CMK Alacağı 100 Milyon YTL'yi aştı
TBB Baskanı Ozok, CMK kapsamında görevlendirilen avukatların alacağı 100.000.000.YTL#8217; yi aştı
Hukuk devletini küçümseyen bir yaklaşım olan bu teklif yanında;
-CMK kapsamında görevlendirilen avukat arkadaşların alacağı 100.000.000.YTL#8217; yi aşmışken,
-Sanki bu sorunun kaynağı barolar ve Türkiye Barolar Birliği imiş gibi, CMK avukatlık ücret tarifesini hazırlama yetkisini ve ödeneğin barolara dağıtım görevini TBB#8217;den alan yönetmelikleri hazırlama görevini Adalet ve Maliye bakanlıklarına veren,
-CMK yasasında uzlaşma kurumu başta olmak üzere avukatlara tanınan kimi haklardan dönülmesini ön gören yasa teklifi verilmiştir.
İçinde bulunulan bu durumları bir kez daha sayın Başbakan#8217;a bizzat sunmak üzere bir aydır ilettiğimiz randevu taleplerimize henüz yanıt alınamamıştır.
Bütün bu olumsuzlukları birleştirince Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti sayın Başbakanı ile milletvekillerinin avukatlara, barolara ve TBB#8217;ne yönelik kasıtlı bir tavır içinde olduklarını düşünüyoruz.
Keşke bu düşüncemizden dolayı yanılsak.
Ancak, öngörüsüz biçimde çıkarılan yasanın sonucu olarak avukatların hizmetleri karşılığı tahakkuk eden alacaklarını ödeyemeyen, baroların ve TBB#8217;nin yasal yetkilerini elinden alma hazırlığında olan, ayrıca yasalarda tanınan hakların kullanılmasını engelleyen idari tasarrufları düzeltmeyen bir iktidarın davranışlarını başka türlü yorumlamak olanaksızdır.
Biz bu durumda; hükümetin başı olan sayın Başbakan ve kimi AKP milletvekillerine şu tarihi hatırlatmaları yapmak isteriz;
Anayasamızda #8220;Ulus iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin bağımsız, koşulsuz Türk ulusuna ait olduğu ve bunu ulus adına kullanmaya yetkili hiçbir kişi ve kuruluşun, Anayasamızda gösterilen özgürlükçü demokrasi ve bunun gerekleriyle belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı#8221; açık buyruğu olmasına karşın, ülkemizde seçimle göreve gelen AKP iktidarının bir çok eylem ve davranışının bu ilkelerle örtüşmediğini; seçilmiş diktatörlükler yaratılmak istendiğini, toplum ve devlet yapımızın temelini oluşturan, demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü gibi temel kavram ve ilkelerin sadece birer araç olarak algılanmak istendiğini acı bir biçimde gözlemlemekteyiz.
Oysa bu ilke ve kavramlar her koşul ve şartta ötelenmemesi, örselenmemesi ve titizlikle korunması gereken çağdaş ve uygar toplumun ve devletin vazgeçilmezleridir.
Ayrıca herkesin bir gün savunmaya ve avukata ihtiyacı olacağını, tarihin bunun örnekleriyle dolu olduğunu unutmamak ve avukatları bu önemime uygun biçimde yetiştirmek gereklidir. Çünkü, güçlü savunma, güçlü yargı demektir. Güçlü yargı ise bağımsız savunma demektir. Bu nedenle, savunmayı çökertip yargıyı ayakta tutmak mümkün değildir. Savunma çökerse yargıda çöker ve bu durum ise hukuk devleti olgusunun sonu demektir.
Hukuk devletini küçümseyen bir yaklaşım olan bu teklif yanında;
-CMK kapsamında görevlendirilen avukat arkadaşların alacağı 100.000.000.YTL#8217; yi aşmışken,
-Sanki bu sorunun kaynağı barolar ve Türkiye Barolar Birliği imiş gibi, CMK avukatlık ücret tarifesini hazırlama yetkisini ve ödeneğin barolara dağıtım görevini TBB#8217;den alan yönetmelikleri hazırlama görevini Adalet ve Maliye bakanlıklarına veren,
-CMK yasasında uzlaşma kurumu başta olmak üzere avukatlara tanınan kimi haklardan dönülmesini ön gören yasa teklifi verilmiştir.
İçinde bulunulan bu durumları bir kez daha sayın Başbakan#8217;a bizzat sunmak üzere bir aydır ilettiğimiz randevu taleplerimize henüz yanıt alınamamıştır.
Bütün bu olumsuzlukları birleştirince Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti sayın Başbakanı ile milletvekillerinin avukatlara, barolara ve TBB#8217;ne yönelik kasıtlı bir tavır içinde olduklarını düşünüyoruz.
Keşke bu düşüncemizden dolayı yanılsak.
Ancak, öngörüsüz biçimde çıkarılan yasanın sonucu olarak avukatların hizmetleri karşılığı tahakkuk eden alacaklarını ödeyemeyen, baroların ve TBB#8217;nin yasal yetkilerini elinden alma hazırlığında olan, ayrıca yasalarda tanınan hakların kullanılmasını engelleyen idari tasarrufları düzeltmeyen bir iktidarın davranışlarını başka türlü yorumlamak olanaksızdır.
Biz bu durumda; hükümetin başı olan sayın Başbakan ve kimi AKP milletvekillerine şu tarihi hatırlatmaları yapmak isteriz;
Anayasamızda #8220;Ulus iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin bağımsız, koşulsuz Türk ulusuna ait olduğu ve bunu ulus adına kullanmaya yetkili hiçbir kişi ve kuruluşun, Anayasamızda gösterilen özgürlükçü demokrasi ve bunun gerekleriyle belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı#8221; açık buyruğu olmasına karşın, ülkemizde seçimle göreve gelen AKP iktidarının bir çok eylem ve davranışının bu ilkelerle örtüşmediğini; seçilmiş diktatörlükler yaratılmak istendiğini, toplum ve devlet yapımızın temelini oluşturan, demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü gibi temel kavram ve ilkelerin sadece birer araç olarak algılanmak istendiğini acı bir biçimde gözlemlemekteyiz.
Oysa bu ilke ve kavramlar her koşul ve şartta ötelenmemesi, örselenmemesi ve titizlikle korunması gereken çağdaş ve uygar toplumun ve devletin vazgeçilmezleridir.
Ayrıca herkesin bir gün savunmaya ve avukata ihtiyacı olacağını, tarihin bunun örnekleriyle dolu olduğunu unutmamak ve avukatları bu önemime uygun biçimde yetiştirmek gereklidir. Çünkü, güçlü savunma, güçlü yargı demektir. Güçlü yargı ise bağımsız savunma demektir. Bu nedenle, savunmayı çökertip yargıyı ayakta tutmak mümkün değildir. Savunma çökerse yargıda çöker ve bu durum ise hukuk devleti olgusunun sonu demektir.