Kuzey Irak'ta neler oluyor?
Sayın üyeler,
İç politikada açmazlara ve -fiilen- hükümetsizlikten kaynaklanan sorunlara takılı kaldığımız şu günlerde ülkemiz bakımından hayati önem gösteren konuların yanında dış politika sorunlarını da gözardı ettiğimiz düşüncesindeyim. İşte Kuzey Irak-Kürt Devleti-Musul,Kerkük ve burada yaşayan Türkmenler ile bu merkezli politik sorunları bir Türk hukukçusu olarak çok önemli görüyorum ve bu konuları değerli site üyelerinin değerlendirmelerine açıyor ve değerli düşüncelerinizi bekliyorum. Bu bağlamda aşağıdaki güncel haberi ve beğendiğimiz okuyucu yorumunu www.gazeteoku.com sitesinden aynen aktarıyorum.
Kıvrıkoğlu'ndan Kerkük uyarısı!
Olası Irak harekatı için Ankara’ya gelen ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz, Genelkurmay karargahında Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun uyarıları üzerine şok oldu. Kıvrıkoğlu Wolfowitz'e iki önemli uyarıda bulundu.
Wolfowitz'i şok eden sözler:
Kıvrıkoğlu, "Kerkük’ü de içine alacak bir Kürt devleti kurulursa, doğrudan oraya gireceğimizi ve müdahale edeceğimizi bilmenizi isteriz. Ayrıca, geçen Körfez Savaşı’nda vaat edilen maddi desteği alamadık" dedi.
Kerkük uyarısı...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu, haritada Kuzey Irak bölgesini işaret edip, parmağını Kerkük bölgesine götürürken, şöyle diyor:
- Yapacağınız harekat sonrasında eğer Kuzey Irak’ta ve özellikle Kerkük bölgesinde istenmeyen bir durum doğarsa, bu bizim hassasiyetlerimiz açısından önemlidir.
Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun eli Kerkük üzerinde bir daire çizerken, konuşması daha da keskinleşiyor:
- Ve eğer, Kerkük’ü de içine alacak bir Kürt devleti kurulması söz konusu olursa, doğrudan ve açıkça oraya gireceğimizi ve müdahale edeceğimizi bilmenizi isteriz...
Kısa bir sessizlikten sonra Orgeneral Kıvrıkoğlu, şöyle devam ediyor:
- Kerkük’teki Türkmen nüfus bizim için çok önemlidir. Bilmenizi isterim ki, ben de bir Türkmen’im.
Genelkurmay Başkanı’nın bu sözleri söylediği kişi ABD Savunma Bakan Yardımcısı ’dir...
Bu sözler, Irak harekatı için Ankara’ya nabız yoklamaya gelen ABD Savunma Bakan Yardımcısı’na Genelkurmay karargahında söylenmiştir.
Belki Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun kullandığı kelimeler, aynen böyle değildir, ancak içerik olarak mesaj net ve açıktır.
ABD Savunma Bakan Yardımcısı, Türk Genelkurmay karargahında her şekilde Irak’a büyük bir harekat yapacaklarının işaretini vermiştir...
Bu yüzden Orgeneral Kıvrıkoğlu harekat sonrasında doğabilecek Türkiye açısından tehlikeli durumlara karşı bir şekilde hassasiyetlerini belirtmiş ve önlem almaya çalışmıştır...
Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun yaptığı bir başka uyarıyı ise şöyle özetleyebilirim:
- Türkiye, geçen Körfez Savaşı’nda vaat edilen maddi desteği alamamıştı. Bunun da üzerinde durmak gerekir...
Siyasi iradenin büyük çalkantılar nedeniyle, ‘iradesizlik sınırı’na dayanması nedeniyle, Wolfowitz’in Türk Genelkurmay Başkanı’yla yaptığı konuşmasının önemi Washington’da daha da artmıştır.
Peki Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun verdiği bu mesajlar Hükümet tarafından da verilmiş midir?
Verildiyse, hangi keskinlikte verilmiştir...
Bu soru üzerine yaptığım araştırmalarda gördüm ki, benzeri bir keskinlik MHP lideri Devlet Bahçeli’de vardır.
Dışişleri Bakanlığı’nın ya da Başbakan’ın böyle bir uyarıda bulunduklarını sanmıyorum...
