Hukuki NET sitesinde paylaşımda bulunmak, soru sormak ve cevap yazmak için üye olun. Üyelik ücretsizdir.

Memurluktan Çıkarma Cezası

12-07-2004 20:15:36 KOBI123 #

Memurluktan Çıkarma Cezası

Avukat 62 rumuzlu arkadaşıma bu konuda çok soru sorduk.kendisine teşekkür ediyorum.
Mevzuatı incelediğimde yorumsal olarak kafamı kurcalayan konuları kendisine hocamız olarak danışmak isterim.ilgili konuda memura verilebilecek disiplin cezaları arasında uyarma, kınama veya memurluktan çıkarma cezasının verilebileceğini belirtmişti.disiplin cezasının lafzi yorumuna bakıldığında, olay 125/E deki memurluk sıfatına yakışmayan yüz kızartıcı davranışlara giriyormuş gibi gözüküyor.ama diğer mevzuatlarda incelendiğinde yorumum değişti. Şöyle yüz kızartıcı hareketler daha çok suç sayılan fiiller için "hırsızlık, rüşvet,görevi kötüye kullanma, görevi ihmal vb. için konulmuş bir hüküm diye düşünüyorum .Bu yönden ilgili olay bu tanımdan biraz farklılık taşıyor. diğer bir bulgum ise 657'ye tabi olmayan ama daha çok disiplin mesleği olarak tabir edilen emniyet mensupları için düzenlenen EMNİYET ÖRGÜTÜ DİSİPLİN TÜZÜĞÜ'nün 8.maddesi( Meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar ile ilgili maddede)nin 15 ve 16. bentleri incelendiğinde:
15 - İzinli olduğu günlerde resmi giysiyle izinli olmadığı günlerde görevli
olmaksızın resmi veya sivil giysiyle genelevlere veya birleşme yerlerine veya
tek başına fuhuş yapılan evlere veya bar, pavyon ve konsumatris çalıştırılan gazino vb. yerlere gitmek,
16 - (Değişik: 26.7.1983 - 83/6883 K.) Genelev ya da tek başına fuhuş yapılan yerlerde, bar, pavyon, gazino vb. yerlerde çalışan kadınlarla ya da çevresinde iffetsizlikle tanınan kadın ya da erkeklerle karı - koca gibi yaşamak ya da ilişki kurmak,fiilleri halinde meslekten çıkarma cesasının uygulanacağı belirtilmiştir.15. madde incelendiğinde izinli olduğu günlerde sivil kıyafetle genelevlere veya birleşme yerlerine veya
tek başına fuhuş yapılan evlere gitmek (burada aynı zamanda ilişki kurmak fiili gitmek fiilinin içerisine yüklenmiştir). fiili halinde ilgili cezaya hükmolunmayacaktır. 16. bentte ise ilgili yerlerde çalışan kadınlarla ya da çevresinde iffetsizlikle tanınan kadın ya da erkeklerle karı - koca gibi yaşamak ya da ilişki kurmak fiilleri hüküm altına alınmıştır.bu bentteki ilişki ise sürekli bir ilişkiyi(bir defalık ilişkiyi değil) hüküm altına almıştır.Bu nedenle 657 ye tabi bir memurun ilgili olayının 657/125/E bendindeki memurluktan çıkarma cezası içinde değerlendirilmesinin yukarıdaki hükümler çerçevesinde zor olduğu kanaatindeyim.daha doğrusu ilgili mevzuatları incelediğimde bu yoruma kapıldım. çünkü olayda 657' ye tabi memur resmi görevi dışında ve bir defaya mahsus bir ilişkide bulunmuştur. ilgili olayın daha ileri bir şekli olan "ilgili yerlere resmi giysiyle gitmek" veya "ilgili kişilerle sürekli bir ilişki " fiilleri daha disipliner meslek olan emniyet tüzüğünde bile meslekten çıkarma cezası(memurluktan çıkarma değil) olarak hüküm altına alınmıştır.Bu çerçevede değerlendirildiğinde memurluktan çıkarma cezasının hukuka aykırı bir ceza olacağı kanaatindeyim.Hukukçu bir hocamız olarak sizin bu konudaki yorumum hakkındaki görüşlerinizi ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirirseniz sevinirim.bu konu ile ilgili bulabileceğim yargı kararı varmıdır? Teşekkürler.



