepimizin, unutmadan!.. "

***

Nazlý Ilýcak buradaki pek çok kiþi tarafýndan sevilmeyen bir isim. Ancak ayný zamanda doðru bildiði þeyler için mücadele eden ve bunlarý kimseden çekinmeden söyleyen bir kiþi.

Sabah gazetesindeki son birkaç yazýsýnda Doðan-Erdoðan kavgasýnda her iki tarafý birden eleþtirdi. Ne Ýsa'ya ne Musa'ya yaranabiliyor. 14 eylül günü son yazýsý yayýnlandý.

Gazeteden yapýlan açýklamaya göre Haþmet Babaoðlu'nun Sabah'ta yazmaya baþlamasýyla baþka sayfaya kaydýrýldý, ama (sayfasýný beðenmediði için?) yeni sayfada yazmadý.

http://www.sabah.com.tr/ars,yaz,1714,100,100~1.html

Yeni Þafak gazetesi yazarý ve AK Parti MKYK üyesi Ayþe Böhürler bugünkü yazýsýnda þöyle diyor:

"Þu kavga içinde en saðduyulu yazarlardan birisi olarak Nazýl Ilýcak yazýlarý dýþýnda NTV'deki konuþmasýnda da hepimizi gazetecilik dersi verdi.Uzlaþmacý adil, önyargýdan uzak tutumunu yansýttýðý yazýlarýný Sabah gazetesinde görememek çok üzücü!"

sdt23 http://images.hukuki.net/images/stat...ser_online.gif vbmenu_register("postmenu_209130", true);
Hukuk Sever
Kayýt Tarihi: Nov 2007
Ýletiler: 2.316


https://www.hukuki.net/forum/images/icons/icon1.gif Re: Kimdir bu ulus düþmanlarý?
Hadi diyelim ki olayý anlatan kiþi adýný vermek istemiyor.
Ama böyle bir iddia gündeme getirildiðinde olaylarýn yeri ve faili, "bir üniversite", "bir hoca", "bir öðretim görevlisi" gibi belgisiz sýfatlarla ifade edilmemeli. Eðer açýkça ifade edilemeyecekse de bu gibi dedikodular haber ya da köþe yazýsýna konu edilmemeli. Failler açýkça belirtilmeden haber ya da köþe yazýsýna konu edilirse de itibar edilmemeli.



Türkiye Avrupa Birliði Karma Parlamento Komusyonu Es Baþkaný JOOST LAGENDÝJK Ülkemde olan herþeye konuþurdun neoldu din kardeþlerin iþin içine girince menfetlarinden dolayý dilin mi tutuldu?!

Burada eðitimli kiþilerin bile RTE ye hak verdiðini gördükten sonra iþlerin daha zor olacaðýný kabul etmek gerekir.

Saplasamanýn karýþtýrýlmasý elmayla armudun iç içe olmasý sakýncalýdýr. Bu açýk gerçeði görmeden konuþmak sadece hata ve faþizme götürür kiþileri.

RTE nin iflah olmaz biatçýlýðý tek adam olma herkesi susturma baskýsýný görmezden gelerek baþka olaylara bunu baðlamak hiç doðru deðildir.

Bin kere dedim binbirinciyi diyeyim Aydýn Doðan ýn istekleri yasalara uygun deðilse yapmazsýn olur biter. Ýstemek suç deðildir. Ýstek yasalsa yapmamak yasa dýþýysa yapmak suçtur. Her ikiside döner dolaþýr hükümete baðlanýr.

Hiç bir hükümetin ''benden yasa dýþý bir þey istedi de yapmadým ondan böyle yapýyorlar '' deme hakký daha ileri giderek '' bu gazeteleri almayýnýz.'' deme hakký yoktur.

Eðer þahýs ve parti adýna iftira atýlýyorsa çýkar bunu açýklar peþinden mahkemeye gidersin. Bu ikisinide yapamayýp yalanlarla dolu riyakarlýk sahtecilik kokan konuþmalarla sýnýrlý kalýp tehtit savuruyorsan bunun yüzüne vurulmasý kaçýnýlmazdýr.

