Hukuki NET sitesinde paylaşımda bulunmak, soru sormak ve cevap yazmak için üye olun. Üyelik ücretsizdir.

Trafik cezasına itiraz

18-03-2007 22:49:04 ayfer150184 #

Trafik cezasına itiraz

sürücü belgesini 6 ay süre ile alınmasına itiraz edilebilecek merci ile idari para cezasına itiraz mercileri nerelerdir?
Sürücü belgesinin alınmasının gerekçesi alkollü araç kullanılması ancak, kişiyi evinden başka bir sebebi ile alınıyor ancak alkollü olduğu gerekçesiyle sürücü belgesine el konuluyor. Bu hangi hukuka ya da yasaya dayarak yapıyor.
18-03-2007 23:21:35 Devrim Sinan Karavelioğlu #

Re: Trafik cezasına itiraz

Sayın Ayfer150184,
2918 sayılı KTK'nun 48. maddesi hükmü bu konuyu düzenler. Gerek sürücü belgesinin geri alınması, gerekse bununla ilgili idari para cezasına itiraz, işlemi uygulayan Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Mahkemesine üsulüne uygun dilekçe verilerek yapılır. Bu davalar harçtan muaftır. Olay hakkında daha ayrıntılı bilgi verirseniz buradaki hukukçu arkadaşlar size ne yapabileceğiniz hakkında daha ayrıntılı bilgi verebileceklerdir. Geçmiş olsun.
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU

Dip not: Bu konuda yetkinin İdare Mahkemelerinde olduğunu ileri sürenler de var ancak İdare Mahkemelerinin bu konuda yetki nedeniyle red kararı verdiklerini duydum. Bu konuda açılan davalarda ve bu davalarda verilen red kararlarında bir artış var. Şimdiden, hem sulh ceza mahkemelerinin hem de idare mahkemelerinin red kararı vermesi nedeniyle uyuşmazlık mahkemesine giden çok sayıda dosya var. Geçmiş yıllarda verilen bir uyuşmazlık mahkemesi kararında bu tür davaların idare mahkemelerinde görüleceği belirtiliyordu.

AŞAĞIDAKİ UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARI SAYIN AV. FATİH KARACA KANALIYLA www.kazanci.com dan ALINMIŞTIR.


T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

E. 2001/104

K. 2001/112

T. 24.12.2001

• İDARİ PARA CEZASI (Cezanın İptali İstemiyle Açılan Davanın İdari Yargı Yerinde Çözümlenmesinin Gerekmesi)

• TRAFİK CEZASI (Hız Kuralını İhlal Etmesi Nedeniyle Verilen Para Cezasının İptali İstemiyle Açılan Davanın İdari Yargı Yerinde Görülmesinin Gerekmesi)

• SÜRÜCÜ BELGESİNİN ALINMASI (Hız Kuralını İhlal Etmesi Nedeniyle Verilen Para Cezasının İptali İstemiyle Açılan Davanın İdari Yargı Yerinde Görülmesinin Gerekmesi)

