Yeni Genel Kurmay Başkanımızın Görüşleri
Yeni Genel Kurmay Başkanımızın çeşitli konulardaki görüşleri 29.08.2008 günlü Milliyet'te yayınlandı. Bu görüşler içerisinde laiklik ve cemaatlerle ilgili kısmın islamcı kesim tarafından, küresellşeme ve AB ile ilgili kısım için de ulusalcıların yorumlarını merak ediyorum.
Org. Başbuğ’dan kritik mesajlar
Aydın Hasan - MANSUR ÇELİK - ANKARA Milliyet
Genelkurmay Başkanlığı’nı devralan Org. Başbuğ, törende yaptığı konuşmada, laiklik, cemaatler, demokrasi, AB ve ABD’yle ilişkiler konusunda çok önemli mesajlar verdi. Org. Başbuğ, sosyal devletin zayıflamasının cemaatleşme eğilimini güçlendirdiğini vurguladı
Habere yorum yaz
Arkadaşına gönder
Sitene ekle
Sayfayı yazdır
Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral İlker Başbuğ, toplumun bir kesiminin dini düşüncelere dayalı yeni bir yaşam tarzının oluşmakta olduğu endişesini taşıdığını belirterek, “Bu endişe ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demokrasi anlayışı çerçevesinde toplumsal huzur için bu zorunludur” dedi. Başbuğ, Fethullah Gülen başta olmak üzere bazı grupları kastederek de, sosyal devletin zayıflamasının cemaatleşme eğilimini güçlendirdiği uyarısında bulundu.
Org. Başbuğ, dün Genelkurmay Başkanlığı görevini Org. Büyükanıt’tan devraldığı törende, laiklik, ulus devlet, cemaatler, demokrasi ve çoğulculuk, alt-üst kimlik, AB ve ABD ile ilişkiler konusunda mesajlar verdi. Başbuğ’un mesajları özetle şöyle:
MUSTAFA KEMAL’İN TARAFINDAYIZ: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet temeline dayanmaktadır. TSK, Mustafa Kemal’in çizdiği cumhuriyetin kuruluş felsefesinin kollanması ve korunmasında her zaman taraftır.
KÜRESEL DÜŞÜN, ULUSAL DAVRAN: Bugün küreselleşmenin bazı baş aktörleri de, küreselleşmenin olumsuzluklarına karşı koymak için kendi ulusal yapılarını korumaya ve güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu durumun ABD’de ve AB’ye üye ülkeler arasında da yaşandığını görmemezlikten gelemeyiz.
Önemli düşünürlerden Habermas’ın ‘Uluslarüstü kuruluşların oluşturduğu uluslararası sahnede ve küresel oyuncular arasında ulus devletler hala en önemli oyunculardır’ şeklindeki ifadesi bu düşünceyi doğrulamaktadır. Küreselleşmeye toptan karşı çıkmak gerçekçi değil. Önemli olan ulusal devlete zarar vermeden küreselleşmenin içinde yer almaktır. ABD bunu çok iyi yerine getiriyor. ’Küresel düşün, ulusal hareket et’ düşüncesi önemlidir.
ALT KİMLİK-ÜST KİMLİK: Bazı kesimler etnik kimliklerinin anayasal güvenceye kavuşturulmasını sık sık ve açıkça dile getirmektedirler. Bu görüş ulus devlet yapısını hedef almaktadır. Kültürel alandaki düzenlemeler herhangi bir şekilde siyasal alana doğru götürülmeye ve alt kimlikler üst kimliğe dönüştürülmeye çalışılırsa ve bu konular ülke gündemine kasıtlı olarak devamlı sokulursa, korkarız ki ülke kutuplaşmaya ve ayrışmaya sürüklenebilir. Bu Türk toplumuna karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür.