ABC


________
Sayın KOBI123;
https://www.hukuki.net/topic.asp?ARCHIVE=&TOPIC_ID=2397 linkinde yer alan duyurunun "1c" bölümünde yer alan hususlara biraz daha dikkat etmenizi rica ederim.İletinizin başlığı "Acilen cevaplarınızı bekliyorum"dan "Memurluktan Çıkarma Cezası" na çevrilmiştir.




yazdýðýnýz cevap için tekrar teþekkürler.bu konu ile ilgili baþka bir hususu (tereddüdü)dünkü yazýmda belirtecektim ama unutkanlýktan belirtemedim.þöyle geçenlerde bir gazetede; belirtmiþ olduðum olaya benzer nitelikteki bir olayýn polisçe tespiti neticesinde, olaya karýþan kadýnlar ile bunlarla iliþkisi tespit edilen müþterilerin yakalanarak gözaltýna alýndýðýný okumuþtum.Müþteri açýsýndan, olayýn adli açýdan cezai bir müeyyidesinin olmamasýna raðmen gözaltýna alýnma nedenini tam anlayabilmiþ deðilim.benim bildiðim gözaltý suç iþlediðinden þüphelenilen kiþiler için yapýlan bir önlem.oysa bu olayda müþteri açýsýndan bir suç sözkonusu deðil.
Hocam, polisin bu Gözaltýna alma nedeni hakkýnda da bilgi verebilirseniz sevinirim.

ABC

13-07-2004 10:17:13 Av.Fatih Karaca #
Sayın Baş, yorumunuza katılıyorum. &57 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinin (E) bendinin (g) alt bendindeki, "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili, esas itibariyle, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçları işleyenler için konulmuş bir disiplin cezası olup, bahse konu olaydaki gibi bir fiil için bu cezanın verilmesi doğru değildir. İşlenen fiil ile disiplin cezalarının mütenasip olması gereklidir. Aksi takdirde dava konusu edildiklerinde iptalle neticelenirler. Ancak elimde şu an için buraya aktarabileceğim bir yargı kararı bulunmamaktadir


DeFacto
12-02-2009 15:07:45 zarbo52 #

Re: Memurluktan Çıkarma Cezası

aynı olayı bizzat ben yaşıyorum şuanda ve yukarıda belirtilen hususlar çok mantıklı ve ben şunu düşünüyorumki;polis memurlarıda 657 ye tabi dir ve 657 sayılı kanunsa hangi suçların meuriyeti sona erdireciğini belirtmiştir. eğer her kurum kendisi bellirleyecek olsa 657 de bööle bir madde konulmazdı.konuyla ilgili ve bu fikirleri destekleyen bir danıştay kararıda mevcuttur.danıştay 8. dairesinin 21.10.1992 gün E:1991/3592 K:1992/2454 sayılı kararında ;memurun davranışının polislik mesleğinin onuruna ve gereklerine aykırı olmakla birlikte eylemin meslekten çıkarmayı gerektirecek ağırlıkta olmamaması karşısında daha hafif bir ceza ile cezalandırılması hukuka hak ve adalet ilkelerine uygun düşeceği gerekçesiyle daha önce memurun açtığı davaya red eden idare mahkemesi kararını bozmuştur.
12-02-2009 18:58:14 önder71 #

Re: Memurluktan Çıkarma Cezası

1-Öncelikle, cinsel ilişkinin, kişinin ve dolayısı ile memurun özel yaşam alanının içinde, sır alanı çerçevesinde kalan çok özel ve gizliliği Anayasa ve uluslar arası sözleşmeler ile koruma altında olan bir hak olduğunun altını çizmek gerekir.

2-Konuyu sağlıklı analiz etmek adına öncelikle cinsel içerikli davranışları sınıflandırmak yararlı olacaktır.
a-İki reşit insanın birbirinden hoşlanması ile gerçekleşen cinsel ilişki.
b-Zina şeklinde gerçekleşen cinsel ilişki
c-Fuhuş şeklinde gerçekleşen cinsel ilişki.