2918/m.51,Ek.13,112,115,116

2247/m.14,15,19,27

ÖZET : 2918 sayılı yasa'da idarece uygulanması öngörülen idari para cezasının iptali istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerekir.
KARAR
Davacı: B.E.
Vekili: Av.İ.K.
Davalı: Tekirdağ Valiliği
OLAY : Davacı, 2.5.2001 gününde Konya - Adana karayolunda yapılan denetim sırasında bilgisayar sorgulaması sonucunda 1 yıl içerisinde hız sınırını 5 kez ihlal ettiğinin saptandığı nedeniyle, 2918 sayılı Yasa'nın 51/3. maddesine göre ve aynı Yasa'ya 4550 sayılı Yasa ile eklenen Ek 13. madde uyarınca sürücü belgesinin trafik zabıtasınca 1 yıl süreyle geri alınması üzerine muttali olduğu en son 10.6.2000 gününde Tekirdağ İli sınırları dahilinde hız kuralını ihlal ettiği nedeniyle para cezası verildiği yolundaki trafik ceza tutanağının iptali istemiyle, 20.6.2001 gününde (Edirne İdare Mahkemesi'nin 31.5.2001 gün ve E: 2001/474, K: 2001/476 sayılı dilekçe ret kararı üzerine usulüne uygun düzenlenen dilekçe ile) idari yargı yerinde dava açmıştır.
EDİRNE İDARE MAHKEMESİ; 27.6.2001 gün ve E: 2001/565, K: 2001/547 sayı ile, 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan hafif hapis cezası ve para cezası ile ilgili uyuşmazlıkların görüm ve çözümü 112. maddeye göre trafik mahkemeleri, bunların bulunmadığı yerlerde ise sulh ceza mahkemelerinin görevinde olduğundan, davacının trafik para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 10.6.2000 günlü işlemin iptali istemiyle açılan davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı vekili, aynı istekle, 31.7.2001 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.
TEKİRDAĞ SULH CEZA MAHKEMESİ; 28.8.2001 gün ve E. 2001/926, K: 2001/774 sayı ile, davacı vekili müvekkili hakkında verilen işleme itiraz ile para cezasının iptalini dava etmiş olup, davacı vekili tarafından itiraz konusu yapılan işlemin 2918 sayılı Kanun'un 51/3. maddesi gereğince sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması olduğunun anlaşılmasına göre, sözkonusu Kanun'un 4550 sayılı Kanun'la eklenen Ek 13. maddesi uyarınca, aynı Kanun'un 6. maddesinde gerçekleştirilen bir idari işlem olması bakımından meselenin çözümünün idari yargının görev alanı kapsamında olduğu gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine ve görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın merciine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 24/12/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN'ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
USULE İLİŞKİN İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Edirne İdare Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararı üzerine kendine gelen davada Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nce de görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olup, hukuk alanında doğan bu uyuşmazlığın giderilmesi isteminin davanın taraflarınca ileri sürülmesi ve 15/b. maddesine göre de bu istem üzerine mahkemece dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekmekte iken, son görevsizlik kararını veren adli yargı yerince, ayrıca karar kesinleştiğinde görevli merciin belirlenmesi için dosyanın re'sen gönderilmesi yolunda bir karar verilmiş olması karşısında, yargı mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurmalarını düzenleyen 19. madde kapsamında uyuşmazlık doğduğunun kabulü gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kuruluş amacına uygun olacağından, başvuruda usule aykırılık görülmeyerek, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
ESASA İLİŞKİN İNCELEME:
Dava, 2918 sayılı Yasa'nın 51. maddesinin değişik ikinci fıkrası uyarınca trafik zabıtasınca düzenlenen para cezasına ilişkin trafik ceza tutanağının iptali isteminden ibarettir.
Uyuşmazlığın esasını, trafik zabıtasınca uygulanan cezalarla ilgili davalara adli ya da idari yargı yerlerinden hangisinin bakacağı hususu oluşturduğundan, ilgili yasal düzenlemenin ceza uygulamasına ilişkin sistematiğinin incelenmesi gerekmektedir.
13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile getirilen sistemde, karayolları üzerinde yolcuları, yayaları ve trafiği tehlikeye sokan ve suç oluşturan fiiller, esas itibariyle, iki grupta ele alınmış; bir kısmına trafik zabıtasınca para cezası, diğerlerine mahkemelerce hafif para cezası veya bu cezanın yanında hafif hapis cezası, belgelerin geri alınması ve iptali cezası veya işyerlerinin kapatılması cezası verilmesi öngörülmüştür.
İdarenin organları eliyle idari usullere göre uygulanması ve idare hukukunun bir müeyyidesi olması nedeniyle, idari işlem niteliğini taşıyan ve bu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kural olarak, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
Ancak, yasakoyucu tarafından, idari cezalara karşı ilgililerin sadece yapılan tespitin gerçeğe aykırılığı ile maddi ağır yanlışlıklar bulunduğunu ileri sürerek yapacakları itirazlarda, ülke genelinde yaygın teşkilata sahip olması ve sade bir usulle incelenerek kesin kararlarla süratle sonuçlandırılması gibi pratik düşüncelerle, adli yargı yerinin görevli kılınması olanaklı olup, bu halde, yetkili mahkemenin adli yargı yeri olduğunun ilgili yasada açıkça belirtilmesi gerekir.
2918 sayılı Yasa'nın "Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması" başlığını taşıyan Dokuzuncu Kısmı, iki ayrı Bölüm halinde düzenlenmiş; Adli Kovuşturma" başlıklı Birinci Bölümde yer alan 112. maddede, bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri belirlenmiş olup, anılan maddenin 4550 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında "Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır." hükmüne yer verilmiştir.