DEVLET YAPISI TARTIŞILMAZ: Ulus devlet yapısını zayıflatmaya çalışmak ve tartışmak Türkiye’nin ülkesi, ulusu ile bütünlüğünü istememek demektir. Her konuyu tartışabilme özgürlüğü devletlerin varlığını riske sokacak konuları içermez. Devlet içinde entelektüel tartışmaların yapılabilir olması, devleti ayakta tutan unsurların tartışmaya açılması anlamını taşıyamaz.
DENGEYİ SİYASETÇİLER KORUMALI: Devlet, birey ve özgürlük kavramları, var olabilmek için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Birinin diğerinin aleyhine genişlemesi her üçünü birden tehlikeye sokar. Dolayısıyla bu hassas dengenin korunması, demokrasiler için özel bir anlam taşır. Bu dengeyi sağlamak ve korumak ise siyaset adamlarına düşen önemli bir görevdir.
LAİKLİK DURUŞUMUZ DEĞİŞMEZ: Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin temel direklerinden biri olup cumhuriyeti oluşturan tüm değerlerin de temel taşıdır, laikliğin işlevsel tanımı anayasanın başlangıç ile 24. ve 174. maddelerinde yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin anayasayı yorumlamaya yetkili tek organ olarak, laikliğe ilişkin yapmış olduğu yorumlar, laikliğin anlamının ortaya konulmasında vazgeçilmez kaynaktır. Laikliğin ne anlama geldiğini ifade ederken çokça yapılan hata, laikliğin ne anlama geldiğine ilişkin düşüncelere bir bütün olarak bakılmamasıdır. TSK’nın laikliğe ilişkin vazgeçilmez duruşu Anayasa’nın 24. maddesinde ifade edilen hükümlere herkesin sıkı sıkıya bağlı kalması, dinin veya dini duyguların dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmemesidir.
ENDİŞE CİDDİYE ALINMALI: Bugün toplumun bir kesimi, yeni bir kültürel kimliğin, yaşam tarzının oluşumunda dini düşüncelere büyük bir ağırlık verildiğini düşünmekte ve gelişmelerden büyük bir endişe duymaktadır. Bu endişe ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demokrasi anlayışı çerçevesinde, toplumsal huzur için bu zorunludur. Cumhuriyetin diğer bir temel niteliği ise demokrasidir.
TSK; demokrasiye ve demokratik kurallara saygılıdır. Demokrasi temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvencede olduğu bir rejimdir. Bu nedenle, demokratik yaşamda çoğulculuk esas olmalıdır. Laiklik ilkesinin demokrasi ile çatıştığını iddia etmek de sağlam bir temele dayanmamaktadır. Aksine laik düzen Türk demokrasisinin gelişmesinde ana itici gücü oluşturmuştur. Etrafımızdaki bazı ülkelere bakılırsa bu gerçek görülebilir. Profesör John Esposito’nun ifade ettiği gibi, “demokrasinin aşırı şekilde popüler amaçlara yönlendirilmesi de, laik düzenin aleyhine sonuçlar doğurabilir.”
CEMAATLERE DİKKAT EDİLMELİ: Herkesin insan onuruna yakışır asgari bir hayat seviyesini sağlamak, sosyal devletin bir görevidir. Sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının toplumları cemaatleşmeye ittiği de bir gerçektir. Bu kapsamda giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde bu oluşuma karşı alınacak tedbirlerin başarı şansı olabilir. Hukuk devleti ise genel anlamda hukuk kurallarına bağlı olan ve bütün vatandaşlarına hukuki güvenceler sağlayan devlettir. Hukuk devletinin herkes için ne kadar önemli olduğu ise aşikârdır.
ABD İLE TSK İŞBİRLİĞİ MÜKEMMEL: TSK ile ABD silahlı kuvvetleri arasındaki işbirliği ve anlayış mükemmel seviyededir. Bu nedenle önemli görevlerimizden birisi de bu işbirliğinin korunmasıdır. Türk Amerikan ilişkileri iki ülkenin ortak değerleri üzerine inşa edilmiştir, köklüdür ve tarihidir. Bu gün bu ilişkiler iki ülke için her zaman olduğundan çok daha önemlidir. Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri belirli bir konuya bağlanamayacak kadar geniş ve kapsamlıdır.
