Abdullah Gül
Her şey bir gece önce olup bitmişti ama Türkiye bunu saat 1203 te '' Netice olarak, 11. Cumhurbaşkanı adaylığı için yaptığım son değerlendirmeler bir ismi ortaya çıkarmıştır. O da değerli, bugüne kadar bu yolda olduğumuz, bu hareketi beraber kurduğumuz Abdullah Gül kardeşimdir.'' sözleriyle duymuştu. Belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk ve son kez En yüce makama birrisi Başbakanın atamasıyla gelecekti. Yani atanmış bir Cumhurbaşkanı olacaktı.
Gerçi kendisi bunu hiç istemiyordu. Gönlünde yatan başbakanlıktı. Eğer herhangi bir yasal engel çıkmazda Erdoğan Köşke çıksaydı başbakan olmayı düşlüyordu. Gerçi yukarıdan güdümlü olacaklardı her nekadar halka demokrasi erdemi diye yutturmaya çalışsalarda tarikat cemaat bağları çok güçlüydü. Şimdi kendisi adaydı istemediği halde sırf kapristen dolayı. Hukuki bir sorun kendisi içinde en az Tayyip kadar geçerliydi. Eğer seçilemezse mecburi seçim olacak Tayyip gene mağduru oynayarak saf halkı kandırmaya çalışacaktı . Allahı var kuzu gibide bir muhalefet vardı aslında ekmeklerine yağ sürüp duran, seçim sonucu herşey bekledikleri gibi olursa Bülent bey hariç tayfası tasfiye edilecek yani bülent arınç pasivize edilecek ama Cumhurbaşkanı gene Tayyibin iki dudağı arasında kalacaktı.
Bir çok kesimce eğer seçim olursada tayyibin gene mağduru oynayıp baskın seçime gideceği tek başına iktidara gelmeye kesin gözle baktığı ve eğer gene gelirse Anayasayla oynayarak Cumhurbaşkanlığını beş sene ye düşürüp başkanlık sistemi kurmaya çalışacağı ve iki dönem başkanlık yapmak istediğini biliyordu. Yani Takvimler 2012 yi gösterdiğinde Türkiyede köklü bir rejim değişikliği ilerlemiş başkanlık sistemine geçilmiş ve Tayyip ilk başkan olarak 2022 ye kadar ipotek koymuş olacaktı zaten o vakte kadarda istedikleri herşey olurdu.
Muhalefeti dolaşmış ama istediği desteği alamamıştı. An azından demokratik olarak alamamıştı. Ama biliyorduki Kulislerde pek çok cemaatin, DYP ve Anavatan içinde kendilerine yakın miletvekillerine 'oylamaya katılın, vebal altında kalırsınız' telkininde bulunduğunu ve bu durumun özellikle Meclis'e AKP listesinden girip, sonradan DYP ve Anavatan'a geçen vekiller üzerinde etkili olabileceğini düşünüyordu.
Köşkten gelen beklenmedik telefonla şaşırdı. Cumhurbaşkanı kendisiyle görüşmek istiyordu. Bu alışılmadık bir durumdu ama icabet etmemek olmazdı. Hemen hazırlandı makam arabasına atladı yola çıktı . Yolda geçmişten bugüne geldi...
Üç kuşak öncesi Arabistandan gelmişti. Babası güllükimamı ailesinden Ahmed Hamdi Gül Annesi Adviye gül ( satoğlu) 29 Ekim 1950 de mutluluklarına mutluluk katan olayı yaşamışlardı. Abdullah Gül doğmuştu göbek adı Cumhur olan Abdullah nereden bilebilirdiki Cumhur un başına aday olacak... Gençlik yıllarından beri laikliği sevmemişti. Necip Fazıl kendisi için öndere yakın birisiydi. Aslında hayatının dönüm noktası 1983 yılıydı. Belkide siyasi geleceğini belirleyen önüne yol açan olay. 1983 yılında Sakarya meslek okulunda ders verirken '' öğrencilere din propagandası'' yapmaktan göz altına alınır. İzmitte ki kolorduda 1 hafta tutuklu kaldıktan sonra 1. Ordu ya getirilir yargılanmak için ancak bir sürpriz olur ve zamanın başbakan yardımcısı Turgut Özal araya girer rica eder yalvar yakar serbest kalır ve İslam Kalkınma bankasına girerek Cide ye gider bir bakıma kaçırılır Türkiye den. Eğer Özal araya girmeseydi belkide başlamadan bitecek bir siyasi yaşamı olacağı aklına gelince ürperir. Yaşamından bu olayı çıkarır atar özgeçmişinde bile bununla ilgili satır yer almamasına özen gösterir.
