Alıntı:
ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı
ben bir kamu avukatıyım. 1 saat süre tanıyın araştırıp cevap vereyim
Arkadaşım çok aradım ama sonuçta buldum.Birçok karar okudum vardığım sonuç haksız eş boşanma davasından sonra eve dönmüyorsa nafaka alamaz.
İşte teyit eden karar:
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/11710
K. 2005/11404
T. 10.11.2005
• BOŞANMA DAVASININ REDDİNDEN SONRA AYRI YAŞAMAYA DEVAM EDEN EŞ ( Hakimin Müdahalesi Niteliğinde Tedbir Nafakası Talebi - Kendi İradesiyle ve Haklı Bir Sebep Olmadan Evi Terkeden ve Eşine Karşı Sadakatsiz Davranan Eşin Tedbir Nafakası Talep Edemeyeceği )
• TEDBİR NAFAKASI TALEBİ ( Kendi İradesiyle ve Haklı Bir Sebep Olmadan Evi Terkeden ve Eşine Karşı Sadakatsiz Davranan Eşin Tedbir Nafakası Talep Edemeyeceği )
• HAKİMİN MÜDAHALESİ NİTELİĞİNDE TEDBİR NAFAKASI TALEBİ ( Boşanma Davasının Reddinden Sonra Haklı Bir Sebep Göstermeden Ayrı Yaşamaya Devam Eden ve Eşine Karşı Sadakatsiz Davranan Kadının - Nafaka Talebinin Reddi Gereği )
• NAFAKA TALEBİ ( Boşanma Davasının Reddini İsteyen ve Dava Reddedildikten Sonra Ayrı Yaşamaya Devam Eden Sadakatsiz Eşin Nafaka Talep Edemeyeceği )
4721/m.4,195,197
ÖZET : Ayrı yaşayan davacı, davalının açtığı boşanma davasının reddedildiğini belirterek, tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Taraflar boşanmanın mali sonuçları konusunda 3.6.2004 tarihinde sözleşme düzenlemişler, davacı nafaka istemediğini belirtmiş, bilahare davalı 7.6.2004 tarihinde boşanma davası açmış, ancak davacı kabul etmemiştir. Tanık beyanlarına göre davacının 2,5 yıl önce M. isimli bir şahısla gezmesini, davalı çocuğun hatırına affetmiş, ancak bu bağlantının devam ettiği iddiasıyla boşanmaya karar vermiştir. Davacı bu davada davalı ile aralarında geçimsizlik olmadığını ileri sürmüş, tanıklar da sadakatsizlik dışında başkaca bir olaydan sözetmemiştir. Dosya içeriğine göre, evi terk eden davacıdır. Haklı sebeple terk için yasal bir sebep göstermemiş, tanıkları taraflardan hangisinin bir araya gelmek istemediğini bilmediklerini söylemişlerdir. O halde sadakatsiz davranan, müşterek evi rızasıyla terk eden davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilemeyeceğinden, davacı yönünden davanın reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiştir. Ayrıca davalının geliri, ekonomik ve sosyal şartlar gözetildiğinde müşterek çocuk için takdir edilen nafaka TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olmayacak şekilde fazla görülmüştür.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadakibütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının açtığı boşanma davası reddedilmiş ve kesinleşmiş olmakla orada bağlanan tedbir nafakası sona erdiği gibi, davalının yuvayı yeniden kurmak yönünde girişimi olmadığından kendisi için 200 YTL, müşterek çocuk için 120 YTL nafaka bağlanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, çocuk için 70 YTL nafaka vermeyi kabul ettiğini, ancak ayrı yaşama hakkı olmayan davacı yönünden davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı için 150.00 YTL, müşterek çocuk için 100.00 YTL nafaka takdir edilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK'nun 195. maddesi uyarınca; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Somut olayda; taraflar boşanmanın mali sonuçları konusunda 3.6.2004 tarihinde sözleşme düzenlemişler, davacı nafaka istemediğini belirtmiş, bilahare davalı 7.6.2004 tarihinde boşanma davası açmış, ancak davacı kabul etmemiştir. Tanık beyanlarına göre davacının 2,5 yıl önce M. isimli bir şahısla gezmesini, davalı çocuğun hatırına affetmiş, ancak bu bağlantının devam ettiği iddiasıyla boşanmaya karar vermiştir. Davacı bu davada davalı ile aralarında geçimsizlik olmadığını ileri sürmüş, tanıklar da sadakatsizlik dışında başkaca bir olaydan sözetmemiştir.
Dosya içeriğine göre, evi terk eden davacıdır. Haklı sebeple terk için yasal bir sebep göstermemiş, tanıkları taraflardan hangisinin bir araya gelmek istemediğini bilmediklerini söylemişlerdir. O halde sadakatsiz davranan, müşterek evi rızasıyla terk eden davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilemeyeceğinden, davacı yönünden davanın reddi gerekirken, kısmen kabulüdoğru görülmemiştir.
Ayrıca davalının geliri, ekonomik ve sosyal şartlar gözetildiğinde müşterek çocuk için takdir edilen nafaka TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olmayacak şekilde fazla görülmüştür.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.