Alıntı:
marita rumuzlu üyeden alıntı
Umumi Vekaletname :kişinin vekil tayin ettiği şahısın tam bir yetkiye sahip olması demektir.Yani vekil tayin edilen şahıs,dilediği gibi vekaleti veren kişi adına her türlü alım,satım,devir ve aklınıza gelen tüm işlemleri yapabilmesi demektir (kişiye danışmadan hareket edebilir,gerektiğinde).Dikkat edilmesi gereken husus:Umumi Vekaletname'ye sahip kişi ,kötü niyet taşıyorsa,vekalet veren kişiye ait mülk,para vs kendi üzerine alabilir.
Bu konu ile ilgili ilkeli olduğumu düşündüğüm yaklaşımımdan dolayı epeyce zarar gördüm. Şöyle ki: Aracım Trafik Tutanağında da açıkça belirtilen şekilde, arkadan hızla gelen iki ağır vasıta tarafından 09 Aralık 2007 günü, çarpılıp ve ezilerek ağır hasar gördü. Aracım kasko rizikolarına karşı sigortalı idi. Sigortacıdan hasarımı tazmin etmesi için, tarafımdan özellikle HURDA BELGESİ değil de, tam istedikleri şekilde "ÇEKME BELGELİ KAYDI SİLİNMİŞTİR" kaşeli Motorlu Araç Tescil Belgesi çıkardım ve ibraz ettim.
Kendi belirledikleri aracımın ağır hasarlı işlem görmesinde ve belirledikleri cüz'i araç değerinde de mutabık kaldığımızı bildirdim.
Ayrıca, kendilerince gönderilen form ibraname ve makbuzu imzalayarak, verdiğim hesap numarama aracımın kaza anındaki sigorta değeri diye sigortaca belirlenen ve mutabık kaldığımız araç değerini yatırmaları şartıyla, kendilerini ibra ettiğimi, % 100,00 kusurlu karşı taraf ve onların Mali Mesuliyet Sigortalarına karşı tazminat için tüm rücuu haklarımı da kayıtsız şartsız devredeceğimi imzalayarak bildirdim.
Gel gör ki sigortacı gerek kaza sırasındaki tutanakları, ehliyeti, alkol raporlarını... ne de bu istediği diğer belgeleri yeterli görmedi.
Bunun üzerine Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 3.3.1.2. Maddesi gereğince, ibraz ettiğim trafikten çekme belgesini de dikkate alarak hasarımı ödemesini ve aracımın mülkiyetini, hiçbir tereddüde, inkar ve ihtilafa mahal vermeyecek şekilde, isteyip istemediğine dair irade beyanında bulunmasını, eğer istiyorlarsa, aracımı sigortacıya devir ve temlik etmeye rıza gösterdiğimi noterden keşide ettiğim ihtarname ile bildirdim.
Paramı ödemeyen, aracımı da üzerine almayan, hatta alıp almayacağını da muallakta bırakan sigorta şirketi bana karşı temerrüde düştüğüme dair, karşı ihtarname keşide etti. Bu ihtarnameyi dışardan okuyan, yukarıda hemen yerine getirdiğimi zikrettiğim edimlerimi ifa etmekten imtina ettiğimi zannederdi. Halbuki ihtilaf konusu olan elbette bir şey vardı. O da; OTOMOTİV KONUSUNDA TAM VEKALETNAME idi.
Sigorta Şirketinin istediği almadığım paranın makbuz ve ibranamesini kabul etmiş ve vermiştim. Aracımın sigorta şirketince onartılıp, KAZASIZ DİYE ZAVALLI BİR VATANDAŞA AYIPLI OLARAK SATILMASINA VE SATIŞ BEDELİNİN SİGORTA ŞİRKETİNE İRAD KAYDEDİLMESİNE kadar ki süreçte, harcanacak tamir ve trafiğe tekrar sürülmesi için gerekli resmi iş, işlem ve formalite masraflarının da, vekil harcamalarının da (ki buradaki vekil tabii hukukçu vekil değil, takipçi, tamirci, galerici...gibi sigortacıya uygun vekil) hasar bedelimden kesilmesini içeren FORM TAAHHÜTNAMELERİNİ de imzalayıp vermiştim.
Ancak sigorta ile anlaşmadığımız konu şuydu. Sigortacı bana bir form vekaletname gönderdi. Vekaletnameyi ve diğer isteklerini internet yoluyla, ilgisiz birinin mail adresinden gönderdi. Zaten Sigorta Şirketinin adı hiç ne vekaletnamede, ne de diğer istediklerinde yoktu. Vekil edilecek 30 kişinin yeri, yurdu, T.C. Kimlik numarası hiç bir şeyi belli değildi. Sadece ad ve soyadları vardı. Yetkileri ise sadece riziko ve sigorta bedeline esas aracım hakkında değil, sahibi olduğum ve olacağım tüm araçları da kapsıyordu. Bu SÜRESİZ VEKALETNAME; bütün araçlarımı, bana haber vermeye hacet bırakmadan alıp götürme, isterlerse bu araçlarımı parçalama, isterlerse bütün olarak benim adıma dilediğine, dileği fiyata satma, bedelini tahsil etme ve dilediği gibi harcama, vekillerin yapacakları bu işlemlerin masraflarını benden talep etme, araçlarımı bulamadığımda emniyette "Çalıntı İhbarında bulunursam" bana haber vermeden "Çalıntı Ruhsatı Çıkarma" bulunduğunda da "Buluntu İşlemelerini" benim bilgime hacet kalmadan yaparak aracı bir kere daha geri teslim alma, araçlarımın motor, şasi ve plaka numaralarını dilediği şekilde değiştirtme, motor bloklarını satma ya da başka araçlara takma...dilediğine bu yetkileri TEVKİL VE TEŞRİK ETME gibi akla hayale sığmayacak yetkilerini içeriyordu.