Dönüşünde zaten ortam hazırdır. Asla öne çıkmamalı ama hep etkili yerde durmalıdır planı budur ve işlemeye koyulur. 1991 yılında Refah Partisinden kayseri milletvekili olarak parlementoya girer. Böylece siyasi yaşamı resmi olarakta başlamış olur. 1993 te Refah Partisi Genel Başkan yardımcısı olur ve 95 seçimlerinde gene milletvekili seçilir. 28 Haziran 1996 dakurulan RP-Doğru yol hükümetinde devlet bakanı ve hükümet sözcüsü olur. Ama 16 Ocak 1998 de Anayasa Mahkemesi Refah partisini kapatınca ortada kalır. Böylece ilk parti kapamasını yaşamış olur....
İçi buruktur ama Parti kapanmadan önce kurulan Fazilet partisine kafadan geçiş yapar ve 18 nisan 1999 seçimlerinde gene milletvekili seçilir. O an şunu anlar ki ne yaparsa yapsın milletvekili olması engellenemiyor. Halkın din duygularıyla oynamanın büyüklüğünü ilk olarak çok net anlar. Knedisine iyice güveni gelmiştir ve 8 Mart 200 tarihinde yenilikçi kant lideri olarak Parti genel başkanlığına adaylığını koyar 14 Mayıs 2000 kendisi için hüsran olmakla birlikte artık islamcı partiler içinde bir güç olduğunun da belgelenmesine yaramıştır. Çünkü 521 oy almış recai kutan ise 633 oy almıştır. Ancak üzüntüsü ve durum değerlendirerek Recai Kutan a karşı harekete geçmesine gerek kalmadan siyasi yaşamında katıldığı ikinci partide 22 Haziran 2001 de kapatılır. Bir süre bağımsız kalmanın kendisine faydalı geleceğini düşünen gül Saadet Partisi içinde yer almaktansa arkadaşlarıyla 14 Ağustos 2001 de de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi kurucular kurulu üyesi olarak partinin kuruluşunda aktif rol aldı ve bu partiye geçti. Tam bu arada arabası köşk kapısına yaklaşmaktaydı. Bıyık altından gülümsemesine engel olamadı. Bir TV kanalının nasıl kurulduğunu medya ile oynayarak kendileri el altından karıştırarak o kadar sorgulatmış zor durumda bırakmışlardı ama kimse dev gibi Partinin nasıl kurulabildiğini bu finansın nereden geldiğini sorgulamamıştı. Tereyağından kıl çeker gibi partiyi kurmuşlar ve milyarlarca liralık avanta yasal hale dönüşmüştü. Gülmemek elde değildi.
3 Kasım 2002 seçimlerinde gene Kayseriden milletvekili seçildi bu sefer partisi çok büyük bir patlama yapmış beklenmedik bir milletvekili çıkarmıştı. İçinden Devlet bahçeli ye Mesut Yılmaz a ve Özellikle rahmetli Ecevit e teşekkür etti. Her türlü zorluğu üstlenmişler tam dereyi geçip düzlüğe çıkarken ektikleri meyvaları biçeceklerken istifa etmişler meyvaları biçmek bunlara kalmıştı. 18 Kasım 2002 de 58. Hükümetin başbakanı olarak göreve başlamıştı. Oda çok ilginçti aslında parti genel başkanı arkadaşı tarikat yoldaşı Tayyip ti ama başbakan oydu. Parti olarak ona bağlıydı ama ülkede kendisine... Neyse sağolsun CHP genel başkanı Deniz Baykal vardı parlementoda olmayacağı yapmış ve Siirt Milletvekili yenileme seçimine razı olmuştu Tayyibin yasağı kalkınca demokrasi adına iyide demokrasi adına Fazıl ı yemişlerdi ona laf etmemişti. Kaldıki Tayyipte kendisi gibi demokrasiyi güçlendirmek değil batırmaya geliyordu. Bunu nasıl görmemişti. 9Mart 2003 te Tayyip te parlementoya girince üzerine düşen görevi yapıp 11 Mart 2003 te istifa etmişti. CHP de dememişti ki bu nasıl iş ? Göstere göstere bu günlere gelmişlerdi.