AB TÜRKİYE’YE EŞİT DAVRANSIN: TSK için AB’ye üyelik Atatürk’ün amaçladığı çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma doğrultusunda önemli bir araç anlamını taşımaktadır. Bu süreçte AB’den beklentimiz Türkiye’ye diğer ülkelere olduğu gibi eşit davranılması ve Türkiye’den ulus devlet ve üniter devlet yapısını zayıflatabilecek isteklerde bulunulmamasıdır. Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmeyen bir AB’nin özellikle Ortadoğu ve Kafkaslar bölgeleri üzerindeki etkisinin Balkanlar’da biteceğidir. İkincisi Türkiye’nin coğrafi olarak nerede olduğu kadar ne olduğu da önemlidir. Türkiye, bölgedeki en güçlü demokratik ve laik rejime sahip olan tek ülkedir.
TSK’NIN EBEDİ LİDERİ ATATÜRK: Türk ordusunun ve Türk ulusunun ebedi başkomutanı ve lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun yarattığı Atatürkçü düşünce sisteminin ışığı her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Törenden notlar
Orgeneraldik, hürgeneral olduk
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, dün görevini Orgeneral İlker Başbuğ’a devrettikten sonra iki yıl görev yaptığı karargâha, torunlarını kucağına alarak veda etti.
Büyükanıt’ın görevini Başbuğ’a teslim ettiği devir teslim töreni, dün Genelkurmay Başkanlığı Orbay Salonu’nda yapıldı. Törene; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Meclis Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, KKTC Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, bazı bakanlar, komutanlar, bürok-ratlar, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım da katıldı.
Büyükanıt, karargâhın bahçesinde tek kızından torunları olan Anıtsarp ile Bengisu’yu kucağına aldı. 15 aylık Anıtsarp, “dede” diyerek çığlık attı.
Törendeki gösterimde Büyükanıt’ın sivil görüntülerine de yer verildi.
Gül, Talat, Erdoğan ve Başbuğ’un protokole ayrılan bölümde sohbet içine girmeleri, Kıbrıs konusunda mini zirve yaptıkları görüntüsü oluşturdu.
Törene Org.Büyükanıt’ın arkadaşım dediği, NATO Askeri Komite Başkanı Ora. Giampaolo Di Paola da katıldı. Paola, sadece tören için Ankara’ya geldi.
Gül’ün Büyükanıt’a Devlet Şeref Madalyası’nı takmasından sonra Filiz Büyükanıt’ın gözlerinin dolduğu görüldü.
Org. Büyükanıt, devir teslim töreninden önce Anıtkabir’i ziyaret etti.
Org. Büyükanıt, resepsiyondan ayrılırken gazetecilere, “Orgeneral idik şimdi hürgeneral olduk, özgürlük ne güzelmiş” diye espri yaptı.
Trafiğe takıldıBaykal’ı içeri almadılar
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yoğun trafik nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı’ndaki devir teslim töreninin başlamasından çok kısa bir süre sonra karargâhtaki salona varınca, törene katılamadı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın görevini Orgeneral İlker Başbuğ’a devredeceği törene Baykal’ın da katılacağı CHP’den yapılan açıklamalarla duyuruldu. Buna karşın Genelkurmay Başkanlığı’nda dün saat 17.00’de başlayan törende Baykal’ın olmaması merak uyandırdı.
Milliyet’in edindiği bilgiye göre, Baykal, Genelkurmay’daki törene katılmak için Beysukent’teki Angoraevleri sitesinde bulunan evinden yola çıktı. Ancak yol boyunca trafikte yaşanan sıkışıklık ve Genelkurmay çevresinde oluşan yoğunluk nedeniyle Baykal, 17.00’de Genelkurmay’a ancak ulaşabildi.
