İşçinin borçları nedeniyle geçerli fesih
Bu gün izlediğim bir haberde, PTT idaresinin kredi kartı vs borçları nedeniyle çalışanların maaşlarına haciz konulmasının kurumun prestijini sarstığı nedeniyle bundan böyle ihtar ve sonunda iş sözleşmesi feshi yoluna gidileceği söyleniyordu.
4857 sayılı yasanın TBMM' nde görüşülmesi sırasında ve Komisyon görüşmelerinde ve yasa gerekçelerinde, işçinin borçlanmasının geçerli bir fesih sebebi oluşturacağı örnek olarak kullanılmıştı.
Gerek uzun yıllardır işveren vekilliği ve gerekse banka avukatlığı yapmam dolayısıyla bu gibi durumlarla çok sık karşılaşır oldum.
Her zaman ifade ettiğim gibi tekralamam gerekirse, özellikle bireysel iş hukuku ihtilaflarının her biri kendine özgü (sui generis) bir yapıdadır. Bu nedenle her somut olay ilgili yasa maddelerinin hukuk kuralları, içtihatlar ve hayatın olağan akışı ile birlikte ancak somut olayın da özellikleri göz önünde bulundurularak çözümlenmelidir.
Görüyorum ki işçinin borçları nedeniye maaşı üzerine haciz tatbik edilmiş olmasını işverenler çok rahat bir biçimde işçi aleyhinde kullanabilmekteler. Bunu da "şirket prestiji, işçinin işe yoğunlaşmasının azalması vb. gerekçelere sığdırmaktalar. Ancak işçinin neden bu hale düştüğünü pek az işveren gerçekten sorgulamakta, daha da azı bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için çaba sarfetmekteler.
Günümüzde özellikle kredi kartı borcu olan yada ödeme güçlüğü çeken pek çok çalışan var. Bunların bir kısmı bir başkasının borcuna kefil olmuşlar. Böylesi bir kefalet borcu nedeniyle dahi maaş haczi işverenler tarafından hiç bir şekilde hoş görülmemekte. Karşılaştığım bazı vakalarda ya çocuğu yada eşinin hastalığı nedeniyle kredi kartına yüklenmek zorunda kalan insanların çaresizliklerine tanık olmak kahrediciydi. Sırtına binen borç yükü altında ezilirken bir de işsiz kalma korkusu, baskısını sanırım pek çoğumuz bilemeyiz, anlayamayız da.
Demem o ki, bu konuda karşılaşılan örnekleri ve örnek yargı kararlarını , düşünce ve yorumlarımızı aktarabilirsek birşeyleri başlatmış olabiliriz.
4857 sayılı yasanın TBMM' nde görüşülmesi sırasında ve Komisyon görüşmelerinde ve yasa gerekçelerinde, işçinin borçlanmasının geçerli bir fesih sebebi oluşturacağı örnek olarak kullanılmıştı.
Gerek uzun yıllardır işveren vekilliği ve gerekse banka avukatlığı yapmam dolayısıyla bu gibi durumlarla çok sık karşılaşır oldum.
Her zaman ifade ettiğim gibi tekralamam gerekirse, özellikle bireysel iş hukuku ihtilaflarının her biri kendine özgü (sui generis) bir yapıdadır. Bu nedenle her somut olay ilgili yasa maddelerinin hukuk kuralları, içtihatlar ve hayatın olağan akışı ile birlikte ancak somut olayın da özellikleri göz önünde bulundurularak çözümlenmelidir.
Görüyorum ki işçinin borçları nedeniye maaşı üzerine haciz tatbik edilmiş olmasını işverenler çok rahat bir biçimde işçi aleyhinde kullanabilmekteler. Bunu da "şirket prestiji, işçinin işe yoğunlaşmasının azalması vb. gerekçelere sığdırmaktalar. Ancak işçinin neden bu hale düştüğünü pek az işveren gerçekten sorgulamakta, daha da azı bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için çaba sarfetmekteler.
Günümüzde özellikle kredi kartı borcu olan yada ödeme güçlüğü çeken pek çok çalışan var. Bunların bir kısmı bir başkasının borcuna kefil olmuşlar. Böylesi bir kefalet borcu nedeniyle dahi maaş haczi işverenler tarafından hiç bir şekilde hoş görülmemekte. Karşılaştığım bazı vakalarda ya çocuğu yada eşinin hastalığı nedeniyle kredi kartına yüklenmek zorunda kalan insanların çaresizliklerine tanık olmak kahrediciydi. Sırtına binen borç yükü altında ezilirken bir de işsiz kalma korkusu, baskısını sanırım pek çoğumuz bilemeyiz, anlayamayız da.
Demem o ki, bu konuda karşılaşılan örnekleri ve örnek yargı kararlarını , düşünce ve yorumlarımızı aktarabilirsek birşeyleri başlatmış olabiliriz.