Min þerri mâ halak

Anayasa Mahkemesi, Hükümetin türban düzenlemesini iptal etti. Ardýndan demokrasiyi dilinden düþürmeyen ak koyunlar, kara koyunlar birer birer ortaya çýkmaya baþladýlar.

"Anayasa Mahkemesi þekli denetim yapar, esasa giremez" diyenlere þu soruyu sormak lazým:

Anayasa'nýn 4. maddesi ilk 3 maddeye atýfta bulunarak bu maddelerin deðiþtirilemez, deðiþtirilmeleri teklif bile edilemez olduklarýný söylüyor.

Örneðin Anayasa'nýn 2. maddesi Cumhuriyetin ayný zamanda "demokratik" olacaðýný emrediyor. Anayasa deðiþikliði yapma sayýsýna eriþen bir siyasi iradenin; Anayasa'nýn 67. maddesi :

"Vatandaþlar, kanunda gösterilen þartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve baðýmsýz olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasýna katýlma hakkýna sahiptir." derken Meclis'te þekil ve oylama þartlarýna uygun olarak, ayný maddeyi :

"Vatandaþlar, kanunda gösterilen þartlara uygun olarak, ancak AKP'ye üye olmalarý halinde seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasýna katýlma hakkýna sahiptir."

þeklinde deðiþtirmesi halinde;

"E tabi olur, biz sadece þekil yönüyle inceleriz, bu deðiþiklik deðiþtirilemez niteliklerden "demokrasi" yi ortadan kaldýrsa bile ne yapalým biz buna karýþamayýz." demeliler demek ki Anayasa Mahkemesi üyeleri....

Ey el insaf... "Anayasayý deleceðim, Cumhuriyetin deðiþmez ilkelerini hukuku dolayýp ilk 3 maddeye hiç dokunmadan deðiþtireceðim" deyin olsun bitsin.

AKP Grup Baþkanvekili:
"Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykýrý bir karar vermiþtir."

AKP Milletvekili:
"Bu yapýlan cüppeli darbedir"

AKP Milletvekili:
"Hakimler oligarþisiyle mi idare edileceðiz, bunun kararýný vermemiz lazým."



Bu laflarý edenleri gördükçe;
Ben :
Rabbime sýðýnýrým
Min þerri mâ halak (yarattýðý þeylerin þerrinden)...

ANAYASA
Genel Esaslar
I. Devletin þekli
MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanýþma ve adalet anlayýþý içinde, insan haklarýna saygýlý, Atatürk milliyetçiliðine baðlý, baþlangýçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüðü, resmî dili, bayraðý, millî marþý ve baþkenti
MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir .Bayraðý, þekli kanununda belirtilen, beyaz ay yýldýzlý al bayraktýr.
Millî marþý “Ýstiklal Marþý”dýr.
Baþkenti Ankara’dýr.
IV. Deðiþtirilemeyecek hükümler
MADDE 4. – Anayasanýn 1 inci maddesindeki Devletin þeklinin Cumhuriyet olduðu hakkýndaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri deðiþtirilemez ve deðiþtirilmesi teklif edilemez.

Türkiye Cumhuriyetinin lâik niteliði,doðrudan ya da dolaylý yollarla delinmeye çalýþýlmýþtýr.Oysa bu nitelik Anayasa tarafýndan o kadar korunaklýdýr ki,bu niteliðin deðiþtirilmesinin teklifi dahi mümkün deðildir.
Anayasa Mahkemesi,Anayasa deðiþikliklerini evet sadece þekil bakýmýndan denetler ancak,yapýlmaya çalýþýlan deðiþiklik Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini ortadan kaldýracak türdense mahkeme açýsýndan artýk bu bir biçim denetimidir.
Kararýn ardýndan 'Mahkemenin kararý halk oyuna sunulsun' biçiminde parlak fikirler öne sürüldüðünü iþitiyorum,muhtemelen bundan daha parlak olanlarý da olacaktýr ancak þunu söyleyebilirim;laik nitelik Anayasa'da yer alan belki en kýymetli deðerdir.Dilerim,bu niteliðin bir güvence olduðu algýlanabilir.