"Cezaların Uygulanması" başlıklı İkinci Bölümde yer alan 115. maddede, 116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezaları ile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ilişkin olan hükümlerin kesin olduğu; 116. maddede, trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenen ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescil plakalarına göre trafik zabıtasınca tutanak düzenleneceği ve trafik zabıtasının yetkisi dahilindeki para cezalarına karşı araç sahiplerinin cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde "yetkili mahkemeye" itiraz edebileceği ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerden, 2918 sayılı Yasa'da öngörülen cezaların büyük ölçüde adli ceza kapsamında düşünülerek Hakim tarafından verilmesi esasının benimsendiği; para cezaları olarak bahsi geçen idari cezaların kesin olduğuna işaret edilmek suretiyle bu cezalara karşı itiraz yolunun kapalı tutulduğu; ancak, sadece 116. madde kapsamında bulunan idari para cezası ile ilgili ve sınırlı olarak itirazı incelemekle adli yargının yetkili ve görevli kılındığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki; yasakoyucu tarafından, mahkemeler tarafından verilen hafif hapis cezalarının genellikle 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddesi gereğince hafif para cezasına çevrildiği; mahkemelerce sanıklar ile tutanak düzenleyen görevlilerin duruşmaya çağrılarak dinlenmesi nedeniyle zaman kaybının doğduğu gerekçesiyle ve Devlet hizmetlerinin süratli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak, mahkemenin iş yükünü azaltmak ve görevlilerin zaman kaybını önlemek amacıyla çıkarılan 3.11.1988 tarih ve 3493 sayılı Yasa ile, bazı kanunların (6831, 1475 ve 2926 sayılı) yanısıra 2918 sayılı Yasa'da daha önce mahkemelerce verilmesi öngörülen bir kısım cezalar, idari cezaya dönüştürülmüş; nitekim, inceleme konusu trafik ceza tutanağının dayanağı olan 65. maddede, araçların yüklenme şartlarına uymayanlara, suçun niteliğine göre, idarece para cezası verilmesi ve mahkeme tarafından da hafif para ve hafif hapis cezası hükmedilmesi şeklinde karma bir düzenleme bulunmakta iken, anılan 3493 sayılı Yasa'nın 44. maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda, cezanın idare tarafından verilmesi esası benimsenmiş; ancak, anılan 3493 sayılı Yasa ile değişikliğe uğrayan 6831, 1475 ve 2926 sayılı Yasalar'da da getirilen idari cezalara karşı yapılacak itirazların mercii olarak sulh ceza mahkemeleri gösterilirken, 2918 sayılı Yasa'da aynı doğrultuda değişiklik yapılmasına karşın, idari cezalara karşı yapılacak itirazların merciini belirten bir hükme yer verilmemiştir. Buraya kadar yapılan açıklamaların ışığında: 2918 sayılı Yasa'nın "Hız sınırlarına uyma" başlıklı 51. maddesinin ilk üç fıkrası, "Sürücüler, aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse yönetmelikte belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar.
(Değişik: 21/5/1997 - 4262/4 md.) Hız ölçen teknik cihaz veya çeşitli usullerle yapılan tespit sonucu hız sınırlarını; yüzde ondan yüzde elliye (elli dahil) kadar aşan sürücüler 3,600,000.- lira, yüzde elliden fazla aşan sürücüler 7,200,000.- lira para cezası ile cezalandırılırlar. (Ek: 17/10/1996 - 4199/22 md.) Hız kuralını ihlal sebebiyle ceza yazılan sürücülerden, suçun işlendiği tarihten geriye doğru (1) yıl içerisinde aynı kuralı (5) defa ihlal ettiği tespit edilenlerin sürücü belgeleri (1) yıl süreyle geri alınır. Süresi sonunda psiko-teknik değerlendirmeden ve psikiyatri uzmanının muayenesinden geçirilerek sürücü belgesi almasına mani hali olmadığı anlaşılanların belgeleri iade edilir." hükümlerine yer verilmiş; aynı Yasa'ya 8.3.2000 tarih ve 4550 sayılı Yasa ile eklenen Ek 13. maddede, "Bu Kanunda yazılı suçlardan 48 inci maddede gösterilen 'alkollü araç kullanmak' suçunu birinci ve ikinci defasında işlemek, 51 inci maddenin üçüncü fıkrasında geçen 'bir yıl içinde hız sınırını beş defa ihlal etmek', 118 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı '100 ceza puanını doldurmak' suçlarından birinin tespiti halinde, sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması işlemlerine bu Kanunun 6 ıncı maddesinde sayılan trafik görevlileri yetkilidir." denilmiş olup, gerek davacı tarafından dava konusu edilen hız kuralı ihlal sebebi ile verildiği ileri sürülen 10.6.2000 tarihli para cezasına ilişkin tutanağın 51. maddenin değişik ikinci fıkrasına göre trafik zabıtasınca düzenlenmiş bir idari para cezası olması ve gerekse Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nce tavsif edildiği üzere 51. maddenin değişik üçüncü fıkrasına göre sürücü belgesinin (1) yıl süre ile geri alınması işleminin Ek 13. maddede işaret edildiği üzere trafik zabıtasınca uygulanan bir idari ceza niteliğini taşıması; Yasa'da idari cezalarla ilgili davalarda (116. maddedeki itiraz yolu hariç) görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemesi; bu Yasa'da gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıfta bulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel kurala göre, uyuşmazlığa konu edilen davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile Edirne İdare Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun KABULÜ ile, Edirne İdare Mahkemesi'nin 27.6.2001 gün ve E: 2001/565, K: 2001/547 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.
19-03-2007 17:24:19 myirtici #