Þimdi deniz feneri diye olay olmamýþ mýdýr? Ýnsancýklarýn din ve vicdan duygularý bir takým þeref yoksunlarýnca sömürülmemiþ midir? Bu kepazeliðin merkezinde hali hazýrda Türkiye de belirli güç odaklarýnda oturan kiþiler yok mudur? Bu kiþiler bizzat RTE tarafýndan korunmamaktamýdýr? Eðer bunlarýn hepsi olmadýysa RTE yerden göðe haklýdýr. Teki bile gerçekse o zamano koltuðu derhal terk etmesi gerekmektedir.

Ýki rahmet vardýr RTE nin bu öfkesinin altýnda ve ikisi iç içe girmiþ gitmektedir. Ýlki eðer bu olay ciddi ciddi soruþturulursa AKP darmadaðýn olacak ve hatta büyük bir olasýlýkla bizzat RTE bu iþlerin altýndan çýkacaktýr. Bir YETKÝLÝ zekeriya öz bulunamamýþtýr !! RTE nin birinci feryadý tüm oklarýn direk kendisini göstermesidir. RTÜK baþkaný denen zatý muhterem ile Kanal 7 baþýndakiler ve diðerlerinin bu çapta bir olayda RTE nin haberi olmadan iþ yapamayacaklarý en azýndan biat kültürleri gereði ortadadýr. Arkadaþlarýnýn para toplayarak kranpon aldýklarý 16 yaþýnda ki RTE den bu günkü servetine giden yolun kilometre taþlarý ortaya çýkmaktadýr ki bu feryat ondandýr. Ýkinci feryat nedeni ise sadece dincilerin kullandýðý bir nedenledir ki onun yeri bu forum olmadýðý için yazmayacaðým. Çünkü þirazesinden çýkýyor o zaman forum... Ama bununda forumu var nasýla orada olacak ....

Dolayýsýyla gerçeklerin mahkeme kararýyla ortaya çýktýðý ve RTE nin bu konuda her dediðinin de yalan olduðunun açýkça anlaþýlmasý bu olaylarý yazan gazetelerin doðru yayýn yaptýðýnýn göstergesidir. Bundan dolayý RTE nin sallayýp durduðu dediklerini yapmadýkta ondan böyle yalan yapýyorlar sözününde yalan olduðu ortadadýr. Ýþin kötü tarafý hala soyulan vatandaþlarýn uyanamamýþ olmasý ve bu din bezirganlarýný birþey sanýyor olmasýdýr.

Basýn özgürlüðünün ortadan kaldýrýlmasý istemi diinci bir faþizme giden yolun göstergesidir.

Yukarýda bir makaleyi isimsiz yayýnlamamla daha önceki mesaja verdiðim cevap arasýnda tezat yoktur.

Önceki mesajda (Tufan Türenç'in alýntýlanan yazýsýnda) "bir üniversitede bir öðretim üyesi þöyle böyle yapýyor" diye isim verilmeden dedikodu mahiyetinde bir iddia ortaya ortaya atýlmýþtý.
Eðer bir suçlama varsa suçlananýn açýkça ifade edilmesi ve cevap hakkýnýn kullandýrýlmasý da en doðal beklentidir.
Söz konusu mesaj aþaðýdaki linkte:
https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=43630

Ergun Babahan'ýn makalesini isimsiz yayýnlamamýn nedeniyse kimin yazdýðýna bakmadan fikirlerin objektif deðerlendirilmesi içindi. Mesela bir Emre Aköz alýntýsý yaptýðýmda bu isme alerjisi olanlar yazýyý okumadan hemen hüküm veriyordu.

Yazýyý yazan þahsýn deðil fikrin tartýþýlmasýný istediðim için isim vermedim, ama sayýn yöneticilerimiz bunun bir ihlal olacaðýný söylediler.

Eðer bir kiþiyi eleþtiriyor veya suçluyor olsaydým ismini mutlaka verirdim.
Aradaki fark umarým anlaþýlmýþtýr.