İşte bu yüzden de Türkiye bir ‘stratejik partner’ olmak yerine ‘kullanılabilir üs’ statüsünde kalmaktadır...
Bu durum, Türkiye’yi Washington’da ve en önemlisi kendi bölgesinde giderek hafifletmektedir.
Gerçekten de böyle bakınca, Türkiye ‘siyasi entrikalar’ın, ucuz arayışların ya da ‘lokal senaryolar’ın teslim aldığı bir ‘küçük ülke’ düzeyine inmektedir.
Bu noktaya gelmiş olan Türkiye’nin durumu şudur:
Ekonomik olarak kaderini ve umutlarını Dünya Bankası ve IMF’ye bağlamış.
Siyasi olarak da, Avrupa Birliği macerasında giderek ‘eyvah bizi Avrupa’ya almayacaklar ve mahvolacağız’ diyen bir ‘şahsiyetsizleşme’ uçurumuna yuvarlanmaktadır...
Bir tarafta ‘eyvah borsa düşüyor, dolar yükseliyor’ diyen bir ‘toplumsal panik’ atmosferi, diğer tarafta ‘eyvah, bizi AB’ye almayacaklar ve perişan olacağız’ diyen bir ‘korku korosu’ Türkiye’yi teslim almıştır.
Böylece, bir dünya devleti olarak ‘irade bozgunu’ yaşanmaktadır.
Kuzey Irak’ta Kürt devleti fiilen kurulmuştur, ancak görmezlikten gelinmektedir...
Yukarıda Ermenistan tarafından işgal edilmiş Azerbaycan toprakları dururken, aşağıda işgalci konumuna düşürüldüğümüz Kıbrıs için ‘taviz pazarlıkları’na hapsolunmuştur.
İnisiyatif ve irade yok olmuştur.
İşte bütün bu manzaraya bakınca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun ABD Savunma Bakan Yardımcısı’na yaptığı uyarının anlamı daha da önemli bir hale gelmektedir.
Türkiye artık iradesini ve inisiyatifini yitirmiş, IMF kıskacında borç verilip, ‘kullanılabilir üs’ durumuna düşürülmüş bir ülke konumundan mutlaka kurtarılmalıdır.
Bu millete ve bu tarihe yakışan da bu kurtuluş heyecanıdır.
Fatih Çekirge/STAR
Bu habere yapılan yorumlardan;
TÜRK ORDUSU VE STRATEJİK İTTİFAKLAR
Ülkede dirayetli bir iradenin olmaması Wolfowitz gibi emperyalizmin savaş çığırtkanı ile ordunun karşı karşıya kalmasına neden oluyor...Zaten son dönemdeki gelişmelere bakacak olursak çevre ülkelerle yapılan ant. çoğunlukla ordunun imzasını görüyoruz...yani türkiyenin dış politikasını ülkede sivil bir irade boşluğu olduğu için mecburen ordu yönlendirmek zorunda kalıyor..Kafkasyada ermenistan ve rusya ya karşı gürcistan ve azerbaycan ile yapılan ant. Genelkurmay başkanı tarafından imzalanmıştır..Anlaşmaya göre türk ordusu gürcistandaki eski iki rus üssünü onaracak ve buna karşılık gerekli koşullarda kullanılmak üzere bu iki üsten faydalanma hakkını elde edecek...Kafkasya da , Azerbaycanın beşte birini işgal etmiş olan işgalci ermenistana ve onu destekleyen rusyaya karşı stratejik dengeyi kurmak bakımından antlaşmanın önemi büyük...Ayrıca gene gürcistan ve azerbeycan ordusunun türk ordusu tarafından eğitilmesi..Haydar Aliyev in size emanet ediyorum dediği Nahcivan ın güvenliği Türk Ordusu tarafından sağlanıyor.Ayrıca, her ne kadar uzun vadede bize çok büyük zararını dokunacağını düşünsem ve karşı çıksamda İsrail ile yapılan stratejik ittifaklar var..Özellikle israil ile yapılan stratejik ittifak uluslararası alanda yahudi lobisinin desteğinin de türkiye nin problemli konularında kendi lehine olmasıını sağlıyor.Türkiye nin önümüzdeki kritik dönemde özellikle Kıbrıs konusunda AB ile gireceği mücadelede bu stratejik ittifakın yahudi lobisinin desteğini alma bağlamında büyük önemi olacak.