Anayasa Mahkemesi'nin anayasa deðiþikliklerini sadece þekil açýsýndan denetleyebileceði, esas açýsýndan denetleme yapamayacaklarý konusu anayasa hukuku derslerinde anlatýlan baþlýca ve önemli konulardan biridir.

Bugün bu kararý olumlu bulan Erdoðan Teziç de bir zamanlar anayasa mahkemelerinin anyasa deðiþikliklerini sadece þekil açýsýndan denteleyebileceðini savunuyordu. Ama bir zamanlar yazdýklarý ile þimdiki görüþü büyük bir çeliþki oluþturuyor.

Ayný þekilde, Mümtaz Soysal da, yanlýþ hatýrlamýyorsam "100 Soruda Anyasanýn Anlamý" isimli eserinde anayasa mahkemelerinin anayasa deðiþikliklerini sadece þekil açýsýndan denetleyebileceðini yazmýþtý ve esas açýsýndan denteleme yapmalarý halinde o ülkede yargý diktatörlüðü oluþacaðýný belirtmiþti. (Bu kitabý çok eskiden okuduðum için yazdýklarýný sadece hatýrlayabildiðim kadarý ile belirtiyorum. Bu anlama gelen þeyler yazmýþtý).

Aslýnda doðrusu da anayasa mahkemelerinin anayasa deðiþikliklerini sadece þekil açýsýndan, yasa deðiþikliklerini de hem þekil hem de esas açýsýndan dentleyebilmeleridir. Anayasa hukuku derslerinde bu konular bu þekilde anlatýlmýþtýr bugüne kadar.

Karara gelince.. Kanýmca iptal edilen deðiþikliðin laiklik ilkesine zarar getiren bir yönü yoktu. Çünkü deðiþiklik metnine bakýlýrsa, kamu hizmetinden ve eðitimdem yararlanmada sadece ve sadece "eþitlik ilkesine" vurgu yapýlmýþ ve anayasada var olan bu ilke bu deðiþiklikle daha belirgin olarak vurgulanmýþtýr.

Elbette bu eþitlik vurgusu ile baþörtülülerin de üniversitede okuma imkaný saðlanmak istenmiþti. Anayasa mahkemesi bu eþitlik vurgsunu anayasanýn laiklik ilkesine ters bulmuþtur. Baþörtülülerin üniversiteye gitmesinin laikliðe aykýrý bir yönü olmadýðýný düþünüyorum. Bilakis, bu insanlarý üniversiteye sokmamanýn önemli bir hak engellemesi olarak görüyorum.

Aslýnda, AKP'nin toplumu gerererk, laiklik konusunda hassas olan kesimlerde güven yaratma konusunda en küçük bir adým atmadan kendi bildiðini okumaya kalkýþmasý önemli bir sorun yaratmýþtýr. AKP'nin bu tutumu ile bu sorun daha da çözümsüz hale gelmiþtir. Bu icraatlarý ile övünebilirler.. Baþörtülülere üniversite kapýlarýnýn kapanmasýnda, laikliði katý, yasakçý ve dar yorumlayanlar kadar AKP'nin de hatasý/günahý vardýr.

Anayasa deðiþikliði yapýlýrken, devlet memurluðunda, ilk ve orta öðretimde kesinlikle baþörtüsüne izin verilmeyeceði konusunda güvence verilseydi, sanýrým anayasa mahkemesi de farklý bir karar verebilirdi. Çünkü bir çok kiþi üniversite kapýsýnýn açýlmasýndan sonra sýra diðer kapýlara gelecek kuþkusu taþýyor.

AKP'nin böyle bir güvence vermemiþ olmasý bardaðý taþýrmýþ ve Anayasa Mahkemesi'nin kanýmca hukuki olmayan bu kararý vermesine neden olmuþtur. Bu karar emsal alýnýrsa, bundan sonra yasa ve anayasa deðiþiliklerin tamamýnda "deðiþiklik teklifi yapýlamayacak" maddelerle baðlantý kurularak her deðiþikliðin önü kesilebilir. Dolaylý bir yorumla bu baðlantýnýn kurulmasý her olayda mümkün olabilir. Özelleþtirme, vergi, teþvik gibi ekonmik deðiþikliklerin "sosyal devlet ilkesi" ile çeliþtiði gerekçesine dayandýrýlmasý mümkündür. Kürtçenin yasaklanmasý veya serbest býrakýlmasý da "ülkenin bölünmez bütünlüðü" ile baðlantý kurularak her zaman yasaklanabilir. Bunlar ilk akla gelenler.