3-Evlilik haricinde gerçekleşen ve yukarıda sayılan cinsel ilişkilerin disiplin hukuku açısından yansılamalarında da farklı kriterler çıkmaktadır.
a-İki meslektaşın cinsel ilişkiye girmesi
b-Taraflardan birinin evli olması hali
c-Devlet kontrolü altında olmayan ev ve yerlerde gerçekleşen gizli fuhuş veya izinsiz fuhuş olaylarına karışmak

4-Memurlara, zina gibi hukuka aykırı ancak suç teşkil etmeyen davranışları nedeni ile meslekten çıkarma cezası verilemez. Bu durum ölçülülük ilkesine aykırıdır ve Danıştay kararı ile bu durum sabittir. Olsa olsa bir kanuna dayanmak şartı ile devlet memuruğuna yakışmayan davranış olarak sınıflandırılabilir.

5-Fuhuş yapmak suç değildir. Fuhuş toplum sağlığını korumak için sağlık makamlarının denetiminde tüzük hükümlerine göre devlet kontrolüne alınmaya çalışılan sosyal bir vakadır. Evlilik dışı her ilişki elbette ekonomik temelli fuhuş veya evlilik sözleşmesinden doğan sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranış olan zina biçimde tanımlanması mümkün değildir.

6-Hele hele, fuhuş ve zina teşkil etmeyen, iki insan arasında gerçekleşen cinsel yaşamın idari makamlarca sorgulanması hukuken mümkün olmadığı gibi TCK’nun 134.maddesi dairesinde sorumluluk doğurabileceği gibi Borçlar kanunun 41.maddesi anlamında haksız fiil sorumluluğu dairesinde tazminat sorumluluğu da doğurabilir.

7- Kanunlarda memurların cinsel yaşamlarının araştırılmasına izin veren bir kanuni hüküm yoktur. Tam tersine kanun dışında bu alanda kısıtlama getirilmesi Anayasa ile yasaklanmıştır.

8-Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları tetkik edildiğinde;

a-Özel hayatın gizliliği ilkelerinin, ancak Anayasa ile belirlenen çerçevede kanunla sınırlanması mümkün olup, yürütmeyi oluşturan idari makamların çıkaracakları yönetmeliklerle, tüzüklerle söz konusu ilkeleri sınırlandırıcı düzenlemeler yapması, bu ilkelerin işlerliğini azaltacak şekilde bir takım yetkileri kendinde toplaması mümkün değildir.
b-Anayasa ile koruma altına alınan ve ancak kanun ile sınırlama getirilebilecek özel yaşamın sır alanı içine idarenin idari düzenlemeleri bahane ederek girmesi, cinsel tercih ve davranışları araştırması, soruşturmalar aracılığı ile bu özel yaşam kesitlerini kayıt altına alınması idare hukuku içinde yer alamaz.
c-Yasal belirleme ve dayanak olmadan, herhangi bir davranışın yaptırım gerektirdiğini takdir edip kendi yetkisiyle bu konuda idarenin kural koyamayacağı, sonuçları ortaya çıkmaktadır.
d-Cinsel ilişki diğer insanların gözü önünde gerçeklemediği için, bu ilişkinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti genellikle mümkün olmayacaktır. Şüpheden sanık faydalanır ilişkisi de disiplin hukukunda geçerli olduğundan, şüphe ve tahmine dayalı cezalandırılma yapılması da mümkün değildir.
e-Zina yargı karraları ile sabit olduğu üzere yüz kızartıcı suç tanımı içine girmez.
f-Aile birliği ve toplum sağlığı ile ahlak anlayışlamız dairesinde, herkesin birbirine saygılı olması gerektiği gibi, hukuk kurallarının da, herzaman için geçerli olduğunun altını çizmek istiyorum.
Saygılarımla....
12-02-2009 20:44:12 sakar #

Re: Memurluktan Çıkarma Cezası

AÇIKTA GEÇEN SÜRENIN NASBA ETKISI

ÖZETİ:Yüz kizartici mahiyette sayilamayacagi için açiga alinmayi gerektirmeyen bir suçtan mahkum olunsa dahi açikta geçen bu süresinin nasbindan indirilmesi hukuka aykiridir.




