Tahliye Kararina Itiraz Ne Sonuç Doğurur
TUTUKLAMA KARARI
Madde 101 - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukukî ve fiilî nedenler ile gerekçeleri gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.
(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
(4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
(5) Bu Madde ile 100 üncü Madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
TUTUKLAMA NEDENLERİ
Madde 100 - (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (Madde 76, 77, 78),
2. Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),
3. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
4. İşkence (Madde 94, 95)
5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, Madde 102),
6. Çocukların cinsel istismarı (Madde 103),
7. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti (Madde 188),
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220),
10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (Madde 302, 303, 304, 307, 308),
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (Madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (Madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci Maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü Maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu Maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./11.mad) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
TUTUKLULUĞUN İNCELENMESİ
Madde 108 - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü Madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.
.../..
5237 Sayılı TCK ve 5271 Sayılı CMK larının evrensel hukuk normları olarak tüm hukuk düzlemlerinde kabul görmüş/görmekte olan ve temelde kişi hak ve özgürlükleri ile yasaklamalar arasında demokratik/sosyal/hukuk devleti ölçeklerinde bir dengeyi esas alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine/Çok kültürlü toplumlar arasındaki kabul gören anlaşma/konsensüse uyum yasaları olduğu bilinmektedir. Yargılama yöntemi ve hukuku temel yaptırım normu kadar önemli sayıldığından Anayasal güvence altına alınan hak ve özgürlükler konusunda yasa koyucu Gözaltı/gözetim altına alma, yakalama ve tutuklama hukuksal işlemlerini düzenlerken bu ölçülere özen göstermiş ve 1412 Sayılı CMUK dan farklı düzenlemeler getirmiştir.
5271 Sayılı CMK.nun 5353 Sayılı Yasanın 10. Maddesi ile değişik 98/1 Madde ve fıkrası ile YAKALAMA EMRİ ve NEDENLERİ ile TUTUKLAMA KARARI ve NEDENLERİ arasındaki hassas denge “...Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir...” şeklindeki düzenleme ile uygulamada yanlış değerlendirme yapılmasına neden olunmuş/ola gelmiştir. Yakalama emri ve nedenlerini düzenleyen 98 maddeye tutuklama isteminin reddine ilişkin karara itirazın düzenlenmesi nasıl anlaşılmalıdır?...CMK.91/5. Maddesi ile çok açık bir şekilde “(5) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.” Tanımı ile serbest kalan kişinin yeniden yakalanabilmesi için yeni maddi olguların varlığını gerekli ve zorunlu olarak öngörmüştür. Yeni ve maddi olgular olmadan gözlem altına alınamayan kişinin hiçbir olgu değişmediği halde yakalanması ya da tutuklanması nasıl mümkün olacaktır? Sorun burada gizlidir.
Yakalama emri ve nedenlerini düzenleyen 98 Madde dikkatle izlenecek olduğunda “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir....”tanımı ile yakalama emrinin amacı belirlenmiş bulunmaktadır. Gelmeyen ve çağrı yapılamayan tanımları yakalanmış ve tutuklanması istemiyle yargı önüne çıkartılmış kişinin durumu ile hiç aynı değildir. Çünkü o kişi yargısal birimlerin elinde olmakla gelmeyen ve çağrı yapılamayan konumunda olan kişi değildir. Yargı birimlerince serbest bırakılan kişi de her ne kadar şüpheli de olsa yukarıda gözlem altına alma ile ilgili kuralda belirlendiği gibi yeni ve maddi olgular olmadan çağrı üzerine gelmeyen ve çağrı yapılamayan kişi olarak değerlendirilemez. Yasa Koyucunun bu nedenle serbest bırakma kararına özel bir önem ve anlam verdiği görülmektedir. Yakalama emri düzenlemenin amacı ve gerekçeleri ile tutuklama kararının gerekçelerinin taban tabana çok farklı olması karşısında 98/1 maddesindeki atfın hem ilk kez tutuklama istemi ve hem de tutukluluk durumunun sürdürülmesine yönelik istemin reddine dair kararlara karşı bir itirazı düzenlediği ve fakat farklı bir tanım ile o kişi/şüpheli hakkında itirazı inceleyen mercii tarafından yakalama emri düzenlenebilir demekle şüphelinin tutuklanacağı anlamını yüklemek istenmediği açıkça görülmektedir. Ancak burada neden yakalama emri düzenlenebileceği sorusu askıda kalmaktadır ki şüpheli zaten sorgulanmış durumundadır. Bu normun tutuklama kararı başlığını düzenleyen hükümler arasında olması daha doğru bir tercih olurdu ve yeni olgular olmadan serbest bırakılanın şüpheli yeniden tutuklanamaz denilerek açık bir düzenleme ile uyum yasalarının ruhu korunabilirdi. CMK. 101 maddesine dikkat edilecek olunursa hepsinde TUTUKLAMAYA, TAHLİYE İSTEMİNİN REDDİNE,TUTUKLAMANIN DEVAMINA yönelik kararlara İTİRAZ edilebileceği 101/5 bentte düzenlenmiş olmakla;
Yargı birimlerince serbest bırakılan şüpheli hakkında itiraz edilmesi ve yakalama emri düzenlemesi mümkün ise de, hiç bir olgu değişmeden ve yeni maddi olgular bulunmadan TUTUKLANMASI hem yasa koyucunun amacına uygun değildir ve hem de yasal bir tanımdan yoksundur. Bu konuda acil ve hemen açık bir düzenlemeye gereksinim olduğu gibi, 1412 Sayılı CMUK ile 5271 Sayılı CMK.nun düzenlenmeleri ve ruhlarının ayrı temeller üzerinde olduklarının da unutulmamasının gerekli olduğu görüşündeyim.