(not:Önümüzdeki aylarda AB Rumları Kıbrıs adasının tek temsilcisi olarak AB ye alacak ve bu durumda türk ordusu orada AB topraklarını ilhak etmiş işgalci bir ordu konumuan düşecek..bu durumda kıbrıs daki türk kesiminin türkiye den ilhak istemekten başka çaresi kalmayacak..ve bu AB-TÜRKİYE arasında çatışmaya dahi varacak olaylara yol açabilir) İşte bu kritik dönemde Türkiyenin yahudi lobisinin desteğini almasında -istemesemde - büyük faydaları olacak...Yahudi lobisinin gücü herkesçe malum..Sadece kongrede 37 yahudi üye var.Türkiye-Azerbeycan sratejik ittifakı ile olan ilgisi yüzünden yahudi lobisinin dünya üzerindeki etkinliği ile ilgili bir örnek vermek istiyorum..ABD daha önce ermeni lobisininde etkisiyle , AZERBEYCAN-ERMENİSTAN savaşından dolayı azerbeycan a ambargo koymuştu 90 lı yılların başında....oğul Bush yönetimi ise iktidara geldiklerinde azerbeycan üzerindeki ambargoyu kaldırdılar ve bununla kalmayıp ermenistana ambargo koydular..Şimdi durup duruken ABD böyle bir şeyi niye yapar diyeceksiniz...ABD , işin içinde YAHUDİ LOBİSİ olursa gerekirse kendi ulusal çıkarlarını bile geri plana atıp bu güçlü lobinin baskılarına boyun eğmek zorunda kalır.Ermenistan ın son zamanlarda RUSYA ve İRAN arasındaki özellikle nükleeralandaki teknoloji transferine aracılık ettiği biliniyordu.İran ın rusyadan nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip uzun menzilli kıtalararası balistik füze yapımını sağlayabilecek teknoloji transferinisağlaması, bölgede iran ı kendisi için en büyük tehdit olarak gören israil i telaşlandırdı.( bu arada unutmayalım ki İRAN eski cumhur başkanı HAŞİMİ RAFSANCANİ nin "israil i yok etmek için dünya müslümanlarının yüzde onunun şehit olmayı göze alması gerekir" sözü hala hafızalarda ).Ermenistan ise, bu teknolojinin iran a aktarılmasındakendi topraklarını kullandırtarak bir köprü vazifesi görüyordu.İşte ambargonun perde arkası..İsrail in tedirginliği yahudi lobisinin hemen devreye girip ermenistan a her türlü yaptırım ın uygulanmasını sağladı.Sanırım bu, Yahudi lobisinin ermeni ve rum lobilerinin ötesinde dünyada nasıl bir güce sahip olduğunu göstermesi açısından iyi bir misal teşkil ediyor.Yahudilerin dünyada bu kadar güçlü olmaları aslında hiç mi hiç hoşuma gitmiyor ama Türkiye nin diğer lobilere karşı yahudi lobisinin desteğini alması stratejik açıdan önümüzdeki kritik dönemde gerçekten de çok önemli.Ve tabiiki lobinin desteğinin alınmasında asıl konumuz olan ordunun rolü çok büyük..Ülkemizdeki önemli masonlardan Tansu Çiller döneminde başlayan israil- türkiye ilişkileri ,özellikle erbakan ın başbakanlığı döneminde (ilginçtir sıkı bir israil düşmanıdır kendisi) askeri düzeyde o dönemde genelkurmayda çok etkin olan büyük yahudi dostu! orgeneralÇEVİK BİRin de katkılarıyla önemli askeri ant.(f-4 uçaklarının modernizasyonu , ortak tatbikatlar,....) imzalandı.Zaten bu dönemden itibaren ordunun dış politikada etkinliği iyice arttı.Aslında ordunun bu çabalarını takdir etmemek imkansız...Ama bununla beraber ordunun iç politikada kendine hayali düşmanlar bulması (irtica)gibi doğru değil..Çünkü , baktığımızda yapılan araştırmalarda ordunun halkın en çok güvendiği kurum olduğu ortaya çıktı..Ordunun içerde kendine bazı hayali düşmanlar yaratıp bunlarla uğraşıp imajını zedelemesi çok yanlış.Neyse, şimdi yahudilerin bu işten çıkarlarına bakalım.....Yahudiler türkiyeye bu desteği verirken kendileri ise kendi ulvi amaçları!!!! doğrultusunda bazı planlar peşinde...