Re: Yürütmeyi durdurma kararları uygun şekilde uygulanmazsa ne yapılmalıdır
ATAMA İŞLEMLERİ HAKKINDA DANIŞTAY'CA VERİLEN YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
VE İPTAL KARARLARININ YERİNE GETİRİLMESİNDE İDARENİN YAPACAĞI İŞLEMİN
BİÇİMİ HK. (*)<
..........
A- Yürütmenin durdurulması kararlarında;
İdare hukuku ilkelerine göre, iptal kararları iptali istenilen idari
tasarrufu ve ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarihten itibaren
ortadan kaldırarak tasarrufun tesisinden önceki hukuki durumu ortaya
koyar. Diğer bir deyimle, iptal edilmiş olan işlemi, hukuk aleminde
hiç doğmamış hale getirir.
Bir iptal davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararı da
aynı niteliktedir. Yani; ortada henüz bir iptal kararı bulunmadığı hal
de, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdu
rur ve bu tasarruf ve işlemlerin tesisinden ve icrasından önceki huku-
ki durumun yürürlüğünü sağlar.
Doktrinde genel olarak kabul edilmiş olan bu kural, yargısal içtihat-
larla, uygulamada belirli bir biçimde yer almıştır. Aksi düşünüş tarzı
idari yargı kararlarının uygulanamaması gibi hukukun kabul edemeyeceği
bir sonuç doğurur. Nitekim, 9.7.1966 gün ve 1966/7 sayılı Danıştay İç-
tihadı Birleştirme Kararı ve Dava Daireleri Kurulunun 4.2.1966 gün ve
E:1965/473 sayılı kararı ile bu kuram kabul edilerek idari yargı karar
larının uygulanması sağlanmıştır.
Hukuki durumu bu şekilde tesbit ettiğimiz zaman, yürütmenin durdurulma
sı kararlarının yerine getirilmesindeki zorunluluk ve açıklık kendili-
ğinden ortaya çıkmaktadır.
1- Görevinden alınan veya başka bir göreve atanan bir memurun yerine
yeni bir atama yapılmamış iken yürütmenin durdurulması kararı verildi-
ği takdirde, bu kararın uygulanması yukarıda izah edilen hukuk kuralı-
na göre çok basittir. İdarece yapılacak olan işlem, idarenin başındaki
kişinin yürütmenin durdurulması kararının yerine getirilmesi için bir
yazı yazarak ilgili şahsın görevine başlamasını temin etmekten ibaret-
tir.
2- Görevinden alınan veya başka göreve atanan memurun, yerine yeni bir
atama yapılmış iken, sadece kendisinin görevden alınmasına veya başka
bir göreve atanmasına ilişkin işlemin durdurulmasına karar alması ha-
linde de;
Yukarıda belirtildiği üzere, bir iptal davasında verilmiş bulunan yü-
rütmenin durdurulması kararı, iptal kararlarında olduğu gibi, iptali
istenilen idari tasarrufu ve ona bağlı işlemleri durduracağı ve tasar-
ruf ve işlemlerin tesis ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğü-
nü sağlıyacağı cihetle, birinci maddede olduğu gibi yeni bir atama iş-
lemine lüzum kalmaksızın, idarenin başındaki kişi bu kararın yerine
getirilmesi için, ilgililere bir yazı yazarak eski hukuki durumun de-
vam etmesini sağlar.
3- İkinci maddedeki durumda görevden alma veya başka göreve atanma iş-
lemi ile birlikte bu göreve yeni yapılan atama işleminin de yürütülme-
sinin durdurulmasına karar verildiği takdirde, hukuki durum ikinci
fıkradaki hukuki durumla aynı olduğu cihetle yürütmenin durdurulması
kararının yerine getirilmesi için aynı yöntemin uygulanması gerekli ve
yeterlidir. Çünkü hukuki bakımdan görevinden alınan veya başka göreve
atanan memurun yerine yeni bir atama yapılmış iken, sadece kendisinin
görevden alınmasına veya başka bir göreve atanmasına ilişkin işlemin
yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi ile; yürütmenin durdu-
rulması kararları iptali istenilen işlem ile ona bağlı diğer işlemle-
rin de icrasını durdurduğu cihetle, görevden alma veya başka göreve
atanma işlemi ile birlikte, bu göreve yeni yapılan atama işleminin de
yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesinin aynı hukuki sonuçları
doğuracağı açıktır.
