Konut kredisi için verilen ipotek ve kefalet borcu
Müşteri, bankadan kullanacağı konut kredisi için evini ipotek veriyor. Ancak bu bir anapara ipoteği değil, üst sınır (maksimal) ipotek...
Biliyorsunuz bankalar ipotek işlemlerinde matbu resmi senet kullanıyorlar. Resmi senedin genel şartlar bölümünde de genellikle, ipoteğin her türlü borcun (doğmuş ve doğacak tüm borçlar, kefalet, sebebsiz zenginleşme vs.) teminatı olarak tesis edildiği yazıyor.
Somut olayda da, matbu resmi senedin 1. maddesinde böyle bir hüküm var. Ancak, banka tapuya yazdığı resmi yazısında, müşterinin kullanacağı konut kredisinin teminatı olarak ipotek tesis edilmek istendiğini belirtmiş ve bu durum resmi senedin birinci sayfasına "...nın kullanacağı konut kredisinin teminatı olarak ve aşağıda yazılı şartlar dahilinde..." şeklinde geçirilmiş... Bu hükümden sonra da matbu genel şartlar yer alıyor.
Kullandığı krediyi ödeyen müşteri ipoteğin fekkini talep ediyor ama banka, müşterinin kefil olduğu bir başkasına ait kredinin henüz ödenmemesi sebebiyle fekke yanaşmıyor. Buna gerekçe olarak da resmi senedin genel şartlar başlıklı 1. maddesini gösteriyor.
Bu olayda, ipotek tesisi talebiyle ilgili olarak bankanın tapuya yazdığı yazıya istinaden resmi senedin ilk sayfasında yer alan "...nın kullanacağı konut kredisinin teminatı olmak üzere..." hükmünden yola çıkarak, söz konusu ipoteğin sadece konut kredisi borcunu temin ettiğini ve bu konuda gerekirse bankaya karşı ipoteğin fekki davası açılabileceğini düşünüyorum.
Matbu resmi senedin 1. maddesinde, ipoteğin kefalet dahil tüm borçlara karşılık tesis edildiğine ilişkin bir hüküm varsa da, bu maddeden önce yer alan yukarıdaki ifadenin, teminatın kapsamını daralttığı düşüncesindeyim.
Banka, bu ipoteği resmi senedin 1. maddesinde yazılı şartlar dahilinde alıyorsa, neden o zaman ayrıca ve açıkça konut kredisi için aldığını beyan etme gereği duyuyor? Amaç müşteriyi yanıltmak ve ipotekle temin edilen alacağı dar kapsamlı gibi gösterip, daha sonra 1. maddeye dayanarak müşteriyi arkadan vurmak mı? Müşteri konut kredisi borcunu ödemiş, ipoteği fek et diyor, karşısına çıkıp, genel şartların 1. maddesine göre, bu ipotek kefalet borçlarının da teminatını teşkil ediyor, o nedenle kefalet borcunu da öde ondan sonra ipoteği kaldırayım demek dürüstlük kuralına uygun mu?
Resmi senet düzenlenirken, ipoteğin konut kredisinin teminatı olarak aldındığı hiç belirtmemiş olsa, genel şartların 1. maddesine göre tesis edildiği ve o nedenle kefalet borcunu da kapsadığı ileri sürülebilirdi. Ama durum öyle değil ki... Banka tapuya yazdığı yazıda ve resmi senette, ipoteği konut kredisinin teminatı olarak aldığını ayrıca ve açıkça belirtmek ihtiyacı duymuş... Bu ihtiyacın nedenini bilemiyoruz ama tapuya ve resmi senede böyle bir beyanda bulunduktan sonra, şimdi kalkıp, yok aslında öyle değildi, ben genel şartlara göre ipotek verenin kefalet dahil tüm borçları için bu ipoteği aldım demenin MK.2'ye uymadığını düşünüyorum.
Bu konuda üyelerimizin fikirlerini almak istedim. Davanın kazanılma şansını nasıl değerlendirirsiniz? Konuya ilişkin Yargıtay kararı var mı?
