Barzani ve Talabani Turgut Özal'dan ne istemişti?
Barzani ve Talabani ''Dayı'' diye hitap ettikleri Turgut Özal'dan ne talep etmişti ?
Mesut Barzani ile Talabani, Turgut Özal'a ""Dayı'' derlerdi. Başkan George Bush bunları çağırmış; ikisi de ""Dayımızdan talimat almadan gitmeyiz'' deyip İstanbul'a gelmiş. Biz Harbiye Orduevi'ndeyiz, onlar da Hilton'da kalıyorlar. Turgut Bey'in talimatı üzerine ikisini de çağırdık hemen geldiler. O görüşmede Mesut Barzani aynen şöyle dedi:
'TÜRK'E SİLAH ÇEKMEYİN'
""Geçmişteki Mahabat Kürt Cumhuriyeti'nin Genelkurmay Başkanı babam Molla Mustafa Barzani ve arkadaşlarını İranlıların zulmünden Türkler kurtarmış. Babam hep bize vasiyet ederdi: "Bugün hayattaysanız bunu Türk ordusuna ve Türklere borçlusunuz, bunu hiç unutmayın. Bir Türke silah çekerseniz bu dünyada da, öbür dünyada da hakkımı helal etmem. Biz işte bu vasiyetle büyüdük.''
BİZİ VİLAYETİNİZ YAPIN
Barzani ve Talibani'nin istekleri şuydu: ""Nasıl Mardin, Diyarbakır bir vilayetinizse bizim bulunduğumuz bölgeyi de iki vilayet yapın, sınırlarınızı genişletin. Bizim Türkiye'den bir hak talebimiz yok, soydaşlarımıza hangi haklar veriliyorsa onların fazlasını istemiyoruz. Saddam bize bu hakları hiç tanımadı, sadece zulmetti. Gelin buraya girin, biz de sizi sonuna kadar destekleyeceğiz. Bilahare Kerkük ve Musul da birer Türk vilayeti olsun, Türkmenler orada rahat etsin, biz de yardımcı olalım.'' Turgut bey ikisini de dikkatli dinledi ve hiç cevap vermeden uğurladı.
Özal'ın vefatıyla birlikte bu ilişkiler bıçak gibi kesildi. İrlanda'daki bir Kürt konferansına ne yazık ki Amerika'nın referansıyla gidebildik. 9 milyonluk Türkiye'nin hedefi "Yurtta sulh, cihanda sulh'tur ama, 70 milyonluk Türkiye'nin hedefinin bu olmaması lazım. Ben şahin değilim, gerçeklerden yanayım.
MUSA ÖZTÜRK'ÜN İFADELERİ
İşte bu yukarıdaki bilgileri aktaran merhum Turgut Özal'ın koruma Müdürü Musa Öztürk.Özal'ı Başbakan olduğu günden vefatına kadar koruyan, hayatından 1. derecede sorumlu olan. O Musa ki Özal'ın nefesidir, gölgesidir, canıdır, oğludur, veznesidir, sırdaşıdır. (Öztürk, 6 Mayıs 2002 'de Hürriyet'eki röportajında anlattı bunları.)
Aşağıdaki bilgiler de Aksiyon Dergisi'nin Mart 2007 sayısından.
Org. Güreş: Barzani"ye dokunmayın
1993 yılının Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, “Pamukoğlu Paşa"ya söyle. Barzani"nin bir adamının dahi kılına zarar gelmesini istemiyorum.” demiş.
Özal: Belkide ben de Kürtüm
Her şey, El Hayat dergisinin Londra temsilcisi Kamuran Karadağ"ın 1990 yılı sonunda Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile mülakat yapmak için Ankara"ya gelmesiyle başladı. Karadağ"ın Kuzey Iraklı Kürt liderler Celal Talabani ve Mesut Barzani ile yakınlığını bilen Özal, mülakatın sonunda onlara sıcak bir mesaj verdi. Türkiye"nin mini bir Amerika olduğunu, bu topraklarda Boşnaklar, Arnavutlar, Çeçenler, Çerkezler, Kürtler, Araplar dâhil farklı etnik kökene mensup birçok insanın yaşadığını vurguladı. Ardından da “Mesela benim babaannem Pötürgelidir. Pötürge"de Kürtler yaşarmış. Belki benim babaannem bile Kürt olabilir.” dedi.