Yukarıdaki nedenlerle bu şıkta da yürütmenin durdurulması kararlarının
yerine getirilmesi için idarenin başındaki kişinin ilgililere bildiri-
de bulunmasının yeterli olacağına;
B- Yukarıdaki sayılan durumlarda iptal kararı verildiği takdirde ida-
renin yapacağı işlemin biçiminin ne olması gerektiği sorusuna gelince;
İptal kararları, objektif, geriye yürüyen, genellik ifade eden, orta-
dan kaldırıcı nitelikte kararlardır. Bu bakımdan kendiliğinden infaz
kabiliyetleri yoktur. Ancak iptal kararları, idari tasarrufun doğuşun-
da unsurlarındaki sakatlıkları tesbit ettiği için makabline şamildir.
Başka bir deyişle iptal kararları, iptal konusu tasarrufun, unsurla-
rındaki sakatlıkların tasarrufun doğuşunda mevcut olması dolayısıyla
hukuki bir durum yaratmadığını, hukuk aleminde bir değişiklik husule
getirmediğini gösterirler. Bu husus, iptal kararlarının makable şamil
sonuç getirdiği ilkesidir. Bu nedenle iptal davasında işlemin iptal e-
dilmesi halinde bu işlem ve bu işlemle doğmuş olan hukuki durum orta-
dan kalkmış olur.
İdare, iptal kararlarının maksat ve kapsamı dışında bir işlem tesis e-
demez. İptal kararları üzerine idarenin tesis edeceği işlem, iptal ka-
rarının yerine getirilmesine matuf ve kararın maksadına uygun olmalı-
dır. İdarenin başkaca bir tercih ve takdir hakkı yoktur.
Diğer bir husus da, iptal edilen işleme dayanılarak tesis edilmiş olan
işlem ve tasarrufların da iptal kararı ile kendiliğinden ortadan kalk-
ması sonucunun doğmasıdır. Bu nedenle, iptal hükmü idareye iptal edi-
len tasarrufdan, buna dayanan ve bağlı olan tekmil tasarruflardan ve
işlemlerden doğan bütün sonuçları ortadan kaldırarak bu işlemler tesis
edilmemiş gibi eski durumu tamamen iade etmek görevini yüklemektedir.
İdare, bu görevi hiç bir sebep ve bahane ile yerine getirmekten kaçı-
namaz.
İptal davasının idareye karşı olan bu hükmü, iptal kararının teşkil
ettiği muhkem kaziyenin mutlak ve genel oluşunun ve makabline şamil
bulunmasının doğal ve zaruri bir sonucudur.
Hukuki durumu ve idare hukuku ilkelerini bu şekilde tesbit ettikten
sonra; görülüyor ki iptal edilen atama, nakil veya görevden alma işle-
mi hukuken hiç tesis edilmemiş sayılmaktadır.
Bu durumda, iptal edilen işlemden evvelki hukuki durum avdet ettiğine
ve varlığını koruduğuna göre, iptal kararının yerine getirilmesi için
yeni bir atama ve nakil işleminin yeniden tesis edilmesine hukuki bir
zaruret ve imkan da mevcut değildir. Diğer bir deyimle, ilk atamadaki
yönteme göre yeni bir atama işleminin tesis edilmesine gerek yoktur.
Çünkü iptal edilen işlemin tesisinden evvelki hukuki durum varlığını
muhafaza ettiğine göre aynı kadroya aynı şahsın aynı zaman için ikinci
defa atanması gibi (sakat) bir işlemin tesisinin hukuken mümkün oldu-
ğunu düşünmek hukuk mantığına ters düşen bir durum yaratır.
