Cevap: Tapudan dönülmesi durumunda emlakçı kaporayı iade eder mi?
20 bini yollarken açıklama olarak şu dairenin kaparosu diye yazdınız mı? Bu kanaate dayalı olarak bağlayıcı olabilir.
Emlakçıyı evin sahibi yetkilendirmiş mi? Yani vekaleti var mı? Anlaşmaları var mı satış için?
Bir de arada yazılı akit yok.
Gerçekleşmeyen bir satış var. Emlakçı neyin karşılığı olarak 12 bin almıştır?
Herkese kaparo tavsiyem:
Kaparo vermeden iş yapınız.
Hiç bir alım satımımda kaparo vermeyin. İnanın ne satınca ne de alınca problem olmayacaktır. Kaparoda ısrar edenle iş de yapmayın. Malını gerçekten satmak isteyenin bunu kabul etmekten başka çaresi yok. Hiç kimse keyif için mal satmaz. Alıcı bulmak da her an bulunabilecek bir şey değil. Korkmayın kaçar diye. Diyelim kaçtı. Başka yer alınır. Hiç önemli değil. Çok tercihiniz var.
İlla kaparo verilecekse bu da 500-1000 lirayı geçmemeli..
Para sahibi neden kaparo verir onu hiç anlayamadım. Hadi satan alıcı kaçmasın der, alıcı neden kendini bağlar ki? Bedava bir şey mi almaktadır.
Kaparo binlerce tercihi iptal edip bir gayrimenkule ya da menkule mahkum olmaktır.
Kaynak: NTV
Emlakçıyla yapılan sözleşmeye dikkat!
Mülk sahibi imzalamasa da komisyon ödeyecek
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nden emlakçıların alım satım komisyonuyla alakalı emsal nitelikte bir karar geldi. Emlakçıyla yapılan sözleşmelerde mülk sahibinin imzasının olma şartı aranmıyor. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olması. Mülk sahibi imzalamasa da komisyon ödemek zorunda.
Emlakçıyla yapılan sözleşmelerde mülk sahibinin imzasının olma şartı aranmıyor.
İddiaya göre, bir dairenin satımı için mülk sahibiyle tellallık sözleşmesi imzalayan emlakçı, daireye alıcı buldu. Satıştan sonra emlakçı, sözleşmede belirtilen satış miktarının yüzde 3 oranındaki komisyon ücretini alamadı.
Bursa'da alacağını tahsil etmek için İcra Müdürlüğü'ne koşan emlakçı, daire sahibi hakkında icra işlemi başlattı. Sözleşmede imzasının bulunmadığını belirten daire sahibi, icraya itiraz etti.
İcranın durdurulmasıyla şok yaşayan emlakçı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı.
Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirdiğini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini dile getirdi.
Tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istedi. Davalı iddiaları reddetti.
Mahkeme; davalının sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki bulunmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından satın aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verdi.
Kararı emlakçı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi.
TAŞINMAZ SAHİBİ İMZALAMAK ZORUNDA DEĞİL
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, emlakçıyla yapılan sözleşmelerde illa mülk sahibinin imzasının olma şartının aranmadığı hatırlatıldı. Kararda, şöyle denildi:
"Davacı ile davalı ve dava dışı ... arasında düzenlenmiş yazılı bir emlak alım satım sözleşmesi mevcuttur.
Anılan sözleşmeyi davalı satıcı sıfatıyla imzalamış olup; dava konusu evin satımı gerçekleştiğinde satış bedelinin yüzde 3'ü ile KDV'sini emlakçıya ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, tellalık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır.
Somut olayda, sözleşmeye konu taşınmazın yine sözleşmeyi alıcı sıfatıyla imzalayan dava dışı üçünçü kişiye satıldığı ve davalı ile davacı arasında geçerli ve ayakta bulunan bir tellallık sözleşmesinin bulunduğu dikkate alındığında davacının tellallık ücretine hak kazandığı açıktır.
Hal böyle olunca sözleşme içeriğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Temyiz olunan hükmün davacı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."