Amerika Nereye Gidiyor?
Öncelikle Amerika’da yaşayan Halkın cehaletinden bahsetmek isterim. Amerikan Halkı her ne kadar kendilerini öyle sansalar da, dünyanın en ileri gelen insanlarına sahip değillerdir. Hatta en cahillerinden biridir denilebilir. Ülkenin, tüm bilimsel, edebi alanlarında ki başarıları, ekonomik refah sayesinde ithâl edilmiş beyinler sayesindedir. Eğer ekonomileri çökecek olursa bu ithâl gerçekleşmeyecek, ve yerini cehalet ordusuna bırakacaktır. Onların ne kadar cahil olduğunu birçok örneklerle açıklamak mümkündür, ancak yazının uzamaması için bu konuya fazla da değinmek istemiyorum.
Ülkenin ekonomisi derken, bunun yaşayan halka neler verdiğine de kısaca değinmek isterim. Az bir nüfus haricinde Amerikalılar, doğumdan, ölene dek hiçbir ekonomik zorlukla karşılaşmadan, dertsiz, tasasız büyümektedirler. Bu da onlarda BÜYÜK ADAM OLACAĞIM hırsını öldürmüştür. Birçoğu eğer baba meslekleri neyse ona devam ederler. Yani marangoz, duvar ustası, tamirci, döşemeci, büyük marketlerde işçi, vbgibi,..Ancak ekonomiye katkıları, ekonomiden aldıklarından azdır. Yaşam standartı endişeleri olmadığı için, DAHA FAZLA PARA gibi bir endişeleri de yoktur. Sadece, oraya beyin göçü yapmış ailelerin, çocuklarına yaptıkları baskıyla, çoğu çifte vatandaş statüsündeki GÖÇMEN Amerikalılarda bu hırsı görmek mümkündür. Ancak bu da aile baskısıyla olduğu için, ilerki yaşlarında, çevreye uyum sağlar, geçinecek kadar, ama üst seviyede yaşayacak parayı kazanarak hayatlarına devam ederler. Hiçbirinde FARK YARATACAK istek bulunmaz. Fark yaratanlar ülkeye ithâl edilmeye devam ederler, EDİLMEKTEDİRLER.
Peki bu sorunsuz yaşamların, sosyal hakların, hırsızların bile cezalandırılmak yerine (parası olmadığı için çalmıştır mantığı ile-oysa bu hırsızdır ve mahkemeden çıkar çıkmaz hırsızlığa devam eder) bir kurum tarafından mağaşa bağlandıkları bu PINARIN SUYU nereden gelmektedir? Bunun cevabı basit, kapitalizm, ve sömürgeci Amerika,... Dünyanın diğer ülke vatandaşlarını sömürerek, kendi hırsızlarını, tecavüzcülerini bile el üstünde tutan Amerika. Ne güzel DÜNYA diyebilirsiniz. Ancak durum aslında pek içaçıcı değildir, ve Amerika bunun farkına vardığı için KUDUZ KÖPEK misali dünyaya saldırmaktadır.
Eğer Amerika elindeki bu ekonomik gücü Çin veya diğer,, herhangi bir ülke veya ülkelere kaptıracak olursa, insanlar kazanılmış haklarını sormaya, bunları alamadıkça devlete karşı bir karşı tutuma girmeye başlayacaklardır. Bu karşı tutum ise, zamanla ayrılıklara ve bölünmelere yol açacaktır. İspanyol kökenli, Afrika kökenli, Uzak Doğu kökenli geniş nüfusların, zaten birbirlerine olan tepkili bakış açıları, yerini önüne geçilmez bir düşmanlığa bırakacaktır.
Bu durumda kaynakları tükenmeye yüz tutmuş Amerika, HAZIRA DAĞLAR DAYANMAYACAĞINI bildiği için kaynak bulmak zorundadır.
Bu kaynağın adı ORTADOĞU dur. Bu arayış, fiile dönüşmüştür. Kendi refahı için hiç kimsenin gözyaşına bakmayacaktır, bakmamaktadır. İşte bu noktada, ülkemiz için de plânları olmadığını söylemek büyük bir acizlik olur, ve buna karşı plân hazırlamamak daha büyüğü. Çünkü Türkiye Bölgedeki en güçlü, ve en itibarlı ülkedir.
