Alıntı:
efekentli46 rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba. Bir kuruma idari bir dava açmıştık. Yerel mahkemede kaybettik ama temyiz süreci devam ediyor. Yalnız yerel mahkemede kaybedince kurum beklemeden avukatlık ücreti için icra başlatıp hesaplara bloke koydurmuş.
Şimdi icra için temyiz sürecinin bitmesini beklemek gerek miyor mu? İkinci sorum ise icraya gidince ek masraflar çıkıyor. Önce bizden talep etse masrafı daha az olacak. Neden direk icraya gidiliyor anlamadım. Bilgilendirseniz sevinirim. teşekkürler
Merhaba,
Bu karar sorduğunuz soruya yeterli bir cevap sanırım.
Esas : 2011/12-322
Karar : 2011/464
Tarih : 06.07.2011
İDARİ YARGI KARARLARININ İCRAEN İNFAZI
ŞİKAYET ( Tam yargı Kararının Kesinleşmeden İcraya Konulması )
TAM YARGI KARARININ KESİNLEŞMEDEN İCRAEN İNFAZI
İDARE MAHKEMESİNİN EDA İÇEREN KARARININ KESİNLEŞMEDEN İCRAYA KONULMASI
HUMK.443
2577 Sa.Ka.28
Şikayetçi/borçlu Kurum aleyhine, idari yargıda açmış olduğu tam yargı davası sonucu lehine hükmedilen ve eda hükmünü içeren ilamın icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmediği gibi;
Somut olayda uygulanması olanağı bulunmayan İYUK m.28/1.maddesinde belirtilen 30 günlük sürenin dolmasını beklemeksizin, genel hükümler uyarınca ilamın icraya konulması usul ve yasaya aykırı değildir.fk
DAVA VE KARAR:
Şikayet kanun yoluna başvuru nedeniyle yapılan yargılama sonunda;
Malatya 2.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 12.11.2008 gün ve 2008/310 E., 2008/636 K. sayılı
kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 04.06.2009 gün 2009/3818 E., 11954 K. sayılı ilamı ile;
(…Alacaklının, borçlu aleyhine idari yargıda açmış bulunduğu tam yargı davası sonucu lehine hükmedilen alacağı icra takibine koyduğu anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İYUK 28/2.maddesi tam yargı davaları hakkındaki konularda belli bir miktarı içerenlerin genel hükümler dairesinde infaz ve icra olmayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bir başka anlatımla, idari yargının edaya ilişkin ilamları icra dairesinde ilamlı takibe konu edilebilir.
Kesinleşmeden takibe konulamayacaklar aynı Kanun`un 28/1. maddesine göre idare aleyhine açılan ve haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar olup, somut olaya uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle ilamda hüküm altına alınan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri alacakları yönünden yukarıda belirtilen aynı maddenin 6.fıkrası uyarınca alacaklının takip yapmasında yasaya aykırılık yoktur. O halde, mahkemece anılan alacak kalemleri yönünden şikayetin reddi yerine somut olaya uygun düşmeyen 30 günlük sürenin beklenmeden takip yapıldığından bahisle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
İstek, ilamlı icrada icra emri ile icra takibinin şikayet yolu ile iptali istemine ilişkindir.