Çankaya Köşkü"nden ayrılan gazeteci Karadağ, bir saat sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi"yi arayıp “Sayın Özal"ın sözlerini Talabani ve Barzani"ye anlattım. Özal ile görüşmek istiyorlar.” dedi. O dönemdeki bir görüşme Talabani ve Barzani ile kurulacak ilk resmî temas olacaktı. Turgut Özal, “Ben görüşmeyeyim. Dışişleri görüşsün.” dedi. 1991"in ilk aylarında Talabani ve Barzani"nin Türkiye ile ilk teması işte böyle başladı. Dışişleri yetkilileri ile görüşmelerinden birkaç ay sonra ikisi de Çankaya Köşkü"nde Özal ile görüştüler. Başlangıçta Özal"ın bu görüşmelerine sert tepki gösteren dönemin başbakanı Süleyman Demirel de, onlarla görüşmeler yaptı.
Bu görüşmelerden sonra 1992"de hem Talabani"ye, hem Barzani"ye kırmızı pasaport verdi Türkiye. Her ikisi de, Türkiye"nin Kuzey Irak"ta PKK"ya yönelik sınır ötesi operasyonlarına destek sözü verdiler. O günlerde Özal"ın talimatıyla Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü Büyükelçi Kaya Toperi ve dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya, Barzani"nin Habur"un güneyindeki karargahına gittiler. Bölgedeki Kürtlerin ihtiyaçlarını ve Türkiye"nin yapabileceği katkıları tespit amacını taşıyan bu gezide Barzani, Toperi ve Çetinkaya"ya aynen şöyle dedi: “Bana babamın vasiyetidir. Babam Türklerle iyi geçin, Türklersiz başarılı olamazsın demiştir.”
Orgeneral Eşref Bitlis"in Jandarma Genel Komutanı olduğu bu dönemde terör mücadelesinde Talabani ve Barzani ile oldukça yakın diyaloglar kuruldu. Türk Silahlı Kuvvetleri 1992"nin Ekim ayında Kuzey Irak"ta PKK"ya yönelik ilk büyük sınır ötesi operasyonu yapınca Talabani ve Barzani"ye bağlı peşmerge güçleri de buna katıldı. Orgeneral Bitlis, bölgede bir daha PKK"nın varlık göstermesini engellemek için 1992 yılı aralık ayında Barzani ve Talabani ile Kuzey Irak"ta görüştü. Yanında dönemin Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Necati Özgen vardı. Onları taşıyan askerî helikopter Zaho"yu geçince Korgeneral Özgen"e dönen Orgeneral Bitlis"in, “Biz şu anda Kuzey Irak"a giden ilk iki Türk generaliyiz.” demesi boşuna değildi. Türkiye"nin kuracağı karakollara Barzani ve Talabani"ye bağlı güçleri yerleştirmek düşüncesi böyle doğdu.
O dönemde ilişkiler genelde olumlu bir seyir izledi. Hatta 1993"te yaşanan ilginç bir olayı, iki hafta önce Ankara"da görüştüğümüz emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu anlattı. PKK"nın 12 Aralık 1993"te sınırdaki Üzümlü karakoluna saldırı düzenlemesi üzerine Pamukoğlu komutasındaki askerî birliklerin takip ettiği 86 PKK"lının Barzani"ye bağlı bir köyde saklandıkları bilgisi geliyor. Ne yapılması gerektiği Ankara"ya sorulunca, Asayiş Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı"yı arayan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, “Pamukoğlu Paşa"ya söyle. Barzani"nin bir adamının dahi kılına zarar gelmesini istemiyorum.” diyor.
