Re: Borç Para İcra Talebi Hk.
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/1046
Karar : 2003/3423
Tarih : 25.03.2003
ÖZET : Davacılar parayı, murisleri babalarının Almanya´dan davalıya borç olarak gönderdiğini ileri sürmüşler; davalı ise bu paraların ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunduğundan, davacıların iddialarını kanuni delillerle ispat etmeleri gerekir. Davada dayanılan havale makbuzlarında paraların hangi amaçla gönderildiği hususunda bir açıklama yoktur. Bu sebeple bu makbuzların tek başına alacağın varlığını kanıtladığının kabulüne olanak yoktur. Havale dekontları borç ödeme belgesi niteliğindedir. Davalının açık muvafakatı olmadığı için HUMK 289 maddesi hükmünce olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez ve dinlenilen tanıkların beyanlarına itibar edilemez.
(1086 sayılı HUMK. m. 289)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı sebeplerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belirli günde davalı Serpil T. ve vekili avukat Ferda Öztürk gelmiş sair taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacılar, murisleri babalarının 1993 ile 1997 yılları arasında banka havalesi ile davalıya toplam 3600 DM para gönderdiğini, davalının gönderilen paraları ödemediğini ileri sürerek 3600 DM´nın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacıların teyzesi olduğunu, bu paraların kendisine davacıların murisleri tarafından ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tanık anlatımları ve banka havale makbuzları kapsamı esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davaya konu parayı murisleri babalarının Almanya´dan davalıya borç olarak gönderildiğini ileri sürmüşler; davalı ise bu paraların kendisine ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunmuş ve böylece karz ilişkisini inkar etmiştir. Bu halde davacıların iddialarını kanuni delillerle ispat etmeleri gerekir. Davada dayanılan havale makbuzlarında paraların hangi amacla gönderildiği hususunda bir açıklama yoktur. Bu sebeple bu makbuzların tek başına alacağın varlığını kanıtladığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Havale dekontları borç ödeme belgesi niteliğindedir. Davalının açık muvafakatı olmadığı için HUMK 289 maddesi hükmünce olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez ve dinlenilen tanıkların beyanlarına itibar edilemez. Davacılar, murisleri babaları tarafından davalıya borç para gönderildiğini kanuni delillerle ispat edememişlerdir. Bu halde davanın reddine karar verilmelidir. Ne var ki davacılar dava dilekçelerinde "her tür kanuni delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış bulunduklarından davacılara yemin hakları hatırlatılmalı, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususun göz ardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA,peşin harcın istem halinde iadesine, 275.000.000 TL. duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 25.03.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.