Şikayetçi/borçlu vekili; müvekkili aleyhine Malatya 6.İcra Müdürlüğü`nün 2008/2685 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak takibin dayanağını oluşturan ilamın müvekkili Kuruma 26.05.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, 2577 Sayılı Yasanın 28/1.maddesinde idare mahkemelerince verilen kararların idareye tebliğinden itibaren 30 içinde yerine getirileceğinin düzenlendiğini, takibe konu ilamın içerisindeki alacakların ilgisine ödenmesi için ilgili birime talimat verildiğini, 2577 Sayılı Yasanın 28/4.maddesi gereği 30 günlük idari yargı kararının uygulanma süresinin henüz dolmadığını, bu yasal düzenlemeye rağmen 30 günlük süre beklenmeden icra takibi yapıldığını, ayrıca takibe konu ilamın kesinleşmeden icra takibi yapılamayacağını belirterek, icra emri ile icra takibinin iptaline karar verilmesini şikayet kanun yolu ile talep etmiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekili, ilamlı icrada itiraz nedenlerinin sınırlı olduğunu, somut olayda bu hallerin bulunmadığını belirterek, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece; “ 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)`nun 28/1.maddesi gereği borçlu Kuruma yasa ile tanınan 30 günlük ödeme süresi beklenmeden icra takibi yapıldığı ” gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra takibinin iptaline karar verilmiştir.
Kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Özel Dairece;yukarıda belirtilen gerekçelerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemenin, önceki gerekçelerini yasal sınırlarda genişleterek verdiği direnme kararı, karşı taraf/alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; idari yargı mercilerinin tam yargı davalarına ilişkin verdikleri ilamlarının genel hükümler dairesinde infaz ve icrası için, anılan ilamların kesinleşmesi ile 2577 Sayılı İYUK`nun 28/1.maddesindeki 30 günlük sürenin beklenmesi gerekip gerekmediği;dolayısıyla 2577 Sayılı İYUK`nun 28/1.maddesi hükmünün eldeki davada uygulanıp uygulanmayacağı, noktasında toplanmaktadır.
İlkin, konuyu düzenleyen yasal hükümlerin irdelenmesinde yarar vardır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)`nun 10.06.1994 tarih ve 4001 Sayılı Kanunun 13.maddesiyle değişik ve
“Kararların sonuçları” başlığını taşıyan 28.maddesi;
“1.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.
2.Tam yargı davaları hakkındaki kararlardan belli bir miktarı içerenler genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
3.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
4.Mahkeme kararlarının (otuz) gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.
5.Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.
6.Tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödenir.”
Hükmünü içermektedir.
Bu maddenin birinci (1.) bendinin düzenleniş şeklinden anlaşılacağı üzere, Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde işlem tesis etmek veya eylemde bulunmak zorunda olduğu belirtilmiş;işlem tesis edilmesi veya eylemde bulunulmasının önkoşulu olarak kararın kesinleşmesi şartına yer verilmemiştir.
Ne var ki, anılan maddenin birinci (1.) bendinin ikinci cümlesinde, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, idarece işlem tesis edilmesi, bu kararların kesinleşmesi şartına bağlanmıştır.
Belirtilen 28.maddenin birinci (1.) bendi hükmü, idarenin tesis ettiği işlem veya eylemlerine ilişkin olarak idari yargı mercilerince verilen esasa ilişkin iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararları ile ilgili olup, idari yargı mercilerinin tam yargı davalarında verilen kararlarını kapsamaz. Ayrıca 28.maddenin ikinci (2.) bendinde ise, tam yargı davaları sonucu verilen kararlardan, belli bir miktarı içerenlerin genel hükümler uyarınca infaz ve icra olunacağı belirtilmektedir.
Görüldüğü üzere, İYUK` da idari yargı mercilerinin tam yargı davalarında verilen kararlarının infazı ve icrası için açık bir hükme yer verilmemiş, genel hükümlere atıf yapılmakla yetinilmiştir.
Hemen burada, genel olarak ilamların icrasına da değinmek gerekir.
Medeni Yargılama Hukukunda ilamların icra edilebilme koşulları, 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (HUMK)`nda düzenlenmiştir.
HUMK`nun 443/4.maddesinde hangi hükümlerin kesinleşmedikçe icra olunamayacağı gösterilmiştir. Anılan madde hükmüne göre, gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklarla ilgili ilamlar ile aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe icra olunamaz.
Öyleyse, madde hükmünde belirtilenler dışında kalan ilamların icrası için, kesinleşmeleri şartı aranmaz.