İsrail, türkiye ile kurduğu stratejik ittifak doğrultusunda , türkiyenin azerbeycan ile olan iyi ilişkilerini kullanarak Kafkaslara sarkma politikasını takip ediyorlar..Tabii ki burada unutmamamız gereken bir husus var ki israil bunu yaparken büyük düşmanı iran ın nüfusunun önemli bir bölümünü(15 milyon) teşkil eden Azerileri göz önünde bulunduruyor..Ve uzun vadede iran üstünde yapılacak bir bölme operasyonu için kafkaslarda işine yarayacak stratejik bir partner arıyor..bunu da türkiye vasıtasıyla azerbeycan ile ilişkilerini geliştirerek yapıyor...Ayrıca ömemli bir husus var ki israil e cephe almış olan ARAP DEVLETLERİ israil in bir islam düşmanı olduğu argümanını kullanıyorlar.Bu açıdan da israil in TÜRKİYE ve AZERBEYCAN gibi müslüman devletlerle iyi ilişkiler kurması, ARAPların bu savlarını çürütmesi açısından çok önem arzetmektedir...Bunların yanında her üç devletinde stratejik açıdan ulusal çıkarları için önemli bir yer tutan diğer bir husus ise HAZAR PETROLLERİNİN TAŞINMASI meselesidir...Bu üç devlet de kendi çıkarları doğrultusunda petrollerin BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN hattından taşınmasını istemektedir.İsrail iran üzeründen, türkiye ve azerbeycan ise rusya üzerinde hattın geçirilmesine karşıdır....Olayın israil bağlamına baktıktan sonra şimdide ordunun yukarıdaki haberle ilgili duruşuna bir göz atalım... Genelkurmay başkanı orgeneral KIVRIKOĞLU paşa doğru söylemiş...Türkiye Kuzey ırak ta bir kürt devleti kurdurulmasına! izin vermemelidir..Çünkü kurulacak böyle bir yapı türkiye için uzun vadede büyük tehlike arzetmektedir.(Şimdi, yahudilerin orada uydu bir devlet kurma amacında oldukları ve hatta bununla ilgili israil deki bazı yahudi bilim adamlarının bunun altyapısını hazırlamak amacı ile kürtlerinin temelinin taa yahudilere kadar dayandığı ile ilgili yaptıkları saçma sapan bilimsel!!!! araştırmalara hiiiç değinmeyecem çoook uzun bir konu çünkü, inşallah başka bir zaman...)Eğer Kürt devleti kurulursa Türk ordusu dediğini yapar ve Kuzey Irak a girip MUSUL-KERKÜK e kadar ilerler..Çünkü dediğimiz gibi özellikle belli bir dönemden beri ORDUnungerek iç politikada gerekse de dış politikada etkinliği iyice artmıştır. Ve söylemeliyim ki bana göre TÜRK ORDUSU böyle Kuzey IRAK a dalma operasyonunu çooook çokk raha bir şekilde yapabilecek kapasiteye sahiptir...Türk ordusu bugün KOLORDU düzeyindeki 50-60 bin kişilik bir kuvveti istenildiği anda çok kısa bir süre çerisinde operasyon veya savaş mevkiine havadan indirme ( helicopter.uçak,vb....) kaabiliyetine sahiptir..Askeri bilgiye sahip olanlar bilirki böyle bir hava indirme operasyonunu yapabilmek hiç te kolay değildir..ve böyle bir operasyonu dünyada yapabilecek ülke sayısı 3 veya 4 tür..Ve türk ordusu böyle bir operasyonu rahatlıkla yapabilcek kaabiliyet ve imkanlara sahiptir......Kuzey IRAK ta ise denildiği gibi zaten fiili bir kürt devleti mevcuttur.Ve bu bölgede yaklaşık olarak sayıları toplam 100.000 kadar çeşitli silahlı Kürt grup vardır...Eğer bu devleti resmileştirme gibi bazı çabalar içine girilirse Türk Ordusu PAŞA nın da dediği gibi daha önce KIBRIS ta yaptığı gibi KUZEY IRAK a girer ve bu silahlı çapulcuları dağıtıp oradaki 3 milyon türkmenin hayatını garanti altına almasını bilir..........
