Nice güzellere bağlandım kaldım?!!!
16 Ağustos 1838’de Baltalimanı’nda doğdum. Varlıklı bir aileden geliyorduk ama babamın son dönemindeki hesapsız kitapsız işleri daha ben doğmadan ailemizi sıkıntıya sokmaya başlamıştı.
Ancak haklarını da teslim etmem lazım, dedem de, babam da oldukça iyi yaşadılar. Her ikisi de bayağı çapkındı ama aynı zamanda aptal da sayılmazlardı. Hele ki dedem... Dedem devrinin en güçlü adamı olmasının da etkisi ile sevgili ve dost tuttuklarına kıyaklar yapar, orta ve uzun vadede paralarını yemek için onlara türlü güzellikler bahşederdi. Bu yolla gücüne güç katmış bayağı varsıllaşmış ve sevgili sayısını da artırmıştı dedem. Kimi sevgililerinin, kırıkları ile başı sıkıştığında, dedemden yardım istedikleri, dedemin de o kırıkların çanına ot tıkayıp, hadlerini bildirmek için uzak diyarlara adamlarını gönderdiği bile olurdu.
Allah var, doğduğum günden itibaren ben de çapkınlığı bırakmadım vesselam… İngiliz, Fransız, Alman, İspanyol, Hollandalı, Portekizli ve artık milliyetlerini hatırlamadığım bir dolu dostum, sevgililerim oldu. Geniş gönüllüydü bizim aile, bana da onlardan geçmiş zahir... Gerçi ben hem dedem ve babam kadar güçlü olmadığımdan, hem de özellikle dedemin gönül ilişkilerindeki "verdiğinden fazlasını almak" olarak tanımlanabilecek, işin püf noktasını tam olarak kavrayamadığımdan olsa gerek, bu geniş gönüllülüğü bayağı bir abarttım. Doğduğum günden itibaren sevgililerime yaptığım kıyaklar hep kesemden aldı götürdü. Bunda suçlu biraz da babamdı. Babam, dedem kadar okumuş bir adam değildi. Bu yüzden bana miras olarak cahil cesaretini, dedemin bile onca sene kullanmadığı işe yaramaz ünvanları ve sevgililerle gönül eğlendirmek yerine onlara gözü kapalı, sırılsıklam aşık olmak hatasını bıraktı.
Daha 10 yaşıma gelmeden, masraflarımı çıkartmak ve sevgililerime para yetiştirmek için aile çevremden ufak ufak borç almaya başladım. Ancak sevgililerimin cilveleri öyle baştan çıkarıcı idi ki, 16 yaşına geldiğimde sevgililerimden de borç almaya başlamıştım ve bu, rezil hayatımın başlangıcı oldu. Sevgililerime borçlarımı ödeyemeyince hepsi gelip apartmanımıza yerleşti. Aile işlerimize karıştı, annenle, kardeşlerinle beni birbirimize düşürdü. Kuzenler bizim apartmandan teker teker ayrılıp, birer birer sevgililerden dost tutmaya başladılar. En son, iş o raddeye geldi ki, kırıkları ile zor kullanarak, koca apartmanımızdan geriye kalan oturduğumuz dairemizi de satılığa çıkardılar.
Oğlum, seninle gurur duyuyorum. Yaşadığım rezil hayatın sana miras kalan bütün pisliklerini, kanını dökerek , akılla, mantıkla, bilimle ve onurla temizledin. En önemlisi, bu Dünyada ailemizin son dikili ağacı olan apartman dairemizi elimizden çıkmaktan kurtardın. Harap ettikleri daireyi tadil, tamir ettin. İtiraf edeyim ki; ben sevgililerimin elinde oyuncak olmuştum, sen aile şerefimizi yücelttin.
Ancak torunumdan şikayetim var bilesin. Armut dibine düşer derler, O da benim hatalarıma düşüyor. Bilsin ki ; koyundan post, yabancı sevgiliden dost olmaz, sonra evine gelir oturur, kendi evinde seni hizmetçi tutarlar...
Torunun ecnebi sevgilileri diyor ki:
-Kapatma davası yargı darbesi
-Türban serbest olsun
-Ordu hükümetin istediğini yapsın
-Genelkurmay Başkanı’nın tutumu çözümleyici ve yapıcı değil
-Bu dava Türkiye için test olacak
-Karar bu yönde çıkarsa müzakereler kesilir
-Frene basarız
-Davanın yasal dayanağı yok....
Sen boşver bu kahpeleri ey torun, haydi gel türkümüzü çığıralım
Nice güzellere, bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm, ne faydalandım
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Meraklısına tarihsel not
Baltalimanı Antlaşması
- Tekel kaldırılacak,
- İngilizler (3 yıl içerisinde tüm yabancılara yaygınlaştırıldı) iç ticarete katılacak,
- Yabancılar , Osmanlı ürünlerini ihraç etme hakkına sahip olacak,
- Transit resmi kaldırılıp, gümrük birliğine geçilecek, yabancılar yaptıkları ticarette Osmanlı vatandaşlarından daha az vergi ödeyecek.