Baykal, törenin yapıldığı Çakmak Salonu önüne vardığında ise davetlileri salon girişinde karşılayan görevli albay, Baykal’a, “Efendim Sayın Cumhurbaşkanı geldi, İstiklal Marşı okundu. Kesin talimat var, tören başladıktan sonra hiç kimseyi içeri alamıyoruz” dedi.
‘Başarılar dilerim’
Baykal’ın da, “Öyle mi, tamam o zaman. Yeni Genelkurmay Başkanımıza ve görevi bırakan Genelkurmay Başkanımıza tebrik ve başarı dileklerimi iletin lütfen” diyerek evine döndü. Baykal, konuyla ilgili olarak yakın çevresine, aksaklığın yoğun trafikten kaynaklandığını, üzgün olduğunu dile getirdiği öğrenildi.
Org. Büyükanıt: Türk-Kürt çatışmasından kaçınmalıyız
Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Orgeneral Yaşar Büyükanıt, veda konuşmasında, Türk ulusunun yıllardır yaratılmaya çalışılan bir Türk-Kürt çatışmasından şiddetle kaçınması gerektiğini vurguladı.
Org. Büyükanıt, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Kuzey Irak’taki gelişmelerden duyduğu kaygıyı dile getirdi ve Irak’ın istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirtti. Terörle mücadeleyi anlatan Büyükanıt, “TSK olarak bölgede yaşayan insanlarımızı asla ve asla potansiyel terörist olarak görmeyiz. Onlar bizim vatandaşlarımız ve kardeşlerimizdir. Biz teröristle vatandaşları birbirinden ayırırız. Vatandaşlarımıza saygı ve şefkatten başka bir duygu beslemeyiz. Türk ulusu, uzun yıllardır yaratılmaya çalışılan bir Türk-Kürt çatışmasından bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şiddetle kaçınmalıdır” diye konuştu.
Büyükanıt, Orgeneral Işık Koşaner’in Jandarma Genel Komutanlığı devir-teslim törenindeki konuşmasında, terörle mücadeleyi AB uyum yasalarının kısıtladığına ilişkin sözlerine katıldığını ifade etti.
Org. Başbuğ’dan kritik mesajlar
Aydın Hasan - MANSUR ÇELİK - ANKARA Milliyet
Genelkurmay Başkanlığı’nı devralan Org. Başbuğ, törende yaptığı konuşmada, laiklik, cemaatler, demokrasi, AB ve ABD’yle ilişkiler konusunda çok önemli mesajlar verdi. Org. Başbuğ, sosyal devletin zayıflamasının cemaatleşme eğilimini güçlendirdiğini vurguladı
Habere yorum yaz
Arkadaşına gönder
Sitene ekle
Sayfayı yazdır
Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral İlker Başbuğ, toplumun bir kesiminin dini düşüncelere dayalı yeni bir yaşam tarzının oluşmakta olduğu endişesini taşıdığını belirterek, “Bu endişe ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demokrasi anlayışı çerçevesinde toplumsal huzur için bu zorunludur” dedi. Başbuğ, Fethullah Gülen başta olmak üzere bazı grupları kastederek de, sosyal devletin zayıflamasının cemaatleşme eğilimini güçlendirdiği uyarısında bulundu.
Org. Başbuğ, dün Genelkurmay Başkanlığı görevini Org. Büyükanıt’tan devraldığı törende, laiklik, ulus devlet, cemaatler, demokrasi ve çoğulculuk, alt-üst kimlik, AB ve ABD ile ilişkiler konusunda mesajlar verdi. Başbuğ’un mesajları özetle şöyle:
MUSTAFA KEMAL’İN TARAFINDAYIZ: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet temeline dayanmaktadır. TSK, Mustafa Kemal’in çizdiği cumhuriyetin kuruluş felsefesinin kollanması ve korunmasında her zaman taraftır.