··· 19/07/2002 19:22, hcetin
İç politikada açmazlara ve -fiilen- hükümetsizlikten kaynaklanan sorunlara takılı kaldığımız şu günlerde ülkemiz bakımından hayati önem gösteren konuların yanında dış politika sorunlarını da gözardı ettiğimiz düşüncesindeyim. İşte Kuzey Irak-Kürt Devleti-Musul,Kerkük ve burada yaşayan Türkmenler ile bu merkezli politik sorunları bir Türk hukukçusu olarak çok önemli görüyorum ve bu konuları değerli site üyelerinin değerlendirmelerine açıyor ve değerli düşüncelerinizi bekliyorum. Bu bağlamda aşağıdaki güncel haberi ve beğendiğimiz okuyucu yorumunu www.gazeteoku.com sitesinden aynen aktarıyorum.
Kıvrıkoğlu'ndan Kerkük uyarısı!
Olası Irak harekatı için Ankara’ya gelen ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz, Genelkurmay karargahında Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun uyarıları üzerine şok oldu. Kıvrıkoğlu Wolfowitz'e iki önemli uyarıda bulundu.
Wolfowitz'i şok eden sözler:
Kıvrıkoğlu, "Kerkük’ü de içine alacak bir Kürt devleti kurulursa, doğrudan oraya gireceğimizi ve müdahale edeceğimizi bilmenizi isteriz. Ayrıca, geçen Körfez Savaşı’nda vaat edilen maddi desteği alamadık" dedi.
Kerkük uyarısı...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu, haritada Kuzey Irak bölgesini işaret edip, parmağını Kerkük bölgesine götürürken, şöyle diyor:
- Yapacağınız harekat sonrasında eğer Kuzey Irak’ta ve özellikle Kerkük bölgesinde istenmeyen bir durum doğarsa, bu bizim hassasiyetlerimiz açısından önemlidir.
Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun eli Kerkük üzerinde bir daire çizerken, konuşması daha da keskinleşiyor:
- Ve eğer, Kerkük’ü de içine alacak bir Kürt devleti kurulması söz konusu olursa, doğrudan ve açıkça oraya gireceğimizi ve müdahale edeceğimizi bilmenizi isteriz...
Kısa bir sessizlikten sonra Orgeneral Kıvrıkoğlu, şöyle devam ediyor:
- Kerkük’teki Türkmen nüfus bizim için çok önemlidir. Bilmenizi isterim ki, ben de bir Türkmen’im.
Genelkurmay Başkanı’nın bu sözleri söylediği kişi ABD Savunma Bakan Yardımcısı ’dir...
Bu sözler, Irak harekatı için Ankara’ya nabız yoklamaya gelen ABD Savunma Bakan Yardımcısı’na Genelkurmay karargahında söylenmiştir.
Belki Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun kullandığı kelimeler, aynen böyle değildir, ancak içerik olarak mesaj net ve açıktır.
ABD Savunma Bakan Yardımcısı, Türk Genelkurmay karargahında her şekilde Irak’a büyük bir harekat yapacaklarının işaretini vermiştir...
Bu yüzden Orgeneral Kıvrıkoğlu harekat sonrasında doğabilecek Türkiye açısından tehlikeli durumlara karşı bir şekilde hassasiyetlerini belirtmiş ve önlem almaya çalışmıştır...
Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun yaptığı bir başka uyarıyı ise şöyle özetleyebilirim:
- Türkiye, geçen Körfez Savaşı’nda vaat edilen maddi desteği alamamıştı. Bunun da üzerinde durmak gerekir...
Siyasi iradenin büyük çalkantılar nedeniyle, ‘iradesizlik sınırı’na dayanması nedeniyle, Wolfowitz’in Türk Genelkurmay Başkanı’yla yaptığı konuşmasının önemi Washington’da daha da artmıştır.
Peki Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun verdiği bu mesajlar Hükümet tarafından da verilmiş midir?
Verildiyse, hangi keskinlikte verilmiştir...
Bu soru üzerine yaptığım araştırmalarda gördüm ki, benzeri bir keskinlik MHP lideri Devlet Bahçeli’de vardır.
Dışişleri Bakanlığı’nın ya da Başbakan’ın böyle bir uyarıda bulunduklarını sanmıyorum...
İşte bu yüzden de Türkiye bir ‘stratejik partner’ olmak yerine ‘kullanılabilir üs’ statüsünde kalmaktadır...