Özellikle Barzani ile kurulan bu sıcak ilişki, 1997-98 dönemi boyunca da sürüyor. O dönemde Asayiş Komutanı olarak Güneydoğu"da görev yapan emekli Orgeneral Çetin Doğan, bu konuda ilginç bilgiler veriyor. 23 Mart 2006"da İstanbul"da katıldığımız bir toplantıda konuşan Orgeneral Doğan, Barzani"nin Türkiye"ye yaptığı hizmetlerden büyük bir övgüyle söz etti. Doğan, bir süre sonra Aktüel dergisinde yayımlanan röportajında da aynı düşüncelerini tekrarladı: “Talabani ile Barzani"yi aynı kefeye koymamalıydık. Çünkü Barzani aktif şekilde bizimleydi. Onun adamlarıyla hava indirme harekâtları bile yapıyorduk.”
1997"de Türk Silahlı Kuvvetleri Irak"ın 400 kilometre içine girdiğinde Barzani güçlerinin de TSK"nın emrine girdiğini belirten Doğan şu ilginç olayı da aktarıyor. Barzani, “Talabani güçleri ve PKK bana saldırırsa Türk Ordusu ne yapacak?” deyince Doğan; “Sana yardıma geliriz.” cevabını vermiş. Nitekim TSK Kuzey Irak"tan çıkacağı gün Barzani"den “Saldırıya uğradık.” haberi geliyor. TSK birlikleri yardıma yetişiyor, hatta bir asker şehit oluyor. Doğan, “Bu olay, özel ve gizli bir harekâttı. Medyaya yansımadı ama gizli servisler bilir. Sonra, Barzani ile Kuzey Irak"ta üs kurduk.” diyor.
Son olarak İstanbul"da 1. Ordu Komutanı iken 2003"te emekli olan Orgeneral Doğan, Kuzey Irak"taki bölgesel Kürt yapılanması hakkında da şöyle diyor: “Bağımsız bir devlete gitmediği sürece Kürtlerin kazanımları Türkiye için sorun olmamalı. Kürdistan deyiminden de rahatsız olmamıza gerek yok, bu bir coğrafî isim. Zor zamanlarında Boşnaklara, Arnavutlara yardıma gittiğimiz gibi Kürtlere de gidecektik. O yüzden Barzani"ye benim akrabamsın dedim. Kürtler bizim akrabamız.”
Mesut Barzani de 26 Eylül 2005 tarihinde Vatan gazetesinde yayımlanan röportajında, “Aile dostumuzdur.” dediği Orgeneral Doğan ile bu yakınlığını anlatırken şöyle diyor: “Bizim heyetimiz Turgut Özal"a ilk gidişinde yanında Genelkurmay"ı temsil eden bazı paşalar da vardı. Çetin Doğan"la ilk orada tanıştım.”
Ne var ki şu günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri"nin Barzani ve Talabani ile ilişkileri biraz gergin bir seyir izliyor. Bu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt"ın, “Onlarla görüşmeyiz. Çünkü PKK ile ilişkideler.” açıklamasıyla doruğa çıktı. Güneydoğu"da terör mücadelesinde görev alıp Talabani ve Barzani ile görüşmeler yapan bir diğer komutan olan emekli Korgeneral Hasan Kundakçı"ya göre, ilişkilerin bozulması 1998"den itibaren başladı. Kundakçı, Kuzey Iraklı Kürtlerin ABD ile stratejik müttefiklik ilişkileri geliştikçe Türkiye"den koptuklarını belirtiyor. Geçmişte de zaman zaman inişli-çıkışlı seyirler izlemiş olan ilişkilerin yeniden düzelip düzelmeyeceğini zaman gösterecek.
