T.C.
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 1975/2226
K. 1976/433
T. 12.2.1976
Davanın Özeti : Mükelleflerin sahip oldukları arazileri sebebiyle verdikleri beyannameye istinaden adlarına tahakkuk ettirilen Arazi Vergisini tasdik eden itiraz komisyonu kararını, mükellefler 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasıyla Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimlerinin bina ile birlikte nazara alınacağı hükmünün getirildiğini belirterek bu hüküm uyarınca itirazlı arsalar üzerinde başkalarına ait binalar bulunduğundan arsanın bina mütemmimi olarak kabulüyle Arsa Vergisinin kaldırılması gerektiğini iddia etmekte iseler de Medeni Kanunun 648 ve müteakip maddeleri karşısında bu iddianın kabulüne imkan olmadığı, kaldı ki Emlak Vergisi bir mülkiyet vergisi olduğundan anılan hükmün mükellefin bizzat maliki bulunduğu bir arsa üzerine gene bizzat mükellef tarafından yapılan binalara uygulanabileceğini kabul etmek zorunlu olduğu, öte yandan 1319 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde Arazi Vergisini arazi sahibinin, varsa intifa hakkı sahibinin, her ikiside yoksa araziye malik gibi tasarruf edenin ödiyeceği açıklanmış olup arsa üzerine üçüncü şahıslar tarafından bina yapılması arsanın sahibi yönünden arsaya malik olma özelliğini değiştirmeyeceği, mükelleflerin beyanı üzerinden tahakkuk ettirilen vergide kanuna aykırılık bulunmadığı, mükelleflerin her an hukuki yollara başvurarak gecekonduları yıktırmak suretiyle arsa üzerinde diledikleri tasarruf haklarını kullanabilecekleri, ayrıca arsa üzerinde gecekondu olması arsanın rayiç bedelini menfi yönde etkileyen bir unsur olabileceğinden vergi dairesince yapılacak değerlendirmede bu hususun nazara alınacağının tabii olduğu gerekçesiyle onayan 5.3.1975 gün ve 1975/91 sayılı Temyiz Komisyonu kararının, sahibi bulundukları arsalardan üzerine gecekondu yapılan kısımlar için Arazi Vergisi mükellefiyetlerinin söz konusu olmadığı, 1319 sayılı Kanun gereğince Bina Vergisi kapsamına giren ve dolayısıyla Bina Vergisine konu olan gecekonduları yapan kişilerden Bina Vergisi alınması gerektiği iddialarıyla bozulması talebinden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Dava konusu kararda usul ve kanun hükümlerine aykırılık görülmediğinden davanın reddi gerektiği yolundadır.
Raportör Naciye Şehirlioğlu'nun Düşüncesi : Dava Konusu kararda usul ve kanun hükümlerine aykırılık görülmediğinden davanın reddi gerektiği düşünülmüştür. Kanunsözcüsü Erdoğan Anlı'nın Düşüncesi : Uyuşmazlığın esasını, bir kimsenin maliki bulunduğu arsaya başkaları tarafından bina yapılması halinde Arsa Vergisi mükellefiyetinin devam edip etmiyeceği teşkil etmektedir.
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, Arazi Vergisini, arazinin malikinin varsa intifa hakkı sahibinin, her ikisi de yoksa araziye malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği açıklanmak suretiyle mükellef saptanmış olup; olayda arsaların mülkiyetinin davacılarda olduğu ihtilaflı değildir. Bilindiği gibi, Emlak Vergisi mülk üzerinden alınan bir vergidir. Gayrimenkullerde mülkiyet durumu ise tapu sicilindeki kayıtla belirlenir. Davacılara ait sözü geçen arsalar üzerlerine gecekondu yapılmak suretiyle fuzulen işgal edilmiştir. Gecekondu sahipleri, fuzuli şagil durumundadırlar. Bu durumda, Medeni Kanun hükümlerine göre arsa sahiplerinin arsaları üzerindeki mülkiyet hakları devam etmekte olup; kanun yollarına başvurulmak suretiyle karşı tarafın müdahalesinin meni ve gecekonduların yıktırılması istenebilir.
Anılan madde de, Arazi Vergisinin öncelikle arazinin maliklerinden alınacağı öngörüldüğüne ve davacıların arazi ( arsa ) üzerindeki mülkiyet hakları devam ettiğine göre verginin davacılar adına salınmasında ve Temyiz Komisyonunca onanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü :
Duruşma için tayin olunan günde davacılardan ................. ile davalıyı temsilen Hazine Avukatı ..................'nun geldikleri görüldü. Kanunsözcüsünün iştiraki ile açık duruşmaya başlandı. Tarafların iddia ve savunmaları dinlenip kanunsözcüsünün düşüncesi alındıktan ve taraflara yeniden söz verildikten sonra dava dosyası incelendi : Davada ileri sürülen iddialar usul ve kanun hükümlerine uygun gerekçeyi muhtevi 5.3.1975 gün ve 1975/91 sayılı Temyiz Komisyonu kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden davanın reddine ve 29 lira ilam harcının davacılardan alınmasına, 1000 lira avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine 12.2.1976 gününde oyçokluğuyla karar verildi.