Re: Trafik cezasına itiraz

Alıntı:

ayfer150184 rumuzlu üyeden alıntı
sürücü belgesini 6 ay süre ile alınmasına itiraz edilebilecek merci ile idari para cezasına itiraz mercileri nerelerdir?
Sürücü belgesinin alınmasının gerekçesi alkollü araç kullanılması ancak, kişiyi evinden başka bir sebebi ile alınıyor ancak alkollü olduğu gerekçesiyle sürücü belgesine el konuluyor. Bu hangi hukuka ya da yasaya dayarak yapıyor.

Alkol promili hususi araçlar için 0.50 promili ve ticari araçlar için 0.00 promili geçen alkol derecesiyle araç kullananlara uygulanan bir müeyyidedir, aldığınız ceza. Ancak araç kullanıyor olmanız gerekir, belirttiğim limitlerden fazla alkollü olduğunuzda ki, kanunu ihlaltmiş olasınız. Araç kullanmadığınızı ispat etmeniz gerekir.
Alkolle ilgili probleminizi İdare Mahkemesine, İdari Para cezasıyla ilgili probleminizi Sulh Ceza Mahkemesine müracaatla çözebilirsiniz.
Ancak neşekilde yakalndığınızı ayrıntılı yazmamışsınız.Örneğin;Karakoldan sizi ifadeniz var diye çağırdıklarında, alkollü şekilde karakola gidip, orada bulunan polis tarafından tesbit edilip işlem yapıldıysa, 'beni buraya siz çağırdınız' diyemezsiniz.Ne şekilde olursa olsun dreksiyonda araç hareket halinde yakalanmışsanız,olay bitmiştir.
19-03-2007 19:20:41 Av.Onur Tunga #