Çok ilgisizmiþ gibi görünen konularda dahi bu baðlantýyý kurmak mümkün. Bu nedenle de Anayasa Mahkemesi'nin kararý ile aslýnda meclisin yetkisinde olan bu konularý bu þekilde kendi ipoetði altýna almýþtýr ve almaya da devam edebilir. Bu durum meclisi fonksiyonsuz duruma getirir ve kuvvetler ayrýlýðý ilkesini rafa kaldýrýr. Yargýçlar, meclisin fonksiyonunu üslenmiþ olur.

AKP'nin kuþku kokan (güven vermeyen) tutumu yüce mahkemenin siyasi karar vermesine neden olmuþtur. Her iki tarafýn da hatalý olduðunu düþünüyorum.

E.1989/1,K.1989/12,07.03.1989 karar tarihli Anayasa Mahkemesi Kararý:

"Anayasadaki laiklik ilkesine karþý eylemlerin demokratik bir hak olduðu savunulamaz.Anayasal ayrýcalýða sahip laiklik ilkesi,demokrasiye aykýrý olmadýðý gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alýnarak deðerlendirilmesi zorunludur.Laikliði ortadan kaldýran ya da zedeleyen bir özgürlük ya da özerklik geçerlik kazanamaz.Türk devrimi temeline oturan ve bu yapýda laiklik ilkesine özel bir önem ve üstünlük tanýyan Anayasa,özgürlükelre karþý laiklik ilkesini özenle korumayý amaçlamýþ ve bu ilkenin özgürlüklere kýydýrýlmasýna olanak tanýmamýþtýr."

Mahkeme benzer kararlarýnda da açýkça bu ilkenin anayasal ayrýcalýða sahip olduðunu,tüm hak ve özgürlüklerin-buna eþitlik de dahil-bu ilke temel alýnarak deðerlendirilmesinin zorunlu olduðunu ifade ediyor.Kýsacasý,Mahkeme'nin bu ilkeye yüklediði deðer bakýmýndan geçmiþiyle çeliþen bir yaný yok.

Sayýn c_selin;
Anayasa Mahkemsesi'nin iptal ettiði deðiþiklik, anayasada mevcut olan eþitlik ilkesini daha belirgin vurgulamak amacýyla yapýldý. Yani anayasada zaten bu ilke vardý ve halen de var. Olmamasý da düþünülemez. Eþitlik ilkesinin laiklikle çeliþen bir yönü olmadýðý gibi, evrensel hukukun en önemli ilkesidir. Bu anlamda bu deðiþikliði yapmaya gerek yoktu da denilebilir. Eþitlik ilkesini daha fazla belirginleþtirerek baþörtülüleri üniveristeye sokabilir miyiz diye düþünenler bu deðiþikliði yaptýlar. Ama yüksek mahkeme iptal kararý vermese de amaçlanan hedefe bu ortamda ulaþmalarý zordu.

Ben üniversitelerin özgürlüðün en geniþ olmasý gerektiði yer olduðunu düþündüðümden ve demokratik hukuk devleti olan hiç bir ülkede böyle bir yasak olmadýðýndan; üniversitelere baþörtüsü ile girilebilmesini hep savundum ve savunuyorum. Bunun laikliði ihlal etmek ya da "laikliðe kýymak" anlamýna gelmediðini düþünüyorum.

Yanlýþlýk, AKP'nin baþörtüsü sorununu anayasa ile çözmeye çalýþmasýndadýr. Toplumu gererek, güven vermeyerek, kuþku yaratarak bu sorun çözülmez. Bu konu zamana býrakýlarak ve anyasaya taþýnmadan çözülebilirdi.

Sizin deðindiðiniz 89 yýlýna ait karardaki "laikliðin özgürlüðe kýydýrýlamayacaðý" þeklindeki söylem bence gerçekçi deðil. Özgürlüðün laikliðe kýymak gibi bir niyeti olmadýðý gibi özgürlüðü savunanlarýn laik kiþiler olduðu ve laikliðe de ihtiyaçlarý olduðunu düþünüyorum.