Hakkinda evlenmek vaadi ile kizlik bozmak suçundan Izmir Hava Egitim Komutanligi Askeri Mahkemesinde kamu davasi açilmasi üzerine, Davali Idare islenen suçun 926 sayili Türk Silahli Kuvvetleri Personel Kanununun 65/a maddesi kapsaminda kaldigini ve yüz kizartici suçlardan sayilacagini kabul ederek, 13 ARALIK 1989 günlü onay ile davaciyi açiga1 çikartmis, Davaci 1521 ARALIK 1989 tarihleri arasinda açikta kalmis, Hava Egitim Komutanligi Askeri Mahkemesinin 21 ARALIK 1989 gün ve E.1989/293, K.1989/314 sayili karan ile suçu sabit görülerek mahkum edilmis, hükmün 24 OCAK 1990'da kesinlesmesi sonrasinda Içisleri Bakanliginin 2 NISAN 1990 gün ve PER:41271990/Kd.Sic.S.Astsb. Deg.(509) sayili islemi ile 926 sayili Kanunun 83, 36/a ve Astsubay Sicil Yönetmeliginin 35 nci maddeleri geregince açikta kaldigi süre kideminden indirilerek, Astsubay Kidemli Üstçavusluk nasbi 30 AGUSTOS 1987 tarihinden 5 EYLÜL 1987 tarihine götürülmüstür. Sözü edilen bu hususlar dava dosyasinda mevcut belgelerle sabittir.

926 sayili Kanunun "Nasip Düzeltmesi" baslikli 83 ncü maddesi "Kazai ve idari kararlar sonucu astsubaylarin nasi planinin düzeltilmesi hakkinda 36 nci maddenin (a), (b), (e) bentleri hükümleri uygulanir..." hükmünü içermekte, 36/a maddesinde de "Kisa hapis veya tecil edilen cezalar hariç olmak üzere; subaylarin mahkum edildikleri sahsi hürriyeti baglayici cezalari, mahkumiyetle neticelenen, açikta, para cezasina çevrilme halinde tutuklulukta geçen süreleri, ile firarda veya izin tecavüzünde bulunduklari askeri mahkeme karan ile sabit olanlarin firarda veya izin tecavüzünde geçen süreleri kidemlerinden düsülür. Su kadarki açigi gerektirmeyen bir suçtan mahkum olanlarin açikta geçen süreleri bundan hariçtir..." denilmektedir.

Astsubay Sicil Yönetmeliginin 35 nci maddesinin (b) bendinde ise "Açigi gerektirmeyen suçtan mahkumiyet hariç olmak üzere mahkumiyetle neticelenen açikta geçen süreleri"nin hükmün kesinlesmesinden sonra son rütbeye nasip tarihinin açikta geçen süre kadar aleyhlerine düzeltilmesi suretiyle kidemlerinden düsülecegi öngörülmektedir.

Ilk nazarda bakildiginda, isledigi suç nedeniyle açiga alinan, 1521 ARALIK 1991 tarihleri arasinda açikta kalan, açiga alindigi suçtan mahkum olan ve mahkumiyet hükmü kesinlesen Davacinin açikta geçen süre kadar son rütbeye nasip tarihinin aleyhine düzeltilmesine iliskin islemin, kanuna ve düzenleyici tasarruf kurallarina uygun oldugu degerlendirilebilir.

Ne varki Kanun ve düzenleyici tasarruf kurallari, açigi gerektirmeyen bir suçtan mahkum olanlarin açikta geçen sürelerinin aleyhte nasip düzeltilmesine esas alinmayacagi hükmünü amirdirler. Bunun yaninda, 926 sayili Kanunun 65/a maddesi sayilan suçlar yaninda "yüz kizartici suçtan" haklarinda kamu davasi açilanlarin da açiga alinabilecegini hükme baglamistir. Su hale göre, davada saglikli bir çözüme verilebilmesi için öncelikle Davacinin isledigi ve mahkum oldugu "evlenmek vaadi ile kizlik bozmak" suçunun "yüz kizartici" suç niteligi bulunup bulunmadiginin ve "yüz kizartici suç sayilip sayilmayacaginin tartisilmasi gerekecektir.