Eeee, boşa dememiş atalar, "boynuz kulağı geçermiş"...
Ancak haklarını da teslim etmem lazım, dedem de, babam da oldukça iyi yaşadılar. Her ikisi de bayağı çapkındı ama aynı zamanda aptal da sayılmazlardı. Hele ki dedem... Dedem devrinin en güçlü adamı olmasının da etkisi ile sevgili ve dost tuttuklarına kıyaklar yapar, orta ve uzun vadede paralarını yemek için onlara türlü güzellikler bahşederdi. Bu yolla gücüne güç katmış bayağı varsıllaşmış ve sevgili sayısını da artırmıştı dedem. Kimi sevgililerinin, kırıkları ile başı sıkıştığında, dedemden yardım istedikleri, dedemin de o kırıkların çanına ot tıkayıp, hadlerini bildirmek için uzak diyarlara adamlarını gönderdiği bile olurdu.
Allah var, doğduğum günden itibaren ben de çapkınlığı bırakmadım vesselam… İngiliz, Fransız, Alman, İspanyol, Hollandalı, Portekizli ve artık milliyetlerini hatırlamadığım bir dolu dostum, sevgililerim oldu. Geniş gönüllüydü bizim aile, bana da onlardan geçmiş zahir... Gerçi ben hem dedem ve babam kadar güçlü olmadığımdan, hem de özellikle dedemin gönül ilişkilerindeki "verdiğinden fazlasını almak" olarak tanımlanabilecek, işin püf noktasını tam olarak kavrayamadığımdan olsa gerek, bu geniş gönüllülüğü bayağı bir abarttım. Doğduğum günden itibaren sevgililerime yaptığım kıyaklar hep kesemden aldı götürdü. Bunda suçlu biraz da babamdı. Babam, dedem kadar okumuş bir adam değildi. Bu yüzden bana miras olarak cahil cesaretini, dedemin bile onca sene kullanmadığı işe yaramaz ünvanları ve sevgililerle gönül eğlendirmek yerine onlara gözü kapalı, sırılsıklam aşık olmak hatasını bıraktı.
Daha 10 yaşıma gelmeden, masraflarımı çıkartmak ve sevgililerime para yetiştirmek için aile çevremden ufak ufak borç almaya başladım. Ancak sevgililerimin cilveleri öyle baştan çıkarıcı idi ki, 16 yaşına geldiğimde sevgililerimden de borç almaya başlamıştım ve bu, rezil hayatımın başlangıcı oldu. Sevgililerime borçlarımı ödeyemeyince hepsi gelip apartmanımıza yerleşti. Aile işlerimize karıştı, annenle, kardeşlerinle beni birbirimize düşürdü. Kuzenler bizim apartmandan teker teker ayrılıp, birer birer sevgililerden dost tutmaya başladılar. En son, iş o raddeye geldi ki, kırıkları ile zor kullanarak, koca apartmanımızdan geriye kalan oturduğumuz dairemizi de satılığa çıkardılar.
Oğlum, seninle gurur duyuyorum. Yaşadığım rezil hayatın sana miras kalan bütün pisliklerini, kanını dökerek , akılla, mantıkla, bilimle ve onurla temizledin. En önemlisi, bu Dünyada ailemizin son dikili ağacı olan apartman dairemizi elimizden çıkmaktan kurtardın. Harap ettikleri daireyi tadil, tamir ettin. İtiraf edeyim ki; ben sevgililerimin elinde oyuncak olmuştum, sen aile şerefimizi yücelttin.
Ancak torunumdan şikayetim var bilesin. Armut dibine düşer derler, O da benim hatalarıma düşüyor. Bilsin ki ; koyundan post, yabancı sevgiliden dost olmaz, sonra evine gelir oturur, kendi evinde seni hizmetçi tutarlar...
Torunun ecnebi sevgilileri diyor ki:
-Kapatma davası yargı darbesi
-Türban serbest olsun
-Ordu hükümetin istediğini yapsın
-Genelkurmay Başkanı’nın tutumu çözümleyici ve yapıcı değil
-Bu dava Türkiye için test olacak
-Karar bu yönde çıkarsa müzakereler kesilir
-Frene basarız
-Davanın yasal dayanağı yok....
Sen boşver bu kahpeleri ey torun, haydi gel türkümüzü çığıralım
Nice güzellere, bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm, ne faydalandım
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Meraklısına tarihsel not
Baltalimanı Antlaşması
- Tekel kaldırılacak,
- İngilizler (3 yıl içerisinde tüm yabancılara yaygınlaştırıldı) iç ticarete katılacak,
- Yabancılar , Osmanlı ürünlerini ihraç etme hakkına sahip olacak,
- Transit resmi kaldırılıp, gümrük birliğine geçilecek, yabancılar yaptıkları ticarette Osmanlı vatandaşlarından daha az vergi ödeyecek.
Eeee, boşa dememiş atalar, "boynuz kulağı geçermiş"...