Alıntı:
eaglesinblack rumuzlu üyeden alıntı
iyi günler,
Bir hafta önce çok yakın bir arkadaşımın kızı okul çıkışı yaya geçidinden geçerken (yayalara yeşil yanıyor) kırmızı ışığı geç farkeden içinde 3 serserinin bulunduğu bir araba tarafından kazaya uğruyor. 13 yaşındaki ufacık kız 1 hafta boyunca yoğun bakımda kalıyor ve vefat ediyor. Arabadaki 3 serseri de suçu birbirlerine atıyorlar. (Sen kullanıyordun hayır sen kullanıyordun diye ) Ayrıca kaza sonrası plakayı bile sökmeye kalkıyo bu vicdansızlar. Adalet sistemimizin bu katillere vereceği minimum cezayı öğrenebilir miyim ?
saygılar..
13 yaşında minik bir melek, başınız sağolsun, Allah anasına ve babasına sabır versin ve yargıçlarımıza da insan hayatına sebep olan, adına en hafifinden taksir denilen maddeden değilde çok daha yerinde bir T.C.K maddesi olan olası kasttan ceza verme CESARETİ versin. Sebep olanlar istedikleri kadar suçu birbirinin üstüne atsınlar, bu hiç önemli değil... neticede bu cinayeti 3 kişiden biri işledi. Anlatılan bu olayla birebir örtüşen aşağıdaki pasaj umarım gereken cevabı size verir... olası kast 18 yıl ile müebbete kadar varan hapis cezası !
Kavramların bunca hassasiyetine rağmen, TCK’nın 21. maddesinin gerekçesinde, olası kastla bilinçli taksir ayrımını yerle bir eden örneklere yer verilmiştir. Gerekçenin ilgili bölümü şöyledir:
“Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine
kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister;
ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.
Burada verilen “kırmızı ışık” örneği tam anlamıyla kavram kargaşası yaratacak niteliktedir. Sürücü, yolun içindeki yayaları görmesine rağmen, bunların kaçma ihtimalini tamamen ortadan kaldıracak bir şekilde, süratle üzerine doğru gidiyorsa, yani kaçınılmaz ya da çok yakın çarpma ihtimaline rağmen, fren dahi yapmadan aracı yayaların üzerine sürmüşse,
olası kasttan söz etmek mümkün olabilir.
Burada trafik ışığına hiç mi hiç ihtiyaç yoktur. Otobüse yeşil ışık da yansa, yolun içinde kaçamayacak durumdaki yayaları görüyor ve buna rağmen onların üzerine sürüyorsa, yine de olası kast düşünülebilecektir. Burada belirleyici olan, sürücünün psikolojik durumu, bilhassa iradesidir.
Sürücü eğer, yeterli mesafeden klakson çalarak yayaları uyarmış, yoldan kaçacaklarını ummuş ya da onların sağından solundan geçebileceğini düşünmüş ise trafik ışığı olsa da olmasa da, ancak bilinçli taksir durumundan söz edilebilecektir. Çünkü sürücü, ölüm neticesinin gerçekleşeceğini bilse hareketine devam etmezdi. Onun hareketine devam etmesinin sebebi, yayaların klaksonu duyunca yoldan kaçacaklarını ya da kendisinin, yayaların sağından solundan geçebileceğini düşünmesidir.
Buna karşılık, otobüs yayalara çok yaklaştığında, yayaların kaçma imkânını ortadan kaldıracak bir hızla seyretmesine ve onların tüm yola dağılmış olmasına rağmen, yani, çarpmanın çok büyük bir ihtimal taşımasına karşın hareketine devam ediyor, frene basacağına aracı yayaların üzerine sürüyorsa, kendisine yeşil ışık da yansa, olası kasttan söz edilecektir. Çünkü bu ihtimalde, yayaların kaçması ya da aralarından geçmek mümkün olmamasına rağmen, sürücü onların üstüne sürmeye devam etmektedir. Burada sonucu göze almıştır. Hatta belki bu ihtimalde dahi sürücü, yanlış hesap yapmış, yaların kaçabileceğini ummuştur. Yani kendi iç dünyasında sonucu göze almamış, sadece tasavvur etmiş olabilir. Bu iç dünya haline göre, bilinçli taksir durumunda olduğu kabul edilecektir. Ancak unutmayalım ki, burada yargıcın yapması gereken, failin iç dünyasını, dış kriterlere başvurarak tespit etmektir. Aynı, failin öldürme mi, yoksa yaralama kastı mı taşıdığının tespitinde olduğu gibi, dış dünyaya ilişkin kriterlere ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak burada sonucun harekete çok yakın olması, mutlak ya da çok kuvvetle muhtemel bir sonuca rağmen harekete devam etmesi, failin iç dünyasının aynası görevi üstlenecektir ve burada failin, sonucu istemediğini değil, göze aldığını gösterecektir. Bu kesin kanıya ulaşıldığında, artık bilinçli taksir değil, olası kastın varlığı kabul edilecektir.
Umarım davanızda suçlular en ağır cezayı alır, bu cezada bir örnek teşkil eder. Her ne kadar da en ağır cezada verilse minik meleğimiz geri gelmeyecektir fakat çıkacak ağır bir cezanın caydırıcılığı neticesinde başka meleklerde küçük yaşta aramızdan ayrılmayacaklardır ve sizin meleğiniz belki de bir sembol olacaktır. Allah sabır versin.
Saygılarımla
Ömer Adaleti