Türk pozitif hukukunda "yüz kizartici suç" kavrami tanimlanmamistir. Hangi suçlar yüz kizarticidir, hangileri degildir yargisina baz olusturacak elde somut bir done bulunmaktadir. Statü hukuku yönünden kavramin içerigini belirlemede getirilen kurallarda sayma, yöntemi izlenmis, bazi suçlar yüz kizartici olarak örneklenmis ayrica bazi düzenlemelerde "gibi" sözcügüne de yer verilmistir. 926 sayili Türk Silahli Kuvvetleri Personel Kanununun 65/a maddesinin uygulanmasi, bunun sonucunda ayni Kanunun 36/a maddesi uyarinca islem yapilabilmesi için yüz kizartici suç kavraminin açikliga kavusturulmasi gerekecektir. Deginilen bu yasal düzenlemelerin uygulanmasi açisindan 926 sayili Kanunun kendisine ve Silahli Kuvvetlerle ilgili diger düzenlemelerde ölçü alinabilecek bir hüküm bulunmadigina göre, kavrama açiklik getirirken diger yasal düzenlemelerin buna degin kurallarindan pek dogaldir ki yararlanacaktir.

Anayasanin milletvekili seçilme yeterligini düzenleyen 76 nci maddesinin 2 nci fikrasinda "...zimmet, ihtilas, irtikap, rüsvet, hirsizlik, dolandiricilik, sahtecilik, inanci kötüye kullanma, dolanli iflas gibi..." suçlar, yüz kizartici suçlar olarak sayilmistir.

Ayni hüküm, 2839 sayili Milletvekili Seçimi Kanununun 11/fl nci maddesinde yinelenmistir.

657 sayili Devlet Memurlari Kanununun 48/A5 nci maddesi ile yüz kizartici suç kavramina, zimmet, ihtilas, irtikap, rüsvet, hirsizlik, dolandiricilik, sahtecilik, inanci kötüye kullanma, dolanli iflas gibi suçlar dahil edilmistir.

Konuyla ilgili 647 sayili Cezalarin Infazi Hakkinda Kanunun degisik 7/B maddesi aynen söyledir. Zimmet, ihtilas, irtikap, rüsvet, hirsizlik, dolandiricilik, sahtecilik, inanci kötüye kullanma, dolanli iflas gibi yüz kizartici suçlar....

1136 sayili Avukatlik Kanununun avukatliga kabule engel haller arasinda, zimmet, ihtilas, irtikap, rüsvet, hirsizlik, dolandiricilik, sahtecilik, inanci kötüye kullanma, dolanli iflas suçlarindan mahkumiyet gösterilmistir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11 MAYIS 1937 gün ve 941 sayili kararinda, hirsizlik, emniyeti suistimal, sahtekarlik, dolandiricilik, yalan yere yemin, cürüm tasnii, yalan yere sahadet, iftira, irtikap, irtisa, ihtilas gibi suçlar yüz kizartici suç olarak belirtildikten baska, islenis tarzi ve tevlit ettigi neticeler bakimindan toplumda tepkiler uyandiran suçlarin söz konusu kavrama dahil edilebilecegine deginilmistir.

