Alıntı:
alex28 rumuzlu üyeden alıntı
Bağlı bulunduğunuz yerin muhtarına bırakılan tebligat geçerlidir. Dolayısı ile usulsüz tabligattan söz edilemez. İster tebligatı muhtardan alın veya almayın, muhatara bırakılan tebligat geçerlidir. Her durumda itiraz süresini kaçırmışsınız ve takip kesinleşmiştir. Süresi içinde itirazda bulunmadığınız için başka dava açma şansınız malesef yok.
Tebligatın muhtara bırakılmış olması, tebliğin usule uygun olduğunun varsayılması için yeterli değildir, aksi ispatlanabilir. Örnek olarak, bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararını aktarıyorum:
"Zira, bu tebligattaki tebliğ şerhinde aynen: " Muhatabın adresi geçici kapalı olup, nereye Çarşıya gittiği komşusu... öğrenildi. Tebligat Kanunu 21. maddesi gereği Sümer Mahalleköy muhtarına tebliğ edilip, adresin kapısına 2. nolu örnek yapıştırılarak Komşusu haber verildi. İsim vermekten kaçınmıştır. 03.10.2003" açıklamasına yer verilmiş olup; muhtara isim, mühür ve imzasıyla teslim edilen evrak tebliğ memurunun imzası ile tevsik edilmişse de, yukarıda açıklandığı biçimde borçlunun çarşıya gittiğinin kimden soruşturularak tespit edildiği ve bu kişinin açık kimliğinin ne olduğu tebliğ mazbatasında açıklanmamıştır. Yine adı geçenin bunu onaylayan imzası da alınmamıştır. Böylece bu yönler onamsız kalmıştır. Dolayısıyla, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kalmıştır. Bu durumda, borçlu adresine çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak yoktur. Eş söyleyişle, borçluya yapılan ödeme emrinin tebliği işlemi geçersiz olup, Kanunun 32. maddesinin açıklanan hükmü karşısında, borçlunun bu tebliği şikayet ve icra dosyasına başvuru tarihi olan 12.11.2003 tarihinde öğrendiğini kabul zorunludur." YHGK E. 2004/12-765 K. 2004/730 T. 22.12.2004