Bu durum, Türkiye’yi Washington’da ve en önemlisi kendi bölgesinde giderek hafifletmektedir.
Gerçekten de böyle bakınca, Türkiye ‘siyasi entrikalar’ın, ucuz arayışların ya da ‘lokal senaryolar’ın teslim aldığı bir ‘küçük ülke’ düzeyine inmektedir.
Bu noktaya gelmiş olan Türkiye’nin durumu şudur:
Ekonomik olarak kaderini ve umutlarını Dünya Bankası ve IMF’ye bağlamış.
Siyasi olarak da, Avrupa Birliği macerasında giderek ‘eyvah bizi Avrupa’ya almayacaklar ve mahvolacağız’ diyen bir ‘şahsiyetsizleşme’ uçurumuna yuvarlanmaktadır...
Bir tarafta ‘eyvah borsa düşüyor, dolar yükseliyor’ diyen bir ‘toplumsal panik’ atmosferi, diğer tarafta ‘eyvah, bizi AB’ye almayacaklar ve perişan olacağız’ diyen bir ‘korku korosu’ Türkiye’yi teslim almıştır.
Böylece, bir dünya devleti olarak ‘irade bozgunu’ yaşanmaktadır.
Kuzey Irak’ta Kürt devleti fiilen kurulmuştur, ancak görmezlikten gelinmektedir...
Yukarıda Ermenistan tarafından işgal edilmiş Azerbaycan toprakları dururken, aşağıda işgalci konumuna düşürüldüğümüz Kıbrıs için ‘taviz pazarlıkları’na hapsolunmuştur.
İnisiyatif ve irade yok olmuştur.
İşte bütün bu manzaraya bakınca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun ABD Savunma Bakan Yardımcısı’na yaptığı uyarının anlamı daha da önemli bir hale gelmektedir.
Türkiye artık iradesini ve inisiyatifini yitirmiş, IMF kıskacında borç verilip, ‘kullanılabilir üs’ durumuna düşürülmüş bir ülke konumundan mutlaka kurtarılmalıdır.
Bu millete ve bu tarihe yakışan da bu kurtuluş heyecanıdır.
Fatih Çekirge/STAR
Bu habere yapılan yorumlardan;
TÜRK ORDUSU VE STRATEJİK İTTİFAKLAR
Ülkede dirayetli bir iradenin olmaması Wolfowitz gibi emperyalizmin savaş çığırtkanı ile ordunun karşı karşıya kalmasına neden oluyor...Zaten son dönemdeki gelişmelere bakacak olursak çevre ülkelerle yapılan ant. çoğunlukla ordunun imzasını görüyoruz...yani türkiyenin dış politikasını ülkede sivil bir irade boşluğu olduğu için mecburen ordu yönlendirmek zorunda kalıyor..Kafkasyada ermenistan ve rusya ya karşı gürcistan ve azerbaycan ile yapılan ant. Genelkurmay başkanı tarafından imzalanmıştır..Anlaşmaya göre türk ordusu gürcistandaki eski iki rus üssünü onaracak ve buna karşılık gerekli koşullarda kullanılmak üzere bu iki üsten faydalanma hakkını elde edecek...Kafkasya da , Azerbaycanın beşte birini işgal etmiş olan işgalci ermenistana ve onu destekleyen rusyaya karşı stratejik dengeyi kurmak bakımından antlaşmanın önemi büyük...Ayrıca gene gürcistan ve azerbeycan ordusunun türk ordusu tarafından eğitilmesi..Haydar Aliyev in size emanet ediyorum dediği Nahcivan ın güvenliği Türk Ordusu tarafından sağlanıyor.Ayrıca, her ne kadar uzun vadede bize çok büyük zararını dokunacağını düşünsem ve karşı çıksamda İsrail ile yapılan stratejik ittifaklar var..Özellikle israil ile yapılan stratejik ittifak uluslararası alanda yahudi lobisinin desteğinin de türkiye nin problemli konularında kendi lehine olmasıını sağlıyor.Türkiye nin önümüzdeki kritik dönemde özellikle Kıbrıs konusunda AB ile gireceği mücadelede bu stratejik ittifakın yahudi lobisinin desteğini alma bağlamında büyük önemi olacak.