İdam Cezası
Anayasamızın kişinin hakları ve ödevleri başlıklı ikinci bölümünde,XIII. Hakların korunması ile ilgili hürriyetler kısmında, C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı 38. Maddesine 3.10.2001 günlü 4709/15 s. Kanunu ile eklenen 7. Fıkrası ile Savaş,çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri ölüm cezası verilemez. hükmü getirilmiştir.
Anayasamıza eklenen işbu fıkra karşısında Ceza Kanunlarımızda ölüm cezasını öngören düzenlemeler açıkça Anayasaya aykırı duruma düşmüştür.Halen yargılanan sanıklar hakkında TCK. 51yahut 59 .vs maddelerindeki indirimlerin uygulanacak olması da söz konusu idam cezası öngören Ceza Kanunu hükümlerin anayasa aykırılığını bertaraf etmez,nitekim Anayasa'mıza eklenen fıkrada 'ölüm cezası infaz edilemez' denmemekte 'ölüm cezası verilemez' denilmektedir. Ayrıca Anayasa'mızdaki değişiklik gereğince uyum yasaları çıkarıldığında TCK. 450 maddesi için ölüm cezası yerine daha düşük cezayı öngören cezaların öngörülmesi halinde sanığa verilecek ceza hesap edilirken cezada indirime daha düşük bir cezadan başlanacağından ortaya daha düşük bir sonuç ceza çıkacaktır. Bu itibarla önemli olan idam cezası alıyor olmak değil idam öngören Ceza Kanunu maddesi ile yargılanıyor olmaktır.İzah edilen nedenlere göre haklarında idam cezası öngörülen sanıklar Anayasa'nın 152.maddesi uyarınca Anayasa'ya uygunluk bakımından denetimi maksadıyla dosyanın küllen Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesi ve Yüksek Mahkeme'nin vereceği kararın mesele-i müstehire sayılmasına karar verilmesini talep etmesi gereklidir.
Ancak uygulamada bu konudaki anayasaya aykırılık iddialarını Anayasa Mahkemesi'ne gönderme kararı veren bir Mahkeme duymadım.Bu şekilde anayasa aykırılık def'ileri ile karşılaşan mahkemeler anlaşılmaz bir şekilde anayasa değişikliğine nazaran çıkarılacak uyum yasalarını beklemektedirler.Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya uygunluk denetimi müessesesi dururken Mahkemelerin parlamentonun yasa çıkarması ihtimaline göre yasanın çıkarılmasını bekletici mesele sayması uygun mudur? Elbette ki değildir.Yargıçlar hukuk adına yazılı olmayan ve ne olduğunu salt olarak kendileri bildikleri hukuku uygulama durumundalar, ısrarla yapılan anayasaya aykırılık def'ilerine rağmen Mahkemelerimiz ısrarla uyum yasalarını bekleme gerekçesiyle idam konusunda haklı anayasa aykırılık def'ilerini Anayasa Mahkeme'sine götürmüyorlar.Mahkemelerimiz bu def'ileri Anayasa Mahkemesine götürdüklerinde başka mesele ve itirazlar da ortaya çıkacak, bu defa terör suçu işledikleri gerekçesiyle haklarında idam cezası uygulanması istenen sanıklar da Anayasa'ya aykırılık iddiasında bulunabilecek.
İdam cezası niçin kaldırılmıştır? İdamı kaldıran düşüncede adi suç-terör suçu ayrımı yapılabilecek mi? Bakalım neler olacak?
Anayasamıza eklenen işbu fıkra karşısında Ceza Kanunlarımızda ölüm cezasını öngören düzenlemeler açıkça Anayasaya aykırı duruma düşmüştür.Halen yargılanan sanıklar hakkında TCK. 51yahut 59 .vs maddelerindeki indirimlerin uygulanacak olması da söz konusu idam cezası öngören Ceza Kanunu hükümlerin anayasa aykırılığını bertaraf etmez,nitekim Anayasa'mıza eklenen fıkrada 'ölüm cezası infaz edilemez' denmemekte 'ölüm cezası verilemez' denilmektedir. Ayrıca Anayasa'mızdaki değişiklik gereğince uyum yasaları çıkarıldığında TCK. 450 maddesi için ölüm cezası yerine daha düşük cezayı öngören cezaların öngörülmesi halinde sanığa verilecek ceza hesap edilirken cezada indirime daha düşük bir cezadan başlanacağından ortaya daha düşük bir sonuç ceza çıkacaktır. Bu itibarla önemli olan idam cezası alıyor olmak değil idam öngören Ceza Kanunu maddesi ile yargılanıyor olmaktır.İzah edilen nedenlere göre haklarında idam cezası öngörülen sanıklar Anayasa'nın 152.maddesi uyarınca Anayasa'ya uygunluk bakımından denetimi maksadıyla dosyanın küllen Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesi ve Yüksek Mahkeme'nin vereceği kararın mesele-i müstehire sayılmasına karar verilmesini talep etmesi gereklidir.
Ancak uygulamada bu konudaki anayasaya aykırılık iddialarını Anayasa Mahkemesi'ne gönderme kararı veren bir Mahkeme duymadım.Bu şekilde anayasa aykırılık def'ileri ile karşılaşan mahkemeler anlaşılmaz bir şekilde anayasa değişikliğine nazaran çıkarılacak uyum yasalarını beklemektedirler.Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya uygunluk denetimi müessesesi dururken Mahkemelerin parlamentonun yasa çıkarması ihtimaline göre yasanın çıkarılmasını bekletici mesele sayması uygun mudur? Elbette ki değildir.Yargıçlar hukuk adına yazılı olmayan ve ne olduğunu salt olarak kendileri bildikleri hukuku uygulama durumundalar, ısrarla yapılan anayasaya aykırılık def'ilerine rağmen Mahkemelerimiz ısrarla uyum yasalarını bekleme gerekçesiyle idam konusunda haklı anayasa aykırılık def'ilerini Anayasa Mahkeme'sine götürmüyorlar.Mahkemelerimiz bu def'ileri Anayasa Mahkemesine götürdüklerinde başka mesele ve itirazlar da ortaya çıkacak, bu defa terör suçu işledikleri gerekçesiyle haklarında idam cezası uygulanması istenen sanıklar da Anayasa'ya aykırılık iddiasında bulunabilecek.
İdam cezası niçin kaldırılmıştır? İdamı kaldıran düşüncede adi suç-terör suçu ayrımı yapılabilecek mi? Bakalım neler olacak?