Maya
Bundan yıllar önce yaklaşık 1972 lerde Balıkesirin şirin bir ilçesinde bir ufaklık vardı. Yaz tatili oldumu buraya koşar gelirdi. Annesini deli etmeye o çağlarda başlamıştı... Bulduğu börtü böcek yaprak toprak farketmez toplar gelirdi. İlçe o zamanlar o kadar ufaktıki herkes birbirini tanır selam verirdi. Akşamda kimin kedisi köpeği kuşu kaybolmuşsa ufaklığın annesine gelir teslim alırlardı... Hatta bir keresinde bir eşek yakalamış evin bahçesine kadar sokmuş sahipli eşeği 'yaban eşeği bu ben ehlileştirecem' demesine ve bu konuda direnmesine rağmen kimseye yutturamamış ama akşam sahibi gelene kadar eşeğede sahip çıkmıştı. Ehlileştirmeye çalıştığı bir grup yaratık ehlileşmediği gibi kendisinin hastahanelik olmasını sağlamış ve o gün 'yaban arılarının' ehlileşmeyeceğini anlamıştı...
Bir Fatma ninesi vardı, Fatma nine sadece onun değil tüm şirin ilçenin ninesiydi... zaten ufaklıkta Fatma ninesinin öz ninesi olmadığını çok geç öğrenmiş ama hiç aldırmadan nine demeye devam etmişti... Fatma nine bu şehirli ama geldiğinde ilçenin en aykırı ufaklığına hem şaşırarak hem sevgi ile bakardı beş yaşındaki diğer yaşıtları çaputtan yaptıkları bir yamuk yopla oynarken o ilgili ilgisiz her birşeye burnunu sokar anormal soruları ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjik merakıyla ilçe halkını canından bezdirirdi...
Nedendir bilinmez kıtlık mı vardı pek yapan mı yoktu çoğunluk ekmeğini kendisi yapardı. Un hamur yuğrulma mayalanma tuzlama yer altına gider gibi garip fırınlar... Ama ekmekte ekmek olurdu hani.. Ufaklık herbirşeyi hallettiği ve çözdüğü için sıra buna gelmişti 'ekmek yapmalıydı' İşin piri olan fatma ninenin yanında aldı soluğu...
' Fatma nine, Fatma nine ben ekmek yapmayı öğrenmek istiyorum banada lazım.....''
Fatma nine gülümseyen sıcacık bakışlarla baktı ufaklığın yüzüne bu yaştaki kız çocukları bile merak etmezken bir erkek çocuğunun merak etmesi hoşuna gitmişti belkide... ' Gel bakayım' dedi. ' gel öğreteyim...'
Fatma nine 'önce malzemeleri hazırlayalım' dedi. Ve ufaklığın önüne su, tuz, zeytinyağını ve unu getirir. 'sızma zeytinyağı en iyisidir' diyede ekler... Her nekadar ufaklık zeytinyağının ne olduğunu tam bilmesede 'sızma' kısmıda kulağına küpe olur. 'işte ekmeğin ana malzemeleri...' der. Ufaklık dört gözle bakmış ve olayı kapmıştır. Sonra Fatma nine yan tepsiden yuğrulmuş bir tutam alır suyun içine koyar karıştırmaya başlar. Ufaklık şaşırır. ' Hani tüm malzeme buydu? O ne ?' Bu sefer şaşırma sırası Fatma ninededir. Herhalde böyle bir soru beklemiyor olacak ki bakar sadece... Ufaklım ısrarcıdır. ' Bunların karışmasından ekmek olacak dedin ama suya ilk başka bir şey koydun o ne ? ' Fatma nine o sıcacık insanın içini ısıtan kadife sesiyle ' Maya' der...
Ufaklık sihirli bir şöz duymuş gibi kalakalmıştır. ' Maya ' der içinden' maya'...' iyide fatma nine bunu nasıl yaptığımızı anlatmadın ki bana bu maya yı nasıl yapıyoruz? ' Fatma nine bakakalır. Elleriyle un ve mayayı suyun içinde ağır ağır yoğururken ufaklığın ısrarcı bakışları altında yanıt verir. ' Bu ... bu hep vardı. Bilmem ben doğduğumda da vardı hep olacak maya mayayı doğurur komşuya verilir alınır bitmez ki...' Ufaklık fatma nineye baktı kendine göre ' fatma nine en az yüz yaşındaydı. Anneannesi bile Fatma nineye Fatma nine dediğine göre... Onun doğduğunda bile var olan bir şey... Hala bozulmadan duruyor işe yarıyor ve ekmeği yapıyordu... Fatma nine Atatürk ü bile görmüştü.. Atatürk Balıkesir e geldiğinde kendisiyle konuşmuş tokalaşmıştı resimleri bile vardı.... Yani çok büyüktü Fatma nine Yaşçada başçada... Ama Mayayı o bile bilmiyor doğduğundan beri var ve bitmez olduğunu söylüyordu. Demek ki bu maya kaybolsa ekmek yapılamayacaktı... Ufaklığın için bir ürperdi kapladı 'en önemli şey mayaydı maya...'