KÜRESEL DÜŞÜN, ULUSAL DAVRAN: Bugün küreselleşmenin bazı baş aktörleri de, küreselleşmenin olumsuzluklarına karşı koymak için kendi ulusal yapılarını korumaya ve güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu durumun ABD’de ve AB’ye üye ülkeler arasında da yaşandığını görmemezlikten gelemeyiz.
Önemli düşünürlerden Habermas’ın ‘Uluslarüstü kuruluşların oluşturduğu uluslararası sahnede ve küresel oyuncular arasında ulus devletler hala en önemli oyunculardır’ şeklindeki ifadesi bu düşünceyi doğrulamaktadır. Küreselleşmeye toptan karşı çıkmak gerçekçi değil. Önemli olan ulusal devlete zarar vermeden küreselleşmenin içinde yer almaktır. ABD bunu çok iyi yerine getiriyor. ’Küresel düşün, ulusal hareket et’ düşüncesi önemlidir.
ALT KİMLİK-ÜST KİMLİK: Bazı kesimler etnik kimliklerinin anayasal güvenceye kavuşturulmasını sık sık ve açıkça dile getirmektedirler. Bu görüş ulus devlet yapısını hedef almaktadır. Kültürel alandaki düzenlemeler herhangi bir şekilde siyasal alana doğru götürülmeye ve alt kimlikler üst kimliğe dönüştürülmeye çalışılırsa ve bu konular ülke gündemine kasıtlı olarak devamlı sokulursa, korkarız ki ülke kutuplaşmaya ve ayrışmaya sürüklenebilir. Bu Türk toplumuna karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür.
DEVLET YAPISI TARTIŞILMAZ: Ulus devlet yapısını zayıflatmaya çalışmak ve tartışmak Türkiye’nin ülkesi, ulusu ile bütünlüğünü istememek demektir. Her konuyu tartışabilme özgürlüğü devletlerin varlığını riske sokacak konuları içermez. Devlet içinde entelektüel tartışmaların yapılabilir olması, devleti ayakta tutan unsurların tartışmaya açılması anlamını taşıyamaz.
DENGEYİ SİYASETÇİLER KORUMALI: Devlet, birey ve özgürlük kavramları, var olabilmek için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Birinin diğerinin aleyhine genişlemesi her üçünü birden tehlikeye sokar. Dolayısıyla bu hassas dengenin korunması, demokrasiler için özel bir anlam taşır. Bu dengeyi sağlamak ve korumak ise siyaset adamlarına düşen önemli bir görevdir.
LAİKLİK DURUŞUMUZ DEĞİŞMEZ: Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin temel direklerinden biri olup cumhuriyeti oluşturan tüm değerlerin de temel taşıdır, laikliğin işlevsel tanımı anayasanın başlangıç ile 24. ve 174. maddelerinde yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin anayasayı yorumlamaya yetkili tek organ olarak, laikliğe ilişkin yapmış olduğu yorumlar, laikliğin anlamının ortaya konulmasında vazgeçilmez kaynaktır. Laikliğin ne anlama geldiğini ifade ederken çokça yapılan hata, laikliğin ne anlama geldiğine ilişkin düşüncelere bir bütün olarak bakılmamasıdır. TSK’nın laikliğe ilişkin vazgeçilmez duruşu Anayasa’nın 24. maddesinde ifade edilen hükümlere herkesin sıkı sıkıya bağlı kalması, dinin veya dini duyguların dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmemesidir.
ENDİŞE CİDDİYE ALINMALI: Bugün toplumun bir kesimi, yeni bir kültürel kimliğin, yaşam tarzının oluşumunda dini düşüncelere büyük bir ağırlık verildiğini düşünmekte ve gelişmelerden büyük bir endişe duymaktadır. Bu endişe ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demokrasi anlayışı çerçevesinde, toplumsal huzur için bu zorunludur. Cumhuriyetin diğer bir temel niteliği ise demokrasidir.
