Sayin ser33,
Anladigim kadari ile, kontrati imzalayan kisi, sirkette sadece müdür ve fakat sirketi hiç bir sekilde temsile yetkili bulunmamaktadir. Sirketin diger ortagi, sirketi tek basina imza ile temsile yetkilidir. Tabi bu durumda siz, sirket ile DEGil, sirketin müdürü ile kontrat yapmis bulunmaktasiniz. Verdiginiz bilgi kesin ise, yani, sirketin imza sirkülerini veya sözlesmesini veya benzeri belgelerini tetkik edip bu sonuca ulastiniz ise, ne yazik ki, sirket adina kontrat yapmis olsaniz bile, yargilama esnasinda, borçlu tarafin, (sirketin borçtan sorumlu olmayacagi yönündeki) itirazi kabul görecektir. Bu nedenle, sirketten herhangi bir tâlebiniz, hukuken mümkün görünmemektedir.
Fakat dâvâ ve tâkipler, -dediginiz gibi- her iki taraf aleyhine de yürütüldügünden, muhatabiniz ve asil borçlu burada, sadece kisisel olarak diger ortaktir.
(Fuzuki isgale girer) derken ise, kastetmis oldugum sudur:
Siz burada sirketle degil, sirketin müdürü ile kontrat yapmis oldugunuzdan, mecurun da, kanun geregi, -taraflar arasina aksine bir anlasma olmadikça- bilfiil, kiraci tarafindan kullanilmasi gerekmektedir. Bildiginiz gibi; Kiraci, mal sahibinin haberi olmadan, mecuru baskasina devredemez, kiraya veremez vs.
Sizin mecurun da sirket tarafindan kullanildigini bildirdiginize göre,
- kanaatime göre, bu fuzuli isgale girer. Çünkü, hem mecurun, resmen, sirketin tarafindan kullaniliyor olmasi ve fakat öte yandan sirketin kira borçlarindan sorumlu olmadiginin iddia edilmesi, ne akilla ne de mantikla bagdasmamaktadir!! Hem mecuru bilfiil kullanacaksin hem de borçlardan sorumlu olmayacaksin!! Borçlardan sorumlu degilse, mecuru NEYE istinaden kullanmaktadir?? Bu nedenle, -görüsüme göre- (gayriresmi de olsa) fuzuli isgal söz konusu.
Fakat ne yazik ki, su an elinizde, bu hususu teyid ve ispat edecek hiç bir yazili belge olmadigindan ve hatta ortada mecurunuzla ilgili, hukuken "halen geçerli" bir sözlesme mevcut oldugundan, bu konuda su asamada hiçbir yaptirim uygulamaniz mümkün degildir. Ortada hiç bir kontrat olmamis olsa idi ve bos olan dükkâniniza veya dairenize, hiç tanimadiginiz kisiler girip isgal etmis olsalardi, durum farkli olurdu. Kaymakamliga ve yetkili mercilere müracaat ederek derhal yaptirim uygulatabilirdiniz. Halbuki, simdi, bu sekli ile konunuz, ne polisin ne de kaymakamligin yetkisi ve görevi dâhilinde degildir.
Burada, sadece, kiraci, sizden habersiz mecurunuzu baskasina devretmis olacagindan, bu husus da, ayrieten, tahliye sebebi teskil edecektir. Açtiginiz dâvâ, (kontratin feshi ve mecurun tahliye tâlebini) kapsadigindan, ancak, dâvâ sonucunda alacaginiz TAHLiYE KARARi ile, mecurunuza müdâhale edebilirsiniz. Ne yazik ki, yargilama esnasinda fuzuli isgali ileri sürseniz bile, bu durumun yargi sürecini daha da kisaltacagini sanmiyorum. Kiraciniz da zaten o kadar çok ENTRiKA çevirmektedir ki, eminim, fuzuli isgal iddianiza karsi da birtakim yalanlar uyduracaktir. Meselâ, mecurda kalan kisi veya kisilerin kendilerinin maasli elemani oldugunu vs. söyledigi takdirde, sizin iddianiz otomatikman havada kalacaktir.
Siz kendiniz, sahsi mülkünüz oldugundan hareketle, bir sekilde faaliyete geçmeye kalksaniz, maalesef, -hukuken ve cezâen- sorumlu ve suçlu siz olacaksiniz. Bu bakimdan, avukatinizin ("dükkâna girer, bosaltir, anahtari degistiririz, ondan sonra onlar bize dâvâ açsinlar") fikrine katilmam hiç de mümkün degildir. Bu resmen SUÇ olur!. Böyle bir durumda, aleyhinize türlü dâvâlar ve suç duyurulari da getirirler ve isinizi daha da yokusa sürecekleri ve size maddi manevi zarar verebilecekleri gibi, negatif elektrigin daha da artmasina da neden olacaktir. Benim size tavsiyem, avukatiniz böyle bir harekete yeltenmeye kalkisirsa, asla böyle bir seyi tasvip etmeyin ve avukatiniza da kesinlikle mani olun. Bu, ayni zamanda avukatinizin meslek hayati ve kariyeri açisindan menfi puan ekleyecektir. Her sey su an aleyhinize imis gibi gözükse de, hukuktan asla ayrilmayin. Bu konuda taviz vermeyin. Sonuna kadar hukuk mücadelesine devam ettiginiz takdirde, sonucunu da yine hukuki platformda alacaginizdan eminim.
Alacaklarinizin tahsili konusunda daha önce belirttigim görüsümü bugün de aynen muhafaza etmekteyim. Bu konuda oldukça iyimser ve hatta eminim. Bu sirketin belediyelerdeki ve baska üçüncü sahislardaki alacaklari, baska mallari, ihtiyati haciz vs. gibi hususlari nazara aldigimda, alacaklarin TAHSiL EDiLEBiLECEGiNi düsünmekteyim. Bir de su var: Yargi süreci sonucunda, muhakkak surette borçtan sorumlu kisi veya kisiler tespit edilerek haklarindaki itirazlar iptâl edildiginde, ayrica bir de mal beyâninda da bulunmalari gerekmektedir.