Şimdi o ufaklık 40 ına mediven dayadı bırakın ekmek yapmayı cezvede su ısıtıp kahve bile yapamayacak kadar yeteneksiz. Ama o mayayla yapılmış ekmeğin tadını ve kokusunu hiç unutmadı unutmayacakta... Ve yıllar sonra anladı ki aslında maya bağlayıcı toplayıcı bütünleştirici. O maya ki asırlardır ekmeğe o tat ve kokuyu veriyor. Ve o maya aslında Türk toplumunun temelindeki maya... Aman sakın mayayı kaybetmeyelim ekmek yapamayız....
t.a
Bir Fatma ninesi vardı, Fatma nine sadece onun değil tüm şirin ilçenin ninesiydi... zaten ufaklıkta Fatma ninesinin öz ninesi olmadığını çok geç öğrenmiş ama hiç aldırmadan nine demeye devam etmişti... Fatma nine bu şehirli ama geldiğinde ilçenin en aykırı ufaklığına hem şaşırarak hem sevgi ile bakardı beş yaşındaki diğer yaşıtları çaputtan yaptıkları bir yamuk yopla oynarken o ilgili ilgisiz her birşeye burnunu sokar anormal soruları ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjik merakıyla ilçe halkını canından bezdirirdi...
Nedendir bilinmez kıtlık mı vardı pek yapan mı yoktu çoğunluk ekmeğini kendisi yapardı. Un hamur yuğrulma mayalanma tuzlama yer altına gider gibi garip fırınlar... Ama ekmekte ekmek olurdu hani.. Ufaklık herbirşeyi hallettiği ve çözdüğü için sıra buna gelmişti 'ekmek yapmalıydı' İşin piri olan fatma ninenin yanında aldı soluğu...
' Fatma nine, Fatma nine ben ekmek yapmayı öğrenmek istiyorum banada lazım.....''
Fatma nine gülümseyen sıcacık bakışlarla baktı ufaklığın yüzüne bu yaştaki kız çocukları bile merak etmezken bir erkek çocuğunun merak etmesi hoşuna gitmişti belkide... ' Gel bakayım' dedi. ' gel öğreteyim...'
Fatma nine 'önce malzemeleri hazırlayalım' dedi. Ve ufaklığın önüne su, tuz, zeytinyağını ve unu getirir. 'sızma zeytinyağı en iyisidir' diyede ekler... Her nekadar ufaklık zeytinyağının ne olduğunu tam bilmesede 'sızma' kısmıda kulağına küpe olur. 'işte ekmeğin ana malzemeleri...' der. Ufaklık dört gözle bakmış ve olayı kapmıştır. Sonra Fatma nine yan tepsiden yuğrulmuş bir tutam alır suyun içine koyar karıştırmaya başlar. Ufaklık şaşırır. ' Hani tüm malzeme buydu? O ne ?' Bu sefer şaşırma sırası Fatma ninededir. Herhalde böyle bir soru beklemiyor olacak ki bakar sadece... Ufaklım ısrarcıdır. ' Bunların karışmasından ekmek olacak dedin ama suya ilk başka bir şey koydun o ne ? ' Fatma nine o sıcacık insanın içini ısıtan kadife sesiyle ' Maya' der...
Ufaklık sihirli bir şöz duymuş gibi kalakalmıştır. ' Maya ' der içinden' maya'...' iyide fatma nine bunu nasıl yaptığımızı anlatmadın ki bana bu maya yı nasıl yapıyoruz? ' Fatma nine bakakalır. Elleriyle un ve mayayı suyun içinde ağır ağır yoğururken ufaklığın ısrarcı bakışları altında yanıt verir. ' Bu ... bu hep vardı. Bilmem ben doğduğumda da vardı hep olacak maya mayayı doğurur komşuya verilir alınır bitmez ki...' Ufaklık fatma nineye baktı kendine göre ' fatma nine en az yüz yaşındaydı. Anneannesi bile Fatma nineye Fatma nine dediğine göre... Onun doğduğunda bile var olan bir şey... Hala bozulmadan duruyor işe yarıyor ve ekmeği yapıyordu... Fatma nine Atatürk ü bile görmüştü.. Atatürk Balıkesir e geldiğinde kendisiyle konuşmuş tokalaşmıştı resimleri bile vardı.... Yani çok büyüktü Fatma nine Yaşçada başçada... Ama Mayayı o bile bilmiyor doğduğundan beri var ve bitmez olduğunu söylüyordu. Demek ki bu maya kaybolsa ekmek yapılamayacaktı... Ufaklığın için bir ürperdi kapladı 'en önemli şey mayaydı maya...'
Şimdi o ufaklık 40 ına mediven dayadı bırakın ekmek yapmayı cezvede su ısıtıp kahve bile yapamayacak kadar yeteneksiz. Ama o mayayla yapılmış ekmeğin tadını ve kokusunu hiç unutmadı unutmayacakta... Ve yıllar sonra anladı ki aslında maya bağlayıcı toplayıcı bütünleştirici. O maya ki asırlardır ekmeğe o tat ve kokuyu veriyor. Ve o maya aslında Türk toplumunun temelindeki maya... Aman sakın mayayı kaybetmeyelim ekmek yapamayız....
t.a