Bugün için "yüz kizartici suç" kavramini tanimlayan bir düzenleme bulunmamakla birlikte ilgili alanlari bakimindan getirilen yasal kurallara bakildiginda, hepsinde de sayilan suçlarin ayni suçlar oldugu görülecektir. Basta Anayasa kurali olmak üzere, 2839 sayili, 657 sayili 647 sayili, 1136 sayili Kanunlarin maddelerinde yüz kizartici suç diye hep ayni suçlara yer verilmistir. Buna bakilarak tanimi yapilmamakla birlikte, yüz kizartici suçlarin hangi suçlar oldugunda pozitif hukukumuzda birlik bulundugu söylenebilir. Haliyle 926 sayili Türk Silahli Kuvvetleri Personel Kanununun 65/a maddesinde geçen "yüz kizartici bir suçtan" ifadesiyle murat edilen suçlarin, diger statü ve infaz kanunlarinda sayilan suçlar oldugunun kabulü kaçinilmazdir. "Yüz kizartici suç" bir kavram olduguna ve bir içeriginin bulunmasi gerektigine göre, toplum düzeni ve Devlet yönünden kavramin içeriginde birlik saglanmasi zorunludur. Ayri yöreler ve toplumun çesitli kesimleri için olusan ahlak telakkilerine göre suçlara affedilen deger yargilari belki degisik olacaktir. Ama Devlet yasaminda bu degisik telakki ve yargilara göre bir kavramin ifade ettigi anlamin belli bur süreçte ve degisik statüler açisindan degiskenliginden söz edilmesi kamu düzeni yönünden kabul edilemez. Daha açik anlatimla: Devlet memurlari statüsüne, Hakimlik statüsüne, Milletvekili statüsüne, Subay ve Astsubaylik statülerine göre ayri ve degisken bir "yüz kizartici suç" kavrami saptanmasi olanaksizdir. Kavram ifade ettigi anlam itibariyle genel ve herkes yönünden ayni olmak durumundadir. Devlet belli yörelerin yargi degerlerine göre o bölgelerde görevlendirecegi kamu görevlileri için ayri ayri "yüz kizartici suç" kavrami getiremeyecegi gibi degisik statülere göre de degisik içerikli bir "yüz kizartici suç" tanimlamasi yapamaz. Bu fikir, zamanla "yüz kizartici suç" kapsaminda degisiklik yapilamayacagi, kavramin statü ve dondurulmus halde kalacagi anlamina alinmamalidir. Devlet yasaminda olusan yeni durumlara, saptanacak strateji ve siyasal tercihlere göre ihtiyacin karsilanmasi için kavrama dahil edilecek veya dislanacak suç tipleri elbette olacaktir. Ama kavram o devlet içinde herkes yönünden ayni olmak durumunu yine de koruyacaktir.

Bu anlayis dogrultusunda bazi yasal kurallarda yüz kizartici suç olarak ismen sayilan suçlar yaninda, ayrica "gibi" sözcügüne yer verilmis olmasinin ne anlama geldiginin tartisilmasi önem kazanmaktadir.

1982 Anayasasinin 128 nci maddesinin 2 nci fikrasinda "Memurlarin ve diger kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmalari, görev ve yetkileri, haklan ve yükümlülükleri, ayii k ve ödenekleri ve diger özlük isleri Kanunla düzenlenir" hükmü yer almaktadir. Maddenin amaci açiktir. Memurlar ile kamu görevlilerini statülerinin devami süresince yasal güvence altinda bulundurmak, üstlendikleri kamu hizmetini bazi etkilesimlerden çekince duymaksizin, amaci dogrultusunda yerine getirilmesini saglamaktir.657 sayili Kanunun "Güvenlik" basligi altinda düzenlenen 18 nci maddesinde "Kanunlarda yazili haller disinda Devlet memurunun memurluguna son verilemez, aylik ve baska haklan elinden alinamaz" hükmüyle, memura taninan güvencede "Yasalik Ilkesi" benimsenmis, memurlarin memurluklarim sona erdiren haller ile özlük haklarini dogrudan ilgilendiren durumlarin kanunda bizzat düzenlenmesi gerektigine isaret edilmistir. Keyfiyet, 926 sayili Kanun kapsaminda olanlar için de farksizdir. Zira Kanunun 7 nci maddesinde kanunlarda, kanunlara dayanilarak çikarilan tüzük ve yönetmeliklerde yazili haller disinda subayliga, astsubayliga, askeri ögrencilige son verilemeyecegi, aylik ve diger haklarinin ellerinden ali nami yasagi yazilidir. Güvencede yasallik ilkesini öngören Anayasa kurali ve yasal ilkeler karsisinda, memurlar ile kamu görevlilerinin görevlerine son verilmeyi, özlük haklari ile bu arada açiga alinmayi, kidemden düsülmeyi gerektiren nedenlerin dogrudan kanunlarda gösterilmesi zorunlu bulunmaktadir. Güvencede yasallik ilkesinin esasi bu olmak gerekir. Kanunun bu alanda düzenleme getirmeksizin, idari takdir ve mülahazalarla idareye takdir yetkisi tanimasi, koyacagi esaslar disinda kural nitelikli hükümlerin idari tasarruflarla, getirilebilecegini kabul etmis olmasi, memur güvencesinin yasalligi ilkesi ile bagdastirilamaz. Anayasa ve yasalarin deginilen maddelerinde kanun koyucunun istenci "Memur güvencesinde yasallik" ilkesidir. Kanunlarda getirilen hükümler disinda bu alanda takdir yetkisi bulundugu ve bu yetkiye dayanilarak Kanunla bagdasmayacak sekilde idari düzenlemelerde bulunulmasi Kanun koyucunun istenci ile bagdasmayacagi gibi isin mantigi ve dogasina da uyum saglamayacaktir. Tüzük veya yönetmelik gibi idari düzenlemelerde yapilabilecek olan, hukuki hiyerarside üst degerindeki yasal düzenlemelere sadik kalmak, onlarin disinda ve aykiri bir düzenleme getirmeksizin, genel, gayri kisisel, objektif ve soyut nitelikli kurallari uygulamaya dönük olacak biçimde açmak ve açiklamak olacaktir.

