Gölge etme başka ihsan istemem...
Kadının çalışma hayatındaki yeri ile çalışan kadınla çalışmayan kadın arasındaki psikolojik ve sosyolojik farklılıklara -nacizane- değinmek istediğim yazıma başlamadan önce biraz veri toplayabilmek için internette şöyle bir gezintiye çıktım… Bir an kabus görüyorum sandım, hani gözünüzü kapar bir müddet bekler ve gördüğünüz korkunç manzaranın gözünüzü açtığınızda kaybolacağını düşünürsünüz ya ekran başında aynen öyleydim… Nereyi tıklasam karşıma aynı cümleler çıktı, bir tık, bir tık daha, değişen bir şey yok, gördüğümün kabus olmadığını, gerçeğin ta kendisi olduğunu kabullenip başladım ayrıntılarıyla okumaya, okudukça dehşete kapıldım… Aslında yazmayı düşündüğüm yazı bu değildi ama engel olamadım klavyeme… Ne miydi beni asıl yazmak istediğim konudan uzaklaştıran?..
Buyrun birlikte okuyalım…
Bir muhterem soruyor: “Dinimizde kadının çalışması caiz midir?”
Öteki yanıt veriyor: “İdeal olanı kadının çalışmamasıdır. Çünkü kadının evde çalışması ona yeter de artar bile. Zaten evindeki çalışması ibadet hükmündedir. Hanımların bu konuda imtiyazları vardır. Beyine gönül rızasıyla hizmet etmesi, çocuklarına bakması ibadetten başka manaya gelmez. Bu kudsiyette bir çalışma ise düşünen bir hanımefendi için tatmin edici olsa gerektir.Kadın illa ki çalışacaksa erkeklerin olmadığı bir ortamda çalışmalıdır, zira kadınlar erkeklerle aynı ortamda çalışırsa rahatsız edilir, zarar görürler.”
google’da “çalışan kadın” diye bir arama yaptığınızda karşınıza çıkacak cümleler üç aşağı beş yukarı hep aynı; "Kadının çalışması gereksizdir, kadın zaten evde çalışıyor bir de işte çalışırsa sömürülür, kadın beyine ve çocuklarına baksın yeter, kadının yeri evidir, çalışan kadın günah işlemeye meyillidir, çalışan kadın erkeklerle aynı ortamda bulunursa erkek çalışanlardan zarar görebilir veya erkek çalışanları günaha sevk edebilir, iş yerinde verim de düşer" vs…
Peki, diyelim ki inandırdınız beni bu safsataya, ben de düşünen bir bayan olarak soruyorum size… Bir kadın düşünün ki, eşi için kapanmış, eşi için çalışmamış, eşi için evinin hanımı olmuş… Aynı kadını düşünün ki, evine de, beyine de, çocuklarına da bakan birileri var çünkü ekonomik özgürlüğü daha doğrusu özgür kısmı göstermelik olan bir de ekonomisi var… Beyi eğitimini yarım bıraktırmış, çalışmak istese gene beyi çalıştırmıyor, kaldı ki çalışması için başını açması gerekecek, beyi ona da müsaade etmiyor… Çalışmıyor ama evinin hanımlığını da başkaları yapıyor, mutfağa girmiyor, temizlik yapmıyor vs… Peki şimdi bu hanımefendi nasıl tatmin olacak?..
Ben vereyim yanıtını;
Beyinin gölgesinde, beyinin mevkiinden dolayı edindiği etikete güvenerek, tüm şımarıklığı ile kültürel ve tarihi miraslarımızı oyuncağı imiş gibi konutuna isteyerek… Yine beyinin gölgesindeki bir başka çalışmayan hemcinsiyle, beylerinin mevkilerinden dolayı sahip oldukları ile aşık atarak… Beyinin gölgesinde, beyinin mevkiini kullanarak her yere korumalarla gidip alışveriş merkezi kapatarak… Kısacası her adımını beyinin gölgesinde atarak...
Bir bize bakın bir de medeni toplumlara… Bizimkiler eşlerinin gölgesi ile tatmin olurken; "birey" olarak yaşayan diğerlerinin dilinden şu cümle hiç düşmüyor;
“Gölge etme başka ihsan istemem…”
Bey: Koca, -erkek- eş .
(Orjinalliğini bozmamak adına, sevimsiz bulunmasına rağmen bu sözcük kullanılmıştır.)
Buyrun birlikte okuyalım…
Bir muhterem soruyor: “Dinimizde kadının çalışması caiz midir?”
Öteki yanıt veriyor: “İdeal olanı kadının çalışmamasıdır. Çünkü kadının evde çalışması ona yeter de artar bile. Zaten evindeki çalışması ibadet hükmündedir. Hanımların bu konuda imtiyazları vardır. Beyine gönül rızasıyla hizmet etmesi, çocuklarına bakması ibadetten başka manaya gelmez. Bu kudsiyette bir çalışma ise düşünen bir hanımefendi için tatmin edici olsa gerektir.Kadın illa ki çalışacaksa erkeklerin olmadığı bir ortamda çalışmalıdır, zira kadınlar erkeklerle aynı ortamda çalışırsa rahatsız edilir, zarar görürler.”
google’da “çalışan kadın” diye bir arama yaptığınızda karşınıza çıkacak cümleler üç aşağı beş yukarı hep aynı; "Kadının çalışması gereksizdir, kadın zaten evde çalışıyor bir de işte çalışırsa sömürülür, kadın beyine ve çocuklarına baksın yeter, kadının yeri evidir, çalışan kadın günah işlemeye meyillidir, çalışan kadın erkeklerle aynı ortamda bulunursa erkek çalışanlardan zarar görebilir veya erkek çalışanları günaha sevk edebilir, iş yerinde verim de düşer" vs…
Peki, diyelim ki inandırdınız beni bu safsataya, ben de düşünen bir bayan olarak soruyorum size… Bir kadın düşünün ki, eşi için kapanmış, eşi için çalışmamış, eşi için evinin hanımı olmuş… Aynı kadını düşünün ki, evine de, beyine de, çocuklarına da bakan birileri var çünkü ekonomik özgürlüğü daha doğrusu özgür kısmı göstermelik olan bir de ekonomisi var… Beyi eğitimini yarım bıraktırmış, çalışmak istese gene beyi çalıştırmıyor, kaldı ki çalışması için başını açması gerekecek, beyi ona da müsaade etmiyor… Çalışmıyor ama evinin hanımlığını da başkaları yapıyor, mutfağa girmiyor, temizlik yapmıyor vs… Peki şimdi bu hanımefendi nasıl tatmin olacak?..
Ben vereyim yanıtını;
Beyinin gölgesinde, beyinin mevkiinden dolayı edindiği etikete güvenerek, tüm şımarıklığı ile kültürel ve tarihi miraslarımızı oyuncağı imiş gibi konutuna isteyerek… Yine beyinin gölgesindeki bir başka çalışmayan hemcinsiyle, beylerinin mevkilerinden dolayı sahip oldukları ile aşık atarak… Beyinin gölgesinde, beyinin mevkiini kullanarak her yere korumalarla gidip alışveriş merkezi kapatarak… Kısacası her adımını beyinin gölgesinde atarak...
Bir bize bakın bir de medeni toplumlara… Bizimkiler eşlerinin gölgesi ile tatmin olurken; "birey" olarak yaşayan diğerlerinin dilinden şu cümle hiç düşmüyor;
“Gölge etme başka ihsan istemem…”
Bey: Koca, -erkek- eş .
(Orjinalliğini bozmamak adına, sevimsiz bulunmasına rağmen bu sözcük kullanılmıştır.)