Yeni hükümettede başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak görev yapmış ama etliye sütlüye karışmamıştı. Halk onu uysal sessiz ve ılımlı sanıyordu. Tayyibin aynısıydı fotokopi ile çeksen anlaşılmazdı....
İşte bu düşüncelerle Köşk e geldi bir terslik olduğunu arabasından inerken anladı ama neydi ?
DEVAM EDECEK
Gerçi kendisi bunu hiç istemiyordu. Gönlünde yatan başbakanlıktı. Eğer herhangi bir yasal engel çıkmazda Erdoğan Köşke çıksaydı başbakan olmayı düşlüyordu. Gerçi yukarıdan güdümlü olacaklardı her nekadar halka demokrasi erdemi diye yutturmaya çalışsalarda tarikat cemaat bağları çok güçlüydü. Şimdi kendisi adaydı istemediği halde sırf kapristen dolayı. Hukuki bir sorun kendisi içinde en az Tayyip kadar geçerliydi. Eğer seçilemezse mecburi seçim olacak Tayyip gene mağduru oynayarak saf halkı kandırmaya çalışacaktı . Allahı var kuzu gibide bir muhalefet vardı aslında ekmeklerine yağ sürüp duran, seçim sonucu herşey bekledikleri gibi olursa Bülent bey hariç tayfası tasfiye edilecek yani bülent arınç pasivize edilecek ama Cumhurbaşkanı gene Tayyibin iki dudağı arasında kalacaktı.
Bir çok kesimce eğer seçim olursada tayyibin gene mağduru oynayıp baskın seçime gideceği tek başına iktidara gelmeye kesin gözle baktığı ve eğer gene gelirse Anayasayla oynayarak Cumhurbaşkanlığını beş sene ye düşürüp başkanlık sistemi kurmaya çalışacağı ve iki dönem başkanlık yapmak istediğini biliyordu. Yani Takvimler 2012 yi gösterdiğinde Türkiyede köklü bir rejim değişikliği ilerlemiş başkanlık sistemine geçilmiş ve Tayyip ilk başkan olarak 2022 ye kadar ipotek koymuş olacaktı zaten o vakte kadarda istedikleri herşey olurdu.
Muhalefeti dolaşmış ama istediği desteği alamamıştı. An azından demokratik olarak alamamıştı. Ama biliyorduki Kulislerde pek çok cemaatin, DYP ve Anavatan içinde kendilerine yakın miletvekillerine 'oylamaya katılın, vebal altında kalırsınız' telkininde bulunduğunu ve bu durumun özellikle Meclis'e AKP listesinden girip, sonradan DYP ve Anavatan'a geçen vekiller üzerinde etkili olabileceğini düşünüyordu.
Köşkten gelen beklenmedik telefonla şaşırdı. Cumhurbaşkanı kendisiyle görüşmek istiyordu. Bu alışılmadık bir durumdu ama icabet etmemek olmazdı. Hemen hazırlandı makam arabasına atladı yola çıktı . Yolda geçmişten bugüne geldi...
Üç kuşak öncesi Arabistandan gelmişti. Babası güllükimamı ailesinden Ahmed Hamdi Gül Annesi Adviye gül ( satoğlu) 29 Ekim 1950 de mutluluklarına mutluluk katan olayı yaşamışlardı. Abdullah Gül doğmuştu göbek adı Cumhur olan Abdullah nereden bilebilirdiki Cumhur un başına aday olacak... Gençlik yıllarından beri laikliği sevmemişti. Necip Fazıl kendisi için öndere yakın birisiydi. Aslında hayatının dönüm noktası 1983 yılıydı. Belkide siyasi geleceğini belirleyen önüne yol açan olay. 1983 yılında Sakarya meslek okulunda ders verirken '' öğrencilere din propagandası'' yapmaktan göz altına alınır. İzmitte ki kolorduda 1 hafta tutuklu kaldıktan sonra 1. Ordu ya getirilir yargılanmak için ancak bir sürpriz olur ve zamanın başbakan yardımcısı Turgut Özal araya girer rica eder yalvar yakar serbest kalır ve İslam Kalkınma bankasına girerek Cide ye gider bir bakıma kaçırılır Türkiye den. Eğer Özal araya girmeseydi belkide başlamadan bitecek bir siyasi yaşamı olacağı aklına gelince ürperir. Yaşamından bu olayı çıkarır atar özgeçmişinde bile bununla ilgili satır yer almamasına özen gösterir.