Re: Trafik cezasına itiraz

Sayın ayfer150184;

"Sürücü belgesine 6 ay süre ile geçici olarak el koyma" şeklinde tezahür eden idari işleme karşı, işlemi yapan Emniyet Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Valiliği hasım göstermek suretiyle İdare Mahkemesinde iptal davası açabilirsiniz. Bu konuda İdare Mahkemeleri görevlidir.

El koyma işlemi ile birlikte idari para cezası da uygulanmış ise -ki çoğu zaman öyledir- Kabahatler Kanunu'nun 27/8. maddesi gereğince idari işlemler ile birlikte verilen idari para cezalarına karşı İdare Mahkemesine başvurulması gerektiğini söyleyenler olduğu gibi, idari para cezasına karşı diğerinden ayrı olarak Sulh Ceza Mahkemesi'ne itiraz edilmesi gerektiğini söyleyenler de var. Bu konu tartışmalı... Ancak hangi yolu seçerseniz seçin hak kaybı değil, olsa olsa zaman kaybı söz konusu olabilir.

Uygulamanın yasal dayanağı ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesi...

Ancak kişisel olarak, Yönetmelik ile belirlenen 0.50 promilin üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin sürücü belgelerine geçici olarak el koyma işleminin Kanuna aykırı olduğu düşüncesindeyim.

Bu düşüncemin ise Kanuna dayalı iki sebebi var.

Birincisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48’inci maddesinin birinci fıkrasında, uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmıştır.

Kanuna göre bir yasaklamadan söz edilebilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmiş olması gerekir; kişi alkollü içki almış olmalıdır ve alkollü içki sebebiyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olmalıdır.

Bu nedenle, alkollü içki almış olmasına rağmen güvenli sürme yeteneğini kaybetmemiş bir kişi hakkında yasaklamadan söz edilemeyecektir. Zira, kanun koyucu alkollü içki almış kişilerin sırf bu nedenle karayolunda araç sürmelerini yasaklamak istemiş olsa idi, tıpkı uyuşturucu ve keyif verici maddeleri almış olan kişilerde olduğu gibi, güvenli sürme yeteneğinin kaybedilmiş olması şartını aramazdı.

İkinci neden ise, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48’inci maddesinin ikinci fıkrasında, uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarlarını tespit amacıyla trafik zabıtasının teknik cihazlar kullanılacağı ve tespit usulleri ile muayene şartlarının Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenleneceği hükmü yer almaktadır.

48. maddenin birinci fıkrası gereğince, alkollü içki almış olan bir kişinin karayolunda araç sürmesinin yasaklanabilmesi için, almış olduğu alkol nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması gerektiğine göre, kişinin güvenli sürme yeteneğini kaybedip kaybetmediğinin tespit edilebilmesi için de, kanındaki alkol miktarının ve alkollü içkinin etki derecesinin tespit edilmesi gerektiği tabiidir. Zira alkolün etkisi kişiden kişiye göre değişebilir. Bu nedenle Kanun sırf miktarın tespit edilmesini yeterli görmemiştir.

İşte bu nedenle, 48’inci maddenin ikinci fıkrasında, kandaki alkol miktarının yanısıra alkollü içkilerin etki derecelerinin de teknik cihazlarla tespiti öngörülmüştür.

O halde her iki fıkrayı birlikte değerlendirdiğimizde, alkollü içki almış olan bir kişinin karayolunda araç kullanmasının yasaklanabilmesi için, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması ve bu sonuca varılabilmesi için de, kanındaki alkol miktarı ile aldığı alkollü içkinin kendisine olan etki derecesinin tespit edilmiş olması gerekir.

Kanun, alkollü içkilerin etki dereceleri ile kandaki alkol miktarının Sağlık Bakanlığı görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikle düzenlenecek şekilde tespitini öngörmektedir. Ancak henüz Kanunun öngörüldüğü şekilde bir yönetmelik düzenlenip yürürlüğe konulmuş değildir. Halen yürürlükte olan yönetmelikte alkollü içkilerin etki derecelerinin tespitine ve muayene şartlarına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Yönetmelikte sadece, kandaki alkol miktarının tespitine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Alkollü içkilerin etki derecelerinin tespitine dair bir düzenleme yoktur.

Oysa, 2918 sayılı Kanuna göre, alkollü içki almış olan bir kişinin güvenli sürme yeteneğini kaybedip kaybetmediğinin ve dolayısıyla Kanun hükmünü ihlal edip etmediğinin belirlenebilmesi için, kanındaki alkol miktarının yanısıra alkollü içkinin etki derecesinin de tespiti şarttır.

Bu nedenle, Yönetmeliğin 97’nci maddesinde alkollü içkilerin kandaki oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, Kanunda yer alan "güvenli araç sürme yeteneğini kaybetme" hükmü dikkate alınmadan ve alkollü içkinin etki derecesini belirleyecek kriterler ortaya konulmadan, mücerret 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesi yasal dayanağı bulunmadığından geçersizdir.

Kanun koyucunun amacı, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediğine bakılmaksızın alkollü içki almış olan kişilerin karayolunda araç kullanmasını engellemek değildir. Maddenin birinci fıkrasında "alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerden", ikinci fıkrasında ise "alkollü içkilerin etki derecelerinin tespiti gereğinden" söz edilmesi, amacın, alkolün etkisi ile güvenli sürme yeteneklerini kaybeden kişilerin araç kullanmaktan men edilmeleri olduğunu göstermektedir.

Bu nedenle, Yönetmelik ile belirlenen miktarın üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen bir kişinin sürücü belgesinin geri alınabilmesi için, aynı zamanda güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olduğunun da tespiti gerekir. Zira, alkolün etkisi kişilerin bünyesine göre değişik sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Bu ikinci tespitin nasıl yapılacağı, yani alkollü içkilerin etki derecelerinin ne şekilde belirleneceği ise, Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak Yönetmelikte düzenlenecektir. Oysa bu konuda Kanuna uygun bir Yönetmelik hazırlanmadığı gibi, yürürlükte olan Yönetmelikte bu konuda bir düzenleme de mevcut değildir. Bu nedenle, sadece kandaki alkol miktarına bakılarak 0.50 promilin üzerinde olan kişinin sürücü belgesine geçici olarak el konulmasının bence yasal dayanağı bulunmamaktadır.

Ancak bu görüşümün, yıllardan beri süregelen genel anlayışın dışında olduğunu ve pek kolay kabul görmeyebileceğini de ifade etmeliyim.

Kolay gelsin...
19-03-2007 20:18:22 Devrim Sinan Karavelioğlu #

Re: Trafik cezasına itiraz

Sayın Av.Onur TUNGA,
Görüşlerinize katılıyorum. Uygulamada alkolimetre cihazı ile yapılan ölçümde kanında 55 (%10 hata payı kabul edilir) promilin üzerinde alkol olduğu tespit edilenler hakkında söz konusu işlemler yapılmaktadır. Vurguladığınız gibi 55 promilin her insanın güvenli araç sürme yeteneğini AYNI ÖLÇÜDE etkilemesi beklenemez. Ancak işin en zor yanı alkol almış bir kişinin gerçekten güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediğinin tespit edilmesi. Bu nasıl olacak? Bunu kim, nasıl tespit edecek? Polis ya da jandarmanın bunu alkolimetre ile tespit etmesi mümkün değil. Bu uzmanlık gerektiren bir iş ve mutlaka hastanede yapılmalı. Peki bunun için gerekli personel,alt yapı, cihaz var mı? Cezanın ağır olması nedeniyle her alkol alan mutlaka bunun hastanede tespitini isteyecek. Pratikte bu nasıl mümkün olacak, polis, alkol muayenesi yaptığı herkesi hastaneye mi götürecek? Yönetmeliğe bu konuda bir hüküm konsa bile pratikte bunun mümkün olabilmesi çok zor görünüyor.Saygılarımla.
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU
20-03-2007 00:00:57 ünalesen #

