15 Haziran 2007 tarihli hukuk haberleri (1)
YARGI HABERLERİ
Yargı 'çok dilli belediye'yi fesh etti
Hizmetlerin çok dilli verilmesine karar veren Diyarbakır'ın Sur Belde Belediyesi Meclisi, Danıştay tarafından feshedildi. DTP'li Başkan Abdullah Demirbaş da görevden alındı
DİYARBAKIR - Danıştay 8. Dairesi, 'belediye hizmetlerinde çok dilli belediyecilik yolunda karar alan' Diyarbakır'ın DTP'li Sur Beldesi Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'ın başkanlığını düşürdü, kararı alan belediye meclisini de feshetti.
Sur Belediye Meclisi geçen yılın ekim ayında Türkçenin yanı sıra Kürtçe olmak üzere 'Çok dilli belediyecilik kararı' aldı. Kararın ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı. İçişleri Bakanlığı, Sur Belediye Başkanı Demirbaş'ın görevden alınması ve Belediye meclisinin feshi talebiyle Danıştay'a başvurdu. Başvuruyu değerlendiren Danıştay 8. Dairesi, Demirbaş'ın başkanlığının düşürülmesine ve belediye meclisinin feshine oybirliğiyle karar verdi. Danıştay'ın kararında 'Çok dilli belediyecilik kararının' gerek Anayasa ve yasa maddeleri, gerekse Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kapsamında bir hakkın kullanımı olarak değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı belirtilerek, şöyle denildi: "Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde belirlenen ve güvence altına alınan temel ve hak özgürlüklerin kullanımını aşan, bu kuralların amacına ve öngörüsüne aykırı bir niteliğin oluştuğu sonuç ve kanaatine ulaşılmaktadır."
Büyükşehir onaylamıştı
Danıştay'ın aldığı kararla Demirbaş'ın başkanlığını düşürürken, 14'ü DTP'li üçü CHP'li ve sekizi AKP'li toplam 25 meclis üyesinin bulunduğu belediye meclisi de feshedildi. Belediye meclisinin aldığı 'Çok dilli belediyecilik' ile ilgili karara 17 üye kabul, yedi üye ret oyu vermişti. Kararı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir onaylamıştı.
Sur Belediyesi Meclisi üyesi olan Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili İlhan Diken'in de belediye meclisinin feshedilmesi nedeniyle görevi düştü. Demirbaş ve meclis üyelerinin aynı konu nedeniyle Diyarbakır'da açılan davada yargılanmaları sürüyor. Baydemir de aynı davada yargılanıyor.
Demirbaş davalarda verdiği savunmada, uygulamanın günlük yaşamda geleneksel olarak kullanılan farkli dil ve lehçelerde yayın yapılabilmesiyle ilgili mevzuata uygun olduğunu savunmuştu. Demirmaş, savunmalarında şöyle demişti: "Mahalli ihtiyaçlara uygun araç ve kanallar oluşturulmaya çalışılarak toplumun yönetime katılması ve yönetimin hemşerilerle bütünleşmesi amaçlanmıştır. Sosyal ve kültürel alanda hizmet vermek ve yerel mahalli ihtiyaçları ve buna özgü hizmetleri halka anlatmak ve halkın yönetime katılmasını sağlamak amacıyla göçle gelen ve büyük çoğunluğu yerel dil kullanan kitlelerle temas ve iletişim dili olarak resmi dilimiz Türkçenin yanında kullanma gerekliliği doğmuştur."
