Re: Kredi Kartı, Vergi Kaçırma
Arkadaşlar gördüğüm kadarıyla bu forumda kişiler bilmedikleri konuda cevap veriyorlar. Adamcağız zaten zor durumda tutunacak bir dal arıyor. Lütfen bilmediğiniz konulara müdahale etmeyin.
Konuya gelince:
Muhasebede özün önceliği esastır. Yani gerçek ne ise o ortaya çıkarılırsa kabul edilir ve ona göre işlem yapılır. Gerçeğin ortaya çıkarılması ise önce vergi dairesine dilekçe verilerek gerçek durum açıklanır. “Ben kendi nakit ihtiyacım için bunu yaptım” denir. Bunun ispatına gelince;Vergi dairesi işyerinin defterlerini kontrole alır. Dönem başı mal, dönem içinde giren mal, dönem içinde çıkan mal ve tespit tarihindeki mal durumları hesaplanır ve gerçek durum ortaya çıkar. Bu durum yaygındır. Nitekim bu konuda muhtelif Danıştay kararları vardır. Bunlardan birini aşağıya kaydediyorum. Yargı kararında da belirtildiği gibi bu iddia dava açılmadan önce vergi dairesine; dava açılırsa ilk dava dilekçesinde ileri sürülür. Soruyu soran arkadaşa tavsiyem sorularını muhasebe ağırlıklı forumlarda dile getirmesidir. Ayrıca defterini tutturduğu muhasebeciyi de değiştirsin.
.................................................. .................................................. ....
DANIŞTAY 4. DAİRE
Esas No : 2005/432
Karar No :2005/1723
ÖZÜ: Kredi kartı ile yapılan satışın gerçek olduğu araştırılmak ve mal maliyeti dikkate alınmalıdır.
İstemin Özeti: Davacının işlemlerinin incelenmesi sonucu kayıt dışı satış hasılatı bulunduğu iddiasıyla re’sen kurumlar vergisi salınıp, vergi zıyaı veya özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; konfeksiyon işiyle uğraşan davacının POS cihazı kullanarak kredi kartı ile yaptığı satışların bir kısmının defterlere hasılat olarak kaydedilmediğinin tesbiti üzerine dava konusu tarhiyatın yapıldığı, davacının kendi kredi kartı dışında yakın akrabalarının kredi kartlarını kullanarak nakit ihtiyacını temin ettiğini ileri sürdüğü, ancak inceleme aşamasında ileri sürülmeyen bu iddianın dava aşamasında doğruluğunun tesbitine olanak bulunmadığı, bu hususun inceleme yönteminin dışına çıkılarak diğer harici bilgilerle birlikte tesbit edilebileceği, bu nedenle yapılan tarhiyatın kanununa uygun olduğu, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için maddede sayılan belgelerin alınmadığının ve verilmediğinin, almayan ve vermeyenlerle birlikte tesbitinin gerektiği, olayda ise böyle bir tesbitin mevcut olmadığı, bu durumda kesilen cezada isabet görülmediği gerekçesiyle cezalı kurumlar vergisine yönelik davanın reddine, özel usulsüzlük cezasının ise kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı, kredi kartı çekişlerinin nakit ihtiyacını karşılamaya yönelik olduğunu, satış nedeniyle kart kullanılmadığını, davalı idare kesilen özel usulsüzlük cezasının kanuna uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacı şirket adına kredi kartı ile yaptığı satışların bir kısmını yasal defterlerine hasılat olarak kaydetmediği iddiasıyla yapılan tarhiyata karşı açılan davada, vergi mahkemesince cezalı vergi aslına yönelik davanın reddine, özel usulsüzlük cezasının ise kaldırılmasına karar verilmiştir.
Vergi Dairesi temyiz dilekçesinde özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak ileri sürülen iddialar mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinde, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 30’uncu maddesinde öngörülen re’sen vergi tarhı ile ulaşılmak istenen amaç ise, ödenmesi gereken vergilerin gerçek veya gerçeğe en yakın hali ile tesbit edilmesidir. Yine aynı Kanunun 134’üncü maddesine göre vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tesbit etmek ve sağlamaktır. Türk vergi sisteminde ise gerçek ve safi gelirin vergilendirilmesi esastır.
Olayda, davacı kurumun POS cihazı kullanarak kredi kartı ile yaptığı satışları hasılat olarak defterlerine kaydetmediği iddiasıyla tarhiyat yapılmıştır. Davacı, söz konusu kredi kartı kullanımlarnın büyük bölümünün satışlara ilişkin olmadığını, nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla annesi, babası, kendisi ve kardeşinin kredi kartlarını kullandığını ileri sürerek dava açmıştır. Vergi Mahkemesince, inceleme aşamasında öne sürülmeyen bu hususun, dava aşamasında tarhiyata dayanak teşkil eden inceleme yönteminden hareketle doğruluğunun tesbit olanağı bulunmadığı gerekçesiyle bu iddia kabul edilmeyerek cezalı vergi aslına yönelik dava reddedilmiştir. Ancak, davacı kurumun kredi kartı ile yaptığı satışların büyük bir bölümünün şirket ortağının annesi, babası, kardeşi gibi çok yakın akrabalarına yapılmış olması, Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinde belirtildiği üzere, ekonomik ve ticari icaplara uygun görülmemektedir. Söz konusu kişilere ilişkin keredi kartı kullanımlarının satış olarak kabul edilmesi mutad olmadığından, davacı kurumun defter ve belgeleri ile dosyadaki belgeler incelenerek bu kişilerin kullandığı kredi kartı işlemlerine ait miktarların matrah farkından tenzil edilmesi gerekmektedir. Yine matrah farkı bulunması halinde ise, hasıltın tamamı kazanç olarak nitelendirilemeyeceğinden inceleme elemanınca hiç dikkate alınmayan ve davacı tarafından %30 olduğu ileri sürülen mal maliyeti dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacının ekonomik ve ticari icaplara uygun görülen bu iddiaları dikkate alınmadan cezalı vergi aslına yönelik davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.