Bu nedenle, idarenin yapacağı işlem, iptal kararının maksat ve ruhuna
uygun olarak ilk atama işleminin yürürlükte olduğunu ilgili kişiye
bildirmesi ve görevini yürütmesini temin etmesinden ibarettir. Bu bil-
dirinin idarenin başı olan kişi tarafından (Bakanlar Kurulunun yetki-
sine giren hususlarda Başbakan veya ilgili bakan, Bakanlıklarda bakan,
müstakil genel müdürlüklerde genel müdür, Üniversitelerde Rektör veya
yetkisi dahilinde olduğu takdirde dekan gibi) yapılması yeterlidir.
Bu nedenlerle, sorunun, yürütmenin durdurulması kararlarının yerine
getirilmesine dair olan (A) bölümünde belirtilen her üç halde de,iptal
kararı açısından hukuki bir farklılık bulunmadığı cihetle, iptal kara-
rının yerine getirilmesi işleminin yukarıda belirtildiği şekilde tesis
edilmesinin yeterli olduğu ve atamadaki yönteme göre yeni bir atama
işleminin yapılmasına gerek bulunmadığına,
C- Lehine iptal kararı veya yürütmenin durdurulması kararı verilen ki-
şinin, bu karar verilmeden önce isteği ile emekliye ayrılması veya
başka bir göreve atanması halinde, bu yargı kararları üzerine idarece
ne gibi bir işlem yapılabileceği hususuna gelince;
Bu bentteki hukuki durum, yukarıdaki bentlerdekinden değişiklik arzet-
mektedir. Burada birbirinden bağımsız iki ayrı işlem mevcuttur. Bu iş-
lemlerden birincisi davacının açmış olduğu iptal davası üzerine iptal
edilen veya yürütülmesi durdurulan işlemdir. Diğeri ise, davacının i-
radesine dayanılarak yani, isteği ile emekliye ayrılması veya başka
bir göreve atanması yolunda tesis edilmiş bulunan işlemdir.
Bu işlemlerden birincisi hakkında verilmiş bulunan iptal veya yürütme-
nin durdurulması kararlarının yerine getirilmesi gerekli ise de, dava-
cı kendi isteği ile emekliye ayrılmak veya başka bir göreve atanmak
gibi idareye yeni işlemler tesis ettirmiş bulunduğu cihetle hukuki
bakımdan ortada yerine getirilmesi gerekli bir Danıştay kararı kalma-
mış bulunmaktadır. Ancak, verilmiş bulunan iptal kararında davacının
isteğiyle emekliye ayrıldığı veya başka bir göreve atandığı tarihe ka-
darki müktesep ve sübjektif haklarına ilişkin kısımların uygulanması-
nın zorunlu olduğuna,
D- İdare, yürütmenin durdurulması kararına uyarak kişiyi görevine iade
ettikten sonra, davacının iptal talebi idari yargıca reddedilirse, yü-
rütmenin durdurulması kararından önceki işlemin kendiliğinden yürürlü-
ğe girip girmiyeceği konusuna gelince;
İdari işlemler kural olarak tesis edildikleri andan itibaren yürürlüğe
girerler ve idare kamu gücüne dayanarak tesis etmiş olduğu işlemi yü-
rütür. Bu işlemin yürütülmesi ancak bir idari yargı kararı ile durdu-
rulabilir. İdari yargı bir işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar
verdikten sonra yaptığı incelemeler sonucu dava konusu işlemde bir sa-
katlık tesbit edemiyerek davayı reddedebilir. Bu halde, yürütmenin
durdurulması kararı kendiliğinden ortadan kalkmış olur, dolayısiyle
evvelce tesis edilmiş ve idari yargı tarafından yürütülmesi durdurul-
muş olan işlem tekrar hukuki bakımdan hayatiyet kazanarak idarece yü-
rütülmesi mümkün hale gelir ve yürütmenin durdurulması kararından ön-
ceki hukuki durum avdet eder. Hukukiliği ve kanuniliği Danıştay kararı
ile saptanmış olan işlemin kaldığı yerden yürütülmesi için yukarıdaki
bentlerde olduğu gibi idarenin başının ilgililere bir tebligatta bu-
lunmasının ve işlemi yürüttüğünü bildirmesinin yeterli olduğuna karar
verildi.