'Bu AB'nin reddidir'
Demirbaş kararı Radikal'e değerlendirdi. Görevden alınmasının siyasi olduğunu söyleyen Demirbaş, şöyle konuştu: "Biz 'çok dilli belediyecilik' kararıyla Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü ile demokrasisine çok önemli katkılarda bulunduk. Bizim tutumumuzda iddia edildiği gibi ülkeyi bölmek değil, tam tersine birleştirme çabası olduğu görülecektir. Bu kararla Türkiye'de demokrasi yara aldı. Çok dilli belediyecilik, Türkiye'nin sosyolojik gerçeğine uygundu. Demokrasi yara aldı. Danıştay sadece Kürtçe değil, Ermenice, Süryanice, Keldanice ve İngilizce hizmet verilmesinin de önünü kesti. Çok dilliliğin reddi AB'nin reddidir. AİHM'ye kadar gideceğiz. " (Radikal, dha)
Dink'in oğluna hapis istemi
Reuters'e 'Bu soykırımdır' dediği için TCK 301'den yargılanan Hrant Dink'le ilgili suçlama, öldüğü için düştü. Aynı davada yargılanan oğlunaysa üç yıl hapis isteniyor
RADİKAL - İSTANBUL - Uğradığı silahlı suikast sonucu yaşamını yitiren AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'le ilgili davalar düşerken, onunla birlikte yargılananlar dün yargı önündeydi. AGOS'un yazıişleri müdürü ve gazetenin imtiyaz sahibi Serkis Seropyan, bir davadan beraat etti. Ancak 'Türklüğü aşağılamak'tan açılan başka bir davada üç yıl hapisleri istendi.
Hrant Dink, Reurters Haber Ajansı'na verdiği bir demeçte "Elbette bu bir soykırımdır" demiş ve bu sözler AGOS'un 21 Temmuz 2006 tarihli sayısında yayımlanmıştı.
Reuters'deki röportaj
Reuters'deki röportajın AGOS'ta yayımlanması üzerine Dink'le birlikte gazetenin yazıişleri müdürü Arat Dink ve imtiyaz sahibi Serkis Seropyan hakkında TCK'nın 301. maddesi uyarınca dava açılmıştı.
Dink öldüğü için hakkındaki suçlama düşerken, oğlu Dink ve Seropyan dün Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün hâkim karşısına çıktı.
'Ben de şikâyetçiyim'
Arat Dink, hakkında açılan davaların babasının hedef gösterilmesinde etkin rol oynandığını belirterek, davaların açılmasında sorumluluğu olan bütün yargı mensuplarından şikâyetçi olduğunu söyledi. Seropyan'sa "TCK'nın 301. maddesine karşı imza toplamak gerekirse bugün yine aynı şeyi yaparım" dedi.
Savcı Mücahit Ercan, sanıkların ispatlanmamış bir soykırım meselesiyle birlikte bir halkın yok edildiğini ima ederek, Türklüğü aşağıladıklarını belirterek üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Duruşma ertelendi.
Aynı mahkemede Dink'in altı ay hapis cezası aldığı cezadan sonra gazetede yer alan yazılar nedeniyle Hrant Dink, Arat Dink, Seropyan ve gazeteci Aydın Engin hakkında 'yargıyı etkilemeye teşebbüs'ten açılan dava da görüldü. Dink'le ilgili suçlama düşerken, diğer sanıklar beraat etti. Davanın ilk duruşmasında Dink saldırıya uğramıştı.
Öcalan'ın avukatı: Artan şiddetten ne PKK ne de Türkiye kazançlı çıkar
Terör örgütü PKK toplantısına katıldığı gerekçesiyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önceki gün 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırılan terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın avukatı İrfan Dündar, son günlerde tırmanan terör olaylarının kimseye kazanç sağlamayacağını söyledi.
İrfan Dündar, "Şiddetten ne PKK ne de Türkiye'ye kazanç sağlar." şeklinde konuştu.
İrfan Dündar, iki yıla yakın zamandır görüşmediği terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yaptığı için cezalandırıldığını ileri sürdü. İrfan Dündar, son günlerde tırmanan terör ve şiddet ortamına da dikkat çekerek, "Ne zaman kan dökülse, bir çözüm bulmak için herkes üzerine düşeni yapmalı. Hem PKK, hem de Türkiye bunu çözmeye çalışmalı. Ateşkesten bir beklenti var. Çatışmayı kim yaparsa yapsın tasvip etmiyorum. Şiddetten ne PKK ne de Türkiye kazanç sağlar." açıklamasında bulundu. İrfan Dündar, önceki gün İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasında 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştı. Dündar, hakkında verilen hapis cezasının siyasi bir karar olduğunu savundu. İrfan Dündar, "Bana verilen ceza, anormal bir karardır. Deliller değerlendirildiğinde ve dosyaya bakıldığında hiçbir somut delil yoktur. Bu nedenle konjonktürel bir karardır. Bunlar Öcalan'ın avukatlığını yapmamın sonuçlarıdır. Hukuki olmaktan çok apar topar olması siyasi bir karar olduğunu ortaya koyuyor." diye konuştu.