İŞTE ŞİMDİ SÖYLEDİKLERİ:
'Türkiye'ye bir kedi bile teslim etmeyiz'
Kuzey Irak Kürt yönetimi lideri Barzani, PKK'ya terör örgütü demeyeceklerini, barış çağrılarına yanıt vermediği takdirde terör örgütü diyebileceklerini söyledi. Şehit ailelerine başsağlığı dileyen Talabani'yse “Türkiye'ye bir Kürt kedisi bile vermeyiz” dedi.
Kuzey Irak'taki bölgesel yönetim başkanı Mesut Barzani, “Bize karşı bir saldırı yapılırsa biz de meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız” dedi. Barzani, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile birlikte Erbil'e bağlı Selahattin'de düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin, “Hem ABD hem Türkiye PKK'yı terör örgütü olarak görüyor. Siz nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine, “Barış arayışları var. Eğer PKK bu barış çağrılarını geri çevirirse biz de onları terörist olarak göreceğiz. Türkiye ile iyi ilişkiler ve iyi komşuluklar içerisinde olmayı istiyoruz. Ama olası bir sınır ötesi harekat ve bize karşı bir saldırı yapılırsa biz de meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız” diye konuştu.
PKK'NIN KARARINI BEKLİYOR
Irak Devlet Başkanı Talabani ise Hakkari'deki saldırıdan sonra yaptığı açıklamada, “Şehit ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Türkiye bizden PKK yetkililerini istiyor. Kürt yetkililerin yakalanması ve teslim edilmesi gerçekleşmeyecek bir rüyadır. Biz, değil bir Kürt'ü bir Kürt kedisini bile teslim edemeyiz.” dedi. Daha sonra CNNTürk'ün canlı yayınına telefonla katılyan Talabani, “PKK'yı şiddeti durdurmaya davet ettik, bu teklifi değerlendiriyorlar” diye konuştu. Talabani şunları söyledi: “PKK'yı siyasi bir parti olarak kalıp, şiddeti durdurmaya çağırıyoruz. Onlar da yarın aslında bunu düşünüyor olacaklar.
Aksiyon
Kaynak: http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=294975
Mesut Barzani ile Talabani, Turgut Özal'a ""Dayı'' derlerdi. Başkan George Bush bunları çağırmış; ikisi de ""Dayımızdan talimat almadan gitmeyiz'' deyip İstanbul'a gelmiş. Biz Harbiye Orduevi'ndeyiz, onlar da Hilton'da kalıyorlar. Turgut Bey'in talimatı üzerine ikisini de çağırdık hemen geldiler. O görüşmede Mesut Barzani aynen şöyle dedi:
'TÜRK'E SİLAH ÇEKMEYİN'
""Geçmişteki Mahabat Kürt Cumhuriyeti'nin Genelkurmay Başkanı babam Molla Mustafa Barzani ve arkadaşlarını İranlıların zulmünden Türkler kurtarmış. Babam hep bize vasiyet ederdi: "Bugün hayattaysanız bunu Türk ordusuna ve Türklere borçlusunuz, bunu hiç unutmayın. Bir Türke silah çekerseniz bu dünyada da, öbür dünyada da hakkımı helal etmem. Biz işte bu vasiyetle büyüdük.''
BİZİ VİLAYETİNİZ YAPIN
Barzani ve Talibani'nin istekleri şuydu: ""Nasıl Mardin, Diyarbakır bir vilayetinizse bizim bulunduğumuz bölgeyi de iki vilayet yapın, sınırlarınızı genişletin. Bizim Türkiye'den bir hak talebimiz yok, soydaşlarımıza hangi haklar veriliyorsa onların fazlasını istemiyoruz. Saddam bize bu hakları hiç tanımadı, sadece zulmetti. Gelin buraya girin, biz de sizi sonuna kadar destekleyeceğiz. Bilahare Kerkük ve Musul da birer Türk vilayeti olsun, Türkmenler orada rahat etsin, biz de yardımcı olalım.'' Turgut bey ikisini de dikkatli dinledi ve hiç cevap vermeden uğurladı.
