Ne kadar tanıyoruz?
İnsanları tanımada bir ölçü.
Mevlânâ bir gün talebeleri ile gezmektedir. O esnada birbiriyle oynaşan köpek yavrularını gösteren bir talebe, İnsanlar kardeşliği hiç olmazsa bunlardan öğrenmeli. der.
Mevlânâ, bu ham düşünceye şu bilgelikle cevap verir: Aralarına bir kemik at, kardeşliği o zaman görürsün. Bu anekdot, nice müspet görünümlü insanların negatif yönlerini göstermesi ve işâretlemesi bakımından çok önemlidir. Bazı insanlar vardır, dış görünüşleri itibarıyla hep olumluluk sergilemektedirler.
Halbuki iç dünyaları nice menfîliklerin cümbüş yeridir. Ama bu menfî duyguların dışa yansımasına sebep olacak bir uyarıyla karşılaşmadıkları için çevreleri onların menfî taraflarını göremez ve bilemez. Dolayısıyla da o insan, etrafındakiler tarafından bir güzellikler kaynağı gibi kabullenilir.
Ne var ki durum, hiç de öyle değildir. Bazen en küçük uyarılar bile onların içlerindeki mağara adamının dışarıya çıkmasına yeter ve çok kere de onu bir daha aynı yere sokmak, gizlemek, saklamak da mümkün olmaz. Çevremize baktığımızda bu tür vak aların nice örneklerini görürüz. Bu sebeple, sadece kişilerin bize yansıyan davranışlarına bakıp onlar hakkında müspet veya menfî bir hükme varmak eksik bir yaklaşım olur ve bazen de bu durum, bizi çeşitli yanlışlıklara sürükleyebilir.
Mevlânâ bir gün talebeleri ile gezmektedir. O esnada birbiriyle oynaşan köpek yavrularını gösteren bir talebe, İnsanlar kardeşliği hiç olmazsa bunlardan öğrenmeli. der.
Mevlânâ, bu ham düşünceye şu bilgelikle cevap verir: Aralarına bir kemik at, kardeşliği o zaman görürsün. Bu anekdot, nice müspet görünümlü insanların negatif yönlerini göstermesi ve işâretlemesi bakımından çok önemlidir. Bazı insanlar vardır, dış görünüşleri itibarıyla hep olumluluk sergilemektedirler.
Halbuki iç dünyaları nice menfîliklerin cümbüş yeridir. Ama bu menfî duyguların dışa yansımasına sebep olacak bir uyarıyla karşılaşmadıkları için çevreleri onların menfî taraflarını göremez ve bilemez. Dolayısıyla da o insan, etrafındakiler tarafından bir güzellikler kaynağı gibi kabullenilir.
Ne var ki durum, hiç de öyle değildir. Bazen en küçük uyarılar bile onların içlerindeki mağara adamının dışarıya çıkmasına yeter ve çok kere de onu bir daha aynı yere sokmak, gizlemek, saklamak da mümkün olmaz. Çevremize baktığımızda bu tür vak aların nice örneklerini görürüz. Bu sebeple, sadece kişilerin bize yansıyan davranışlarına bakıp onlar hakkında müspet veya menfî bir hükme varmak eksik bir yaklaşım olur ve bazen de bu durum, bizi çeşitli yanlışlıklara sürükleyebilir.