Ankara, Anka ZAMAN
Evine giren hırsızı öldürene 10 yıl hapis
ANTALYA - Alanya'da evine giren hırsızı av tüfeğiyle öldüren kişi 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İzmir'de ise silahlı soyguncuyu vuran kuyumcu meşru müdafaayla beraat etti.
'Örümcek Adamlar Çetesi' adlı bir hırsızlık çetesinin elebaşı olduğu öne sürülen Şehmus Bayar, 26 Ocak 2007'de Küçükhasbahçe Mahallesi'ndeki bir apartmanın dördüncü katından Muhammet Mustafa Postalcıoğlu'nun dairesine girmiş ve av tüfeğiyle öldürülmüştü. Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten adam öldürme' suçundan yargılanan Postalcıoğlu, müebbet hapse mahkûm edildi. Daha sonra Postalcıoğlu'nun cezası hafifletici sebepler göz önüne alınarak 10 yıl hapis cezasına çevrildi. Bayar'ın 44 ayrı sabıkası bulunduğu öğrenildi. Postalcıoğlu'nun avukatı bu cezanın hırsızları cesaretlendireceğini söyledi.
Karabağlar semtindeki kuyumcu dükkânını soymak isteyen silahlı iki kişiye ateş açarak Burak Belek'i öldüren Mustafa İdişçi ise beraat etti. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ömür boyu hapis istemiyle yargılanan İdişçi'ye 'olayın meşru müdafaa içerisinde gerçekleştiği için' ceza vermedi. (dha, aa)RADİKAL
Kaynak TBB
Yargı 'çok dilli belediye'yi fesh etti
Hizmetlerin çok dilli verilmesine karar veren Diyarbakır'ın Sur Belde Belediyesi Meclisi, Danıştay tarafından feshedildi. DTP'li Başkan Abdullah Demirbaş da görevden alındı
DİYARBAKIR - Danıştay 8. Dairesi, 'belediye hizmetlerinde çok dilli belediyecilik yolunda karar alan' Diyarbakır'ın DTP'li Sur Beldesi Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'ın başkanlığını düşürdü, kararı alan belediye meclisini de feshetti.
Sur Belediye Meclisi geçen yılın ekim ayında Türkçenin yanı sıra Kürtçe olmak üzere 'Çok dilli belediyecilik kararı' aldı. Kararın ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı. İçişleri Bakanlığı, Sur Belediye Başkanı Demirbaş'ın görevden alınması ve Belediye meclisinin feshi talebiyle Danıştay'a başvurdu. Başvuruyu değerlendiren Danıştay 8. Dairesi, Demirbaş'ın başkanlığının düşürülmesine ve belediye meclisinin feshine oybirliğiyle karar verdi. Danıştay'ın kararında 'Çok dilli belediyecilik kararının' gerek Anayasa ve yasa maddeleri, gerekse Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kapsamında bir hakkın kullanımı olarak değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı belirtilerek, şöyle denildi: "Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde belirlenen ve güvence altına alınan temel ve hak özgürlüklerin kullanımını aşan, bu kuralların amacına ve öngörüsüne aykırı bir niteliğin oluştuğu sonuç ve kanaatine ulaşılmaktadır."
Büyükşehir onaylamıştı
Danıştay'ın aldığı kararla Demirbaş'ın başkanlığını düşürürken, 14'ü DTP'li üçü CHP'li ve sekizi AKP'li toplam 25 meclis üyesinin bulunduğu belediye meclisi de feshedildi. Belediye meclisinin aldığı 'Çok dilli belediyecilik' ile ilgili karara 17 üye kabul, yedi üye ret oyu vermişti. Kararı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir onaylamıştı.
