KUVAYİ MİLLİ HAREKETİ ORGANİZASYONUNA
GELEN BİR YAZIYI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM
Aydın Doğan neyin peşinde.
Sevgili dostlar Türkiye'nin en güçlü medya
baronlarından biri olan Aydın Doğan hakkında uzun
zamandır yazmayı düşünüyordum. Kısmet bugüneymiş.
Kelkitli bir toprak ağasının oğlu olan ve çok genç
yaşta İstanbul'da zahirecilik ve ecza deposu
sahipliğiyle iş hayatına başlayan Aydın Doğan bugünkü
yerine nasıl yükselebildi acaba. Bunun cevapları
geçmişte gizlidir. İşin gerçeği Aydın Doğanın
arkasındaki esas güç Koç Ailesidir. Vehbi Koçun
rahatlıkla kullanabileceği ve dikkat çekmeden
rakiplerine çelme takabileceği bir örtüye ihtiyacı
vardı bunu da kendisinin otomobil bayilerinden birisi
olan Doğanı önce zengin edip sonrada medya dünyasına
sokarak yaptı.
Doğanın zengin edilmesi operasyonu diğer otomobil
bayilerine üretim kısıtlı diye günde 3 araba
gönderilirken Doğanın bayisine günde 300 araba
gönderilmesiyle yapıldı. Zaten çok büyük olan araç
talebini İstanbul'da tek karşılayabilen bayi haline
getirilen Doğan kısa zamanda zenginleşti. Bunun
ardından Milliyeti o zamanki sahibi Ercüment
Karacandan almak için teklif yaptı. Bu teklif
gazetenin esas gücü Abdi İpekçi ve ekibi tarafından
ret edildi. Bunun sebebi Abdi İpekçinin Doğanın
arkasındaki gücün kim olduğunu bilmesi ve bunun
peşinden neyin geleceğini tahmin etmesiydi.Abdi
İpekçinin direnişi yüzünden akamete uğrayan medyayı
ele geçirme planı İpekçinin daha sonra zavallı bir
delinin üstlendiği son derece profesyonelce bir
suikastle ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşti. Bugüne
kadar kendilerini çok solcu görerek İpekçi suikastini
"her zamanki şüphelilere" yamayanlar nedense hiçbir
zaman bu suikastten ticari yarar sağlayan odakları
göremediler. Ya da görmek istemediler.
Doğanın Türkiye'nin bir otomotiv üretim üssü olmasını
nasıl engellediğini bilir misiniz peki. Bundan yıllar
önce Japon Mazda firması Türkiye'de bir fabrika açmaya
niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarımı yapacak ve
bir süre sonra üretimi tamamen bize bırakacaktı. O
dönemde Koçlar tenekeden İtalyan arabalarına kuş
isimleri verip bizlere satmakla meşguldü. Bu proje
için Halis Toprak seçildi. Bir Japon heyeti gerekli
görüşmeleri yapmak için Türkiye'ye geldi.
Bu sırada Doğanın ekipleri haberi almış ve Japonların
peşine düşmüştü. Türkiye'de Toprak Holdingin
Japonlarla fabrika kuracağı haberini hemen Koçlara
yetiştirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde
Toprak Holdingin bir firması hakkında vergi yolsuzluğu
iddiaları başladı ve devlet göreve davet edildi.
Piyasaya da birileri Toprağın firmasının zor durumda
olduğu haberini yayıyordu.Kısa sürede panikleyen
müşteriler alacaklarını hemen isteyince firma cidden
krize girdi ve anında görev başına koşan maliye
tarafından el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak
Japonlarla ilişkisini kesti ve aynı anda Milliyetin
haberleri de duruverdi. Bizlerde tenekeden yapılma
arabalara binmeye devam ettik. Japonların ikinci bir
girişimi de ünlü bir işadamımızın kardeşinin
öldürülmesiyle kesilmiştir bilenler bilir.
Sayın Doğanın ülkemize ettiği en büyük "hizmetlerden"
biride AKP hükümetini başa getirmesidir. Bunun için
Amerika destekli ve birden fazla grubun ortaklaşa
hareket ettiği bir komplo kuruldu. Komplonun diğer
faaliyetleri sonucu ekonomik kriz yaratılmış,hükümet
sallantıya alınmış ve başbakanın sağlık durumu
hakkında halk paniğe sevk edilmişti. Seçim kelimesi
kamuoyunun kafasına itinayla yerleştirildi. Fakat suni
ekonomik kriz ve ardından gelen Derviş önlemleri
sayesinde bu seçimin iktidar partileri için felaket
olacağı gün gibi ortadaydı biraz daha beklenmesi ve
halka olanların tam olarak açıklanıp alınan ekonomik
tedbirlerin etkisinin kamuoyuna yansımasının
sağlanması gerekiyordu.
