Emin ÇÖLAŞAN
Bay komiser Diyarbakır’da!
SEVGİLİ okuyucularım, dün bizim gazetedeki fotoğrafları herhalde gördünüz. Görmediyseniz lütfen dünkü Hürriyet’i bulun, iç sayfalardaki bu inanılmaz belgeye dikkatle bakın.
AB’nin kapitülasyon komiseri Bay Verheugen, Türkiye gezisinde. Ankara’dan sonra ikinci durağı Diyarbakır. Kürtçe, Türkçe, İngilizce pankartlarla karşılanıyor. Teftiş ve denetleme yapıyor. Kürtçü kesimle konuşuyor, onların görüşlerini alıyor. Kendisine hem Kürtçüler, hem de devlet kesimi tekmil veriyor. Fotoğraf ilginç!
Bay Verheugen ve Leyla Zana birbirlerine sarılmış, öpüşüyor. Karşılıklı sevgi gösterisi yapılıyor. Türkiye’ye bu yolla mesaj veriliyor.
Arkadaş konuşuyor: ‘Şiddet çözüm değildir. Şiddeti reddediyoruz. Yasaklanmalıdır.’
Şiddet dediği, terör!
Eğer bizimle alay etmiyorsa, ‘şiddet yasaklanmalıdır’ sözünün ne anlama geldiğini, terörü kimin nasıl yasaklayacağını açıklamalıdır. Öyle ya, koskoca kapitülasyon komiseri bunları söylerken herhalde bir bildiği vardır!
Yasaklamak (!) bir yana, bu terörün sürekli bazı AB ülkelerinden beslendiğini, onların korumasında semirdiğini, kendi ülkesi Almanya’nın da bu konuda halen başı çektiğini Verheugen acaba unuttu mu!
***
Türkiye, PKK terörünü tam 20 yıldan bu yana çekiyor. On binlerce insanımızı yitirdik, terörle mücadele için en az 150 milyar dolar harcadık. Nice insanımız evinden, köyünden oldu. Niceleri sakat kaldı.
Ben bu adamın yerinde olsaydım, Diyarbakır gezisinde PKK cazgırlarıyla muhabbet ettikten sonra, başka kesimleri de ziyaret ederdim.
Örneğin Ankara’da birkaç saatimi, bu iğrenç terör sonrasında sakat kalmış gazileri tedavi eden Rehabilitasyon Merkezi’ni gezmeye ayırırdım. Orada Genelkurmay’ın bakımında olan kolları bacakları kopmuş, gözlerini yitirmiş, terör kurşunlarıyla vücutları delik deşik olmuş ana baba kuzusu askerleri, polisleri de -göstermelik bile olsa- ziyaret ederdim.
Onlarla öpüşmesi, koklaşması da gerekmezdi. Uzaktan bakması yeterli olurdu. Eğer insansa, göreceği tablodan etkilenirdi.
Şimdi belki soracaksınız: ‘Gezi programına bizimkiler böyle bir ekleme yapamaz mıydı?..’
Haklısınız. Ama böyle durumlarda bizi yönetenlerden hiçbir şey beklemeyin. Onların tek amacı, AB’ye hoş görünmek. Böyle bir ziyaret AB’nin işine gelmez, onların kafasına uymaz. Dolayısıyla bizimkiler de bu uygulamayı yapmaz, yapamaz.
***
Şimdi Allah’ın büyüklüğüne bakın. Bay Verheugen önceki gece Diyarbakır’da mışıl mışıl uyurken, PKK militanları kentin göbeğinde bir polis noktasını uzun namlulu silahlarla taradılar. Sonuç: İki güvenlik görevlisi şehit.
Gazeteciler kendisine dün bu konuyu sorduklarında şu yanıtı veriyor:
‘Ayrıntılarını ve nedenini bilemediğim için konuyla ilgili net bir şey söylemem mümkün değil. Biz şiddete karşıyız. Bu olay bölgede şiddetin tamamen ortadan kalkmadığını gösteriyor.’
Vallahi günaydın! Şiddetin ortadan kalkmadığını nasıl da biliyor maşallah!
Nedenini bilemediği (!) için son olay hakkında bir şey söylemesi mümkün değilmiş. Çok haklı!.. Çünkü bu terör eylemlerini ülkemize Venüs mü desem, Satürn mü desem, başka gezegenlerden sızan birileri gerçekleştiriyor. Verheugen onların nereden geldiğini ne bilsin!
Bu olaylar, ya da kendisinin tam yanıbaşında böyle bir terör olayı Almanya, Fransa, İngiltere veya başka bir AB ülkesinde olsaydı, acaba aynı şeyi mi söylerdi? Aynı duyarsız, umursamaz, boşverci tavrı mı sergilerdi?
Sıkar mıydı?
***
Şunu hepimiz çok iyi bilelim. Ülkemize karşı sergilenen bu inanılmaz saygısızlık ve aşağılamayı daha çoook yaşayacağız. Henüz işin en başındayız. Daha neler olacak neler.
Ama ben onlara kızmıyorum. Asıl kabahat bizi yöneten duyarsızlarda. AB’den müzakere tarihi alabilmek umuduyla ülkesinin onur, şeref ve haysiyetinin ayaklar altında çiğnenmesine göz yumanlarda. Bizi kendi siyasal çıkarları uğruna AB’nin karşısında iki paralık etmeyi içine sindirenlerde.
Yazıklar olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni bu duruma düşürenlere. Yazıklar olsun onlara tepki veremeyenlere... Ve şakşakçılara!