Muvazaalı araba satışı
Herkese iyi çalışmalar,
Özel bir şirkette 1998 senesinde işe başladım. Satış sorumlusu olarak gece gündüz çalıştığım firma 2004 senesinde mali krize girdi ve batmanın eşiğine girdi. 2004 senesinin nisan ayından 2004 kasımına kadar zar zor maaş almadan firmayı düzene sokmak için diğer arkadaşlarım gibi mücadele verdim. 2004 Kasım ayında dayanma gücüm kalmamış ve dışarıya epey borçlanmıştım.
Bu şirket ayrılmamamız için bize sürekli sözler veriyor. İşleri toparlayacağız sabredin diyordu. Dayanma gücümüzün olmadığını ve ayrılmak istediğimizi söylediğimizde ise şirkette bulunan arabaları bu yıla kadar biriken tazminat ve maaşlarımıza karşılık bize vereceğini söyledi ve kalmamız için arabaları noterden bize sattı. Bende araçları satıp dışarıya olan borçlarımı ödedim ve araçlardan artan fazla parayıda çalıştığımız şirkete sermaye olarak geri verdim.
X bir bankanında bu şirketten benim alacağımın binlerce katı alacağı olması sebebi ile bu banka bana ve benim gibi diğer mesai arkadaşlarıma 2004 sensinin sonunda mal kaçırma (muvazaalı satış) davası açtı. Şirketin avukatı ve dışarıdan anlaştığımız başka bir avukat davalara girip bizi savunmasına rağmen 1 ay önce davaları kaybettik. Ve tüm faiz ve cezalarla beraber epeyce bir borç sahibi oldum ve hacizler başladı.
Ben bir emekçi çalışan olarak kendi hakkımı almam gerçekten suç mudur? Banka sonuçta ticari bir kuruluş bu şirkete kredi verirken bize mi soruyorlar. Nasılsa çalışanlardan bi şekilde bunu çıkartırız diye mi düşünüyorlar. Bizler arabaları alıp kaçıp terkedip gitmedik, şirketin ayağa kalkması için mücadelemizi sonuna kadar verdik. Firma her iki tarafa olan borcunu tercih kullanıp kendisine yıllarca emek veren kişilere ödeyip vicdanını rahatlatmak istemiş. Bunun neresi mal kaçırma, kendi hakkını almak bu ülkede hırsızlık anlamına mı geliyor?
Beni bu sıkıntımdan kurtarabilecek varsa irtibat kurmak istiyorum.
Bu ülkenin adaletine inanan ve güvenen bir birey olarak 10 yıllık emeğimi evimin rıskını ticari çıkarları uğruna başka bir kuruluşa vermek istemiyorum.
Özel bir şirkette 1998 senesinde işe başladım. Satış sorumlusu olarak gece gündüz çalıştığım firma 2004 senesinde mali krize girdi ve batmanın eşiğine girdi. 2004 senesinin nisan ayından 2004 kasımına kadar zar zor maaş almadan firmayı düzene sokmak için diğer arkadaşlarım gibi mücadele verdim. 2004 Kasım ayında dayanma gücüm kalmamış ve dışarıya epey borçlanmıştım.
Bu şirket ayrılmamamız için bize sürekli sözler veriyor. İşleri toparlayacağız sabredin diyordu. Dayanma gücümüzün olmadığını ve ayrılmak istediğimizi söylediğimizde ise şirkette bulunan arabaları bu yıla kadar biriken tazminat ve maaşlarımıza karşılık bize vereceğini söyledi ve kalmamız için arabaları noterden bize sattı. Bende araçları satıp dışarıya olan borçlarımı ödedim ve araçlardan artan fazla parayıda çalıştığımız şirkete sermaye olarak geri verdim.
X bir bankanında bu şirketten benim alacağımın binlerce katı alacağı olması sebebi ile bu banka bana ve benim gibi diğer mesai arkadaşlarıma 2004 sensinin sonunda mal kaçırma (muvazaalı satış) davası açtı. Şirketin avukatı ve dışarıdan anlaştığımız başka bir avukat davalara girip bizi savunmasına rağmen 1 ay önce davaları kaybettik. Ve tüm faiz ve cezalarla beraber epeyce bir borç sahibi oldum ve hacizler başladı.
Ben bir emekçi çalışan olarak kendi hakkımı almam gerçekten suç mudur? Banka sonuçta ticari bir kuruluş bu şirkete kredi verirken bize mi soruyorlar. Nasılsa çalışanlardan bi şekilde bunu çıkartırız diye mi düşünüyorlar. Bizler arabaları alıp kaçıp terkedip gitmedik, şirketin ayağa kalkması için mücadelemizi sonuna kadar verdik. Firma her iki tarafa olan borcunu tercih kullanıp kendisine yıllarca emek veren kişilere ödeyip vicdanını rahatlatmak istemiş. Bunun neresi mal kaçırma, kendi hakkını almak bu ülkede hırsızlık anlamına mı geliyor?
Beni bu sıkıntımdan kurtarabilecek varsa irtibat kurmak istiyorum.
Bu ülkenin adaletine inanan ve güvenen bir birey olarak 10 yıllık emeğimi evimin rıskını ticari çıkarları uğruna başka bir kuruluşa vermek istemiyorum.