Re: Emlakcinin Vermedigi Kapora
emlakçı ile ne anlaşması yapıldığı önemlidir. Eğer yapılan anlaşma (sözlü ya da yazılı ) taşınmaz satışına , mülkiyetin devrine ilişkin bir anlaşma ise resmi şekilde (tapu sicil müdürlüğünde yapılacak resmi senet veya noterde yapılan satış vaadi) yapılmadığı sürece geçerli değildir. Taşınmaz satışına ilişkin olarak getirilen şekil şartı geçerlilik şartıdır.
Bu itibarla resmi şekilde yapılmadığından geçerli olmayan sözleşmeler nedeni ile taraflar birbirlerine vermiş olduklarını geri iade etmekle yükümlüdürler.
Söz konusu bedel eğer taşınmaz satışı için değilde emlakçının vermiş olduğu bir hizmetin bedeli olarak alınmış ve hizmet de yerine getirilmiş ise emlakçı vermiş olduğu hizmetin bedelini talep etme hakkına sahiptir.
Olaydan anladığım kadarı ile kapora verilmiştir kaporanın anlamı bir üyemizin belirttiğinin aksine bir ön ödemedir.
Bilindiği üzere kapora pey akçesidir akdin kurulduğuna delil olmak üzere verilmiş sayılır Bu halde Borçlar Kanununun 156/1. maddesi hükmü gereğince akitten dönülmesi halinde pey akçesinin iadesi gerekir.
Akit yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa, verilen paranın pey akçesi olduğu karine olarak kabul edilir ( BK. m. 156/I )
4. HUKUK DAİRESİ E. 1959/7955 K. 1959/8279 T. 19.11.1959
PEY AKÇESİ İLE ZIMANI RÜCU ARASINDAKİ FARKLAR
818/m.156
Dava dilekçesinde ve duruşmada, buzdolabı satışı için davalıya 1.750 lira pey akçesi verildiği ileri sürülmüş olup kararda pey akçesi ( kapora ) alındığı belirtilmiştir. O halde, taraflar arasında ayrıca zımanı rücu ( cayma akçesi ) şart koşulduğu anlaşılmamaktadır. Esasen alınmış olan paranın pey akçesi olarak değil, zımanı rücu ( cayma akçesi ) olarak alınmış yani, bu paranın cayma akçesi olduğunun taraflarca kararlaştırılmış olduğu yollu bir iddiada mahkemeye karşı ileri sürülmüş değildir. Borçlar Kanununun 156. maddesinin ilk fıkrasında pey akçesinin zımanı rücu ( cayma akçesi ) olarak değil, akdin delili olarak verilmiş sayılacağı belirtildikten sonra 3. fıkrasında zımanı rücu şart edildiği takdirde akçeyi alanın cayması halinde aldığının iki katını geri vereceği bildirilmiştir.
Müellif Oser ve Marten'in Borçlar Kanunu şerhlerinde de pey akçesi ile zımanı rücü ( cayma akçesi ) ayrı haller olarak incelenmiş ve pey alınması halinde alan taraf akit gereğince taahhüt ettiği şeyi ifa etmediği takdirde haksız mal iktisabı kaidelerine göre alındığını geri vermekle mükellef olduğu, ancak ödenen paranın cayma akçesi olarak ödenmesi halinde Borçlar Kanununun 156. maddesinin 3. fıkrasının tatbik olunacağını yazmaktadır. şu duruma göre mahkemece yapılacak iş, pey olarak alınan 1.750 liranın davalıdan alınması hakkında karar verip fazla isteği reddetmektedir. Karar bu itibarla kanuna aykırıdır.
1- 1.000.000 liranın alındığına ilişkin belgede, paranın kapora olarak alındığı yazılıdır. Bu ödeme BK.nun 156. maddesine göre akdin kurulduğuna delil olmak üzere verilmiş sayılır. Kaporanın cezai şart, yada zamanı rücu olarak verildiği tanık sözleriyle kanıtlanamaz. Bu yönden sözleşme bozulduğuna ve davalının bir zarar davası bulunmadığına göre kaporanın davacıya iadesi gerekirken reddi yanlıştır: Kararın bu nedenle bozulması gerekir. 13. HUKUK DAİRESİ E. 1989/1500 K. 1989/3778 T. 1.6.1989
Taşınmazlara ilişkin her türlü tasarrufun geçerli olabilmesi tescil şarttır. Buradaki tescil kurucu tescildir. Yani hak tescil ile doğar. Mülkiyetin devrine ilişkin sözleşmelerinde Tapu müdürlüğü önünde yapılmış sözleşmeler ile mümkündür. Bu kuralın iki istisnası vardır. Cebri icra marifeti ile ile yapılan satışlarda mülkiyet ihale ile geçer ihaleden sonra yapılan tescil bildirici mahiyettedir. Devir sözleşmesi değel ama taşınmaz satış vaadi sözleşmesininde geçerli olabilmesi için noter marifeti ile resen yapılmış olması gerekir. Bu sözleşme ayni değil şahsi sözleşme olduğundan ancak tarafları bağlar . Usulune uygun olarak tapuya şerh edilmesi halinde ise kuvvetlendirilmiş şahsi hak olarak herkeze karşı ileri sürülebilir. Burada Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi başka bir hukuki ilişki, bu satışa aracalık etme sözleşmesi (tellallık) başka bir hukuki ilişkidir. Emlakçı ile yapılan sözleşmenin koşullarına bağlı olarak verilecek cevap değişecektir. Taraflardan biri kendi edimini yerine getirdi ise karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteme hakkına sahiptir.
