2) Hrant Dink kötü bir insan değildi! Ama bâzıları tarafından iddia edildiği gibi Millî Güçlerin adamı falan da değildi! Neden?
Son 'Türkiye Barışını Arıyor' toplantısında, 'Kürtler’e ayrı devlet kurma hakkının verilmesini çok detaylı olarak savundu', yazılarında yıllardır Kürdistan’ı hep açık açık savundu. Kürtçü Aydınlar dilekçesinde, Kürtçü tüm faâliyetlerin desteklenmesinde adını görmek mümkündü.
'Sözde Ermeni Soykırımı'nın yapıldığını, Türkiye'nin bunu kabûl etmesi gerektiğini, ama Batı tarafından izlenen yöntemin yanlış olduğunu söylüyordu!
Öyle ki, vurulduktan hemen sonra Agos dergisinde onun anısına 'Hrant Dink: 2007–1915' yazısı yazıldı, savunduğu fikirlerin bir örneği olarak. İngiliz Gazeteci Robert Fisk, daha ilk dakikalarda Dink'in 1.5 milyon birinci Soykırım kurbanı olduğunu yazdı.
'Büyük Ermenistan' ve Türk topraklarında Ermenistan'ın genişlemesi fikirlerini de hep savundu!
Kısacası Hrant Dink bir SEVR savunucusuydu! Türkiye'nin belli koşullara göre parçalanmasını, Kürdistan’ı, Konstantinopolis’i, Büyük Ermenistan'ı savunuyordu! Bunların başında da işbirliği içinde olduğu Kürtçüler, DTP ve PKK'nın ileri gelenleri vardı (hatta
http://www.k....biz isimli Türkiye Karşıtı bir sitede Teröristbaşı Katil Abdullah Öcalan'la aynı sayfada köşe yazıyordu!) (site adresi tarafımdan silinmiştir..
Millî Güçlerin içindeydi de, bir ajan olarak mı bunu yapıyordu, buna inanamıyoruz!
Batı Emperyalizmi’nin, Millî Güçler’e âit bir insana da ödüller verebileceğini sanmıyoruz! Hrant Dink'in çizgisi belliydi! Zaten emperyalist odaklarca plân uzun süreli kurulmuştu, başka bir çizgi de olamazdı! Ürkek Barış Güvercinin’den, Operasyonal Kurban Güvercini’ne dönüştürüldüğü süreçte, NATO'nun Gizli Orduları ve Gladyo tarafından rolünün her satırı son saniyelere kadar yazılmıştı!
3) Hrant Dink, Cuma günü 15:00 sıralarında öldürüldü. Uzun süredir 'istihbarat çevrelerinde, yakında Büyük Cinayetler serisi başlayacak!' şeklindeki ifâdenin ilk halkası olarak tüm Türkiye'yi şok etti.
İki saat boyunca cansız yatan vücudu insanlar oraya toplanana ve sürekli televizyon yayınları yapılana kadar bekletildi! Şişli'nin göbeğinde bu psikolojik hârp operasyonunun temel çatısı hazırlandı ve halka sunuldu! Basın günlerce halkı çelişkili ve tutarsız bilgilendirmeyi sürdürdü! [2] .
' Ogün Samast' konusuna ve belki tarihteki en fazla iz bırakılarak işlenen cinayet olarak 'Guiness Rekorlar Kitabına' geçebilecek bu cinayetin ' Kaatil' boyutuna henüz girmiyoruz.
On altı yaşında bir çocuğun hiç bilmediği İstanbul ve Şişli'de elini kolunu sallayarak, hiç kılı kıpırdamadan, son derece sâkince bu cinayeti nasıl işlediğinin analizini geleceğe bırakıp, neden cinayet silâhı belinde, en kolay yakalanabileceği yer olan 'âilesinin evine' yollandığını ve diğer tonlarca detayı henüz daha sorgulamıyoruz. Bu detayları irdelemeyi ve Kadife Devrim Prova Operasyonunun, 'Cinayeti işleyen katil' yönünden değerlendirilmesini ve ortadaki dev tutarsızlıkları açıklamayı iddianame hazırlanana kadar bekletiyoruz!
Öldürülmesinden yaklaşık 1 saat sonra dev bir Hrant Dink afişi sanki hazır tutuluyormuş gibi, Agos gazetesinin önüne asıldı!
Onca telaş ve kaos içinde, birileri gidip, 1 saat içinde afiş mi yaptırmışlardı? Bir sürü pankart, döviz ve Hrant Dink afişi nerden çıkarılmıştı? Sanki birileri bu olayların gelişeceğini biliyordu ve her türlü materyal daha önceden sağlanmıştı ve bir-iki saat içinde 'mâtem-bilinç hâli örgütlenmesine' geçilmişti 'şaşkınlık bilinç halinden', hiç bir Kemalist aydının katledilmesinde görülmemiş olduğu gibi!
Taksim ve Şişli'de 5000'e yakın kişi 2–3 saat içinde toplandı! Sloganlar sanki önceden hazırlanmış gibi, hep bir ağızdan tekrarlanıyordu: