Kesin süre ihtarı ve sonuçları
Bir iş davasında davacı yana;
Tensip zabtındaki süreye bağlı kalması kaydı ile delil listesini verdikten sonra ilk celsede tanıkların isimlerinin ve adreslerinin bildirilmesi için kesin süre verilmiştir. Davacı yan tanık listesini ve tanıkları ilk celseye hazır edememiştir. Hakim, kesin süre olduğu gerekçesiyle tanık dinlenmesine yer olmadığına karar vermiştir.Davacı vekili kesin süre sonundaki müeyyidenin tam olarak açıklanmadığı gerekçesiyle duruşma sonrasında itirazda bulunmuş ve ara karardan rücu talep etmiştir. Fakat hakim bu talebin 2. celsede davalı vekilinin de huzurda bulunduğu sırada karara bağlanacağını, tanık dinlenip dinlenilmeyeceğine 2. celsede karar vereceğini söylemiştir. 2. celsede hakim, tanıkların bu celsede de hazır olmadığından da bahisle ara karardan rücu talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili tanık dinlenmeyeceği yönünde ortada bir karar varken; öncelikle tanık dinlenip dinlenmeyececeğine karar verilmesi gerektiğini, bu sebeple tanık getirilmediğini ifade etsede hakim kararından dönmemiş "ben yaptım oldu" tavrı ile sadece davalının tanıklarını (ki, davacıyı işten bizzat çıkaran kişiyi) dinlemiş, davacı yan bakımından tanık dinlemeyeceğine ve ayrıca dosyanın bilirkişiye gönderilmesine resen karar vermiştir.
Soru 1:
Davacı vekiline tanıklarını bildirmek ve hazır etmek üzere verilen kesin sürenin sonuçlarının net ve kesin biçimde ihtar edilmemesi sebebiyle hangi usul tekniği kullanılarak çözüm aranabilir?
SORU 2:
Davacı taraf reddi hakim talebi ile bir sonuca ulaşabilir mi?,
SORU 3:
Davacı taraf tanıkları dinlenmeksizin yargılama yapılamayacağı gerekçesiyle bilirkişi ücretini yatırmaktan imtina ederek talebinde ısrar ederse ne gibi sonuçlar çıkabilir?
Tensip zabtındaki süreye bağlı kalması kaydı ile delil listesini verdikten sonra ilk celsede tanıkların isimlerinin ve adreslerinin bildirilmesi için kesin süre verilmiştir. Davacı yan tanık listesini ve tanıkları ilk celseye hazır edememiştir. Hakim, kesin süre olduğu gerekçesiyle tanık dinlenmesine yer olmadığına karar vermiştir.Davacı vekili kesin süre sonundaki müeyyidenin tam olarak açıklanmadığı gerekçesiyle duruşma sonrasında itirazda bulunmuş ve ara karardan rücu talep etmiştir. Fakat hakim bu talebin 2. celsede davalı vekilinin de huzurda bulunduğu sırada karara bağlanacağını, tanık dinlenip dinlenilmeyeceğine 2. celsede karar vereceğini söylemiştir. 2. celsede hakim, tanıkların bu celsede de hazır olmadığından da bahisle ara karardan rücu talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili tanık dinlenmeyeceği yönünde ortada bir karar varken; öncelikle tanık dinlenip dinlenmeyececeğine karar verilmesi gerektiğini, bu sebeple tanık getirilmediğini ifade etsede hakim kararından dönmemiş "ben yaptım oldu" tavrı ile sadece davalının tanıklarını (ki, davacıyı işten bizzat çıkaran kişiyi) dinlemiş, davacı yan bakımından tanık dinlemeyeceğine ve ayrıca dosyanın bilirkişiye gönderilmesine resen karar vermiştir.
Soru 1:
Davacı vekiline tanıklarını bildirmek ve hazır etmek üzere verilen kesin sürenin sonuçlarının net ve kesin biçimde ihtar edilmemesi sebebiyle hangi usul tekniği kullanılarak çözüm aranabilir?
SORU 2:
Davacı taraf reddi hakim talebi ile bir sonuca ulaşabilir mi?,
SORU 3:
Davacı taraf tanıkları dinlenmeksizin yargılama yapılamayacağı gerekçesiyle bilirkişi ücretini yatırmaktan imtina ederek talebinde ısrar ederse ne gibi sonuçlar çıkabilir?