aşağıdaki kararları okunamınızı öneririm
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 1987/1143
K. 1987/2296
T. 16.4.1987
• KOMİSYON SÖZLEŞMESİ ( Ücret İçin Taşınmazın Komisyoncunun Aracılığı ile Satılması Şartı )
• TAŞINMAZ SATIŞINDA KOMİSYON ÜCRETİ ÖDENMESİ ŞARTLARI
• KOMİSYON ÜCRETİ ÖDENMESİ ŞARTLARI ( Taşınmaz Satışında )
• KOMİSYON SÖZLEŞMESİNİN BİRDEN ÇOK KOMİSYONCU İLE YAPILABİLECEĞİ ( Taşınmaz Satışı )
Borçlar Kanunu`nun 405. maddesi gereğince yaptığı hazırlık veya icra eylediği aracılık akdin kurulmasına müncer olunca tellal ücrete hak kazanır. Davacı dayandığı sözleşme ile aracılık işini yüklenmiştir. Şu halde davacının tellallık ücretini isteyebilmesi için tellallık sözleşmesinde sözü edilen taşınmaz satışının davacının aracılığı ve calışması ile gerçekleşmiş olması gerekir.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 1995/2689
K. 1995/3215
T. 3.4.1995
• İTİRAZIN İPTALİ ( Komisyonculuk Ücretinin Ödenmemesi Üzerine Yapılan İcra Takibine İtiraz Edilmesi )
• GAYRIMENKUL TELLALLIK SÖZLEŞMESİ ( Sözleşmenin Yazılı Şekilde Yapılmaması Durumunda Geçerli Olmaması )
• TELLALLIK SÖZLEŞMESİ ( Sözleşmenin Yazılı Şekilde Yapılmaması Durumunda Geçerli Olmaması )
• YAZILI OLMA ŞARTI ( Gayrımenkul Tellallığı Akdinin Yazılı Şekilde Yapılmaması Durumunda Geçerli Olmaması )
818/m.13, 404
ÖZET : Gayrimenkul tellallığı, akdi, yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz. Yazılı olarak yapılması yasaca öngörülen ve özellikle tellallık sözleşmesinde olduğu gibi tarafları karşılıklı yüküm altına sokan bir sözleşmenin hukuken geçerlik kazanabilmesi ancak borç yüklenenlerin imzalarının bulunmasıyla mümkündür. T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/12143
K. 2003/1022
T. 3.2.2003
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davacının Komisyon Alacağı İçin Başlatmış Olduğu İcra Takibine Vaki İtirazın İptali Davası Olması )
• TELLALLIK SÖZLEŞMESİ ( Davacının Satmaya Yetkili Olduğu Taşınmazın Davalıya Satılması Hususunda Davacı İle Davalı Arasında Yazılı Tellallık Sözleşmesi Düzenlenmiş Olması )
• KOMİSYON ÜCRETİNİN BİR NEVİ CEZAİ ŞART NİTELİĞİ ( BK Hükümleri Gereği Olarak Hakimin Fahiş Cezai Şart Miktarlarını Re'sen Tenkis Edebilmesinin Mümkün Olması )
• FAHİŞ CEZAİ ŞART MİKTARI ( BK Hükümleri Gereği Olarak Hakimin Fahiş Cezai Şart Miktarlarını Re'sen Tenkis Edebilmesinin Mümkün Olması )
• DAVACININ YASAL FAİZ TALEBİ ( Yerel Mahkemece Davacının Yasal Faiz Talebinin Dikkate Alınmasının Gerekmesi )
• TACİR ( Somut Olayda Davalının Tacir Olmadığının Dikkate Alınmasının Gerekmesi )
818/m.161
2004/m.67
ÖZET : Davacının satmaya yetkili olduğu taşınmazın davalıya satılması hususunda davacı ile davalı arasında yazılı tellallık sözleşmesi düzenlendiği, davacının sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine, getirdiği, ancak davalının hukuken haklı bir neden olmaksızın taşınmazı satın almaktan vazgeçtiği anlaşılmaktadır.Çözümlenmesi gereken sorun, davalının ayrıca satıcının ödemesi gerekli olan komisyon ücretinden de sorumlu olup olmayacağı hususudur. Tarafların arasındaki hukuki ilişkisinin niteliği ve sözleşme kapsamından davalının satıştan vazgeçmesi halinde ödemeyi üstlendiği satıcının komisyon ücretinin bir nevi cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabulü gereklidir. Davalı tacir değildir. BK.nun 161/son maddesi gereğince hakim cezai şart miktarını fahiş bulursa tenkisle mükelleftir. Mahkemece cezai şart niteliğinde bulunan satıcının komisyon ücreti miktarının fahiş olup olmadığı, tenkisinin gerekip gerekmediği tartışılmamış ve bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Mahkemenin, davacının da bağlı bulunduğu meslek odasından bu gibi durumlarda alıcının üstlendiği satıcıya ait komisyon ücretinin yüzdesi de sorularak tüm dosya birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermesi gerekir.Ayrıca; davacı yasal faiz talep edebilir. Mahkemece bu yön gözetilerek davacı alacağına yasal faiz uygulanması gerekir.