Re: Trafik cezasına itiraz

50 promil alkolde sürücünün 0 promile göre 4 kat kaza yapma riski vardır. Alkolmetrelerin ayarları yaıldığı müddetçe mahkeme bunu kabul eder. Ancak alkolmetre test raporunu kişi imzalamazsa ozaman polis dr rapolu alır.
20-03-2007 00:15:25 Devrim Sinan Karavelioğlu #

Re: Trafik cezasına itiraz

Sayın Ünal ESEN,
Burada tartıştığımız konu kişinin kaç promil alkollü olduğunun ölçülmesi değil, almış olduğu alkol miktarı nedeniyle GÜVENLİ SÜRÜŞ YETENEĞİNİ KAYBEDİP KAYBETMEDİĞİNİN tespiti konusudur.
20-03-2007 12:05:00 Harun Gür #

Re: Trafik cezasına itiraz

Sn. Tunga'nın görüşüne ben de tamamen katılıyorum. Ortada bir Kanun ve Yönetmelik var. Gerek Yönetmelik'in, Kanun'un aradığı "güvenli sürüş yeteneği" şartını daraltması sebebiyle bence geçersizliği, gerekse Yönetmelik'te de belirtilen "güvenli sürüş yeteneği" ve "alkol etki derecesi" konusunun tesbiti hakkında Yönetmelik'te bir yöntem belirtilmemiş olması, yapılan işin sadece alkol promil miktarının ölçümü ile sınırlı tutulması ve hatta itiraz halinde sağlık kuruluşunda kandan örnek alınarak promil miktarı belirlenmesine "doktor raporu" denilmesi , ancak bunun Yasa'nın aradığı anlamda bir "doktor raporu" olmaması, olsa olsa teknik cihaz ile ölçülen promil miktarının kanda laboratuvar teyidinden ibaret olması , öte yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2005 yılında almış olduğu bir karar ile "güvenliği sürme yeteneğinin kaybedilip kaybedilmediği tespit edilmeksizin , mücerret 0,50 promil üzerinde alkollü olmaya araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı olmadığını" belirtmesi bu görüşü desteklemektedir.

Alkolün etkisi kişiden kişiye, kadın erkek, kilo boy , akciğer kapasitesi, karaciğerin çalışma hızı, genetik faktörler, içki alışkanlığı ve kullanma sıklığına bağlı olarak değişir. Alkol kandan ortalama 48 saatte temizlenmektedir. Dolayısıyla son 48 saat içerisinde alınmış olunan alkolün gerek teknik cihazla tesbiti, gerekse alınan kan örneğinde bulunması mümkündür. 48 saat önce alınmış alkolün güvenli sürme yeteneğini ortadan kaldırdığını iddia etmek bence abestir.

Selamlar,
20-03-2007 14:48:12 Av.Onur Tunga #

Re: Trafik cezasına itiraz

Sayın Karavelioğlu'nun dediği gibi, burada tartışmaya açtığımız konu, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullanmanın kaza yapma riskini ne ölçüde artırdığı ya da alkolmetre ile yapılan ölçümlerde elde edilen sonuçların doğru olup olmadığı değil; gerek alkolmetre ve gerekse kan tahlili yoluyla 0.50 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen araç sürücüsünün sırf bu nedenle sürücü belgesine el konulup konulamayacağı...

Hemen belirteyim, 2918 sayılı Karayollar Trafik Kanunu'nda yer alan düzenlemenin doğru olup olmadığını da tartışmıyoruz, düzenlemenin neyi öngördüğünü tartışıyoruz.

