Alıntı:
ankaxxxx rumuzlu üyeden alıntı
merhaba
ben yaklaşık 4 sene önce evlendim.karımın evlenmeden önce almış olduğu bir evde oturuyoruz.benim eşimle ortak bir şirketim var.fakat eşim ev hanımı.ödemelerimiz biraz sıkışık gidiyor.bundan dolayı eşim haciz gelebilir korkusuyla bilgim olmadan evini kızkardeşinin üzerine yapmış.bu konuda bir hak talebim olmalı mıdır?yoksa herşey yasal mıdır?(boşanma gibi bir talebim yok)bilgi için şimdiden teşekkür ederim.
Merhaba...
Öncelikle belirtmek gerekir ki an itibariyle eşinizle aranızda herhangi bir mal rejimi sözleşmesi akdetmediyseniz,size yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.Buna göre :
Edinilmiş mal rejimi sürerken her eşin bir karşılık vererek elde ettiği mal varlığı değerleri edinilmiş maldır.Edinilmiş mallara katılma rejimi süresince eşler, kanuni sınırlamalar saklı kalmak şartıyla ‘Mal ayrılığı Rejiminde’ olduğu gibi sahip oldukları malları yönetme, kullanma ve onlar üzerinde serbestçe tasarruf etme hakkına sahiptirler.Her eş diğer eşin, ancak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Devam ederken edindiği mallarda hak sahibi olabilir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde her eş diğer eşin, kural olarak (emek, iş) bir karşılık verilerek elde ettiği mal varlığı değeri üzerinde hak sahibi olacaktır.
Eşlerin edinilmiş mallara katılma rejiminden önce sahip olduğu malvarlığı değerleri, kişisel mallardandır. Bu mallar üzerinde yönetme, kullanma ve onlar üzerinde serbestçe tasarruf etme hakkına sahiptirler.Bu malların, karşılıksız ya da bir emek karşılığında edinilmiş olmasının bir önemi yoktur.
"Madde 223 - Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir."
Fakat,
İstisnası, MK 194 maddesine göre aile konutu ile ilgili sınırlamalardır...
" II.
AİLE KONUTU
Madde 194 - Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz
.....
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. "
Aile konutu şerhi tapuda malik olmayan eşin talebi üzerine tapu kütüğünün şerhler sütununa işlenir.
Aile konutu, ailenin devamlı olarak ikametine ayrılan konuttur.
Sadece malik olan eşin talebi ile de bu şerh işlenebilir. Bu şerh aile birliğini korumak amacıyla öngörülmüştür. Bu itibarla, şerh tapu kütüğüne işlendikten sonra malik olan diğer eşin bu konuta özgü tasarruf yetkisi kısıtlanmış olur. Artık bu belirtmeden yararlanacak olan eşin yazılı rızası olmadıkça aile konutu başkasına devredilemez, üzerinde ipotek, intifa, oturma (sükna) gibi ayni haklar ile kira gibi kullanımı sınırlayıcı şahsi haklar kurulamaz.
Bu bilgilerden sonra sizin sorunuza gelince ; oturdugunuz ev Medeni Kanun anlamında bir aile konutudur.Aşağıdaki Hukuk Genel KUrulu Kararında da belirtildiği üzere üçüncü kişinin, kötüniyetli olması(yani eşinizin kız kardeşinin taşınmazı satın alırken bu yerin aile konutu olduğunu ve sizin satışa rızanızın bulunmadığını bilmesi) durumunda TMK m.1023'ün uygulanamayacağı gerekçesiyle ,devir işleminin geçersizliği ve tapu kaydının iptali istenebilir.
" ............4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 194 maddesi III. Fıkrası hükmü ile rıza alınmadan yapılacak işlemleri önleyebilmek amacıyla tapu kütüğüne şerh verilmesi olanağı getirilmiştir. Ancak hemen belirmek gerekir ki anılan madde ile, tapuya güven ilkesine bir istisna getirilmiş değildir. (KILIÇOĞLU, s. 20)
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesi istenilmemiş olsa bile işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımı 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1023. maddesi hükmü ile korunmuştur.
Şerhin etkisi ise eşin rızası alınmadan gerçekleştirilen kazandırıcı işlemlerin üçüncü kişinin iyi niyetine rağmen geçersiz sayılacağına yöneliktir. Bu sebeple yerel mahkemenin tasarruf yetkisi sınırlamasının şerh ile doğacağı; eş söyleyişle, şerhin bir "kurucu şerh" olduğuna ve işlem tarafı üçüncü kişinin iyiniyetli olmasının aranmasına gerek kalmaksızın kazanımının korunması gerekeceğine ilişkin belirlemesi yerinde değildir..........
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/2-591
KARAR NO : 2006/624
Umarım yardımcı olabilmişimdir...Saygılar