KDV yi kim öder hangisi doğru
T.C.
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 1995/2362
K. 1996/501
T. 14.2.1996
• KATMA DEĞER VERGİSİ YÜKÜMLÜSÜ ( Cebri İcra Yoluyla Satış )
• CEBRİ İCRA YOLUYLA SATIŞ ( KDV Yükümlüsünün İcra Memurluğu Olduğu )
3065/m.8
ÖZET : Cebri icra yoluyla yapılan satışlarda katma değer vergisi yükümlüsü, mal teslimini yapan icra memurluğu olduğu hakkında.
İstemin Özeti: Müzayede mahallinde yapılan satışta davacı bankaya ihale edilen taşınmazların toplam satış bedeli üzerinden ödenmesi gereken katma değer vergisinin geç ödenmiş olması nedeniyle hesaplanan gecikme zammını içeren ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu`nun 8/1. maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işlemi yapanların katma değer vergisi yükümlüsü olduğunun belirlendiği, cebri icra yoluyla yapılan satışlarda mal teslimi icra memurluğunca yapıldığından katma değer vergisi mükellefinin icra memurluğu olduğu, nitekim vergi dairesince de dava konusu ödeme emrinin bu nedenle ... İcra Müdürlüğü adına düzenlenip bu merciye tebliğ edildiğinin görüldüğü, diğer taraftan 2577 sayılı Yasanın 2 nci maddesi uyarınca iptal davalarının idari kararlara karşı, hakkı doğrudan ihlal edilenler tarafından açılması gerektiğinden, dava konusu ödeme emrine karşı yükümlü durumunda olan ve tesis edilen işlem ile hukuksal durumu etkilenen ... İcra Müdürlüğünce dava açılması gerekirken dava açma ehliyeti bulunmayan banka tarafından dava açılmasında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden Aydın Vergi Mahkemesinin 30.5.1995 gün ve 1995/310 sayılı kararının; 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinde iptal davalarının ancak menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabileceğinin belirtildiği, vergi dairesince icra müdürlüğüne gönderilen ödeme emrinin icra müdürlüğünce bankaya tebliğ edilerek 7 gün içinde borcun ödenmesinin istendiği, bu durumda bankanın menfaatinin ihlal edilmiş olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerekeceği yolundadır.
Savcı H.B.`nin Düşüncesi: Anlaşmazlık, 16.4.1993 tarihinde yapılan icra satışı nedeniyle ödenmesi gereken katma değer vergisinin 13.1.1994 tarihinde vadesinden sonra ödenmesine dayalı olarak hesaplanan gecikme faizinin tahsili için icra memurluğu adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı, asıl alıcı tarafından dava açılıp açılamayacağına ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun "Vergi Mahkemesinde Dava Açmaya Yetkili Olanlar" başlıklı 377. maddesinde "mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler" denilmek suretiyle, kimlerin vergi mahkemelerinde dava açabileceği açıkca hükme bağlanmıştır. Olayda ödeme emri icra memurluğu adına tanzim ve tebliğ edildiğine göre davanın da icra memurluğunca açılması gerektiğinden asıl alıcı tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddinde yukarıda anılan hükme aykırılık görülmediğinden temyiz isteğinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi S.Ç.`nin Düşüncesi: İleri sürülen iddialar, usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: Temyiz edilen Aydın Vergi Mahkemesinin 30.5.1995 gün ve 1995/310 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme kararının ONANMASINA, 14.2.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırını belirleyen 2. maddesinde iptal davalarının "kişisel hakları ihlal edilenler" tarafından açılabileceği belirtilmiştir.
