Barolar birliğinden bağımsız yargı talebi ve danıştaya destek
ANKARA - Türkiye Barolar Birliğinden (TBB) Yönetim Kurulu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun, Danıştay’ın zorunlu din dersleri kararı ile ilgili sözlerine yönelik yazılı açıklama yaptı.
Türkiye’de “yasama ve yürütme üyelerinin, işlerine gelmeyen yargı kararlarını ulu orta eleştirdiği” savunularak, şunlar kaydedildi: “Ülkemizde ‘çoğulcu demokrasi’ anlayışının, yerini ‘çoğunlukçu’ anlayışa bırakmasından bu yana fiilen bütünleşen ‘yasama’ ve ‘yürütme’ erklerinin hedefinde üçüncü erk olan ‘yargı’ vardır. ‘Birleşik Yürütme ve Yasama Organı’, yargıdan rahatsızdır. Çünkü yasamanın yapmadığı denetim görevini yargı yerine getirmektedir. Yanlışları yargı düzeltmekte, çoğunluğun kontrolsüz güç olmasını engellemektedir. Bunun içindir ki bir süredir yasama ve yürütmenin üyeleri, işlerine gelmeyen yargı kararlarını ulu orta eleştirmekte, yargının saygınlığını zedeleyecek, gücünü kıracak, hukuk devletinin içini boşaltacak, hedef haline getirecek davranışlar sergilemekte, açıklamalarda bulunmaktadır. Bunun en son örneğinin, hukuk eğitimi de almış olan Diyanet İşleri Başkanı tarafından ortaya konulması ayrıca üzüntü verici olmuştur. Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun, Başbakan’ın ‘Ulemaya sorun’ sözü henüz hafızalarda iken buna destek içeren açıklaması, yargının yalnız bırakılmışlığını bir kez daha vurguladığı gibi dini kurallarla devlet yönetme yaklaşımında ne kadar yol aldığını da göstermektedir.”
Açıklamada, eksiksiz demokrasinin, gerçek hukuk devleti ile olacağı vurgulanarak, gerçek hukuk devletinin oluşabilmesi için yargının, yasama ve yürütme karşısında bağımsız olması gerektiğine işaret edildi.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Türkiye Barolar Birliği olarak, Sayın Diyanet İşleri Başkanı’na, yargı organlarının kararlarının tek dayanağının hukuk olduğunu, ulusal ve uluslararası hukuksal metinlerin kararlara yol gösterdiğini, mahkeme kararlarının sadece mahkemeleri değil öncelikle muhataplarını ve bütün kurumları ile tüm toplumu ilgilendirdiğini, kesinleşmiş mahkeme kararlarının önce taraflarını ve sonra tüm toplumu ve devleti bağladığını, siyasilerin ve devlet bürokratlarının sürekli dini referans göstermelerinin sosyal yaşamda her gün yeni bir örneğini gördüğümüz davranışlara ve ayrışmalara neden olduğunu hatırlatırız. Eksiksiz demokrasi anlayışımız, özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılmasını amaçlar. Ancak eksiksiz demokrasinin temel koşulu da gerçek hukuk devletidir. Gerçek hukuk devletinin oluşturulabilmesi ise yargı organının, yasama ve yürütme karşısında bağımsızlığını gerçekleştirmesine bağlıdır. Bağımsız yargı ise en ufak baskı altında kalmadan karar veren ve kesinleşen kararları da gecikmeksizin uygulanan yargı organı ile sağlanır. Bu denge sağlanamaz ise eksiksiz demokrasiyi oluşturmak daima uzak bir hayal olarak kalacaktır.”
Tabi ki yargı bağımsız olmalı ama yasama ve yürütmede birbirinden bağımsız olmalı. Ancak, bağımsızlık dokunulmazlık gibi anlaşılmamalı; yargının kararları her zaman uzmanlarca eleştirilebilmelidir.
Türkiye’de “yasama ve yürütme üyelerinin, işlerine gelmeyen yargı kararlarını ulu orta eleştirdiği” savunularak, şunlar kaydedildi: “Ülkemizde ‘çoğulcu demokrasi’ anlayışının, yerini ‘çoğunlukçu’ anlayışa bırakmasından bu yana fiilen bütünleşen ‘yasama’ ve ‘yürütme’ erklerinin hedefinde üçüncü erk olan ‘yargı’ vardır. ‘Birleşik Yürütme ve Yasama Organı’, yargıdan rahatsızdır. Çünkü yasamanın yapmadığı denetim görevini yargı yerine getirmektedir. Yanlışları yargı düzeltmekte, çoğunluğun kontrolsüz güç olmasını engellemektedir. Bunun içindir ki bir süredir yasama ve yürütmenin üyeleri, işlerine gelmeyen yargı kararlarını ulu orta eleştirmekte, yargının saygınlığını zedeleyecek, gücünü kıracak, hukuk devletinin içini boşaltacak, hedef haline getirecek davranışlar sergilemekte, açıklamalarda bulunmaktadır. Bunun en son örneğinin, hukuk eğitimi de almış olan Diyanet İşleri Başkanı tarafından ortaya konulması ayrıca üzüntü verici olmuştur. Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun, Başbakan’ın ‘Ulemaya sorun’ sözü henüz hafızalarda iken buna destek içeren açıklaması, yargının yalnız bırakılmışlığını bir kez daha vurguladığı gibi dini kurallarla devlet yönetme yaklaşımında ne kadar yol aldığını da göstermektedir.”
Açıklamada, eksiksiz demokrasinin, gerçek hukuk devleti ile olacağı vurgulanarak, gerçek hukuk devletinin oluşabilmesi için yargının, yasama ve yürütme karşısında bağımsız olması gerektiğine işaret edildi.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Türkiye Barolar Birliği olarak, Sayın Diyanet İşleri Başkanı’na, yargı organlarının kararlarının tek dayanağının hukuk olduğunu, ulusal ve uluslararası hukuksal metinlerin kararlara yol gösterdiğini, mahkeme kararlarının sadece mahkemeleri değil öncelikle muhataplarını ve bütün kurumları ile tüm toplumu ilgilendirdiğini, kesinleşmiş mahkeme kararlarının önce taraflarını ve sonra tüm toplumu ve devleti bağladığını, siyasilerin ve devlet bürokratlarının sürekli dini referans göstermelerinin sosyal yaşamda her gün yeni bir örneğini gördüğümüz davranışlara ve ayrışmalara neden olduğunu hatırlatırız. Eksiksiz demokrasi anlayışımız, özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılmasını amaçlar. Ancak eksiksiz demokrasinin temel koşulu da gerçek hukuk devletidir. Gerçek hukuk devletinin oluşturulabilmesi ise yargı organının, yasama ve yürütme karşısında bağımsızlığını gerçekleştirmesine bağlıdır. Bağımsız yargı ise en ufak baskı altında kalmadan karar veren ve kesinleşen kararları da gecikmeksizin uygulanan yargı organı ile sağlanır. Bu denge sağlanamaz ise eksiksiz demokrasiyi oluşturmak daima uzak bir hayal olarak kalacaktır.”
Tabi ki yargı bağımsız olmalı ama yasama ve yürütmede birbirinden bağımsız olmalı. Ancak, bağımsızlık dokunulmazlık gibi anlaşılmamalı; yargının kararları her zaman uzmanlarca eleştirilebilmelidir.