Özal'ın vefatıyla birlikte bu ilişkiler bıçak gibi kesildi. İrlanda'daki bir Kürt konferansına ne yazık ki Amerika'nın referansıyla gidebildik. 9 milyonluk Türkiye'nin hedefi "Yurtta sulh, cihanda sulh'tur ama, 70 milyonluk Türkiye'nin hedefinin bu olmaması lazım. Ben şahin değilim, gerçeklerden yanayım.
MUSA ÖZTÜRK'ÜN İFADELERİ
İşte bu yukarıdaki bilgileri aktaran merhum Turgut Özal'ın koruma Müdürü Musa Öztürk.Özal'ı Başbakan olduğu günden vefatına kadar koruyan, hayatından 1. derecede sorumlu olan. O Musa ki Özal'ın nefesidir, gölgesidir, canıdır, oğludur, veznesidir, sırdaşıdır. (Öztürk, 6 Mayıs 2002 'de Hürriyet'eki röportajında anlattı bunları.)
Aşağıdaki bilgiler de Aksiyon Dergisi'nin Mart 2007 sayısından.
Org. Güreş: Barzani"ye dokunmayın
1993 yılının Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, “Pamukoğlu Paşa"ya söyle. Barzani"nin bir adamının dahi kılına zarar gelmesini istemiyorum.” demiş.
Özal: Belkide ben de Kürtüm
Her şey, El Hayat dergisinin Londra temsilcisi Kamuran Karadağ"ın 1990 yılı sonunda Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile mülakat yapmak için Ankara"ya gelmesiyle başladı. Karadağ"ın Kuzey Iraklı Kürt liderler Celal Talabani ve Mesut Barzani ile yakınlığını bilen Özal, mülakatın sonunda onlara sıcak bir mesaj verdi. Türkiye"nin mini bir Amerika olduğunu, bu topraklarda Boşnaklar, Arnavutlar, Çeçenler, Çerkezler, Kürtler, Araplar dâhil farklı etnik kökene mensup birçok insanın yaşadığını vurguladı. Ardından da “Mesela benim babaannem Pötürgelidir. Pötürge"de Kürtler yaşarmış. Belki benim babaannem bile Kürt olabilir.” dedi.
Çankaya Köşkü"nden ayrılan gazeteci Karadağ, bir saat sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi"yi arayıp “Sayın Özal"ın sözlerini Talabani ve Barzani"ye anlattım. Özal ile görüşmek istiyorlar.” dedi. O dönemdeki bir görüşme Talabani ve Barzani ile kurulacak ilk resmî temas olacaktı. Turgut Özal, “Ben görüşmeyeyim. Dışişleri görüşsün.” dedi. 1991"in ilk aylarında Talabani ve Barzani"nin Türkiye ile ilk teması işte böyle başladı. Dışişleri yetkilileri ile görüşmelerinden birkaç ay sonra ikisi de Çankaya Köşkü"nde Özal ile görüştüler. Başlangıçta Özal"ın bu görüşmelerine sert tepki gösteren dönemin başbakanı Süleyman Demirel de, onlarla görüşmeler yaptı.
Bu görüşmelerden sonra 1992"de hem Talabani"ye, hem Barzani"ye kırmızı pasaport verdi Türkiye. Her ikisi de, Türkiye"nin Kuzey Irak"ta PKK"ya yönelik sınır ötesi operasyonlarına destek sözü verdiler. O günlerde Özal"ın talimatıyla Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü Büyükelçi Kaya Toperi ve dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya, Barzani"nin Habur"un güneyindeki karargahına gittiler. Bölgedeki Kürtlerin ihtiyaçlarını ve Türkiye"nin yapabileceği katkıları tespit amacını taşıyan bu gezide Barzani, Toperi ve Çetinkaya"ya aynen şöyle dedi: “Bana babamın vasiyetidir. Babam Türklerle iyi geçin, Türklersiz başarılı olamazsın demiştir.”