Cumhuriyetin çocukluk dönemi kuþkularýndan artýk kurtulmasý lazým. Bu aþamadan sonra bu ülkede laikliði kimse yok edemez. Laiklik zannediliði gibi sadece Türkiye'de %20'nin benimsediði bir þey deðil. Büyük çoðunluðun yaþam biçimidir. Laiklik elden gidiyor diyerek, en temel haklarý kýsýtlamak bu ülkeyi demokratik hukuk devleti olmaktan uzaklaþtýrýyor.

Selamlar.

Tüm sorunlarýn yanýtý için bakýnýz " Velev ki türban siyasi simge olsa ne olur? "

Sayýn Abbas Bilgili;
Bu konu,eþitlik ve özgürlük kavramlarý önderliðinde yürütülmeye çalýþýldý.Kabul ediyorum;inanç bir özgürlüktür.Ancak beraberinde þunu da kabul ediyorum,inanç benim ona yüklediðim iyi niyetli anlamla ayný doðrultuda algýlanmayabilir.inanca bir vicdani husus olmanýn çok ötesinde anlamlar yükleniyorsa,inanç ve inancýn bir gereði olduðu düþünülen davranýþlar sömürü ve kötüniyet aracý olarak rahatlýkla kullanýlabilir.Týpký,yapýlmaya çalýþýldýðý gibi.
Anayasasýnda belirli ilkeleri temel alarak yola çýkmýþ bir ülke olunmasaydý buna bir özgürlük problemi olarak bakýlabilirdi belki ama demokratik ve laik düzen buna bir özgürlük problemi olarak bakmaya uygun deðil.

Sevgi ve saygýlarýmla..

1950'ler ile birlikte bu ülkede laiklik yokedilmeye yüz tutmaya baþlamýþtýr, bugün gelinen nokta iþte bu son noktadýr. Bunlarýn özgürlüklerle açýklanabilmesi mümkün deðildir. Bu durum, çoðunluk oyuyla da açýklanamaz, velev ki çoðunluk oyu mevcut olsaydý... Aslýnda böyle bir oran, laikliði aþýndýrmaya çalýþan partinin seçmeninin önemli bir kýsmýnda da niyet olarak yoktur.

Ancak böyle diye önce özgürlük sonra laiklik diyemezsiniz. Laiklik özgürlüðün sigortasýdýr. Unutmayýn Abbas Bey, Ýran'da da 20 milyon insan özgürlük ve Cumhuriyet taraftarý olarak referandumda müsbet oy kullanmýþken, karþýlarýnda menfi oy sahibi sadece 140 bin kiþi vardý. O referandum sonrasý bugün Ýran Ýslam Cumhuriyeti'dir.

Sizce orada demokrasi ve özgürlük var mýdýr?

Baþbakan Araf Suresi'nden alýntý yapmýþtý, ben de bir ironi olarak Felak Suresi'ne gönderme yaptým konu baþlýðý ile... Bu nedenle eðer bana böyle bir konu baþlýðý açtým diye kýzan varsa ki, var biliyorum kýzanlar, onlar önce Baþbakan'a kýzsýnlar. Ýþte Dini kullanmak böyle birþey...

Ve bence iktidar partisi Anayasa Mahkemesi'ne yatýp kalkýp dua etsin. Sistemin iyi ki böyle sigortalarý var. Yoksa iþ demokratik çözümler içerisinde halledilemez ve korku daðlarý bekler hesabý anýnda askere sövülemeyeceðinden, herþey olup bittikten sonra sövmeye baþlanýrdý, bunun da herþey olup bittikten sonra memlekete bir faydasý olmazdý.

Avrupa'da demokrasiye zarar verecek partiler oy çokluðu ile iktidar ve muktedir olamýyorlar, çünkü o sistemlerin sigortalarý var. Ýsterseniz yakýn geçmiþten mesela Avusturya'dan örnekler verelim.

Bizim sistemimizin sigortalarý da Anayasamýzda tanýmlanmýþtýr, baþka tanýmlara ihtiyaç yoktur. Bugün AKP'li bir milletvekilinin Anayasa Mahkemesi kararlarýný askýya almak konusundaki görüþleri size ehven geliyorsa, diyecek birþey yok.

Durmak yok irticaya desteðe devam...:o

Selamlar,