Sur Belediyesi Meclisi üyesi olan Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili İlhan Diken'in de belediye meclisinin feshedilmesi nedeniyle görevi düştü. Demirbaş ve meclis üyelerinin aynı konu nedeniyle Diyarbakır'da açılan davada yargılanmaları sürüyor. Baydemir de aynı davada yargılanıyor.
Demirbaş davalarda verdiği savunmada, uygulamanın günlük yaşamda geleneksel olarak kullanılan farkli dil ve lehçelerde yayın yapılabilmesiyle ilgili mevzuata uygun olduğunu savunmuştu. Demirmaş, savunmalarında şöyle demişti: "Mahalli ihtiyaçlara uygun araç ve kanallar oluşturulmaya çalışılarak toplumun yönetime katılması ve yönetimin hemşerilerle bütünleşmesi amaçlanmıştır. Sosyal ve kültürel alanda hizmet vermek ve yerel mahalli ihtiyaçları ve buna özgü hizmetleri halka anlatmak ve halkın yönetime katılmasını sağlamak amacıyla göçle gelen ve büyük çoğunluğu yerel dil kullanan kitlelerle temas ve iletişim dili olarak resmi dilimiz Türkçenin yanında kullanma gerekliliği doğmuştur."
'Bu AB'nin reddidir'
Demirbaş kararı Radikal'e değerlendirdi. Görevden alınmasının siyasi olduğunu söyleyen Demirbaş, şöyle konuştu: "Biz 'çok dilli belediyecilik' kararıyla Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü ile demokrasisine çok önemli katkılarda bulunduk. Bizim tutumumuzda iddia edildiği gibi ülkeyi bölmek değil, tam tersine birleştirme çabası olduğu görülecektir. Bu kararla Türkiye'de demokrasi yara aldı. Çok dilli belediyecilik, Türkiye'nin sosyolojik gerçeğine uygundu. Demokrasi yara aldı. Danıştay sadece Kürtçe değil, Ermenice, Süryanice, Keldanice ve İngilizce hizmet verilmesinin de önünü kesti. Çok dilliliğin reddi AB'nin reddidir. AİHM'ye kadar gideceğiz. " (Radikal, dha)
Dink'in oğluna hapis istemi
Reuters'e 'Bu soykırımdır' dediği için TCK 301'den yargılanan Hrant Dink'le ilgili suçlama, öldüğü için düştü. Aynı davada yargılanan oğlunaysa üç yıl hapis isteniyor
RADİKAL - İSTANBUL - Uğradığı silahlı suikast sonucu yaşamını yitiren AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'le ilgili davalar düşerken, onunla birlikte yargılananlar dün yargı önündeydi. AGOS'un yazıişleri müdürü ve gazetenin imtiyaz sahibi Serkis Seropyan, bir davadan beraat etti. Ancak 'Türklüğü aşağılamak'tan açılan başka bir davada üç yıl hapisleri istendi.
Hrant Dink, Reurters Haber Ajansı'na verdiği bir demeçte "Elbette bu bir soykırımdır" demiş ve bu sözler AGOS'un 21 Temmuz 2006 tarihli sayısında yayımlanmıştı.
Reuters'deki röportaj
Reuters'deki röportajın AGOS'ta yayımlanması üzerine Dink'le birlikte gazetenin yazıişleri müdürü Arat Dink ve imtiyaz sahibi Serkis Seropyan hakkında TCK'nın 301. maddesi uyarınca dava açılmıştı.
Dink öldüğü için hakkındaki suçlama düşerken, oğlu Dink ve Seropyan dün Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün hâkim karşısına çıktı.
'Ben de şikâyetçiyim'
Arat Dink, hakkında açılan davaların babasının hedef gösterilmesinde etkin rol oynandığını belirterek, davaların açılmasında sorumluluğu olan bütün yargı mensuplarından şikâyetçi olduğunu söyledi. Seropyan'sa "TCK'nın 301. maddesine karşı imza toplamak gerekirse bugün yine aynı şeyi yaparım" dedi.