(not:Önümüzdeki aylarda AB Rumları Kıbrıs adasının tek temsilcisi olarak AB ye alacak ve bu durumda türk ordusu orada AB topraklarını ilhak etmiş işgalci bir ordu konumuan düşecek..bu durumda kıbrıs daki türk kesiminin türkiye den ilhak istemekten başka çaresi kalmayacak..ve bu AB-TÜRKİYE arasında çatışmaya dahi varacak olaylara yol açabilir) İşte bu kritik dönemde Türkiyenin yahudi lobisinin desteğini almasında -istemesemde - büyük faydaları olacak...Yahudi lobisinin gücü herkesçe malum..Sadece kongrede 37 yahudi üye var.Türkiye-Azerbeycan sratejik ittifakı ile olan ilgisi yüzünden yahudi lobisinin dünya üzerindeki etkinliği ile ilgili bir örnek vermek istiyorum..ABD daha önce ermeni lobisininde etkisiyle , AZERBEYCAN-ERMENİSTAN savaşından dolayı azerbeycan a ambargo koymuştu 90 lı yılların başında....oğul Bush yönetimi ise iktidara geldiklerinde azerbeycan üzerindeki ambargoyu kaldırdılar ve bununla kalmayıp ermenistana ambargo koydular..Şimdi durup duruken ABD böyle bir şeyi niye yapar diyeceksiniz...ABD , işin içinde YAHUDİ LOBİSİ olursa gerekirse kendi ulusal çıkarlarını bile geri plana atıp bu güçlü lobinin baskılarına boyun eğmek zorunda kalır.Ermenistan ın son zamanlarda RUSYA ve İRAN arasındaki özellikle nükleeralandaki teknoloji transferine aracılık ettiği biliniyordu.İran ın rusyadan nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip uzun menzilli kıtalararası balistik füze yapımını sağlayabilecek teknoloji transferinisağlaması, bölgede iran ı kendisi için en büyük tehdit olarak gören israil i telaşlandırdı.( bu arada unutmayalım ki İRAN eski cumhur başkanı HAŞİMİ RAFSANCANİ nin "israil i yok etmek için dünya müslümanlarının yüzde onunun şehit olmayı göze alması gerekir" sözü hala hafızalarda ).Ermenistan ise, bu teknolojinin iran a aktarılmasındakendi topraklarını kullandırtarak bir köprü vazifesi görüyordu.İşte ambargonun perde arkası..İsrail in tedirginliği yahudi lobisinin hemen devreye girip ermenistan a her türlü yaptırım ın uygulanmasını sağladı.Sanırım bu, Yahudi lobisinin ermeni ve rum lobilerinin ötesinde dünyada nasıl bir güce sahip olduğunu göstermesi açısından iyi bir misal teşkil ediyor.Yahudilerin dünyada bu kadar güçlü olmaları aslında hiç mi hiç hoşuma gitmiyor ama Türkiye nin diğer lobilere karşı yahudi lobisinin desteğini alması stratejik açıdan önümüzdeki kritik dönemde gerçekten de çok önemli.Ve tabiiki lobinin desteğinin alınmasında asıl konumuz olan ordunun rolü çok büyük..Ülkemizdeki önemli masonlardan Tansu Çiller döneminde başlayan israil- türkiye ilişkileri ,özellikle erbakan ın başbakanlığı döneminde (ilginçtir sıkı bir israil düşmanıdır kendisi) askeri düzeyde o dönemde genelkurmayda çok etkin olan büyük yahudi dostu! orgeneralÇEVİK BİRin de katkılarıyla önemli askeri ant.(f-4 uçaklarının modernizasyonu , ortak tatbikatlar,....) imzalandı.Zaten bu dönemden itibaren ordunun dış politikada etkinliği iyice arttı.Aslında ordunun bu çabalarını takdir etmemek imkansız...Ama bununla beraber ordunun iç politikada kendine hayali düşmanlar bulması (irtica)gibi doğru değil..Çünkü , baktığımızda yapılan araştırmalarda ordunun halkın en çok güvendiği kurum olduğu ortaya çıktı..Ordunun içerde kendine bazı hayali düşmanlar yaratıp bunlarla uğraşıp imajını zedelemesi çok yanlış.Neyse, şimdi yahudilerin bu işten çıkarlarına bakalım.....Yahudiler türkiyeye bu desteği verirken kendileri ise kendi ulvi amaçları!!!! doğrultusunda bazı planlar peşinde...