SEVGİLİ VİRGOM VE MAMUDO63
Maalesef başınıza gelenler veya gelecek olanlar, özelleştirme uygulamasının gerçek yüzünü göstermesi, KİT'lerin zarar ettiren günah keçileri olarak KİT çalışanlarının gösterilmesi bakımından örnek VAKIA dır.
Ancak bazı şeyleri de yanlış yorumlamayalım. Telekomda hala 657' ye tabi çalışan varsa bunların zorla emekliliğe sevkedilmeleri DEVLET MEMURLUĞU STATÜSÜ GEREĞİ mümkün değildir. ( Bilahare Telekomun tamamen satılmasının ardından bu memurcuklara da önceleri güzel vaadlerde bulunulacak, tamamı olmasa bile bir kısım memurcuklar memurluktan kendi istekleri ile istifa ederek yeni işveren emrinde bu kez İŞÇİ statüsü ile çalışmaya başlayacaklar,çoğu bu işi bilen, işyerini teknik idari,mali bilgisiyle sürükleyecek yetenekte olan ama başlarına gelecekten habersiz insancıklar canla başla çalıştıkları halde bir gün ellerine sarı bir zarf tutuşturulacak ve muhtemelen denecek ki
- emekliliği hak ederek çalıştığınız işyerimizde yapılan yeni organizasyon, uygulamaya konulan yeni iş anlayışı ve norm kadro çalışmaları, süreç yönetimi, performans değerlendirmesi sonucunda hizmetinize ihtiyaç kalmadığı saptanmıştır, allah yolunuzu açık ede! -
Sonra da bu memur eskisi yeni işçi insancıklar kendilerine ne kadar büyük haksızlık yapıldığı düşüncesiyle gerek kendilerinin gerek ailelerinin manevi yaşantısını karartacak, kimisi yüksey tansiyona kimisi ülsere yakalanacak. Bu anlattıklarımı bizzat yaşayan, çok yakınlarının başlarından geçen olaylara şahsen tanıklığımdır, en ufak bir abartma yoktur.
Ancak ne yazık ki günümüzün SÜRECİ BUDUR. Devletin kendi eliyle yarattığı, bu ülkeye çok önemli ekonomik katkılarda bulunan KİT'lerin yine devlet eliyle ve bilinçli ve sistematik biçimde yok edilmesi SÜRECİDİR ve halen tamamlanmamıştır.
İşin hukuki boyutuna gelince,her ne kadar ütopik (veya hayalci) olduğum ! bazılarınca ileri sürülmüşse de ( hangi noktalarda olduğumu ilgilisi halen bana açıklamış değildir, hatam var ise nerde olduğunu bilmek isterim)
KİT lerde çalışan memur ve işçiler farklı kanunlara ve statülere sahiptir. Anayasa Mahkemesinin de pek çok kararında KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK ilkesini, kanunlarda EŞİT KİŞİ VEYA STATÜLER arasında eşitsizlik yaratılması olarak uygulamakta ve Anayasaya aykırı bularak iptal etmektedir.
www.anayasa.gov.tr adresinden Yüksek Mahkemenin kararlarını bularak okursanız EŞİTLİK kavramı hakkında daha açık ifadelerle karşılaşacaksınız. Örneğin 657' ye tabi pesonel arasında ücret,sosyal haklar vb konularda farklı,birisine imtiyaz vs sağlayan düzenlemeler iptal edilirken., aynı kamu kuruluşunda aynı dairede aynı işi yapan ilkokul mezunu bir devlet memuru ile, o kurumda o memur ile aynı işi yapan üniversite mezunu bir işçinin özlük hakları veya herhangi bir konuda birbirine son derece zıt, birisini diğerine üstün kılabilecek kanuni düzenleme veya idari uygulama karşısında bu iki çalışanın(işçi-memur) birbirine kıyasla eşitsiz uygulamadan söz edilmesi, farklı hukuki statüleri nedeniyle mümkün değildir,zira işçi ve memur bu statü farkı nedeniyle birbirine eşit değildir.
