Eğer eşlerin her ikisi de Alman vatandaşı değilse, evliliğin
sonucuna bağlı olarak ortaya çıkan boşanma ve
çocukların hakları konusundaki sorular için sadece Alman
Medeni Kanunu esas olarak alınmaz, bilakis Devletler Özel
Hukuku kuralları da geçerlidir. Alman Medeni Kanununun
tatbikat kanunu (hepsinden önce 13-18 maddeleri) hangi
hukukun uygulanacağını gösterir.
Eğer eşlerden biri Alman vatandaşı ise ve birlikte
ikametgahları da Almanya da ise, Alman evlilik ve aile
hukuku geçerlidir. Burada yaşayıp da her ikiside aynı
yabancı bir devletin vatandaşı olanların boşanmak için
müracaat etmeleri halinde ise durum farklıdır. O zaman
Alman mahkemelerinde onların ülke hukuku uygulanır.
Çok çeşitli haller düşünülebilir: Örneğin bir Polonyalı
kadın Faslı eşinden boşanmak isterse, hangi ülke hukuku
uygulanabilir sorusunda, Avrupa Birliğine üye ülke olup
olmadığına bakılmaz. Medeni Kanun’un tatbikat kanunu,
birbirlerine rakip düzenlemelerden (örnekteki Polonya ve
Fas hukukları) hangisinin uygulanabilir olduğuna ilişkin
bilgi verir. Eğer bir devletin hukuk sistemi, genelde
boşanmayı dava açarak düzenlemeyi öngörmüyorsa ne
olacağının da açıklanması gerekir.
Buna benzer sorular, mümkün olduğunca yargı yoluna
başvurmadan önce, uzman avukatlar tarafından açıklığa
kavuşturulmalıdır
Belli bir ölçü içerisinde, daha evlenme akdi yapılmasında
veya evlilik esnasında evliliğin sonuçları sözleşme ile daha
doğrusu noter kanalıyla yapılan bir sözleşme ile
kararlaştırılabilir.
Burada yaşayan çocukların korunması için, evliliğin
sonuçlarına Alman hukuku uygulanamasa da, başka bir
şey geçerlidir. 1961 yılında yapılan Lahey Reşit Olmayan
Çocukları Koruma Sözleşmesine göre Alman mahkemeleri,
eğer bir çocuğun yaşam merkezi burada ise, ait oduğu
vatandaşlık durumuna bakılmaksızın her halde yetkilidir.
Velilerden biri açıkca velayetin tek başına kendisine
verilmesini talep etmezse, Alman hukukuna göre kural
olarak, heriki velininde velayete hakları vardır. Bu
sözleşmeye, kısmen sınırlamalarla da olsa birkaç ülke,
Portekiz, İspanya, Polonya ve Türkiye de katılmıştır.
1990 yılından beri yeni bir Lahey Sözleşmesi yürürlüktedir ki
bu, medeni hukukdan hareket ederek devletlerarası çocuk
kaçırma konuları ile vazifelidir.Bu sözleşmeye, eğer velilerden
biri kanuna aykırı olarak bir çocuğu başka bir ülkeye
götürürse başvurulur.
Burada yaşayan çocuklar için nafakanın yüksekliği de Alman
hukukuna göre ölçülecektir. Çocukları ilgilendiren tüm
hallerde, yerel gençlik daireleri, evlilik ve nesep hukukunun
reformundan önce olduğu gibi, geniş olarak yardım ederler.
Yardım nafaka avansı ödemekle maddi olabilir fakat her
şeyden önce de danışmanlık yaparak yanlarında durmak ve
çocuklara, haklarını kabul ettirmekte yardımcı olmaktır
Yapamam deme yapan senden iyi değildir