İsrail, türkiye ile kurduğu stratejik ittifak doğrultusunda , türkiyenin azerbeycan ile olan iyi ilişkilerini kullanarak Kafkaslara sarkma politikasını takip ediyorlar..Tabii ki burada unutmamamız gereken bir husus var ki israil bunu yaparken büyük düşmanı iran ın nüfusunun önemli bir bölümünü(15 milyon) teşkil eden Azerileri göz önünde bulunduruyor..Ve uzun vadede iran üstünde yapılacak bir bölme operasyonu için kafkaslarda işine yarayacak stratejik bir partner arıyor..bunu da türkiye vasıtasıyla azerbeycan ile ilişkilerini geliştirerek yapıyor...Ayrıca ömemli bir husus var ki israil e cephe almış olan ARAP DEVLETLERİ israil in bir islam düşmanı olduğu argümanını kullanıyorlar.Bu açıdan da israil in TÜRKİYE ve AZERBEYCAN gibi müslüman devletlerle iyi ilişkiler kurması, ARAPların bu savlarını çürütmesi açısından çok önem arzetmektedir...Bunların yanında her üç devletinde stratejik açıdan ulusal çıkarları için önemli bir yer tutan diğer bir husus ise HAZAR PETROLLERİNİN TAŞINMASI meselesidir...Bu üç devlet de kendi çıkarları doğrultusunda petrollerin BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN hattından taşınmasını istemektedir.İsrail iran üzeründen, türkiye ve azerbeycan ise rusya üzerinde hattın geçirilmesine karşıdır....Olayın israil bağlamına baktıktan sonra şimdide ordunun yukarıdaki haberle ilgili duruşuna bir göz atalım... Genelkurmay başkanı orgeneral KIVRIKOĞLU paşa doğru söylemiş...Türkiye Kuzey ırak ta bir kürt devleti kurdurulmasına! izin vermemelidir..Çünkü kurulacak böyle bir yapı türkiye için uzun vadede büyük tehlike arzetmektedir.(Şimdi, yahudilerin orada uydu bir devlet kurma amacında oldukları ve hatta bununla ilgili israil deki bazı yahudi bilim adamlarının bunun altyapısını hazırlamak amacı ile kürtlerinin temelinin taa yahudilere kadar dayandığı ile ilgili yaptıkları saçma sapan bilimsel!!!! araştırmalara hiiiç değinmeyecem çoook uzun bir konu çünkü, inşallah başka bir zaman...)Eğer Kürt devleti kurulursa Türk ordusu dediğini yapar ve Kuzey Irak a girip MUSUL-KERKÜK e kadar ilerler..Çünkü dediğimiz gibi özellikle belli bir dönemden beri ORDUnungerek iç politikada gerekse de dış politikada etkinliği iyice artmıştır. Ve söylemeliyim ki bana göre TÜRK ORDUSU böyle Kuzey IRAK a dalma operasyonunu çooook çokk raha bir şekilde yapabilecek kapasiteye sahiptir...Türk ordusu bugün KOLORDU düzeyindeki 50-60 bin kişilik bir kuvveti istenildiği anda çok kısa bir süre çerisinde operasyon veya savaş mevkiine havadan indirme ( helicopter.uçak,vb....) kaabiliyetine sahiptir..Askeri bilgiye sahip olanlar bilirki böyle bir hava indirme operasyonunu yapabilmek hiç te kolay değildir..ve böyle bir operasyonu dünyada yapabilecek ülke sayısı 3 veya 4 tür..Ve türk ordusu böyle bir operasyonu rahatlıkla yapabilcek kaabiliyet ve imkanlara sahiptir......Kuzey IRAK ta ise denildiği gibi zaten fiili bir kürt devleti mevcuttur.Ve bu bölgede yaklaşık olarak sayıları toplam 100.000 kadar çeşitli silahlı Kürt grup vardır...Eğer bu devleti resmileştirme gibi bazı çabalar içine girilirse Türk Ordusu PAŞA nın da dediği gibi daha önce KIBRIS ta yaptığı gibi KUZEY IRAK a girer ve bu silahlı çapulcuları dağıtıp oradaki 3 milyon türkmenin hayatını garanti altına almasını bilir..........
··· 19/07/2002 19:22, hcetin