TSK; demokrasiye ve demokratik kurallara saygılıdır. Demokrasi temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvencede olduğu bir rejimdir. Bu nedenle, demokratik yaşamda çoğulculuk esas olmalıdır. Laiklik ilkesinin demokrasi ile çatıştığını iddia etmek de sağlam bir temele dayanmamaktadır. Aksine laik düzen Türk demokrasisinin gelişmesinde ana itici gücü oluşturmuştur. Etrafımızdaki bazı ülkelere bakılırsa bu gerçek görülebilir. Profesör John Esposito’nun ifade ettiği gibi, “demokrasinin aşırı şekilde popüler amaçlara yönlendirilmesi de, laik düzenin aleyhine sonuçlar doğurabilir.”
CEMAATLERE DİKKAT EDİLMELİ: Herkesin insan onuruna yakışır asgari bir hayat seviyesini sağlamak, sosyal devletin bir görevidir. Sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının toplumları cemaatleşmeye ittiği de bir gerçektir. Bu kapsamda giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde bu oluşuma karşı alınacak tedbirlerin başarı şansı olabilir. Hukuk devleti ise genel anlamda hukuk kurallarına bağlı olan ve bütün vatandaşlarına hukuki güvenceler sağlayan devlettir. Hukuk devletinin herkes için ne kadar önemli olduğu ise aşikârdır.
ABD İLE TSK İŞBİRLİĞİ MÜKEMMEL: TSK ile ABD silahlı kuvvetleri arasındaki işbirliği ve anlayış mükemmel seviyededir. Bu nedenle önemli görevlerimizden birisi de bu işbirliğinin korunmasıdır. Türk Amerikan ilişkileri iki ülkenin ortak değerleri üzerine inşa edilmiştir, köklüdür ve tarihidir. Bu gün bu ilişkiler iki ülke için her zaman olduğundan çok daha önemlidir. Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri belirli bir konuya bağlanamayacak kadar geniş ve kapsamlıdır.
AB TÜRKİYE’YE EŞİT DAVRANSIN: TSK için AB’ye üyelik Atatürk’ün amaçladığı çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma doğrultusunda önemli bir araç anlamını taşımaktadır. Bu süreçte AB’den beklentimiz Türkiye’ye diğer ülkelere olduğu gibi eşit davranılması ve Türkiye’den ulus devlet ve üniter devlet yapısını zayıflatabilecek isteklerde bulunulmamasıdır. Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmeyen bir AB’nin özellikle Ortadoğu ve Kafkaslar bölgeleri üzerindeki etkisinin Balkanlar’da biteceğidir. İkincisi Türkiye’nin coğrafi olarak nerede olduğu kadar ne olduğu da önemlidir. Türkiye, bölgedeki en güçlü demokratik ve laik rejime sahip olan tek ülkedir.
TSK’NIN EBEDİ LİDERİ ATATÜRK: Türk ordusunun ve Türk ulusunun ebedi başkomutanı ve lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun yarattığı Atatürkçü düşünce sisteminin ışığı her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Törenden notlar
Orgeneraldik, hürgeneral olduk
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, dün görevini Orgeneral İlker Başbuğ’a devrettikten sonra iki yıl görev yaptığı karargâha, torunlarını kucağına alarak veda etti.
Büyükanıt’ın görevini Başbuğ’a teslim ettiği devir teslim töreni, dün Genelkurmay Başkanlığı Orbay Salonu’nda yapıldı. Törene; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Meclis Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, KKTC Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, bazı bakanlar, komutanlar, bürok-ratlar, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım da katıldı.
Büyükanıt, karargâhın bahçesinde tek kızından torunları olan Anıtsarp ile Bengisu’yu kucağına aldı. 15 aylık Anıtsarp, “dede” diyerek çığlık attı.
Törendeki gösterimde Büyükanıt’ın sivil görüntülerine de yer verildi.