Mevzuatimizda biri yek digerini dogrular ve destekler tarzda getirilen hükümlere, memur ve kamu görevlilerinin güvenceleri, statülerinden dolayi kanunlarda düzenlenmesinin yasal bir zorunluluk arz etmesine göre, yüz kizartici suçlar olarak sadece kanunlarda ismen belirtilenlerin kabul edilebilecegi noktasinda Kurulumuzda görüs birligi saglanmistir. Bu suçlar ise zimmet, irtikap rüsvet, hirsizlik, dolandiricilik, sahtecilik, inanci kötüye kullanmak, dolanli iflas suçlaridir. Anayasanin 128 nci maddesi ve isin dogasi nedeniyle yüz kizartici suç kavrami içerigine salt bu suçlarin girecegi, kanunlarda yapilan saymanin tadadi ama tada dili oldugu kabul edilmistir. Bazi yasal kurallarda geçen "gibi" sözcügü tutamak alinarak, bu sözcügün kanuna karsin kanunda öngörülmeyen suç tiplerini yüz kizartici suçlara benzerlikleri nedeniyle kavram kapsamina almak amaciyla kullanildiginin farz ve kabulü Anayasanin 128 nci maddesinde dile getirilen "güvencenin yasalligi" ilkesiyle bagdastirilamaz. Idari takdir ve tasarruflarla kapsamin genisletilmesi, kanun koyucunun istenci ve yasanin üzerine çikilmasi demek olacaktir. Ayrica. Kanunlarda gösterilen suçlardan baska benzer suçlarin yüz kizartici suç sayilmasinda esas alinacak ölçünün ne oldugu, hangi kriterlerin baz alinacagi bilinmeden idareye takdir yetkisi taninmasi, statü hukukunda dengesizliklere ve giderilmesi olanaksiz magduriyetlere neden olabilecektir. Gibi sözcügünün sayilanlara benzer suçlari ifade etmek için degil, kanunlarda "sayilan suçlardan biri" anlaminda kullanildigi asikardir. Sözcüge, kullanilis biçimine, düzenlenen sahanin özelligine bakilmaksizin bu anlamin disinda kanunlara ters gelen bir anlamin yüklenmesi görüsü paylasilamaz.

Nitekim Yargitay Dördüncü Ceza Dairesinin 8 KASIM 1966 gün ve 705/5781 sayili ilami, Danistay Birinci Dairesinin 9 KASIM 1983 gün ve 220/260 sayili istisari mütalaasi, Yüksek Seçim Kurulunun 14 MART 1987 gün ve 109/18 sayili kararinda benimsenen görüsler de bu kabul tarzini dogrulamaktadir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 MART 1937 gün ve 3606 sayili karari, yüz kizartici suç kavraminin içerigini belirlemede bugün için ölçü alinamaz. Memurlar ile kamu görevlilerine yasal güvence vermeyi öngören anayasal bir düzende, bu kisilerin statü ve durumlarini dogrudan ilgilendiren bir konunun artik idari takdire birakildigindan ve idari tasarruflarla düzenleme yapilabileceginden söz edilemez. Bu nedenle kararin alindigi dönemin özelliklerine göre degerlendirilmesi gerekli görülmektedir.