Bunu bilen hükümet üyeleri normal seçim tarihine kadar
beklemeyi uygun gördüler. Normal şartlarda AKP ve
Erdoğan'ın tek başına iktidara gelmesi imkansızdı ama
Amerikanın Irak işgali ve Kıbrıs gibi meseleler
bekleyemezdi. Amerika ve Avrupayla uyumlu bir
hükümetin acilen iş başına getirilmesi gerekiyordu.
Eğer bu sağlanamazsa en azından iktidarın MHP kanadı
tasfiye edilmeliydi çünkü DSP içine malum kişiler
zaten sızmıştı ve gerektiği zaman partiyi
yönlendirecek güce sahiptiler.
Tam bu aşamada Doğan müthiş bir plan kurdu. MHP
dışındaki bazı partilerin liderleri ve DSP içindeki
kliğin başı olan Hüsamettin Özkan Almanya'ya gazete
tesisi açılışı bahanesiyle çağrıldı. Plana göre burada
MHP'nın dışlanacağı ve siyaseten etkisiz hale
getirileceği alternatif bir hükümet kurulacak veya bu
toplantının verdiği mesajla MHP seçime zorlanacaktı.
MHP'nın bir üçüncü seçeneği yoktu ve her iki
seçenektede sonuçta kaybedecekti. Hepinizin bildiği
gibi bu toplantıdan sonra MHP seçime gitme kararı aldı
ve vuruşarak çekilme yolunu seçti. Seçimlerde Doğan
medyası önceden hazırlanmış psikolojik harekat
planıyla AKP dışındaki tüm partileri yıpratarak
bugünkü hükümetin yolunu açtı.
Sayın Aydın Doğanın eski "iyiliklerini" anlattıktan
sonra gelelim son iyiliğine. Aydın Doğan bu günlerde
de Avrupa Birliğiyle ortak olarak Kıbrıs, Amerika ve
İsrail'le birlikte de Güneydoğu Anadolu projesi
üzerinde çalışıyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak
Doğan Vakfı kullanılmakta. Doğan vakfı bu iş için
Amerika Washington'da "Hasna" isimli bir dernek kurdu.
Bu derneğin Internet adresi
www.hasna.org. Bu derneğin
başında Nevzer Gülümser Stacey adında karışık bir
şahsiyet bulunuyor. Derneğin ilk amacı Kıbrıs'ta
Avrupa Birliği politikasına uygun bir şekilde iki
kesimli ve Rum hakimiyetine dayalı bir devlet kurmak.
Bu amaçla her ay onlarca Kıbrıs Türkü gazeteci ve
yazar Amerika'ya gönderilerek burada yağlı ballı
geziler ve Rum tezlerini anlatan kurslara tabii
tutuluyorlar. Derneğin çıkardığı "Hasna Journal"
isimli gazetede her sayısında Denktaş ve Kıbrıslı Türk
milliyetçileri aleyhine türlü karalama ve küfür
kampanyaları düzenliyor.
Hasnanın diğer bir ilgi alanı da GAP bölgesi. Burada
sulama projeleri kapsamında İsrail'le işbirliği içinde
Kibbutzlar açılması ve bölge halkının kendi kendini
yönetmesi kapsamlı çalışmaları var. Doğan vakfının
destek olarak avuç dolusu para verdiği bir diğer
dernekte Technology for Peace (Barış için teknoloji)
kuruluşu. Internet adresi
www.tech4peace.org olan bu
kurumun başında nöröloji doktoru Yannis Lauris isimli
Rum istihbaratıyla ilişkili bir Rum bulunmakta.
Sayın Doğanın vakıf ve hayır faaliyeti adına giriştiği
işler ne kadar ilginç değil mi
Sayın Doğanın ülkemize "geçmişte" yaptığı iyilikler
için 1999 senesinde Devlet üstün hizmet madalyası
aldığını göz önüne alırsak. Bu son faaliyetleri içinde
Avrupa'dan "Legion de Honeur" ve Amerika'dan "Medal of
Freedom"alacağını da tahmin edebiliriz.