Belediye'nin keyfi mühürleme işlemi yapması
Merhaba.
Istanbul'un mülteci yoğunluğu olan bir ilçesinde, bahçe içerisinde müstakil 3 katlı bir binada mevcut olan 3 dairede Pakistanlı mülteci bekârlar kiracı olarak ikamet ediyorlar.
İnsani şartlara sahip daireler bu tarz mültecilere kiraya verilmediği gibi maddi imkan yetersizliğinden dolayı da genelde izbe derme çatma yerlerde barınmaya çalışıyorlar.
Mevzubahis 3 daire kira kontratları yapılarak mültecilere kiraya verilmiştir. Her daire için sorumlu olan bir kişi ile kontrat yapılıp bu şekilde kira ilişkisi tesis edilmiştir.
Her dairede 15 kişi civarında mülteci ikamet ediyor.
5 yıldır kiracılıkları devam etmektedir.
Dairelerde ikamet eden kişiler zaman zaman değişiklik göstermektedir zira bazısı yurtdışına göçmekte kimisi ise vatanlarına geri dönmektedir.
13.06.2020 tarihinde Belediye'ye bağlı Zabıta ekibi dairelere gelip mühürleme işlemi yapmıştır.
Mühürleme tutanağında iddia edilen sebep binayı tek bütün bir yapı olarak kabul edip tek tutanak altında buranın pansiyon olarak işletildiği ve ruhsatsız çalıştığıdır.
Esasında bu daireler bağımsızdır ve mülkiyetleri farklı kişilerdedir.
Her daire için farklı kişiler ile kiracılık tesis edilmiştir.
Konuyla ilgili Zabıta Amiri ve Belediye başkan yardımcısı ile yapılan görüşmede tarafımıza şifai olarak verilen cevap şudur;
-Binadaki kiracılar tahliye edilmek zorunda, aksi halde mühür kaldırılmayacak.
-Bu daireler bekar mültecilere kiralanamaz, sadece ailelere kiralama yapılabilir.
Mühür kaldırılması sonrası yeniden mülteci bekarlara kiralanması durumunda tekrardan mühürleme işlemi yapılacak ve konu savcılığa iletilecek.
Ruhsatsız işletilen pansiyon denerek mühürlenen daireler birer meskendir.
Kira kontratları mevcuttur.
Bir dairede kaç kişinin yaşayabileceği hukuken kısıtlanmış bir olgu değildir.
Bekara daire kiraya verilemez, aileye verilebilir diye bir olgunun hukukla yakından uzaktan ilişkisi yoktur.
Yapılan işlemin hiçbir dayanağı ola
madığı açıktır, belediye'nin kafasına göre kural koyup emir dikte etmesi açıkça görevi kötüye kullanmaktır.
Konunun idare mahkemesine taşınması haricinde veya bunun öncesinde bu konuyla ilgili yapılabilecek bir şey var mıdır bunu merak ediyorum.
Konu hakkında tecrübeli arkadaşların ilgisini istirham ederim.
Istanbul'un mülteci yoğunluğu olan bir ilçesinde, bahçe içerisinde müstakil 3 katlı bir binada mevcut olan 3 dairede Pakistanlı mülteci bekârlar kiracı olarak ikamet ediyorlar.
İnsani şartlara sahip daireler bu tarz mültecilere kiraya verilmediği gibi maddi imkan yetersizliğinden dolayı da genelde izbe derme çatma yerlerde barınmaya çalışıyorlar.
Mevzubahis 3 daire kira kontratları yapılarak mültecilere kiraya verilmiştir. Her daire için sorumlu olan bir kişi ile kontrat yapılıp bu şekilde kira ilişkisi tesis edilmiştir.
Her dairede 15 kişi civarında mülteci ikamet ediyor.
5 yıldır kiracılıkları devam etmektedir.
Dairelerde ikamet eden kişiler zaman zaman değişiklik göstermektedir zira bazısı yurtdışına göçmekte kimisi ise vatanlarına geri dönmektedir.
13.06.2020 tarihinde Belediye'ye bağlı Zabıta ekibi dairelere gelip mühürleme işlemi yapmıştır.
Mühürleme tutanağında iddia edilen sebep binayı tek bütün bir yapı olarak kabul edip tek tutanak altında buranın pansiyon olarak işletildiği ve ruhsatsız çalıştığıdır.
Esasında bu daireler bağımsızdır ve mülkiyetleri farklı kişilerdedir.
Her daire için farklı kişiler ile kiracılık tesis edilmiştir.
Konuyla ilgili Zabıta Amiri ve Belediye başkan yardımcısı ile yapılan görüşmede tarafımıza şifai olarak verilen cevap şudur;
-Binadaki kiracılar tahliye edilmek zorunda, aksi halde mühür kaldırılmayacak.
-Bu daireler bekar mültecilere kiralanamaz, sadece ailelere kiralama yapılabilir.
Mühür kaldırılması sonrası yeniden mülteci bekarlara kiralanması durumunda tekrardan mühürleme işlemi yapılacak ve konu savcılığa iletilecek.
Ruhsatsız işletilen pansiyon denerek mühürlenen daireler birer meskendir.
Kira kontratları mevcuttur.
Bir dairede kaç kişinin yaşayabileceği hukuken kısıtlanmış bir olgu değildir.
Bekara daire kiraya verilemez, aileye verilebilir diye bir olgunun hukukla yakından uzaktan ilişkisi yoktur.
Yapılan işlemin hiçbir dayanağı ola
madığı açıktır, belediye'nin kafasına göre kural koyup emir dikte etmesi açıkça görevi kötüye kullanmaktır.
Konunun idare mahkemesine taşınması haricinde veya bunun öncesinde bu konuyla ilgili yapılabilecek bir şey var mıdır bunu merak ediyorum.
Konu hakkında tecrübeli arkadaşların ilgisini istirham ederim.