Savcı Mücahit Ercan, sanıkların ispatlanmamış bir soykırım meselesiyle birlikte bir halkın yok edildiğini ima ederek, Türklüğü aşağıladıklarını belirterek üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Duruşma ertelendi.
Aynı mahkemede Dink'in altı ay hapis cezası aldığı cezadan sonra gazetede yer alan yazılar nedeniyle Hrant Dink, Arat Dink, Seropyan ve gazeteci Aydın Engin hakkında 'yargıyı etkilemeye teşebbüs'ten açılan dava da görüldü. Dink'le ilgili suçlama düşerken, diğer sanıklar beraat etti. Davanın ilk duruşmasında Dink saldırıya uğramıştı.
Öcalan'ın avukatı: Artan şiddetten ne PKK ne de Türkiye kazançlı çıkar
Terör örgütü PKK toplantısına katıldığı gerekçesiyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önceki gün 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırılan terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın avukatı İrfan Dündar, son günlerde tırmanan terör olaylarının kimseye kazanç sağlamayacağını söyledi.
İrfan Dündar, "Şiddetten ne PKK ne de Türkiye'ye kazanç sağlar." şeklinde konuştu.
İrfan Dündar, iki yıla yakın zamandır görüşmediği terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yaptığı için cezalandırıldığını ileri sürdü. İrfan Dündar, son günlerde tırmanan terör ve şiddet ortamına da dikkat çekerek, "Ne zaman kan dökülse, bir çözüm bulmak için herkes üzerine düşeni yapmalı. Hem PKK, hem de Türkiye bunu çözmeye çalışmalı. Ateşkesten bir beklenti var. Çatışmayı kim yaparsa yapsın tasvip etmiyorum. Şiddetten ne PKK ne de Türkiye kazanç sağlar." açıklamasında bulundu. İrfan Dündar, önceki gün İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasında 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştı. Dündar, hakkında verilen hapis cezasının siyasi bir karar olduğunu savundu. İrfan Dündar, "Bana verilen ceza, anormal bir karardır. Deliller değerlendirildiğinde ve dosyaya bakıldığında hiçbir somut delil yoktur. Bu nedenle konjonktürel bir karardır. Bunlar Öcalan'ın avukatlığını yapmamın sonuçlarıdır. Hukuki olmaktan çok apar topar olması siyasi bir karar olduğunu ortaya koyuyor." diye konuştu.
Ankara, Anka ZAMAN
Evine giren hırsızı öldürene 10 yıl hapis
ANTALYA - Alanya'da evine giren hırsızı av tüfeğiyle öldüren kişi 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İzmir'de ise silahlı soyguncuyu vuran kuyumcu meşru müdafaayla beraat etti.
'Örümcek Adamlar Çetesi' adlı bir hırsızlık çetesinin elebaşı olduğu öne sürülen Şehmus Bayar, 26 Ocak 2007'de Küçükhasbahçe Mahallesi'ndeki bir apartmanın dördüncü katından Muhammet Mustafa Postalcıoğlu'nun dairesine girmiş ve av tüfeğiyle öldürülmüştü. Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten adam öldürme' suçundan yargılanan Postalcıoğlu, müebbet hapse mahkûm edildi. Daha sonra Postalcıoğlu'nun cezası hafifletici sebepler göz önüne alınarak 10 yıl hapis cezasına çevrildi. Bayar'ın 44 ayrı sabıkası bulunduğu öğrenildi. Postalcıoğlu'nun avukatı bu cezanın hırsızları cesaretlendireceğini söyledi.
Karabağlar semtindeki kuyumcu dükkânını soymak isteyen silahlı iki kişiye ateş açarak Burak Belek'i öldüren Mustafa İdişçi ise beraat etti. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ömür boyu hapis istemiyle yargılanan İdişçi'ye 'olayın meşru müdafaa içerisinde gerçekleştiği için' ceza vermedi. (dha, aa)RADİKAL
Kaynak TBB