Bu nedenle 657' ye göre memurlar 65 yaşına kadar çalışır ve emekliliği hak ettiği halde kimse de ona emekli ol git diyemez.
İşçiler ise 506 sayılı kanun uyarınca yaş-prim ödeme gün sayısı gibi kriterlere sahip olmakla EMEKLİLİĞİ HAK ETMİŞ OLUR. Ancak bu durum,işverene işçisini RE'SEN emekli etme hakkı vermez, ama işverene bu kişiyi işten ATMAK için bir bahane sağlar.
Alıntı:
Alıntı: 506 sayılı SSK Kanununda 60. maddede sadece emekliliğe hak kazanır der. Oysa 5434 saylı emekli sandığı kanunu 39. madde j bendinde "eğer isterse" emekli olur diye bir tanım vardır. Bu aynı satatüye sahip yani ENGELLİ statüsünde çalışanlar arasında farklı kanunlara tabi olsalar dahi ayrım yapmak anlamına gelir. Bu kanunlardan hareket etmek gerekiyor.
Böylece sevgili virgom, aynı iş yerinde çalışan birisi işçi özürlü mühendis ile memur özürlü mühendis arasında bu fark vardır ve biribirlerine eşit değillerdir, o nedenle de işçi-memur arasında idare tarafından ayırım yapılması hukuka aykırı değildir. Sizin statünüz ENGELLİ-ÖZÜRLÜ olmak değil işçi-memur olmaktır. (Aslında özürlü deyimi de, engelli deyimi de içime sindirmediğim deyimler ama daha uygun tanımlama nedir bilmiyorum - ki nice tamamlar aslında özürlü ve engelli, hergün kimbilir kaçıyla karşılaşıyoruz)
Sayın virgom'un yazdıklarına karşı, çok detaylı olmasa da şimdilik yaptığım inceleme sonucunda şunları söyleyebilirim. Hatalı da olabilir, yorum meselesidir.
Telekom için yapılan yasa değişiklikleri, 4046 sayılı yasa düzenlemesi ile paralel gibi görünüyor. Bana göre 4046/21.m. ndeki özürlülerle ilgili düzenlemenin etkisi kalmadığı kanısında değilim.
Kalmasa dahi, 4857 İş K. özürlü çalıştırma,işveren yüklenmiş bir ödevdir. TEORİK OLARAK eğer iş yerinde özürlü açığı olduğu halde, işveren bir özürlüyü emekliliği hak ettiği veya kadro iptali, istihdam fazlalığı nedeniyle hizmetine ihtiyaç kalmaması gibi,- özürlü çalışanın ŞAHSİ KUSURLARI- PERFORMANS DÜŞÜKLÜĞÜ gibi gerekçeler dışındaki bir nedenle - işten çıkartmasının yasaya aykırı olduğunu düşünüyorum.
Bu konudaki düşüncelerimi
https://www.hukuki.net/topic.asp?ARCHIVE=&TOPIC_ID=3965 bölümünde açıkladığım için tekrar etmeyeceğim.
Ancak son olarak söylemek istediğim şey : FERDİ KURTULUŞ ÇÖZÜM DEĞİLDİR Sizler özürlü (engelli) olduğunuz nedeniyle daha farklı bir muamele beklemekte haksız değilsiniz ancak kendiniz için istediğiniz ve savunduğunuz haklar, mevcut yasal sistemde Özelleştirme sonucunda yaşananlara bakıldığında özürlü olmayanları da ağır biçimde vurabilmektedir. Bu nedenle kendi özel durumunuzla ilgili haklı yakınmaları dile getirirken aynı zamanda diğer çalışanları mağdur eden uygulamalar için de sesinizi yükseltin. Birlik, bütünüyle birlik olunmakla sağlanabilir.
ceteris paribus