Gül, Talat, Erdoğan ve Başbuğ’un protokole ayrılan bölümde sohbet içine girmeleri, Kıbrıs konusunda mini zirve yaptıkları görüntüsü oluşturdu.
Törene Org.Büyükanıt’ın arkadaşım dediği, NATO Askeri Komite Başkanı Ora. Giampaolo Di Paola da katıldı. Paola, sadece tören için Ankara’ya geldi.
Gül’ün Büyükanıt’a Devlet Şeref Madalyası’nı takmasından sonra Filiz Büyükanıt’ın gözlerinin dolduğu görüldü.
Org. Büyükanıt, devir teslim töreninden önce Anıtkabir’i ziyaret etti.
Org. Büyükanıt, resepsiyondan ayrılırken gazetecilere, “Orgeneral idik şimdi hürgeneral olduk, özgürlük ne güzelmiş” diye espri yaptı.
Trafiğe takıldıBaykal’ı içeri almadılar
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yoğun trafik nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı’ndaki devir teslim töreninin başlamasından çok kısa bir süre sonra karargâhtaki salona varınca, törene katılamadı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın görevini Orgeneral İlker Başbuğ’a devredeceği törene Baykal’ın da katılacağı CHP’den yapılan açıklamalarla duyuruldu. Buna karşın Genelkurmay Başkanlığı’nda dün saat 17.00’de başlayan törende Baykal’ın olmaması merak uyandırdı.
Milliyet’in edindiği bilgiye göre, Baykal, Genelkurmay’daki törene katılmak için Beysukent’teki Angoraevleri sitesinde bulunan evinden yola çıktı. Ancak yol boyunca trafikte yaşanan sıkışıklık ve Genelkurmay çevresinde oluşan yoğunluk nedeniyle Baykal, 17.00’de Genelkurmay’a ancak ulaşabildi.
Baykal, törenin yapıldığı Çakmak Salonu önüne vardığında ise davetlileri salon girişinde karşılayan görevli albay, Baykal’a, “Efendim Sayın Cumhurbaşkanı geldi, İstiklal Marşı okundu. Kesin talimat var, tören başladıktan sonra hiç kimseyi içeri alamıyoruz” dedi.
‘Başarılar dilerim’
Baykal’ın da, “Öyle mi, tamam o zaman. Yeni Genelkurmay Başkanımıza ve görevi bırakan Genelkurmay Başkanımıza tebrik ve başarı dileklerimi iletin lütfen” diyerek evine döndü. Baykal, konuyla ilgili olarak yakın çevresine, aksaklığın yoğun trafikten kaynaklandığını, üzgün olduğunu dile getirdiği öğrenildi.
Org. Büyükanıt: Türk-Kürt çatışmasından kaçınmalıyız
Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Orgeneral Yaşar Büyükanıt, veda konuşmasında, Türk ulusunun yıllardır yaratılmaya çalışılan bir Türk-Kürt çatışmasından şiddetle kaçınması gerektiğini vurguladı.
Org. Büyükanıt, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Kuzey Irak’taki gelişmelerden duyduğu kaygıyı dile getirdi ve Irak’ın istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirtti. Terörle mücadeleyi anlatan Büyükanıt, “TSK olarak bölgede yaşayan insanlarımızı asla ve asla potansiyel terörist olarak görmeyiz. Onlar bizim vatandaşlarımız ve kardeşlerimizdir. Biz teröristle vatandaşları birbirinden ayırırız. Vatandaşlarımıza saygı ve şefkatten başka bir duygu beslemeyiz. Türk ulusu, uzun yıllardır yaratılmaya çalışılan bir Türk-Kürt çatışmasından bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şiddetle kaçınmalıdır” diye konuştu.
Büyükanıt, Orgeneral Işık Koşaner’in Jandarma Genel Komutanlığı devir-teslim törenindeki konuşmasında, terörle mücadeleyi AB uyum yasalarının kısıtladığına ilişkin sözlerine katıldığını ifade etti.