2918 sayılı Kanunun 48/5 maddesine göre, "Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süre ile geri alınır..." Yönetmeliğin 97. maddesine göre de, "Alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanlar araç kullanamazlar."

Bilindiği üzere, Yönetmelikler Kanunun uygulamasını kolaylaştırmak ve yol göstermek için yayımlanırlar ama aslolan Kanundur. Yönetmelikler Kanuna aykırı olamazlar.

2918 sayılı Kanunun 48/1 maddesi alkollü araç kullanmaya izin veriyor. Bu tartışmasız... Kanunun izin vermediği, yasakladığı durum, alınan alkol nedeniyle güvenli sürme yeteneğinin kaybedilmiş olması hali...

Peki alkol alındığını nasıl anlayacağız? 48/2'ye göre, teknik cihazlarla (alkolmetre) yapılan tespit ile... Ayrıca, muayene ve tespit usulleri hakkında Yönetmeliğe de bakılacak... Yönetmeliğe göre, itiraz halinde kan tahlili yoluyla kandaki alkol miktarının tespiti de mümkün... 0.56, 0.60, 1.70 gibi rakamlar kandaki alkol miktarını gösteriyor.

Ancak 48/2, kandaki alkol miktarının yanısıra, alkollü içkilerin etki derecelerinin de teknik cihazlarla tespitini öngörmüş... Böyle bir tespit yapılıyor mu? Hayır... Bırakın teknik cihazları, itiraz halinde kan tahlili yoluyla bakılan şey de kandaki alkol miktarı... Etki derecesi ölçülmüyor. Kanun ölçülmesini öngörmüş mü? Evet... Bu durumda, alkollü içkinin etki derecesi ölçülmeden sürücü belgesine el konulması Kanuna uygun mu?

Onun ölçülmesine gerek yoktur, kandaki alkol miktarının 0.50 promilin üzerinde olması yeterlidir diyebilirsiniz, o zaman kanundan çıkarırsınız 48/1 ve 48/2'yi, uygulama Kanuna uygun hale gelir... Ama o hüküm orada oldukça, uygulama Kanuna aykırı olmaya devam edecektir kanaatime göre...

Sonra, diyelim ki Kanun değişmeden Yönetmelik değişti, öngörülen oran 0.50'den 0.10'a indirildi. Bu mümkün mü? mümkün... Yönetmelikler her zaman değiştirilebilir. Peki, bu takdirde kanındaki alkol oranı 0.11 olan, yani bir bayram günü, misafirlikte bir kadeh badem likörü içmiş olan sürücünün güvenli sürme yeteneği kaybedip kaybetmediğine bakılmaksızın, aldığı bir kadeh likörün etkisi ölçülmeden ehliyetine el konulması Kanuna uygun olacak mıdır? Kanunun böyle bir durumu da öngördüğünü söyleyebilir miyiz? Yani, Kanunun Yönetmeliğin belirlediği oran ne olursa olsun, o oranın üzerinde alkollü olarak araç kullanılmasını yasakladığını söyleyebilir miyiz? Yönetmelikte öngörülen oran 0.50 değil de, 1.00 olsa idi ne olacaktı?

Selamlar...
23-03-2007 00:41:19 ünalesen #

Re: Trafik cezasına itiraz

sizleri gayet iyi anlıyorum. dedimki 0.50 promil alkol 0' a oranla 4 kat kaza riskini artırır.demek ki güvenli şürüş yetengi 4 kez ihlal edilmiş oluyor. bunu kim söylüyor. araştırmacılar. dünyada nasıl bu iş 0.30 ila 0.70 arasında değişir. bildiğim kadarıyla 1.00 alan ülke yok.
şimdi kanun koyucu sınırı şahsa göre mi bilirlemeli idi.
yoksa kamunun genel yararını düşünerek kamuya göre mi belirlemeli idi.

eğer bir ilkor içerek te olsa kamu yararı çigneniyorsa kural geçerlidir.




™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.

♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.

Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.

Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi vd.

® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir.

‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.

📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.

This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.