Avrupa Birliğine Girmek
Bu gün emekli (pek ünlü) bir büyük elçinin konuşmasını dinledim. Ağızlarda evelenip gevelenip duran gerçeği, mesleğinin inceliklerini yansıtan o kibar tarzda ama hiç gocunmadan hiç sıkınmadan çok sıradan bir giriş cümlesini tekrarlar edada söyleyiverdi.
" Avrupa birliğine girmek egemenliğin devridir"
Hani bilmediğimden değil ama yüksek sesle böyle rahatça söylenişini ilk kez duyduğumdan önce halisinasyon sandım. Ama Avrupa Birliği maceramızın mimarlarından bu isim gayet rahatça devam etti sözlerine.
Eski dönem egemenlik anlayışının bittiğini, karma ekonomiden vazgeçildiğini, karma ekonomiden vazgeçişin egemenliğin küresel ekonominin oyuncularına devri olduğunu, bunun hiç zaman gizli bir gerçek olmadığını, gümrük birliğine giriş sürecinde bunun topluma açıklandığını öylesine sıralayıverdi. Bu bir savunma konuşması değildi. Büyük elçi anlayamıyordu. Anlayamadığı şu anki tepkilerdi. Bu saatten sonra sanki yeni haberdar olmuş gibi koparılan yaygaraya şaşıyordu. Özetle şimdi bu koparılan kıyametin anlamı ne dedi. Yani olaya ermeni soykırımı, kürt sorunu yada adanın satılması olarak bakmak yanlış diyordu. Egemenliği devrediyorsun ve bunun bazı bedelleri olması normal diyordu. Ancak uzun vadade de bugün kayıp gibi görülenlerin Türkiyenin kazancı olacağını açıklıyordu.
Emekli Büyük Elçiyi kalkıp tebrik etmemek için kendimi zor tuttum. Bu görüşleri, savunan birinin ağzından ve eğip bükmeden dosdoğru duymak benim hoşuma gitti. Paranoyak olmadığıma bir kez daha emin oldum. Ama hiç hoşuma gitmeyen bir şeye de tanık oldum aynı zamanda. Bir salon dolusu Türkçe bilen yani büyük elçiyi anlayabilen isimlerinin önünde doktor ünvanı taşıyan insan büyük elçiyi içtenlikle alkışlıyordu.
" Avrupa birliğine girmek egemenliğin devridir"
Hani bilmediğimden değil ama yüksek sesle böyle rahatça söylenişini ilk kez duyduğumdan önce halisinasyon sandım. Ama Avrupa Birliği maceramızın mimarlarından bu isim gayet rahatça devam etti sözlerine.
Eski dönem egemenlik anlayışının bittiğini, karma ekonomiden vazgeçildiğini, karma ekonomiden vazgeçişin egemenliğin küresel ekonominin oyuncularına devri olduğunu, bunun hiç zaman gizli bir gerçek olmadığını, gümrük birliğine giriş sürecinde bunun topluma açıklandığını öylesine sıralayıverdi. Bu bir savunma konuşması değildi. Büyük elçi anlayamıyordu. Anlayamadığı şu anki tepkilerdi. Bu saatten sonra sanki yeni haberdar olmuş gibi koparılan yaygaraya şaşıyordu. Özetle şimdi bu koparılan kıyametin anlamı ne dedi. Yani olaya ermeni soykırımı, kürt sorunu yada adanın satılması olarak bakmak yanlış diyordu. Egemenliği devrediyorsun ve bunun bazı bedelleri olması normal diyordu. Ancak uzun vadade de bugün kayıp gibi görülenlerin Türkiyenin kazancı olacağını açıklıyordu.
Emekli Büyük Elçiyi kalkıp tebrik etmemek için kendimi zor tuttum. Bu görüşleri, savunan birinin ağzından ve eğip bükmeden dosdoğru duymak benim hoşuma gitti. Paranoyak olmadığıma bir kez daha emin oldum. Ama hiç hoşuma gitmeyen bir şeye de tanık oldum aynı zamanda. Bir salon dolusu Türkçe bilen yani büyük elçiyi anlayabilen isimlerinin önünde doktor ünvanı taşıyan insan büyük elçiyi içtenlikle alkışlıyordu.