Re: Boşanmak için nasıl bir yol izlemeleliyim?
dostum durumuna üzüldüm. Hala seviyorsun eşini. Bu sana kimbilir nasıl acı veriyordur. Eşim geçen sene evi ilk terk ettiğinde ben de geri gelene kadar çok sıkıntı yaşadım. Odamıza giremedim bu süre içinde. İstediğini beni kendisinden mahrum bırakarak elde etmeye çalışması beni ne kadar kızdırsa da, yokluğuna dayanmak konusunda kendimi çok güçsüz hissettim. Onsuz yaşayamayacağıma dair bir inanç oluştu içimde. Ne olursa olsun onu geri getirmeliydim. 15 gün sonra görüştük. İkimiz de ağladık. Bana iskender ısmarladı. Cebimde para yoktu. Ona vaat edebileceğim bişey yoktu. 7 tane kredi kartı tamamen limitteydi. İlk fırsatta gideceğiz diyebildim ona. Borç biter bitmez. Kabul etti geri döndü. Hayatımın en huzurlu uykusunu belki de o gece uyumuşumdur. Ne kadar kızsam da, ne kadar kırılsam da, onu uyurken seyredince anladım ki, onu seviyorum. O benim sevdiğimdi, eşimdi, şah damarımdı. Onsuz yapamamıştım işte. O da bensiz yapamamıştı ki, geri döndü dedim.
Ancak ilerleyen zaman da kavgalarımız tekrarlamaya başladı. Her ne için kavga edersek edelim, konu dönüp dolaşıp ailemle aynı evde oturmamız geliyordu. Ne zaman gideceğiz sorusu demoklesin kılıcı gibi başımın üstünde sallanmaya başladı. Bir çıkmazın içine girmeye başladım. Onla olmanın koşulu ayrı ev açmaktı ama buna gücüm yoktu. Onsuz olmak imkansızdı. Bu dayanılmaz kavgalar yazgım oldu. Ben gün geçtikçe daha da agresif kavga etmeye başladım onunla. Ona hiç vurmadım. Ama kendime zarar verdim. Evimde huzur kalmadı. Camlar çerçeveler kırılmaya başladı. Elim kolum kesik izleriyle doldu. Gün geçtikçe ilkelleştiğimi hissetmeye başladım. Bir kadına, kendinden daha güçsüz birine el kaldırmazsın. Vuramazsın. Hayatım boyunca bu düşünceye inanmış biri olarak kendime yabancılaşmaya başladım. Zira onu sadistçe dövme isteği doğdu içimde. Yola gelmesi için değil. İsteklerinden vazgeçmesi veya ertelemesi için değil. Sadece dövmek istedim. Ağzını burnunu kan içinde bırakmak istedim. Hiçbir şey söylemeden direkt ağzı burun dalayım. Bayılana kadar vurayım. Sonra da yine hiçbir şey demeden çıkıp gideyim istedim. 2007 yazını tamamen bu düşüncelerle geçirdim. Hiçbir ilerleme sağlayamadık. Gittikçe birbirimizden daha koptuk. Bir cinnet geçirmekten korktuğum için eve az uğramaya başladım. Ondan ne kadar uzak olursam o kadar sıkıntıdan uzak olurum diye düşünmeye başladım. resmen kaçtım ondan. Ama nasıl oluyoır bilmiyorum, hala ondan ayrılamayacığımı biliyordum. Nasıl ayrılırız, nasıl dayanırım diye düşünüyordum. Ne olacak bizim sonumuz. tekrar huzuru bulabilecek miydim. Mutlu olmaktan tamamen geçtim. Huzursuzluğum dayanılmaz bir hal aldı. Nerede olsam huzursuzdum. İşimde evimde otobüste heryerde. Her zaman. Nihayet Eylül ayında çok şiddeetli bir kavgamız daha oldu. Bu sefer ağzımı bozdum. Ona ilk defa pislik dedim. Ama o tartışma benden birşeyleri aldı götürdü. İçimde birşeyler yıkıma uğradı. Nefretim volkan gibi patladı. Ben tamamen suskunluğa gömüldüm. İçten içe nasıl bir kinle doldum anlatamam. Bir hafta sonra evi terk etmeye kalktı. Git dedim. Eve geldi kişisel eşyalarını almaya. O eşyalarını toplarken sessizce oturdum onu izledim. İçimden "olm hep korktuğun birşeydi bu olup biten oluyor işte" dedim. Allahım nasıl da nötrdüm. Ne mutluydum ne sevinçli. Duvar gibiydim. Taş gibiydim. Kendime inanamadım. Tüm eşyalarını topladıktan sonra onunla konuştum. Ona çok eskilerde kalmış, başımdan geçen sıkıntılı günlerimi anlattım. Tam 2 saat konuştum. Uyuşmuş gibiydim. Hiçbr şey hissetmiyordum. Ben anlattım o ağladı. Ama ben hiç etkilenmedim. Sonra yattı. Sabah ta eşyalarını aldı gitti. Onun gidişiyle genizlerim yanmaya başladı. 2 damla gözyaşı boğazımda düğümlendi kaldı. Kızgınlığım hırçınlığım zirve yaptı. Üzüldüm mü, rahatladım mı hala anlayamıyorum. Ama hayatım boyunca bir daha öyle bir an yaşamak istemiyorum, bildiğim bu. O 2 damla gözyaşı benden hiç akmadı gitti gideli. Ancak birgün mutlaka bunun acısı çıkacak. Ya benden çıkacak, birgün bir yerde çarpılıp kalacağım.Ya da birinden alacağım bunun hıncını.