GENEL KURUL: E:78/20, K:78/26
İstişari düşünce isteğinin konusunu, T.C. Anayasasının 132. ve 521 sa-
yılı Danıştay Kanununun 95.maddeleri gereğince yerine getirilmesi zo-
runlu olan Danıştay kararlarının muhtelif hallerde nasıl uygulanacağı
ve uygulamadaki yöntem ve biçimin ne olacağı hususlarında doğan tered-
düdün giderilmesi teşkil etmektedir.
Anayasamızın, yürütmenin ve idarenin işlem ve eylemlerinin denetimi
ile idari yargıyı, yasamanın denetimi ile de Anayasa Mahkemesini gö-
revlendirmiştir. Yasama organları nasıl Anayasaya aykırı kanunlar çı-
karamaz ise yürütme ve idare de hukuk ve kanuna uymayan işlem tesis
edemez, bu gibi eylemlerde bulunamaz. Yasama organı, Anayasanın ilke-
lerine ters düşen bir kanunu kabul ettiği ve bir yasama kararı aldığı
takdirde, bu kanun ve kararları Anayasa Mahkemesince; idare, hukuka ve
kanuna uymayan bir işlem tesis ettiği takdirde bu işlem ve kararlar
Danıştay tarafından iptal edilmekte, kanunsuz eylemlerinden dolayı i-
dare tazminata mahkum edilmektedir.
Görülüyor ki, bugün memleketimizde yasama organının kanun ve karar
şeklindeki tasarrufları, Anayasaya uygunluk bakımından Anayasa Mahke-
mesinin, yürütme ile birlikte idarenin, idare organlarının veya idare
ajanlarının eylem ve işlemleri de hukuka ve kanuna uygunluk bakımından
idari yargının denetimine tabi tutulmuştur.
Bu nedenle Anayasanın 132.maddesi, yasama ve yürütme organları ile i-
dare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mah-
keme kararlarını hiç bir suretle değiştiremez ve bunların yerine geti-
rilmesini geciktiremez, hükmünü koymuş, 521 sayılı Danıştay Kanununun
95.maddesi ise, idare Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 132.maddesi ge-
reğince, Danıştay ilamlarının icaplarına göre işlem veya eylem tesis
etmeye mecburdur demek suretiyle Danıştay kararlarının yerine getiril-
mesindeki zorunluğu belirttiği gibi tesis edilecek işlem ile yapıla-
cak eylemin hukuki mahiyetini de saptamıştır.
Bu hükme göre, idare tesis edeceği işlem ile yargı kararının en kısa
zamanda uygulanmasını sağlamak amacını gütmek zorundadır.
Adı geçen kanunun 95.maddesi kararların yerine getirilmesinde uygula-
nacak biçim ve yöntemi saptamamış olduğundan, bunun idare hukuku ku-
rallarına göre, amaca uygun şekilde, idarenin tayin etmesi gerekmekte-
dir. Maddenin Danıştay kararlarının icaplarına göre yapılmasını emret-
tiği işlem kararın yerine getirilmesini sağlamaktan ibarettir.
İdarece tesis edilmiş olan bir işlemin geri alınması, kaldırılması ve-
ya değiştirilmesi ile idari yargı tarafından o işlemin iptal edilmesi-
nin sonuçları hukuken birbirinden tamamiyle farklıdır.
Bu nedenle idarenin kendi tesis ettiği işlemi geri alması, değiştirme-
si veya kaldırmasında uygulanacak yöntem ve biçim ile yargı kararının
yerine getirilmesinde uygulanacak yöntem ve biçimin de birbirinden de-
ğişik olması hukuk kurallarının doğal bir sonucudur.
A- Yürütmenin durdurulması kararlarında:
İdare hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen idari
tasarrufu ve ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarihten itibaren
ortadan kaldırarak tasarrufun tesisinden önceki hukuki durumu ortaya koyar.
Diğer bir deyimle iptal edilmiş olan işlemi, hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirir.
Bir iptal davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararı da
aynı niteliktedir. Yani; henüz ortada bir iptal kararı bulunmadığı
halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri
durdurur ve bu tasarruf ve işlemlerin tesisinden ve icrasından önceki
hukuki durumun yürürlüğünü sağlar.