Olayda vergi dairesince icra müdürlüğüne gönderilen 30.3.1995 tarihli ödeme emri, icra müdürlüğünün 3.4.1995 günlü yazısıyla davacı bankaya iletilerek borcun 7 gün içinde icra müdürlüğüne yatırılması istenilmiş olması karşısında ve sonuçta bu parayı ödeme durumunda kalacak olan banka tarafından açılan davanın yazılı nedenle reddinde isabet yoktur. Kararın bozulması gerekir. Karara karşıyım
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 1995/2362
K. 1996/501
T. 14.2.1996
• KATMA DEĞER VERGİSİ YÜKÜMLÜSÜ ( Cebri İcra Yoluyla Satış )
• CEBRİ İCRA YOLUYLA SATIŞ ( KDV Yükümlüsünün İcra Memurluğu Olduğu )
3065/m.8
ÖZET : Cebri icra yoluyla yapılan satışlarda katma değer vergisi yükümlüsü, mal teslimini yapan icra memurluğu olduğu hakkında.
İstemin Özeti: Müzayede mahallinde yapılan satışta davacı bankaya ihale edilen taşınmazların toplam satış bedeli üzerinden ödenmesi gereken katma değer vergisinin geç ödenmiş olması nedeniyle hesaplanan gecikme zammını içeren ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu`nun 8/1. maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işlemi yapanların katma değer vergisi yükümlüsü olduğunun belirlendiği, cebri icra yoluyla yapılan satışlarda mal teslimi icra memurluğunca yapıldığından katma değer vergisi mükellefinin icra memurluğu olduğu, nitekim vergi dairesince de dava konusu ödeme emrinin bu nedenle ... İcra Müdürlüğü adına düzenlenip bu merciye tebliğ edildiğinin görüldüğü, diğer taraftan 2577 sayılı Yasanın 2 nci maddesi uyarınca iptal davalarının idari kararlara karşı, hakkı doğrudan ihlal edilenler tarafından açılması gerektiğinden, dava konusu ödeme emrine karşı yükümlü durumunda olan ve tesis edilen işlem ile hukuksal durumu etkilenen ... İcra Müdürlüğünce dava açılması gerekirken dava açma ehliyeti bulunmayan banka tarafından dava açılmasında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden Aydın Vergi Mahkemesinin 30.5.1995 gün ve 1995/310 sayılı kararının; 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinde iptal davalarının ancak menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabileceğinin belirtildiği, vergi dairesince icra müdürlüğüne gönderilen ödeme emrinin icra müdürlüğünce bankaya tebliğ edilerek 7 gün içinde borcun ödenmesinin istendiği, bu durumda bankanın menfaatinin ihlal edilmiş olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerekeceği yolundadır.
Savcı H.B.`nin Düşüncesi: Anlaşmazlık, 16.4.1993 tarihinde yapılan icra satışı nedeniyle ödenmesi gereken katma değer vergisinin 13.1.1994 tarihinde vadesinden sonra ödenmesine dayalı olarak hesaplanan gecikme faizinin tahsili için icra memurluğu adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı, asıl alıcı tarafından dava açılıp açılamayacağına ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun "Vergi Mahkemesinde Dava Açmaya Yetkili Olanlar" başlıklı 377. maddesinde "mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler" denilmek suretiyle, kimlerin vergi mahkemelerinde dava açabileceği açıkca hükme bağlanmıştır. Olayda ödeme emri icra memurluğu adına tanzim ve tebliğ edildiğine göre davanın da icra memurluğunca açılması gerektiğinden asıl alıcı tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddinde yukarıda anılan hükme aykırılık görülmediğinden temyiz isteğinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi S.Ç.`nin Düşüncesi: İleri sürülen iddialar, usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: Temyiz edilen Aydın Vergi Mahkemesinin 30.5.1995 gün ve 1995/310 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme kararının ONANMASINA, 14.2.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırını belirleyen 2. maddesinde iptal davalarının "kişisel hakları ihlal edilenler" tarafından açılabileceği belirtilmiştir.
Olayda vergi dairesince icra müdürlüğüne gönderilen 30.3.1995 tarihli ödeme emri, icra müdürlüğünün 3.4.1995 günlü yazısıyla davacı bankaya iletilerek borcun 7 gün içinde icra müdürlüğüne yatırılması istenilmiş olması karşısında ve sonuçta bu parayı ödeme durumunda kalacak olan banka tarafından açılan davanın yazılı nedenle reddinde isabet yoktur. Kararın bozulması gerekir. Karara karşıyım