Re: Usulsuz bloke nedeniyle evliliğin sarsılmasına neden olmak
Bankanın yaptığı Türk Ceza kanunu 155, 257, 261, 144 mddeleri ile tanımlanan suçlara girebilir.
Kendiliğinden hak alma (ilhak ı hak ) suçu için emsal Yargıtay Kararı:
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E:2006/6110
K:2006/12290
T:21.06.2006
5237 s. Yasa m. 144/1-b
765 s. Yasa m. 308
İhkak-ı hak suçundan sanık Zehra Kaplan’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunun 308 / 1, 119. maddeleri uyarınca 327.156.148 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair, GAZİOSMANPAŞA 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 31.12.2002 tarihli ve ... sayılı ceza kararnamesinin infazı sırasında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, anılan kanunda eylemin suç olarak düzenlenmediğinden bahisle sanığın beraatine dair, aynı Mahkemenin 18.09.2005 tarihli ve ... sayılı ek karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 28.04.2006 gün ve 18196 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası C. Başsavcılığının 31.05.2006 gün ve … sayılı ihbarnamesiyle daireye gönderilmekle okundu;
Mezkür İhbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9 / 3. maddesindeki “lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.”şeklindeki düzenleme ile Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 18.11.2005 tarihli ve 2005 / 2691 – 3395 sayılı ve Yargıtay 10.Ceza Dairesinin 13.10.2005 tarihli ve 2005 / 10431 – 12718 sayılı ilamlarına nazaran, sonraki kanunun unsurlarının veya özel hallerinin değişmesi, cezanın teşdiden tayini nedeni sayılacak olguların tartışılması, alt ve üst sınırlar arasında bir oran belirlenmesi yada artırım veya indirim sebeplerinin değerlendirilmesi, cezanın paraya veya tedbire çevrilmesi veya ertelenmesi hususunda mahkemece takdir hakkının kullanılması ve böylece bireyselleştirme yapılmasının zorunlu olduğu hallerde ise, durusma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekceleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekeceği gozetilmeden evrak uzerinde karar verilmesınde,
Sanıga isnat edilen ihkak-ı hak suçunun 5237 sayılı Kanunda suc olarak düzenlenmediğinden bahisle beraatine dair karar verilmiş ise de, sanığın, kiracısı olan müştekinin kendisine olan kira borcundan dolayı habersizce evine girerek televizyonunu almak şeklinde mahkemesince belirlenen eyleminin, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 144 / 1 - b. maddesi kapsamında düzenlendiği, bu nedenle sanığın eylemine uyan 765 sayılı Kanunun 308 / 1 maddesi ile 5237 sayılı kanunun 144 / 1 – b maddesinin birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe olan kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinin dikkate alınmamasında, isabet gorülmediğinden 5271 Sayılı C.M.K.’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması luzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın dava konusu yapılan eyleminin 5237 sayılı T.C.K.’nun 144. maddesinın 1 / b fıkrası kapsamında kalıp kalmadıgının tartısılarak bu madde kapsamında olduğunun kabulü halinde 765 sayılı T.C.K.’nun 308 / 1. maddesi ile 5237 sayılı T.C.K.’nun 144. maddesinin 1 – b fıkrasında öngörülen cezalar karşılaştırılarak lehe olan Kanuna göre hüküm kurulması, sanığın dava konusu yapılan eyleminin 5237 sayılı T.C.K.’nun 144. maddesinin 1 / b fıkrasına uyan suçu oluşturmadığının belirlenmesi halinde sanığın beraatine karar verilmesi ve bu işlemlerin duruşmalı yapılması gerektiği nazara alınmadan 5237 sayılı T.C.K.’nunda ihkak- ı hak suçunun bağımsız bir suç olarak düzenlenmediği gerekçesi ile karar verilmesi isabetsiz olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden GAZİOSMANPAŞA 2.Sulh Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 18.10.2005 gün ve … sayılı ek kakarın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4.fıkrasının C bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 21.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.