926 sayili Kanunda ve Silahli Kuvvetlerle ilgili diger yasal düzenlemelerde yüz kizartici suçlari belirleyen bir kural bulunmadigindan karsilasilan bosluk nasil giderilecek, 65/a maddesinin uygulanmasinda baz ne olacaktir sorunu, kamu görevlisi kavraminda 657 sayili Kanun kapsaminda kalanlarla birlesen Silahli Kuvvetler mensuplari hakkinda bu Kanunun 48/A5 nci maddesinde ismen sayilan suçlarin Ölçü olabilecegi degerlendirilmektedir. Devletin degisik alanlarda kamu hizmetini yürüten ajanlari hakkinda ayni kavramin kapsamina ayri ve farkli suçlar dahil edecegi olasi dahi görülemez. 926 sayili Kanuna tabi personel yönünden yüz kizartici suçlar denildiginde, 657 sayili Kanunun ilgili maddesinde yazili suçlarin baz alinarak ona göre islem yapilmasi isin gereklerine, esitlik ilkesine ve hakkaniyete de uygun düsecektir.

Mevzuatimizda yüz kizartici suçlar tadadi ve tahdidi olarak sayildigina, bunlarin disinda benzer suç tiplerinin idarece yüz kizartici suç niteligine büründürülemeyecegine, Silahli Kuvvetlere mensup 926 sayili Kanun kapsaminda kalan personel bakimindan da mevzuatimizda sayilan yüz kizartici suçlarin esas alinabilecegine göre, evlenmek vadiyle kizlik bozmak suçunu, sayilanlar arasinda yer almadigindan, hatta sayilanlara benzer dahi bulunmadigindan yüz kizartici suç saymak hukuken olanaksizdir. O nedenle, hakkinda kamu davasi açilmasi üzerine, Davali idarece suçun yüz kizartici oldugundan bahisle davaciyi açiga alma islemi ile, açigi gerektirmeyen suçtan mahkum olan Davacinin açikta geçirdigi sürenin aleyhine nasip düzeltmesi olacak sekilde kideminden düsülmesine iliskin islem hukuka neden ve amaç ögeleri bakimindan aykiri bulunmustur.

Nedenleri yukarida açiklandigi üzere, hukuka uyarli bulunmayan aleyhe nasip düzeltilmesine iliskin ISLEMIN IPTALINE,


Dergi No:7
Karar Dairesi:AYIM.1.D.
Karar Tarihi:1/29/1991
Karar No: 91/122735 EK
Karar No:

-----------------
Uzun bir karar örneği,ama; ilginç.
İyi günler...
05-03-2009 18:09:40 snipeer #

Re: Memurluktan Çıkarma Cezası

selam herkese benim bir derdim var inşallah acıklayabilirim ben 657 devlet memuru iken üstüme atıln bir iftiradan dolayı meslekten 3 kez cıkarma ile cezalandırıldım. emniyet teşkilatında tekn.yrd. olarak calışırken bar kadını v.s diye tabi edilen kişilerle yakınlık kurmak karı koca hayatı yaşamak tan dolayı ve aynı kişinin beni ölümle tehtid etti demesi ile hakımda böyle bir ceza kesildi fakat bana iftira attığını hakimmin karşısında söyledi ve ben beraat aldım fakat bu mahkemeden önce disiplin kurulu beni işimden attı bölge idari mahkemesine dava açtım bu cezanın verilmesi doğrumudur. işimden olmam sevebi ile bir cok borcum yüzünden hacizlere düşmek üzereyim benim kuruma tazminaz acmaya hakkım olacakmı tazminatı kurumuma acayım yoksa disiplin kurulu bireylerinemi yardımcı olabilirmisiniz




™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.

♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.

Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.

Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi vd.

® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir.

‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.

📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.

This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.