Konu o kadar uzun ki, okunabilsin diye, ancak kısa kısa geçebildim. Konuyla ilgili örnekler verebilirseniz sevinirim.
Saygılarımla,
Ülkenin ekonomisi derken, bunun yaşayan halka neler verdiğine de kısaca değinmek isterim. Az bir nüfus haricinde Amerikalılar, doğumdan, ölene dek hiçbir ekonomik zorlukla karşılaşmadan, dertsiz, tasasız büyümektedirler. Bu da onlarda BÜYÜK ADAM OLACAĞIM hırsını öldürmüştür. Birçoğu eğer baba meslekleri neyse ona devam ederler. Yani marangoz, duvar ustası, tamirci, döşemeci, büyük marketlerde işçi, vbgibi,..Ancak ekonomiye katkıları, ekonomiden aldıklarından azdır. Yaşam standartı endişeleri olmadığı için, DAHA FAZLA PARA gibi bir endişeleri de yoktur. Sadece, oraya beyin göçü yapmış ailelerin, çocuklarına yaptıkları baskıyla, çoğu çifte vatandaş statüsündeki GÖÇMEN Amerikalılarda bu hırsı görmek mümkündür. Ancak bu da aile baskısıyla olduğu için, ilerki yaşlarında, çevreye uyum sağlar, geçinecek kadar, ama üst seviyede yaşayacak parayı kazanarak hayatlarına devam ederler. Hiçbirinde FARK YARATACAK istek bulunmaz. Fark yaratanlar ülkeye ithâl edilmeye devam ederler, EDİLMEKTEDİRLER.
Peki bu sorunsuz yaşamların, sosyal hakların, hırsızların bile cezalandırılmak yerine (parası olmadığı için çalmıştır mantığı ile-oysa bu hırsızdır ve mahkemeden çıkar çıkmaz hırsızlığa devam eder) bir kurum tarafından mağaşa bağlandıkları bu PINARIN SUYU nereden gelmektedir? Bunun cevabı basit, kapitalizm, ve sömürgeci Amerika,... Dünyanın diğer ülke vatandaşlarını sömürerek, kendi hırsızlarını, tecavüzcülerini bile el üstünde tutan Amerika. Ne güzel DÜNYA diyebilirsiniz. Ancak durum aslında pek içaçıcı değildir, ve Amerika bunun farkına vardığı için KUDUZ KÖPEK misali dünyaya saldırmaktadır.
Eğer Amerika elindeki bu ekonomik gücü Çin veya diğer,, herhangi bir ülke veya ülkelere kaptıracak olursa, insanlar kazanılmış haklarını sormaya, bunları alamadıkça devlete karşı bir karşı tutuma girmeye başlayacaklardır. Bu karşı tutum ise, zamanla ayrılıklara ve bölünmelere yol açacaktır. İspanyol kökenli, Afrika kökenli, Uzak Doğu kökenli geniş nüfusların, zaten birbirlerine olan tepkili bakış açıları, yerini önüne geçilmez bir düşmanlığa bırakacaktır.
Bu durumda kaynakları tükenmeye yüz tutmuş Amerika, HAZIRA DAĞLAR DAYANMAYACAĞINI bildiği için kaynak bulmak zorundadır.
Bu kaynağın adı ORTADOĞU dur. Bu arayış, fiile dönüşmüştür. Kendi refahı için hiç kimsenin gözyaşına bakmayacaktır, bakmamaktadır. İşte bu noktada, ülkemiz için de plânları olmadığını söylemek büyük bir acizlik olur, ve buna karşı plân hazırlamamak daha büyüğü. Çünkü Türkiye Bölgedeki en güçlü, ve en itibarlı ülkedir.
Konu o kadar uzun ki, okunabilsin diye, ancak kısa kısa geçebildim. Konuyla ilgili örnekler verebilirseniz sevinirim.
Saygılarımla,