Sürpriz haciz
Kendisini avukat olarak tanıtan bir kişi, yanında bir memur ve polislerle, abimi sorarak evimize girdi. Haciz işlemleri için geldiklerini ve eşyaları da hemen götüreceklerini söylediler. Abim bir iki yıl önce bir alışveriş merkezinden eşya almış, adres olarak benim ve annemin oturduğu evi göstermiş haciz de bu yüzden gelmiş. Ancak abim belirtilen alışverişi yapmadan bir-iki yıl önce evden taşınmış ve muhtarlıktan da naklini aldırmıştı. Ve evi telefonla arayan alışveriş merkezi yetkililerine de biz bu durumu anlatarak abimle iletişim kurmalarını sağladık. Bunları haciz için gelen memura aktardım ve hatta abimi arayarak kendisiyle de görüştürdüm. Ancak avukat yine de haczi yapacaklarını söyledi. Evde annem ve ben çalıştığımız için tebligat bir iki kez gelmiş ve sonra muhtarlığa yapılmış. Ben de komşumu çağırarak evde ikamet edenlerin durumunu anlatmasını istedim ve de komşum da aynen benim anlattıklarımı doğruladı. Ancak memur tutanağı, ifademin "abim evde yoktur" şeklinde özetlenecek iki cümleyle hazırlayarak imzalamamı istedi ve eşyaları da yüklemeye başladı. Tutanağa, ifadelerimin aynen geçmesini, komsuşumun da buna tanıklık ettiğini geçmelerini istedim. Çünkü ben abim evde yoktur demedim, "bu evde 4 yıldır ikamet etmiyor" dedim. Ancak kendi iki cümlelik tutanaklarını imzalamasam da eşyaları alıp gideceklerini söyleyerek öyle de yaptılar. Tebligat Kanunu'na göre böyle bir hakları var görünüyor. Avukatın da İcra ve İflas Kanunu'nun verdiği yetkileri kullanarak bu haczi yapması mümkün görünüyor. O zaman benim maduriyetim nasıl önlenebilirdi. Yasalar bu yönlü bir önlemi içermiyor mu? Yani alışveriş firmasının yalnızca müşterisinin beyanına dayanarak aldığı telefon ve adrese icra getirebilmesi korkunç bir durum değil mi? Binlerce davada haklı alacaklılar hacizlerini gerçekleştiremezken benim durumum fazlaca trajik değil mi?