Anti parantez şuna da dikkat çekeyim. Bu vekaletname; aracımın gayr-i resmi defalarca satılmasında, noter satışı yerine, noterden benim vekaletimin tevkil ve teşrikle devir ve temlik edilmesini, böylece aracın istenirse sorumluluk ve tescili üzerimde bırakılarak elden ele gezmesini olanak sağlayacak bir vekaletnamedir.
İşte bu vekaletnameyi, hasara konu aracı ve anahtarlarının tamamını, Sigorta adını hiç karıştırmadan, İstanbul/Yukarı Dudullu denilen bir yerdeki takipçilik ve galericilik yapan bir yere, kendiliğimden gönderecekmişim. Hala bu isteniyor.
Ben, sigortacıya öncelikle benim böyle temelli bir şekilde VEKİL ya da VASİYE ihtiyacım olmadığını, olursa da, bu ihtiyacımın varlığını tespit ve giderilmesi için vekil tayin etme yetkilerinin kendilerinde olmadığını, eğer iddia ettikleri ve bana telkin ettikleri şekilde bu kişiler güvenilir kişiler iseler, BENİ DEĞİL SİGORTA ŞİRKETLERİNİ TEMSİL VE GEÇERLİ İMZA SİRKÜLERİYLE İLZAMA KENDİLERİNCE yetkilendirilebileceğini, Sigortayı geçerli bir vekaletname ile temsilen, hasara konu aracımı teslim alabileceklerini, bu düşünceme inanıp, güvenerek bir kez daha ihtar ettim. Ancak, sigorta şirketi ihtilafın ayrıntısını gizleyerek, sadece "Yapmanız gerekeni yapın, isteneni verin" diye karşı ihtarnameler çekmekte, nasıl beceriyorsa hala gizli numaralardan arayarak her mercii ve kurum önünde haklı çıkacağını beyan etmektedir. Bu gizlilik içindeki tutumlarından, benim haklı olduğumu düşünerek cesaret aldım ve olayı bazı hakim ve savcılara açtım. Aldığım cevap karşısında şaşırdım. Cevap; "Bizim de araçlarımız pert oldu. Biz de sigortanın gösterdiği adamlara aynı vekaletnameleri verdik. Vekaletnamede yazanlara bakmayın. Bu güne kadar vekaletnameden dolayı bize bir zarar gelmedi. Sadece aracımızın değerini ödemediler, ucuz gitti." şekilndeydi.
Önce bu sözler yüreğime su serpti. Noterden masraf edip bu vekaletnameyi tanzim ettirdim. Ancak sonradan kendi kendime, "Onlar devletin hakim ve savcıları. Onlara tabii ki oyun oynayamazlar" dedim. Takipçiye vekaletnameyi gönderemedim.
Olayı da Başbakanlık Hazine Müsteşarlığına şikayet ettim. Ancak Daire Başkanı imzalı gelen cevapta, ilgili sigortacının bilgisine başvurulduğu, mevzuata göre, sigortacının hasardan azami bilgi sahibi olması gerektiği, bu bağlamda, vekaletname de dahil ne isteniyorsa o evrakları teslim edip, riziko bedelimi tahsil etmem gerektiği, bildirildi.
Yani sigorta şirketi, taa İstanbul'daki, galerici, takipçi ve tamircileri kaza ve hasarda bilgi sahibi olmak için bana vekil tayin ediyormuş.
Bu benim aklıma yatmıyor. Zira sigorta şirketinin hukuk müdürü ile telefonla yaptığımız şöyleşide :) artık beni değil, bana kendilerinin tayin edecekleri vekilleri muhatap alacaklarını belirtti. Hatta bana, kendilerine karşı temsil etmek üzere avukat da bulabileceklerini söyledi. Sizin şehrinizde falancayı avukat tutun, ona izah edeyim, dedi.
Bu ne biçim iştir. Karşılıklı bir ihtilafta taraflardan biri, diğerinin vekilinin kim olacağını belirliyor?
Utanmasa şunu da söyleyecek: Şu şehrin şu mahkemelerinde, şu hakimin olduğu yerde, şöyle şöyle dava aç. Aklımı kaçıracağım. Bu nasıl doğru bir işleyiş? Bilgilendirseniz memnun olurum. Saygılarımla.