Şimdiden teşekkür ederim.
Biliyorsunuz bankalar ipotek işlemlerinde matbu resmi senet kullanıyorlar. Resmi senedin genel şartlar bölümünde de genellikle, ipoteğin her türlü borcun (doğmuş ve doğacak tüm borçlar, kefalet, sebebsiz zenginleşme vs.) teminatı olarak tesis edildiği yazıyor.
Somut olayda da, matbu resmi senedin 1. maddesinde böyle bir hüküm var. Ancak, banka tapuya yazdığı resmi yazısında, müşterinin kullanacağı konut kredisinin teminatı olarak ipotek tesis edilmek istendiğini belirtmiş ve bu durum resmi senedin birinci sayfasına "...nın kullanacağı konut kredisinin teminatı olarak ve aşağıda yazılı şartlar dahilinde..." şeklinde geçirilmiş... Bu hükümden sonra da matbu genel şartlar yer alıyor.
Kullandığı krediyi ödeyen müşteri ipoteğin fekkini talep ediyor ama banka, müşterinin kefil olduğu bir başkasına ait kredinin henüz ödenmemesi sebebiyle fekke yanaşmıyor. Buna gerekçe olarak da resmi senedin genel şartlar başlıklı 1. maddesini gösteriyor.
Bu olayda, ipotek tesisi talebiyle ilgili olarak bankanın tapuya yazdığı yazıya istinaden resmi senedin ilk sayfasında yer alan "...nın kullanacağı konut kredisinin teminatı olmak üzere..." hükmünden yola çıkarak, söz konusu ipoteğin sadece konut kredisi borcunu temin ettiğini ve bu konuda gerekirse bankaya karşı ipoteğin fekki davası açılabileceğini düşünüyorum.
Matbu resmi senedin 1. maddesinde, ipoteğin kefalet dahil tüm borçlara karşılık tesis edildiğine ilişkin bir hüküm varsa da, bu maddeden önce yer alan yukarıdaki ifadenin, teminatın kapsamını daralttığı düşüncesindeyim.
Banka, bu ipoteği resmi senedin 1. maddesinde yazılı şartlar dahilinde alıyorsa, neden o zaman ayrıca ve açıkça konut kredisi için aldığını beyan etme gereği duyuyor? Amaç müşteriyi yanıltmak ve ipotekle temin edilen alacağı dar kapsamlı gibi gösterip, daha sonra 1. maddeye dayanarak müşteriyi arkadan vurmak mı? Müşteri konut kredisi borcunu ödemiş, ipoteği fek et diyor, karşısına çıkıp, genel şartların 1. maddesine göre, bu ipotek kefalet borçlarının da teminatını teşkil ediyor, o nedenle kefalet borcunu da öde ondan sonra ipoteği kaldırayım demek dürüstlük kuralına uygun mu?
Resmi senet düzenlenirken, ipoteğin konut kredisinin teminatı olarak aldındığı hiç belirtmemiş olsa, genel şartların 1. maddesine göre tesis edildiği ve o nedenle kefalet borcunu da kapsadığı ileri sürülebilirdi. Ama durum öyle değil ki... Banka tapuya yazdığı yazıda ve resmi senette, ipoteği konut kredisinin teminatı olarak aldığını ayrıca ve açıkça belirtmek ihtiyacı duymuş... Bu ihtiyacın nedenini bilemiyoruz ama tapuya ve resmi senede böyle bir beyanda bulunduktan sonra, şimdi kalkıp, yok aslında öyle değildi, ben genel şartlara göre ipotek verenin kefalet dahil tüm borçları için bu ipoteği aldım demenin MK.2'ye uymadığını düşünüyorum.
Bu konuda üyelerimizin fikirlerini almak istedim. Davanın kazanılma şansını nasıl değerlendirirsiniz? Konuya ilişkin Yargıtay kararı var mı?
Şimdiden teşekkür ederim.