Orgeneral Eşref Bitlis"in Jandarma Genel Komutanı olduğu bu dönemde terör mücadelesinde Talabani ve Barzani ile oldukça yakın diyaloglar kuruldu. Türk Silahlı Kuvvetleri 1992"nin Ekim ayında Kuzey Irak"ta PKK"ya yönelik ilk büyük sınır ötesi operasyonu yapınca Talabani ve Barzani"ye bağlı peşmerge güçleri de buna katıldı. Orgeneral Bitlis, bölgede bir daha PKK"nın varlık göstermesini engellemek için 1992 yılı aralık ayında Barzani ve Talabani ile Kuzey Irak"ta görüştü. Yanında dönemin Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Necati Özgen vardı. Onları taşıyan askerî helikopter Zaho"yu geçince Korgeneral Özgen"e dönen Orgeneral Bitlis"in, “Biz şu anda Kuzey Irak"a giden ilk iki Türk generaliyiz.” demesi boşuna değildi. Türkiye"nin kuracağı karakollara Barzani ve Talabani"ye bağlı güçleri yerleştirmek düşüncesi böyle doğdu.
O dönemde ilişkiler genelde olumlu bir seyir izledi. Hatta 1993"te yaşanan ilginç bir olayı, iki hafta önce Ankara"da görüştüğümüz emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu anlattı. PKK"nın 12 Aralık 1993"te sınırdaki Üzümlü karakoluna saldırı düzenlemesi üzerine Pamukoğlu komutasındaki askerî birliklerin takip ettiği 86 PKK"lının Barzani"ye bağlı bir köyde saklandıkları bilgisi geliyor. Ne yapılması gerektiği Ankara"ya sorulunca, Asayiş Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı"yı arayan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, “Pamukoğlu Paşa"ya söyle. Barzani"nin bir adamının dahi kılına zarar gelmesini istemiyorum.” diyor.
Özellikle Barzani ile kurulan bu sıcak ilişki, 1997-98 dönemi boyunca da sürüyor. O dönemde Asayiş Komutanı olarak Güneydoğu"da görev yapan emekli Orgeneral Çetin Doğan, bu konuda ilginç bilgiler veriyor. 23 Mart 2006"da İstanbul"da katıldığımız bir toplantıda konuşan Orgeneral Doğan, Barzani"nin Türkiye"ye yaptığı hizmetlerden büyük bir övgüyle söz etti. Doğan, bir süre sonra Aktüel dergisinde yayımlanan röportajında da aynı düşüncelerini tekrarladı: “Talabani ile Barzani"yi aynı kefeye koymamalıydık. Çünkü Barzani aktif şekilde bizimleydi. Onun adamlarıyla hava indirme harekâtları bile yapıyorduk.”
1997"de Türk Silahlı Kuvvetleri Irak"ın 400 kilometre içine girdiğinde Barzani güçlerinin de TSK"nın emrine girdiğini belirten Doğan şu ilginç olayı da aktarıyor. Barzani, “Talabani güçleri ve PKK bana saldırırsa Türk Ordusu ne yapacak?” deyince Doğan; “Sana yardıma geliriz.” cevabını vermiş. Nitekim TSK Kuzey Irak"tan çıkacağı gün Barzani"den “Saldırıya uğradık.” haberi geliyor. TSK birlikleri yardıma yetişiyor, hatta bir asker şehit oluyor. Doğan, “Bu olay, özel ve gizli bir harekâttı. Medyaya yansımadı ama gizli servisler bilir. Sonra, Barzani ile Kuzey Irak"ta üs kurduk.” diyor.