Dönüşünde zaten ortam hazırdır. Asla öne çıkmamalı ama hep etkili yerde durmalıdır planı budur ve işlemeye koyulur. 1991 yılında Refah Partisinden kayseri milletvekili olarak parlementoya girer. Böylece siyasi yaşamı resmi olarakta başlamış olur. 1993 te Refah Partisi Genel Başkan yardımcısı olur ve 95 seçimlerinde gene milletvekili seçilir. 28 Haziran 1996 dakurulan RP-Doğru yol hükümetinde devlet bakanı ve hükümet sözcüsü olur. Ama 16 Ocak 1998 de Anayasa Mahkemesi Refah partisini kapatınca ortada kalır. Böylece ilk parti kapamasını yaşamış olur....
İçi buruktur ama Parti kapanmadan önce kurulan Fazilet partisine kafadan geçiş yapar ve 18 nisan 1999 seçimlerinde gene milletvekili seçilir. O an şunu anlar ki ne yaparsa yapsın milletvekili olması engellenemiyor. Halkın din duygularıyla oynamanın büyüklüğünü ilk olarak çok net anlar. Knedisine iyice güveni gelmiştir ve 8 Mart 200 tarihinde yenilikçi kant lideri olarak Parti genel başkanlığına adaylığını koyar 14 Mayıs 2000 kendisi için hüsran olmakla birlikte artık islamcı partiler içinde bir güç olduğunun da belgelenmesine yaramıştır. Çünkü 521 oy almış recai kutan ise 633 oy almıştır. Ancak üzüntüsü ve durum değerlendirerek Recai Kutan a karşı harekete geçmesine gerek kalmadan siyasi yaşamında katıldığı ikinci partide 22 Haziran 2001 de kapatılır. Bir süre bağımsız kalmanın kendisine faydalı geleceğini düşünen gül Saadet Partisi içinde yer almaktansa arkadaşlarıyla 14 Ağustos 2001 de de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi kurucular kurulu üyesi olarak partinin kuruluşunda aktif rol aldı ve bu partiye geçti. Tam bu arada arabası köşk kapısına yaklaşmaktaydı. Bıyık altından gülümsemesine engel olamadı. Bir TV kanalının nasıl kurulduğunu medya ile oynayarak kendileri el altından karıştırarak o kadar sorgulatmış zor durumda bırakmışlardı ama kimse dev gibi Partinin nasıl kurulabildiğini bu finansın nereden geldiğini sorgulamamıştı. Tereyağından kıl çeker gibi partiyi kurmuşlar ve milyarlarca liralık avanta yasal hale dönüşmüştü. Gülmemek elde değildi.
3 Kasım 2002 seçimlerinde gene Kayseriden milletvekili seçildi bu sefer partisi çok büyük bir patlama yapmış beklenmedik bir milletvekili çıkarmıştı. İçinden Devlet bahçeli ye Mesut Yılmaz a ve Özellikle rahmetli Ecevit e teşekkür etti. Her türlü zorluğu üstlenmişler tam dereyi geçip düzlüğe çıkarken ektikleri meyvaları biçeceklerken istifa etmişler meyvaları biçmek bunlara kalmıştı. 18 Kasım 2002 de 58. Hükümetin başbakanı olarak göreve başlamıştı. Oda çok ilginçti aslında parti genel başkanı arkadaşı tarikat yoldaşı Tayyip ti ama başbakan oydu. Parti olarak ona bağlıydı ama ülkede kendisine... Neyse sağolsun CHP genel başkanı Deniz Baykal vardı parlementoda olmayacağı yapmış ve Siirt Milletvekili yenileme seçimine razı olmuştu Tayyibin yasağı kalkınca demokrasi adına iyide demokrasi adına Fazıl ı yemişlerdi ona laf etmemişti. Kaldıki Tayyipte kendisi gibi demokrasiyi güçlendirmek değil batırmaya geliyordu. Bunu nasıl görmemişti. 9Mart 2003 te Tayyip te parlementoya girince üzerine düşen görevi yapıp 11 Mart 2003 te istifa etmişti. CHP de dememişti ki bu nasıl iş ? Göstere göstere bu günlere gelmişlerdi.
Yeni hükümettede başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak görev yapmış ama etliye sütlüye karışmamıştı. Halk onu uysal sessiz ve ılımlı sanıyordu. Tayyibin aynısıydı fotokopi ile çeksen anlaşılmazdı....
İşte bu düşüncelerle Köşk e geldi bir terslik olduğunu arabasından inerken anladı ama neydi ?
DEVAM EDECEK