Saygı ile...
Madde 101 - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukukî ve fiilî nedenler ile gerekçeleri gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.
(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
(4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
(5) Bu Madde ile 100 üncü Madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
TUTUKLAMA NEDENLERİ
Madde 100 - (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (Madde 76, 77, 78),
2. Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),
3. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
4. İşkence (Madde 94, 95)
5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, Madde 102),
6. Çocukların cinsel istismarı (Madde 103),
7. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti (Madde 188),
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220),
10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (Madde 302, 303, 304, 307, 308),
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (Madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (Madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci Maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü Maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu Maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./11.mad) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
TUTUKLULUĞUN İNCELENMESİ
Madde 108 - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü Madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.
.../..
5237 Sayılı TCK ve 5271 Sayılı CMK larının evrensel hukuk normları olarak tüm hukuk düzlemlerinde kabul görmüş/görmekte olan ve temelde kişi hak ve özgürlükleri ile yasaklamalar arasında demokratik/sosyal/hukuk devleti ölçeklerinde bir dengeyi esas alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine/Çok kültürlü toplumlar arasındaki kabul gören anlaşma/konsensüse uyum yasaları olduğu bilinmektedir. Yargılama yöntemi ve hukuku temel yaptırım normu kadar önemli sayıldığından Anayasal güvence altına alınan hak ve özgürlükler konusunda yasa koyucu Gözaltı/gözetim altına alma, yakalama ve tutuklama hukuksal işlemlerini düzenlerken bu ölçülere özen göstermiş ve 1412 Sayılı CMUK dan farklı düzenlemeler getirmiştir.
5271 Sayılı CMK.nun 5353 Sayılı Yasanın 10. Maddesi ile değişik 98/1 Madde ve fıkrası ile YAKALAMA EMRİ ve NEDENLERİ ile TUTUKLAMA KARARI ve NEDENLERİ arasındaki hassas denge “...Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir...” şeklindeki düzenleme ile uygulamada yanlış değerlendirme yapılmasına neden olunmuş/ola gelmiştir. Yakalama emri ve nedenlerini düzenleyen 98 maddeye tutuklama isteminin reddine ilişkin karara itirazın düzenlenmesi nasıl anlaşılmalıdır?...CMK.91/5. Maddesi ile çok açık bir şekilde “(5) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.” Tanımı ile serbest kalan kişinin yeniden yakalanabilmesi için yeni maddi olguların varlığını gerekli ve zorunlu olarak öngörmüştür. Yeni ve maddi olgular olmadan gözlem altına alınamayan kişinin hiçbir olgu değişmediği halde yakalanması ya da tutuklanması nasıl mümkün olacaktır? Sorun burada gizlidir.
Yakalama emri ve nedenlerini düzenleyen 98 Madde dikkatle izlenecek olduğunda “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir....”tanımı ile yakalama emrinin amacı belirlenmiş bulunmaktadır. Gelmeyen ve çağrı yapılamayan tanımları yakalanmış ve tutuklanması istemiyle yargı önüne çıkartılmış kişinin durumu ile hiç aynı değildir. Çünkü o kişi yargısal birimlerin elinde olmakla gelmeyen ve çağrı yapılamayan konumunda olan kişi değildir. Yargı birimlerince serbest bırakılan kişi de her ne kadar şüpheli de olsa yukarıda gözlem altına alma ile ilgili kuralda belirlendiği gibi yeni ve maddi olgular olmadan çağrı üzerine gelmeyen ve çağrı yapılamayan kişi olarak değerlendirilemez. Yasa Koyucunun bu nedenle serbest bırakma kararına özel bir önem ve anlam verdiği görülmektedir. Yakalama emri düzenlemenin amacı ve gerekçeleri ile tutuklama kararının gerekçelerinin taban tabana çok farklı olması karşısında 98/1 maddesindeki atfın hem ilk kez tutuklama istemi ve hem de tutukluluk durumunun sürdürülmesine yönelik istemin reddine dair kararlara karşı bir itirazı düzenlediği ve fakat farklı bir tanım ile o kişi/şüpheli hakkında itirazı inceleyen mercii tarafından yakalama emri düzenlenebilir demekle şüphelinin tutuklanacağı anlamını yüklemek istenmediği açıkça görülmektedir. Ancak burada neden yakalama emri düzenlenebileceği sorusu askıda kalmaktadır ki şüpheli zaten sorgulanmış durumundadır. Bu normun tutuklama kararı başlığını düzenleyen hükümler arasında olması daha doğru bir tercih olurdu ve yeni olgular olmadan serbest bırakılanın şüpheli yeniden tutuklanamaz denilerek açık bir düzenleme ile uyum yasalarının ruhu korunabilirdi. CMK. 101 maddesine dikkat edilecek olunursa hepsinde TUTUKLAMAYA, TAHLİYE İSTEMİNİN REDDİNE,TUTUKLAMANIN DEVAMINA yönelik kararlara İTİRAZ edilebileceği 101/5 bentte düzenlenmiş olmakla;
Yargı birimlerince serbest bırakılan şüpheli hakkında itiraz edilmesi ve yakalama emri düzenlemesi mümkün ise de, hiç bir olgu değişmeden ve yeni maddi olgular bulunmadan TUTUKLANMASI hem yasa koyucunun amacına uygun değildir ve hem de yasal bir tanımdan yoksundur. Bu konuda acil ve hemen açık bir düzenlemeye gereksinim olduğu gibi, 1412 Sayılı CMUK ile 5271 Sayılı CMK.nun düzenlenmeleri ve ruhlarının ayrı temeller üzerinde olduklarının da unutulmamasının gerekli olduğu görüşündeyim.
Saygı ile...