Çok uzattım biliyorum. Ben ki keder dolu bir insanken, bugün bile gidişi aklıma geldikçe koyuyor bana. Dayandım. Dayanacağım. İnsanın eşinden ayrılması, sevgilinden ayrılmaya benzemiyormuş. Ona ait ne varsa yaktım yırttım yok ettim. Hala en olmadık zamanda bir yerlerde ona ait bişeyler çıkıyor karşıma ve ben olduğum yere yığılıp kalıyorum. Dalıp gidiyorum. Herşeyin toz pembe olduğu günler geliyor aklıma. Sonra ilk kavgalar, sonra daha şiddetlisi, kırılan camlar, kırılan kalpler, bozulan huzur, kaybedilen yaşama sevinci...Elimdeki kesik izlerine bakarak doğruluyorum yığılıp kaldığım yerden. Acıyla yığıldım yerden kinle nefretle doğruluyorum.
Bir kadın bir erkeğe bunu yapmamalı. Sevgi buruşturulup ta bir kenara atılacak mendil değildir. Paçavra değildir. Onu mutluluktan havalarda zıplatan da bendim, çalıştığı yerde sevinç çığlıkları attıran da bendim, yüzüme karşı bela okumasına sebep olan şeyleri yapan da bendim. O noktadan bu noktaya nasıl geldim Allahım. Gözüm hiçbirşeyi görmedi her türlü riski aldım. onun mışıl mışıl uyuduğu saatlerde, gecenin bir kör vakti kafama silah dayadılar benim. Titremedim bile. Neden biliyor musun? Sırf onunla görüşeyim diye gizliden cep telefonu kullandığım için. Sevgi insanı ölüme bile, bakkala ekmek almaya gider gibi bir dinginlikle sakinlikle götürüyor. "Yasak olduğunu bilmiyor musun, neden askrede cep telefonu kullanıyorsun" dediler. "Mecburum, telefonu benden alamazsınız vurun beni" dedim. Psikopat bu dediler, kafayı yemiş. Yemin olsun abartmıyorum. En yakın arkadaşlarımı kırdım onun için. Seninle ölüme de varım, ihanetede de varım. Herşeye varım dedim. Bugün geldiğim noktada kızgınlığım bu yüzden bu kadar yakıcı.Bu nedenle dinmiyor. Ne yapsam dindiremiyorum bu kızgınlığımı, o kadar yanıyor ki içim, çekip vursalar beni kanım akmaz. Dilim dilim doğrasalar canım acımaz. Benim içimi nefretin koru almış. Komple ayaklı kin olmuşum ben. Öylesine sakinim ama, öylesine sessizim.
Kimseye karışmıyorum. Kimsenin tavuğuna kışt demiyorum. Kendimle başbaşayken delleniyorum bazen. Sonra yine duruluyorum.
Sana bunları anlattım. O günden beri ilk kez burada yazıyorum bunları. Kim ne derse desin umurumda değil. Şu anda kendimi çok rahat hissediyorum. Bu vesileyle sana da teşekkür ederim dostum. Kolaylıklar dilerim. Msn kullanmıyorum. Eşim evi terk ettiğinden beri msn e de girmiyorum. Adresin burada yazılı. Bakarsın fikrim değişir eklerim seni.
Avukat bey, sözlerime alınmayın. Sizlerin yardımınıza ihtiyacımız var. Sizlere minnettarız. Kızgınlıkla ağzımızdan kırıcı laflar çıkmışsa, aldanmışlığın acısıyla kor alevlerde yanan ruhsallığımıza verin.