Susmak nedir ki yokluktan başka?
"Hem bana öyle geliyor ki en kaba söz, en kaba mektup bile susmaktan daha yüreklice, daha dürüstçedir
Susanlar, hemen her zaman, içten gelen incelikten, nezaketten yoksundurlar; bir itirazdır susku; yutmak zorunlu olarak kötü kılar kişiyi, -mideyi bile bozar. Susanların hepsi de sindirim bozukluğu çekerler.- Görüyorsunuz kabalığın değerini düşürtmek istemiyorum; en insanca karşı koyma yoludur o, çıtkırıldım çağımızda en başta gelen erdemlerimizden biridir." NİETZSCHE
Susmak nedir ki yokluktan başka?
İnsan, konuşulan konu hakkında söyleyeceği ya da söyleyebileceği artı bir şey yoksa susar, bilgisi yoksa susar, ya da konuşulanları çok basit buluyor ve katılmayı gereksiz ve boş bir iş olarak görüyorsa susar. Bir şey söylenemeyecek kadar abes durumlar karşısında susar, hayrete düşüren durumlar karşısında da öyle. Ve karşısındaki asla anlamak istemiyorsa susar insan, ya da söz bittiğinde, iletişim kesildiğinde susar. Söylenecek söz ya yalan, ya da karşıdakini kaybetmeye, ya da en azından incitmeye neden olacak bir şeyse susar. Sonra korktuğu için susar, çekindiği için susar. Sindirildiyse susar. Yanlış yaptıysa ve suçluysa susar. Doğru olduğuna inandığı halde, karşısındakine yanlış görünecek olayların açıklanması sırasında yetersiz kalacağına inanıyorsa susar. İçinden konuşmak gelmiyorsa susar. Konuyu değiştirmek istediğinde susar. "Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşursa bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur." ( Albert Camus)
Duymamış gibi yapar susar, aldırmıyormuş gibi yapar susar, bakışlarına bir önemsemezlik yerleştirip susar, kızgınlık anında söyleyecek bir söz bulamadığında susar; sana ne bundan, sen ne hakla sorabilirsin bana böyle bir şeyi demek istediğinde susar. İncindiğinde de susar insan, hem de en çok incindiği zaman susar.
Ve tepki olarak susar insan bazen de, öfkeyle susar.
Her susku bir şeyler anlatır. Her sessizliğin bir anlamı vardır. Susar insan ve susarak bir şeyler söyler, ben susuyorum sen anla demektir karşıdakine susularak anlatılan bazen, bazen de sana verilecek yanıtım yok demektir kısaca, ya da seni ilgilendirmez, her işe burnunu sokma demek.
Susmak her zaman kırar insanları. En ağır sözden bile etkilidir bazen, en acı haberden bile daha üzücü, en keskin eylemden daha delici.
İletişimin tıkandığı noktadır kiminde, tıkanıklığın başlangıcı, sonu hazırlayıcı nokta.
İnsanlar suskuları çoğalttıkça boyutu artarak aralanır ilişkiler. Sözler yerini sessizliğe bırakmaya başladığında başlar çürümeye sevgiler, güvenler. Susulan noktalar ne kadar çoksa, paylaşım da o denli sekteye uğrar ve bir gün, sessizliğin ortasında tümden yiter sözcükler.
Ne kadar çok karanlık nokta varsa iki insan arasında, o kadar da sorun var demektir. Başka nedenler aramaya gerek yoktur. Paylaşılmayanlarda gizlidir neden.
Susmak, vurucu, vurduğunu öldürücü bir eylem biçimidir. Her insan kendi sözünü söyleme, dünyayı adlandırma hakkını kullanmalıdır. Ve sözün yeni bir güç kazanmasına katkı sağlamalıdır.
Susanlar, hemen her zaman, içten gelen incelikten, nezaketten yoksundurlar; bir itirazdır susku; yutmak zorunlu olarak kötü kılar kişiyi, -mideyi bile bozar. Susanların hepsi de sindirim bozukluğu çekerler.- Görüyorsunuz kabalığın değerini düşürtmek istemiyorum; en insanca karşı koyma yoludur o, çıtkırıldım çağımızda en başta gelen erdemlerimizden biridir." NİETZSCHE
Susmak nedir ki yokluktan başka?
İnsan, konuşulan konu hakkında söyleyeceği ya da söyleyebileceği artı bir şey yoksa susar, bilgisi yoksa susar, ya da konuşulanları çok basit buluyor ve katılmayı gereksiz ve boş bir iş olarak görüyorsa susar. Bir şey söylenemeyecek kadar abes durumlar karşısında susar, hayrete düşüren durumlar karşısında da öyle. Ve karşısındaki asla anlamak istemiyorsa susar insan, ya da söz bittiğinde, iletişim kesildiğinde susar. Söylenecek söz ya yalan, ya da karşıdakini kaybetmeye, ya da en azından incitmeye neden olacak bir şeyse susar. Sonra korktuğu için susar, çekindiği için susar. Sindirildiyse susar. Yanlış yaptıysa ve suçluysa susar. Doğru olduğuna inandığı halde, karşısındakine yanlış görünecek olayların açıklanması sırasında yetersiz kalacağına inanıyorsa susar. İçinden konuşmak gelmiyorsa susar. Konuyu değiştirmek istediğinde susar. "Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşursa bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur." ( Albert Camus)
Duymamış gibi yapar susar, aldırmıyormuş gibi yapar susar, bakışlarına bir önemsemezlik yerleştirip susar, kızgınlık anında söyleyecek bir söz bulamadığında susar; sana ne bundan, sen ne hakla sorabilirsin bana böyle bir şeyi demek istediğinde susar. İncindiğinde de susar insan, hem de en çok incindiği zaman susar.
Ve tepki olarak susar insan bazen de, öfkeyle susar.
Her susku bir şeyler anlatır. Her sessizliğin bir anlamı vardır. Susar insan ve susarak bir şeyler söyler, ben susuyorum sen anla demektir karşıdakine susularak anlatılan bazen, bazen de sana verilecek yanıtım yok demektir kısaca, ya da seni ilgilendirmez, her işe burnunu sokma demek.
Susmak her zaman kırar insanları. En ağır sözden bile etkilidir bazen, en acı haberden bile daha üzücü, en keskin eylemden daha delici.
İletişimin tıkandığı noktadır kiminde, tıkanıklığın başlangıcı, sonu hazırlayıcı nokta.
İnsanlar suskuları çoğalttıkça boyutu artarak aralanır ilişkiler. Sözler yerini sessizliğe bırakmaya başladığında başlar çürümeye sevgiler, güvenler. Susulan noktalar ne kadar çoksa, paylaşım da o denli sekteye uğrar ve bir gün, sessizliğin ortasında tümden yiter sözcükler.
Ne kadar çok karanlık nokta varsa iki insan arasında, o kadar da sorun var demektir. Başka nedenler aramaya gerek yoktur. Paylaşılmayanlarda gizlidir neden.
Susmak, vurucu, vurduğunu öldürücü bir eylem biçimidir. Her insan kendi sözünü söyleme, dünyayı adlandırma hakkını kullanmalıdır. Ve sözün yeni bir güç kazanmasına katkı sağlamalıdır.