Son olarak İstanbul"da 1. Ordu Komutanı iken 2003"te emekli olan Orgeneral Doğan, Kuzey Irak"taki bölgesel Kürt yapılanması hakkında da şöyle diyor: “Bağımsız bir devlete gitmediği sürece Kürtlerin kazanımları Türkiye için sorun olmamalı. Kürdistan deyiminden de rahatsız olmamıza gerek yok, bu bir coğrafî isim. Zor zamanlarında Boşnaklara, Arnavutlara yardıma gittiğimiz gibi Kürtlere de gidecektik. O yüzden Barzani"ye benim akrabamsın dedim. Kürtler bizim akrabamız.”
Mesut Barzani de 26 Eylül 2005 tarihinde Vatan gazetesinde yayımlanan röportajında, “Aile dostumuzdur.” dediği Orgeneral Doğan ile bu yakınlığını anlatırken şöyle diyor: “Bizim heyetimiz Turgut Özal"a ilk gidişinde yanında Genelkurmay"ı temsil eden bazı paşalar da vardı. Çetin Doğan"la ilk orada tanıştım.”
Ne var ki şu günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri"nin Barzani ve Talabani ile ilişkileri biraz gergin bir seyir izliyor. Bu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt"ın, “Onlarla görüşmeyiz. Çünkü PKK ile ilişkideler.” açıklamasıyla doruğa çıktı. Güneydoğu"da terör mücadelesinde görev alıp Talabani ve Barzani ile görüşmeler yapan bir diğer komutan olan emekli Korgeneral Hasan Kundakçı"ya göre, ilişkilerin bozulması 1998"den itibaren başladı. Kundakçı, Kuzey Iraklı Kürtlerin ABD ile stratejik müttefiklik ilişkileri geliştikçe Türkiye"den koptuklarını belirtiyor. Geçmişte de zaman zaman inişli-çıkışlı seyirler izlemiş olan ilişkilerin yeniden düzelip düzelmeyeceğini zaman gösterecek.
İŞTE ŞİMDİ SÖYLEDİKLERİ:
'Türkiye'ye bir kedi bile teslim etmeyiz'
Kuzey Irak Kürt yönetimi lideri Barzani, PKK'ya terör örgütü demeyeceklerini, barış çağrılarına yanıt vermediği takdirde terör örgütü diyebileceklerini söyledi. Şehit ailelerine başsağlığı dileyen Talabani'yse “Türkiye'ye bir Kürt kedisi bile vermeyiz” dedi.
Kuzey Irak'taki bölgesel yönetim başkanı Mesut Barzani, “Bize karşı bir saldırı yapılırsa biz de meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız” dedi. Barzani, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile birlikte Erbil'e bağlı Selahattin'de düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin, “Hem ABD hem Türkiye PKK'yı terör örgütü olarak görüyor. Siz nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine, “Barış arayışları var. Eğer PKK bu barış çağrılarını geri çevirirse biz de onları terörist olarak göreceğiz. Türkiye ile iyi ilişkiler ve iyi komşuluklar içerisinde olmayı istiyoruz. Ama olası bir sınır ötesi harekat ve bize karşı bir saldırı yapılırsa biz de meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız” diye konuştu.
PKK'NIN KARARINI BEKLİYOR
Irak Devlet Başkanı Talabani ise Hakkari'deki saldırıdan sonra yaptığı açıklamada, “Şehit ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Türkiye bizden PKK yetkililerini istiyor. Kürt yetkililerin yakalanması ve teslim edilmesi gerçekleşmeyecek bir rüyadır. Biz, değil bir Kürt'ü bir Kürt kedisini bile teslim edemeyiz.” dedi. Daha sonra CNNTürk'ün canlı yayınına telefonla katılyan Talabani, “PKK'yı şiddeti durdurmaya davet ettik, bu teklifi değerlendiriyorlar” diye konuştu. Talabani şunları söyledi: “PKK'yı siyasi bir parti olarak kalıp, şiddeti durdurmaya çağırıyoruz. Onlar da yarın aslında bunu düşünüyor olacaklar.
Aksiyon
Kaynak: http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=294975